Türkiye ÂILE Meclisi CEDAW Sözlesmesi Raporu
14.10.2021
CEDAW 2. Maddesiyle ADALET DEGIL ESITLIK doktrinine bagli oldugu için, 5. Maddesinde kaliplasmis rolleri degistirmek için kadin ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranis kaliplarini degistirerek toplum mühendisligi rolünü oynadigi için, 9. Maddesinde çocugun tabiiyeti konusunda esit haklar vererek soyun erkekten devamini kabul etmedigi için, 10. Maddesinde karma egitimi tesvik ettigi için, 11. Maddesinde Çocuk bakimevleri kurulmasini tesvik ederek çocugun annesine en çok ihtiyaç duydugu yaslarda anneden çocugu koparip annenin bebegini (anasiz) anaokuluna birakarak kadin istihdami adi altinda çalismasini tesvik ettigi için, insanligin son kalesi‘ AILE hizla çözülmektedir. Türkiye’de ailenin çözülmesi gavura gavur demenin yasaklandigi 3 Kasim 1839'da baslayip Isviçre Medeni Kanununun 4 Ekim 1926'da yürürlüge girmesiyle ikinci adimini atmistir. 4 Kasim 1950'de AIHS ile devam etmis, 1985'in 14 Ekiminde CEDAW Sözlesmesinin Bakanlar Kurulunun onayina iliskin kararinin ReamiGazete’de yayimlanmasiyla zirve yapmistir. 10 yil önce 11 Mayis 2011’de imzalanan ve 24 Kasim 2011'de TBMM'de tüm partilerin oybirligiyle serhsiz 24 dakikada kabul edilen Istanbul ifsat sözlesmesi ile aile kurumuna insanliga öldürücü darbe vurulmustur
Esitlik kavrami, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi (AIHS) ile BM-CEDAW Sözlesmesi içeriginden gelmis ve Türkiye mevzuat sistemini Anayasa’dan baslayarak kökten degistirmistir. Gerek eski Türk Medeni Kanunu’nda ve gerekse eski Türk Ceza Kanunu’nda kadin erkek arasindaki esitligi bozdugu sanilan hükümler “ayrimcilik” yaklasimi iddiasiyla mülga edilmis, yeni TMK, TCK mevzuatlari çikarilmistir.
CEDAW Sözlesmesi, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi (AIHS) ve Istanbul Sözlesmesi;
1) toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet esitligi veya Toplumsal Cinsiyet Adaleti
2) cinsel yönelim-homoseksüalite, 3) dinin ve geleneklerin kökünün kazinmasi gibi üç baslik da tüm sözlesmelerin içeriginde yer almis olup bunlar küresel ser güçlerin hedefleridir.
Örnegin Istanbul Sözlesmesi’nde de yer alan fitrata ve hukuka aykiri toplumun geleneksel erkek-kadin rollerini bozan “toplumsal cinsiyet esitligi TCE” kavrami CEDAW'da da ifade edilmektedir.
Bu kavram, CEDAW Komitesi’nin 19 Sayili Tavsiye Karari (11. oturum, 1992) içeriginde söyle ifade edilir: “Toplumsal cinsiyete dayali siddet, kadinlarin, erkeklerle esit olarak hak ve özgürlüklerini kullanmalarini ciddi sekilde engelleyen bir ayrimcilik biçimidir.”
“cinsel yönelim” ifadesinin de homoseksüel/intersex/quer kimliklerin yasal korunma kazanmasi amaciyla Istanbul Sözlesmesi madde hükümlerine dahil edildigi gibi CEDAW Komitesi 4–22 Ekim 2010 tarihli Kirk Yedinci Oturumun’da alinan;
27 Sayili Genel Tavsiye kararinin 13. maddesinde yasli kadinlarin cinsel yönelimlerinin ayrimciliga maruz kalmalarina yol açtigi belirtilir. Keza, yine ayni oturumun 28 Sayili Genel tavsiye Karari’nin 18. maddesinde bu kez “Kadinlarin cinsiyet ve toplumsal cinsiyete dayali ayrimciliga maruz kalmasi irk, etnik köken, din ya da inanç, saglik, sosyal statü, yas, sinif, kast ve cinsel yönelim ile cinsel kimlik gibi kadinlari etkileyen diger faktörlerle de ayrilmaz bir sekilde baglantilidir” ifadesine yer verilir.
