Kemoterapi neden bazi kanser hastalarinda etkili olmuyor? Iyilesen kanser hastalarinda neden nüks görülüyor? Fitoterapi Uzmani Dr. Senol Sensoy kanser hücrelerinin kemoterapiden saklanmak için nasil hareket ettigini ve bu durumda fitoterapinin nasil etkili oldugunu anlatti.
Kanser Hücreleri Kendilerini Yavaslatabiliyor
7 Ocak 2021 tarihinde Cell Dergisinde, tehdit altinda oldugunu anlayan kanser hücrelerinin kendilerini korumak için ‘çogalma hizini yavaslattigini’ anlatan bir arastirma makalesi yayinlanmisti. Kanser hücrelerinin böyle bir özelliginin ilk defa kesfedildigi ifade edilen çalismada, Toronto'daki Princess Margaret Kanser Merkezi'nden Dr. Catherine O'Brien, arastirmaya iliskin sunlari söylemisti: ‘Tümör kendisini yavaslatarak hayatta kalmak için enerjisini muhafaza eden bütünlüklü bir organizma gibi hareket ediyor. Zor sartlarda hayatta kalmak için bazi hayvanlarin da benzer sekilde davrandigi örnekler mevcut. Kanser hücreleri bu hayatta kalma stratejisini çok iyi sekilde ögrenmis gibi görünüyor.
Bilim insanlari, 100'den fazla memelinin zor çevre kosullarinda embriyolarini güvenli sekilde koruyabilmek için düsük enerji seviyesi durumuna geçtigini, kanser hücrelerinin de bu embriyonik hayatta kalma yöntemini ögrendigini gözlemledi.
Hayata ve Bilime Bakis Açisi Nasil Olmali?
Princess Margaret Kanser Merkezi Arastirma Enstitüsü'nün basindaki Dr. Aaron Schimmer da hücrelerin "ayilara benzer sekilde" kis uykusuna yattigini belirtti.’
Bu arastirma makalesi, bu yaklasim çerçevesinde devam ediyor ve tedavide yeni yaklasimlar ve daha etkili kemoterapi yöntemlerinin önünü açabilecegine dair öngörülerle sonlaniyor. Bu yeni kesif nedense beni hiç sasirtmadi. Bütün canlilar aleminin yaratilisi geregi, temel davranis seklinin çok benzer oldugu asikar olan bir durumdur. Canli hücrenin, geliskin bir organizma veya bir insan vücudunun sagligini koruyabilmek, varligini devam ettirebilmek için birçok koruyucu mekanizmaya aslinda yaratilistan sahip oldugunu ve ihtiyaç halinde bu mekanizmalarin devreye girdigini insanlik çok uzun zamandan beri bilmektedir. Yaratilmis olan ilk insan ilim ehli yani yasadigi dünya ve kendi varligi (biyolojik, ruhsal ve akli kabiliyetleri) ile ilgili bilgi sahibi, bizim ifademizle alim, modern batili ifade ile ayni zamanda bilim adami kimligi olan bir varlikti. Buradan nereye gelmeye çalisiyorum? Sosyal, psikolojik, ekonomik veya biyolojik, yasadigimiz bütün hastaliklarin (sorunlarin) mekanizmalari ve tedavi (çözüm) prensipleri birbirine büyük benzerlikler gösterir. Hayata ve bilime hastalikli bir bakis açisiyla bakarsaniz her adimda tökezler ve insanligin faydasina yeni kesifler yapma konusunda her zaman sinifta kalirsiniz. Kendi bakisimiz ve irademizi ortaya koyabilecegimiz gün gelinceye kadar, bugünkü bilimsel çalismalarin, yöntem ve tedavi sekillerini uygulama konusunda ne yazik ki bir mahkûmiyetimiz var.
Gelisen teknoloji, üretim sekilleri ve yasam tarzlarinin bütün menfi sonuçlarina ragmen ruh, beden ve akil sagligimizi korumak, hastalik ve sorunlarimiza çözüm noktasinda yaratilisimiza uygun, geçmisten miras kalan hafizamizdan da faydalanarak dogal ve akilci yaklasimlari hayatimiza geçirmek bir zarurettir.
Tibbi Bitkilerin Kanser Tedavisindeki Rolü
Kanserin tedavisinde, binlerce yillik bir birikim ve günümüz teknolojik imkânlarindan faydalanarak ortaya konulabilen fitoterapötik (bitkisel tedavi) yaklasimlar bize çok büyük avantajlar saglamaktadir. Tibbi bitkilerin, hali hazirda yeni tedavi yaklasimlari gelistiremedigimiz kanser kök hücrelerinden, uyuyan kanser hücrelerine kadar kanserin her asamasinda faydali etkilerinin oldugu yapilan çalismalarda ortaya konulmustur. Bir tip doktoru olarak günümüz klasik tedavi yöntemlerini reddetmem etik ve bilimsel açidan elbette mümkün degil. Ancak tedavi yaklasimlarinin riskleri ve yan etkileri konusunda duyarsiz davranis ve yaklasimlari da kabul etmem mümkün degil. Tedavi yaklasimlari konusunda herhangi bir makinenin onarimini yapan mühendislik (mekanik) bir yaklasimla degil, hastamizla mutlaka empati kurarak, evladina, kardesine, ebeveynine duydugu hissi bir yaklasimla ‘zarar vermemeyi önceleyerek’ tedavi protokollerini uygulamamiz gerekmektedir.
Klasik tibbi tedaviler, fitoterapi gibi geleneksel ve tamamlayici yöntemler, moral destegi, iyi beslenme, egzersiz ve kaliteli uyku, mümkün ise temiz hava ve huzurlu bir yasam alani gibi her türlü olumlu sart bir araya geldiginde kanserin sifa bulmamasi için hiçbir neden yoktur. Doktorun ve sistemin de hastanin iyilesmesi hususunda inanci tam olmalidir. Hasta iyilesecegine inanir ve iyilesmek isterse iyilesir. Kanaatimce hastasinin tedavi olmayacagina inanan bir hekimin, ona tedavi vermesi de dogru degildir. Bu bir kandirmaca degil bir usuldür. Usülde bir yanlislik varsa, asil hükümsüz kalir. Uygunsuz bir usul ile dogru vasitalar kullansaniz bile hedefe ulasamazsiniz.
Yine Ibn-i Sina’nin sözüyle bitirelim. “Iyilesmeyecek hastalik yoktur, irade eksikliginden baska.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.