Aile bütünlügünün korunmasi için ithal edilen kanun ve sözlesmelerin kaldirilmasinin gerekliligini belirten Türkiye Aile Meclisi, süresiz nafakanin yeni bir yuva kurulmasina engel oldugunu aktardi.
Süresiz ve yüksek Nafaka Zulmünün 33. Yildönümünde yazili bir açiklama yapan Türkiye Aile Meclisi baskani Âdem Çevik toplumsal yapinin bozulmamasi, ailenin korunmasi ve nesillerin muhafazasi için inancimiza, medeniyetimize ve kültürümüze uygun kanunlarin, sözlesmelerin yapilmasinin ve gelecegimizi milli güvenligimizi tehdit eden Sapkinligi savunan derneklerin kapatilmasinin yerinde bir adim olacagini vurguladi.
"Aile kurumu bozulmus ve disiplin saglanamaz hale gelmistir"
Aile yapisinin korunmasina yönelik yapilan ancak aile yapisina zarar veren degisikliklerin, kanunlarin ve sözlesmelerin tarihsel analizine deginilen açiklamada, "Feminist ideolojisinin sloganlarina aldananlar için vakit geç olacaktir. Sadece süresiz nafaka uygulamasi bile aileyi tahrip etmeye yetmektedir. Anayasa’da ailenin korunmasi basligi altinda; 'Aile, Türk toplumunun temelidir ve esler arasinda esitlige dayanir.' ilkesi getirilmistir. Ancak, 2002 yilinda yürürlüge giren Yeni Medeni Kanun, 2005 yilinda yürürlügü giren Ceza Kanunu, 2010 yilinda referandumla Anayasanin 10'uncu Maddesinde yapilan degisiklikle kabul edilen pozitif ayrimcilik ilkesi, yargida 'kadinin beyani esastir' anlayis ve uygulamasi, 2011 yilinda imzalanan Istanbul Sözlesmesi ve 2012 yilinda yürürlügü giren 6284 sayili özel ceza yasasinin ilgili bölümleri, aile kurumunun insicamini bozmus, disiplin saglanamaz hale getirmistir." denildi.
"Adil olmayan ve yeni bir yuva kurmaya engel olan süresiz nafaka kaldirilmali"
CEDAW ile nafakanin süresiz olarak dayatilmasinin adil olmadigi ayni zamanda ekonomik sorun olusacagindan yeni bir yuva kurulmasinin da önünde engel oldugu belirtilen açiklamada, süresiz nafakanin kaldirilmasi gerektigine dikkat çekildi:
"Yoksulluk nafakasi (Medeni Kanun, 175'inci Madde) evli esler arasinda geçerli olan ve bosanmadan sonra karar verilen nafakadir. Yoksulluk nafakasi, CEDAW sözlesmesinin dayatmasi öncesi 1988 yilindan önce bir yil olarak uygulanmasina ragmen, Türk Medeni Kanunu’nda 4 Mayis 1988 yilinda yapilan degisiklikle 12 Mayis'ta resmi gazetede yayinlanmasiyla 'Süresiz' hale getirilmistir. 2001 yilinda kabul edilen 1 Ocak 2002'de yürürlüge giren yeni Türk Medeni Kanunu’nda da ayni görüs kabul edilerek süresiz nafaka uygulamasi devam ettirilmektedir. Yoksulluk nafakasi ile birlikte bosanma asamasinda Tedbir Nafakasi ve müsterek çocuklar için Istirak Nafakasi düzenlenmistir. Nafaka yükümlülüklerini yerine getirmeyen nafaka borçlusu hakkinda, nafaka alacaklisinin sikâyeti üzerine Icra ve Iflas Kanunu 344'üncü Maddesi geregince 3 aya kadar tazyik hapsine karar verilmektedir.
Sebepsiz zenginlesmeye, emeksiz ücrete neden oldugu gibi yoksulluk nafakasi baglanan bir kisim kadinlar süresiz nafaka haklarinin ortadan kalkmamasi için kayit disi çalismakta, mal varliklarini ve gelirlerini gizlemektedirler. Süresiz olarak nafaka almaya devam etmek amaciyla yeni bir evlilikten kaçinmakta, evlilik disi iliskiler yasamaktadirlar. Nafaka ödeyen es ise yeni bir evlilik imkânini kaybetmektedir. Bu uygulamalar sonuç itibariyle ahlaki çöküntüye, husumet ve siddetin artmasina sebebiyet vermektedir." ifadelerine yer verildi.
Nafakalarin mahkeme veya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanligina bagli il müdürlüklerinde olusturulacak birimler tarafindan denetim altina alinmasi savunulan basin açiklamasinda, siyasilerin derinlesen toplumsal yaralar için çözüm üretmeleri gerektigi belirtildi.
Açiklamada, "Haksizliklarin ortadan kaldirilmasi, bosanan esler arasindaki hukuki ihtilaflarin bitirilerek saglikli evliliklerin önünü açmak suretiyle olmalidir. Siyaset, bu denli derin toplumsal yaraya çözümler üretmelidir. Teklifler, çare ve çözümler radikal feminist örgütlerin muhalefeti karsisinda dikkate alinmamaktadir. Evlilik oraninda azalis ve bosanma sayilarinda artisla birlikte aile kurumumuz zayiflamakta ve milli güvenligimiz, gelecegimiz tehdit altindadir. Yasalar ve uygulanmasi karsisinda, artik agir riskler tasidigindan evlenmekten kaçinilmaktadir. Evlilik disi iliskilere yönelme arttigindan saglikli nesiller de yetistirilememektedir. Asil olan; ailenin dagilmamasi, çocuklarin korunmasi ve siddetin önlenmesidir." denildi.
"Genç evlilik tesvik edilmeli ve mihr anlasma ile kadinin haklari güvence altina alinmali"
Istanbul Sözlesmesi dayatmalarinin iptal edilmesi gerektigi aktarilan basin açiklamasinda, evliliklerin artmasi için devletin tesvikte bulunmasi gerektigi ve kadinin korunmasi için ise mihir sözlesmenin yapilmasi gerekliligi vurgulandi.
"Istanbul sözlesmesinin dayattigi uygulamalar iptal edilmeli, ailesiz, cinsiyetsiz, ahlaksiz toplum projesi toplumsal cinsiyet esitligi veya toplumsal cinsiyet adaleti maskesiyle escinsellik tesviklerine dur denilmeli, siddetin her türlüsüne karsi çikilmalidir. Istanbul sözlesmesi' yasasi 6251 kadük butlan oldugu ilan edilmeli.6284 yasasi islah olmali. GRAVIO Komitesinden cekildigimiz duyurulmali.
Cinayetleri önlemenin yolu kisas uygulamasidir, siddeti önlemenin yolu da içki, kumar, faiz, fuhus ve teshirciligin yasaklanmasidir. Ebeveyn yabancilasmasi uygulayanlara cezai müeyyide uygulanmali, velayeti istismar edenden velayet alinarak karsi tarafa verilmelidir. Feminist politikalardan vazgeçilmeli. Kadin, erkek ve çocuk magdur edilmemelidir. Kadinin magduriyet yasamamasi için mihri, sözlesme ile belirlenmelidir. Genç evlilik, annelik ve babalik tesvik edilmeli, devletimiz her evlenene en az 100 ay evli kalmak sartiyla 100 gram altini hibe vermelidir." ifadelerine yer verildi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.