CEDAW EVLILIK VE AILE ILISKILERI ILE BUNLARIN BOZULMASININ EKONOMIK SONUÇLARI 29.GENEL TAVSIYE KARARI;
39. Bazi hukuki sistemler bosanma nedenleri ve bosanmanin ekonomik sonuçlari arasinda dogrudan bir baglanti kurar. Kusura dayali bosanma rejimleri kusur durumunun söz konusu olmamasi durumunda mali haklari kosul olarak sunabilir. Bunlar eslerine iliskin mali yükümlülüklerini ortadan kaldirmak üzere kocalari tarafindan suiistimal edilebilir. Birçok hukuk sisteminde kusura dayali bosanma tefhim edilen eslere mali destek hak olarak verilmez. Kusura dayali bosanma, bosanmanin temeli olarak kadindan erkege kiyasla daha büyük ihanet kaniti istenmesi gibi kadinlar ve erkekler için farkli standartlar içerebilir. Kusura dayali bosanmanin ekonomik çerçevesi çogunlukla mali olarak bagimli olan kadinin dezavantajina isler. (KADININ KUSURUNA DAYALI OLARAK NAFAKA ALAMAMASININ ÖNÜNE GEÇILMIS!!!)
40. Taraf Devletler:
• Eslerine yönelik yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçinmak üzere erkekler tarafindan suiistimal edilebilecek bosluklari ortadan kaldirmak amaciyla bosanma nedenleri ve mali sonuçlari birbiriyle iliskilendiren hükümleri gözden geçirmeli;
• Evlilik süresince kadin tarafindan aile ekonomisinin refahina saglanan katkilarin tanzimini saglamak üzere kusura dayali bosanmalara iliskin hükümleri gözden geçirmeli;
• Bosanmanin temeli olarak kadindan erkege kiyasla daha büyük ihanet kaniti istenmesi gibi kadinlar ve erkekler için farkli standartlari ortadan kaldirmalidir.
Yine CEDAW Komitesi’n 14 Temmuz 2017 tarihli 35 sayili Tavsiye Karari’nin 7. maddesinde;
“Bir çok devlette, kadinlara yönelik toplumsal cinsiyete dayali siddeti düzenleyen mevzuat ya yoktur, ya yetersizdir ve/veya uygulamada yetersizlikler mevcuttur. Çogunlukla GELENEK, KÜLTÜR, DIN veyahut köktenci ideolojiler adina mesru kilinan ve toplumsal cinsiyete dayali ayrimciligi veya siddeti ortadan kaldiracak hukuki ve politik çerçevelerin erozyonu, ekonomik ve finansal krizlerin ardindan kamu harcamalarinda genellikle “tasarruf tedbirlerinin” parçasi olarak gidilen kesintiler, devletin tepkilerini daha da zayiflatmaktadir. Demokratik alanlarin daralmasi ve neticesinde hukukun üstünlügünün kötüye gitmesi baglaminda, tüm bu faktörler kadina yönelik toplumsal cinsiyete dayali siddetin yayginlasmasina imkan tanimakta ve siddetin cezasiz kaldigi bir kültürün olusmasina yol açmaktadir.”
35 sayili Genel Tavsiye Karari’nin 12. Maddesinde ise;
“Taraf devletlerin, Sözlesmenin 2. maddesinde ve kadinin adalete erisimine iliskin 33 sayili Genel Tavsiyede belirtilen en temel yükümlülüklerine iliskin 28 sayili Genel Tavsiye, kadina karsi ayrimciligin kadinlarin hayatlarini etkileyen diger faktörler ile ayrilamaz bir biçimde baglantili oldugunu teyit eder. Komite, bu faktörlerin, etnisite/irk, yerli veya azinlik olma durumu, renk, sosyoekonomik durum ve/veya kast, dil, din veya inanç, siyasi düsünce, tabiyet, medeni durum ve/veya anne olup olmama, yas, sehirde/kirsalda yerlesim, saglik durumu, özürlülük, mülk sahibi olma, lezbiyen, biseksüel, transeksüel veya interseksüel olma, okuma yazma bilmeme, kadin kaçakçiligi, silahli çatisma, siginma hakki talep etme, göçmen olma, kendi ülkesinde yerinde edilme, vatansizlik, göç, evin reisi olma, dul olma, HIV/AIDS tasima, özgürlügünden mahrum olma, hayat kadini olma, cografi uzaklik ve haklari için mücadele eden kadinlarin damgalanmasini kapsayabileceginin altina çizer.”
35 sayili Genel Tavsiye Karari’nin 26. Maddesinde,
“Sözlesme ayrica MEVCUT DINI, GELENEKSEL, YERLI VE TOPLUMSAL ADALET SISTEMI NORMLARININ DA STANDARTLARIYLA UYUMLU HALE GETIRILMESINI ve bunun yani sira kadinlara yönelik toplumsal cinsiyete dayali siddete neden olan, tesvik eden veya mesrulastiran veya bu eylemler için ceza verilmemesine neden olan tüm yasalarin yürürlükten kaldirilmasini gerektirmektedir.”
35 sayili Genel Tavsiye Karari’nin 31. Maddesinde ise;
“GELENEKSEL, DINI VE YEREL yasalar da dahil olmak üzere kadinlara karsi ayrimcilik yaparak onlara yönelik toplumsal cinsiyete dayali siddeti tetikleyen, neden olan, mesru kilan veya tolere eden TÜM YASAL HÜKÜMLERIN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASI.
ÖZELLIKLE ASAGIDAKILER YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMALIDIR: a) Çocuk yasta veya zorla evlilik ve diger zararli uygulamalar da dahil olmak üzere, çocuk da dahil, kadinlara yönelik toplumsal cinsiyete dayali siddete izin veren, tolere eden veya bunlari görmezden gelen hükümler, KÜRTAJI, LEZBIYEN, BISEKSÜEL VEYA TRANSSEKSÜEL OLMAYI, SEKS ISÇILIGI VEYA FAHISELIGI SUÇLU OLARAK KABUL EDEN YASALARIN yani sira engelli kadinlari bilgilendirip rizalarini almadan tibbi prosedürler gerçeklestiren hükümler veya kadinlara ölüm cezasi verilmesi yönündeki ayrimci uygulamayla sonuçlananlar da dahil olmak üzere kadinlari orantisiz olarak etkileyen diger ceza hükümleri.
b) Kadinlarin siddetten korunmasi için özgürlüklerini kisitlayan prosedürler, ‘bekaret’ odakli uygulamalar ve sözde ‘namusun korunmasi’, geleneksel özürler, magdurlarin ailesinin özür dilemesi veya cinsel saldiridan sonra magdurun faille evlendirilmesi gibi KÜLTÜR, DIN VEYA ERIL AYRICALIGA DAYALI yasal savunma veya indirgeyici faktörler, kadin saniklarin aleyhine toplumsal cinsiyete dayali siddet tarihini yok sayan adli uygulamalarin yani sira genellikle kadinlara yönelik olan taslama, kirbaçlama ve ölüm gibi en agir cezalarla sonuçlanan uygulamalar.”
CEDAW dayatmasi anayasaya bile girmistir. CEDAW ve Istanbul Sözlesmesi’nde “kadina yönelik pozitif ayrimcilik” uygulamalarinin Anayasaya veya hukukun üstünlügüne aykiri oldugu dile getirilememektedir AYM madde 10, “kadin erkek esitligini gerçeklestirmek için alinacak tedbirlerin esitlik ilkesine aykiri olarak yorumlanamayacagini” hükme bagladigindan “kadin lehine ayrimcilik” anayasaya aykiri degildir!
Anayasa 90. Madde hükmüne göre kadina pozitif ayrimcilik yapan uluslararasi anlasmalar, KANUN hükmündedir ve bunun için Anayasa’ya aykirilik iddiasi ile AYM’ne basvurulamaz.
Dolayisiyla Küresel SER güçlerin Aileyi yoketme savasina karsi Elbirligi ile insanligimizi ailemizi gelecegimizi korumak için ELBIRLIGI ile KELEBEK ETKISIYLE VAROLUS SAVASI vermeliyiz.
Istanbul Sözlesmesi siddeti önleme maskesiyle siddet üretiyor CEDAW ise ayrimcilik maskesiyle kadin erkek savasi var yalaniyla ayrimciligi körüklüyor. Ayrimciligi önleme bahane hükümlerine ve gerekse AIHS’in 14. Maddesindeki “Ayrimcilik Yasagi” ilkesi (bal/zehir) tuzaklarina dikkat etmek gerekir.
CEDAW, Birlesmis Milletler Genel Kurulu tarafindan 1979 yilinda kabul edilmis, 1981’de yürürlüge girmistir. Türkiye, 12 Eylül 1980 ihtilali süreci ile devletin en temel yasasini Avrupa ve BM tarafindan belirlenen hak, özgürlük kriterlerine baglanarak belirlemeyi hedeflemistir. Bu kapsamda 1982 Anayasa’si, AIHS-CEDAW esaslarini gözeterek kaleme alinmistir.
AIHS ise 04.11.1950 tarihinde Roma’da kabul edilmis, 03.09.1953 tarihinde yürürlüge girmistir. Türkiye Sözlesmeyi, 04.11.1950 tarihinde imzalamis ve 10.03.1954 tarih ve 6366 sayili Kanun ile onaylamis, Avrupa Konseyi tarafindan üyelik 18.05.1954’de yürürlük kazanmistir. Türkiye, 28 Ocak 1987’de AIHM’ne bireysel basvuru hakkini tanimis, Mahkemenin zorunlu yargi yetkisini ise 28 Ocak 1990’da kabul etmistir
Anlasilacagi üzere, Türkiye Birlesmis Milletler-CEDAW ile Avrupa Konseyi-AIHS gibi iki temel sözlesmeyle iç hukukuna küresel etik-norm düzeninden “kanun” aktarmaktadir. Istanbul Sözlesmesi, gerçekte Türk kadininin ve “genisletilmis kadin figürlerin” erkek kimliginin davranislarini gözleme, denetleme, engelleme ve cezalandirma kolluguna dönüstürülmesini hedeflemektedir. Dolayisiyla bu figürle mücadele, etige karsi ahlâk esasli bir aile modeli teklif etmek ve yasamak olabilir.
ANAYASA:
AY Madde 10- Kanun Önünde Esitlik:
Anayasa’nin bu maddesi iki kez degisiklige ugramistir. 2004’de Anayasa’nin 10. maddesine “kadin erkek esit haklara sahiptir. Devlet kadin erkek esitliginin yasama geçirilmesinde yükümlüdür” kurali eklendi. 2010’da bu degisiklige “Devletin kadin erkek esitligini saglamak amaciyla alacagi tedbirler esitlik ilkesine aykiri olarak yorumlanmaz” cümlesi eklendi.
Anayasa’nin 10. maddesi Istanbul Sözlesmesi ve 6284 sayili yasa iptal edilse bile devletin kadin-erkek esitligi temelinde ayrimcilik yapamayacagini düzenlemektedir. Keza bu madde, kadinlara yapilacak pozitif ayrimciligin “ayrimcilik yasagi”ni ihlal etmedigini anayasal ilke olarak kabul etmistir. Anayasa’nin 10. maddesi yürürlükte oldugu sürece, Istanbul Sözlesmesi'nin dayattigi 6284 sayili yasa ve Toplumsal Cinsiyet Adaleti maskesiyle escinsellik tesviki siddeti, cinayetleri arttirmaya devam edecektir
AY madde 41- Ailenin korunmasi ve çocuk haklari:
AY’nin 41. maddesi, ailenin kari-koca arasinda esitligini düzenlemektedir. Bu madde, Istanbul Sözlesmesi’nin 12/1 maddesindeki “Taraf devletlerin, kadinlarin daha asagi düzeyde oldugu düsüncesine veya kadinlarin ve erkeklerin toplumsal olarak kliselesmis rollerine dayali ön yargilarin, törelerin, geleneklerin ve diger uygulamalarin (dinin) kökünün kazinmasi amaciyla kadinlarin ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranis kaliplarinin degistirilmesine yardimci olacak tedbirleri almak” yükümlülügüne dair ifadelerin daha yumusak sekilde dile getirilmesinden ibarettir.
CEDAW dayatmasiyla AY’nin Baslangiç kismiyla, 10. ve 41. maddelerinde yer alan hükümler nedeniyle aile hakkinda müspet neticelere vesile olmayacaktir. AY madde 90- Milletlerarasi Anlasmalar Iç Hukukun Belirleyeni ve Parçasidir:
Anayasa’nin 90. maddesine 2004 yilinda yapilan bir degisiklikle uluslararasi anlasmalarin iç hukuktaki yeri belirlenmistir. Buna göre, “Usulüne göre yürürlüge konulmus milletlerarasi andlasmalar kanun hükmündedir.” Ayrica bu madde su hükmü getirir: “Bunlar hakkinda Anayasaya aykirilik iddiasi ile Anayasa Mahkemesine basvurulamaz.” AY 90. madde, Türkiye’de seçimle gelen TBMM’nin millet iradesini, çogunluk milletvekillerinin oylariyla köklü sekilde by-pass etmektedir. Uluslararasi sözlesmeleri Anayasa’nin üstünde bir norm olarak getirmektedir.
Bu anlamda Türkiye AIHS, CEDAW, CEDAW ek Protokol, Pekin Deklarasyonu, Lanzarote, Fullbright, ISTSÖZ/istanbul Sözlesmesi gibi sözlesmeleri imzalamis ve iç hukukunda da bu sözlesmelere göre degisiklikleri gerçeklestirmistir.
TÜRK MEDENI KANUNU:
CEDAW’in 16. maddesi “Evlenme ve aile iliskileri alanindaki haklar” basligini tasimaktadir.
CEDAW’in 16/1 maddesinin TMK’na yansidigini görmekteyiz. CEDAW’in Kadinlara Karsi Ayrimciligin Önlenmesi Komitesi’nin 21 Sayili Tavsiye Karari’nda da (13. oturum, 1994) “Hangi biçimde olursa olsun ve bir ülkedeki yasal sistem, din, âdet veya gelenek ne olursa olsun, kadinin aile içinde maruz kaldigi muamele, Sözlesmenin 2. Maddesi geregince hem hukuken hem de özel alanda tüm insanlar için geçerli esitlik ve adalet ilkeleriyle uyumlu olmalidir” hükmüne yer verilerek yasalarin gelenegin esitsizlik doguran yapisina izin vermemesi gerektigi belirtilir.
Görüldügü üzere CEDAW, gelenege karsi Aile yapisini degistirecek bir norm düzeni kurmakta ve Sözlesmeyi imzalayan devletleri de bu norm düzenini hayata geçirmek için yükümlü kilmaktadir.
CEDAW’in Medeni Hukuk’ta gerçeklestirdigi degisiklikler asagidadir:
Süresiz Yoksulluk Nafakasi:
743 Sayili Türk Kanunu Medenisi’nin nafaka baslikli 144. maddesinde yoksulluk nafakasinin bir yil süreyle verilecegine iliskin düzenleme, 1988 yilinda 3444 sayili kanunun 6. maddesiyle degistirilerek süresiz hale getirildi. 1988 öncesi bir yildi.
22.11.2001’de yasalasan 1.1.2002'de yürürlüge giren 4721 sayili Türk Medeni Kanunu Yoksulluk Nafakasi baslikli 175. maddesinde süresiz nafaka hükmü muhafaza edilmistir. Bu yasa degisikligi ile 10 gün evli kalip bosanan kadinlara dahi yoksulluk nafakasi baglanmasi yolunda kararlar alinmaktadir.
Evin Reisi:
Türkiye CEDAW’i kabul ettikten sonra Türk Medeni Kanunu’nda “evin reisi”ni belirleyen eski hükmü mülga etti ve eslerin aile birligini beraberce yönetecekleri hükmünü getirdi.
CEDAW Komitesi, 1994'de 21 Sayili kararinin 28. maddesinde erkegin tek basina ailesinin nafakasindan sorumlu olduguna dair yaklasimin akil disi oldugu belirtilmektedir. Oysa Türkiye’de geleneksel aile, erkege “ailesinin ve çocuklarinin nafakasindan tek basina sorumlulugu” getirmekte ve buna karsi “kavvam” reislik hakki vermektedir.
CEDAW'in nafaka yükümlülügü tavsiye kararina Türkiye 27 yildir uygulamamakta hatta yoksulluk nafakasi ödeyemeyenler hapse atilabilmektedir ve tekrar aile kurmasinin önü kapatilarak soykirima ve siddete, cinayete sebep olabilmektedir...
Mal Rejimi:
Medeni Kanun’da CEDAW etkisine dair diger bir konu “mal rejimi”dir.
743 sayili mülga Medeni Kanun, mal ayriligi rejimini yasal mal rejimi olarak kabul etmisti. 01.01.2002 tarihinde yürürlüge giren 4721 Sayili Türk Medeni Kanunu (TMK)’nda; “edinilmis mallara katilma rejimi” getirildi ve eski kanunda yer alan “mal ayriligi rejimi” seçimlik olarak düzenlendi. Günümüzde evlenecek erkek müstakbel esine “mal ayriligi rejimi”ni teklif edememekte, teklif ettigi takdirde art niyetli sayilmaktadir.
Nafaka Ödememe Cezasi:
CEDAW dayatmasiyla Medeni Kanun’da yapilan degisiklikler, farkli kanunlardaki hükümleri de tehlikeli düzenlemeler haline getirmistir. IIK, nafaka ödememeyi “suç” kapsaminda görmektedir. Bosanmalar arttikça, nafaka kararlari da artmakta ve IIK’nun “nafaka ödememe cezasi” kapsamindaki hükümleri, ülkenin bosanmis erkeklerini cezaevine çekmektedir.
Evlenme Yasi:
Eski 743 sayili Medeni Kanun madde 88’de evlenme yasi erkek için on yedi, kadin on bes yasini ikmal etmeleri sartini haiz olarak düzenlemisti. Hâkim, fevkalade hallerde ve pek mühim bir sebebe mebni on bes yasini ikmal etmis olan bir erkegin veya on dört yasini bitirmis olan bir kadinin evlenmesine müsaade edebiliyordu. Yeni 4721 sayili Medeni kanun ise madde 124’te evlenme yasini “Erkek veya kadin on yediyasini doldurmadikça evlenemez” seklinde düzenledi. Yeni Medeni Kanun, hem kadin-erkek cinsleri arasinda evlenme yasi farkini kabul etmemekte hem de kadin-erkek arasindaki olagan evlenme yasini yükseltmektedir.
Oysa Türkiye’de “genç yasta evlilik” meselesi 1938/2002 arasi 64 yil boyunca uygulanan eski kanun hükümlerine dönüldügü takdirde büyük oranda çözülecektir. CEDAW dayatmasiyla 18/28 Haziran 2014 tarihinde çikarilan TCK 102/103/104/105 deki fitrata aykiri cezalar islah edilmelidir.
CEDAW Komitesi, 21 Sayili Tavsiye Karari’nin (13. oturum, 1994) 16. maddesinde taraf devletlere bu yükümlülügü vermisti: “Viyana Deklarasyonunun ilgili hükümlerini göz önünde bulundurarak, Komite, kadin ve erkekler için asgari evlenme yasini 18 olarak belirlemektedir Dolayisiyla, taraflar tamamen resit olmadikça ve fiil ehliyetine sahip olmadikça, evliliklerine müsaade edilmemesi gerekmektedir.” CEDAW, Ist söz ve Lanzarote sözlesmelerine göre fuhus serbest, evlenmek yasak...
Kadinin Çalismak Için Kocadan Izin Alma Mecburiyetinin Kaldirilmasi:
743 sayili Medeni Kanun’un 159. maddesi, evli bir kadinin koca izniyle bir is ve sanatla istigal edebilecegine hükmediyordu. Bu maddenin anayasaya aykiri oldugu hususu hakkinda Izmir 4. Sulh Mahkemesi 25 Mayis 1990 tarihinde “Türk Kanunu Medenisi”nin “Karinin meslek veya sanati” baslikli 159. maddesinin Anayasa’nin 10., 49. ve 50. maddelerine aykiriligi gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne basvurdu.
Anayasa Mahkemesi 29 Kasim 1990 tarihinde 159. maddenin iptaline karar verdi.
Bu karar, CEDAW ve AIHS etkisi ile kaleme alinan 1982 Anayasasi’nin “Herkes, dil, irk, renk, cinsiyet, siyasi düsünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayirim gözetilmeksizin kanun önünde esittir” hükmü geregince verildi.
TÜRK CEZA KANUNU:
Evlilik içi tecavüz:
CEDAW etkisiyle gerçeklestirilen diger mevzuat degisikligi TCK’dir. “ev içi tecavüz" CEDAW emri geregi düzenlenmistir, Istanbul Sözlesmesi ve 6284 sayili yasada da tekrar edilmistir.
5237 sayili yeni Ceza Kanunu’nun önemli özelliklerinden biri evlilik içi tecavüzü sikâyete bagli bir suç olarak düzenlemesidir.
6284’E BAGLI "KADIN KUTSAL INEKTIR!" ve “BEYAN ESASTIR” VE “EVDEN UZAKLASTIRMA TEDBIRI” KONULARI:
6284 ve 4320:
Istanbul Sözlesmesi’ne dayanarak yürürlüge konan 6284 sayili yasa, "kadini kutsal inek!" sayarak delilsiz beyanla koca aleyhine evden uzaklastirilmasi tedbir karari verilmesine neden olmakta. Istanbul Sözlesmesi iptal edilse ve 6284 sayili yasa mülga kilinsa CEDAW’a dayanarak yürürlüge konulan 4320 sayili yasa devreye girecektir. Bu yasanin madde 1/b hükmü de 6284 sayili yasanin getirdigi tedbirin aynisini düzenlemistir: “b) Aile Mahkemesi Hâkimi, Kusurlu esin veya diger aile bireyinin müsterek evden uzaklastirilarak bu evin diger aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayri oturmakta oldugu eve veya isyerlerine yaklasmamasi tedbirine hükmedebilir.”
Anayasa Mahkemesi sapik evlilikleri tesvik ediyor...
4721 sayili TMK’nin 40. Maddesindeki '...ve üreme yeteneginden sürekli biçimde yoksun bulundugunu' ibaresi, 20/3/2018 tarihli ve 30366 sayili Resmî Gazete’de yayimlanan Anayasa Mahkemesi’nin 29/11/2017 tarihli ve 2017/130E, 2017/165K sayili karari ile iptal edilmistir.
AYM, Anayasa Mahkemesi 29/11/2017 tarihli ve 2017/130E, 2017/165K sayili Karari ile cinsiyet degisikligi konusunda TMK’nin getirdigi 'üreme yeteneginden sürekli yoksun bulunmak sartini' iptal ederek transseksüel bireylere sapiklara sapikliga kolaylik getirmistir. Bu ameliyat trans bireyin biyolojik cinsiyetini iptal etmemekte ve kendisiyle ayni biyolojik cinsiyete sahip ve fakat ameliyat geçirmemis bir kisiyle resmi nikah yapabilmesine imkân saglamaktadir. Cinsi sapik evlilikleri yasal gören Anayasa Mahkemesi Aileye ve fitrata açilan savasta ailesiz cinsiyetsiz ahlaksiz toplum isteyen küresel ser güçlerin LGBT-P safinda yer almistir."
CEDAW, Istanbul Sözlesmesi’nin felsefi temelini olusturuyor
Ailelerin tekrar birlesmesi hakkina dair 22 Eylül 2003 tarihli ve 2003/86/EC sayili Avrupa Konseyi Yönergesinin, Aile hakkinda bir tanim getirdigi aktarilan açiklamada, "Yönerge’nin 2. maddesi 'aile' kavrami içinde 'partneri' de dahil etmektedir.
Bu durumda 'partner' kavrami Istanbul Sözlesmesi’nin felsefi temelini olusturan AIHS ve CEDAW sözlesmelerinde de geçmektedir." ifadesine dikkat çekildi.
Cinsi sapkinliklari insan hakki olarak gören anlayis insanligi yok etme anlayisidir
SONUÇ:
CEDAW, Istanbul Sözlesmesi’nin felsefî alt yapisini olusturur; kadinin erkekle mutlak esitligine yaklasmayan düsünce ve eylemleri “ayrimcilik” kapsaminda degerlendirir. CEDAW Sözlesmesi’ni imzalamis devletler, anayasalari, iç hukuk mevzuatlari, teskilat yapilariyla “kadin merkezli” olarak dizayn edilmislerdir. CEDAW ve Istanbul Sözlesmesi, “kadin” kimliginin “ayrimciligi önlemek” “ siddeti önlemek” adina harekete geçmesini talep etmektedir. TBMM KEFEK komisyonu'nda 4 erkek üye varken 22 kadin üye bulunmasi ile nasil adalet esitlik saglanacak? helvadan put olur mu?!
Burada söyle bir soru sorulabilir: “Madem Istanbul Sözlesmesi, CEDAW ve AIHS’in getirdigi düzenlemeleri yinelemekte, o halde neden Avrupa Konseyi tarafindan dayatiliyor ve neden Türkiye’de seküler feministler tarafindan savunuluyor?”
Bu sorunun cevabi sudur: 1) Istanbul Sözlesmesi ve onun uygulama mevzuati 6284 sayili yasa, aslinda Türk toplumunda geleneksel yapidaki kültürel kodlarda görülen siddet egilimlerine ahlâk degerlerinden hareketle bir çözüm bulunamamasinin itirafi sayilmalidir; 2) Istanbul Sözlesmesi ve 6284 sayili yasa, kadinlarin erkekleri devlete ve küresel bireysel basvuru mercilerine cezalandirilmasi talebiyle basvurusunun (ihbarinin) “sopasi” kilinmak için getirilmistir.
Türkiye, CEDAW’in etkisiyle 1982-2012 yillari arasinda “kadinin insan haklarini” esas alan mevzuatlarini ve iç hukuk düzenlemelerini gerçeklestirmistir. Bu kapsamda 1982-2005 arasi dönemi I. Dönem düzenlemeler baglaminda görmek mümkündür. 2005-2012 arasinda ise II. Dönem düzenlemeler gerçeklesmistir. 1982-2005 arasi I. Dönem’de Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu çikarilmis çok köklü degisiklikler sebebiyle; genetigiyle oynanan “aile medeniyetinin” sonu olmustur.
Istanbul Sözlesmesi’ne istinad edilerek yürürlüge giren 6284 sayili yasa ve yönetmeligi , kadin kimliginin erkege dogru kiskirtilmasi bakimindan araçsal imkânidir. Ancak bu aracin kullanilmasi, CEDAW Sözlesmesi’nin 1982’den beri hazirladigi yapidan, mevzuatlarin CEDAW’a göre tanzim edilmesinden beklenen faydayla dogru orantili görülmelidir. CEDAW, basli basina bir sosyal/siyasal/ekonomik hatta feminist bir dizayndir ve Istanbul Sözlesmesi’nin Türkiye’de algilanan düzeyde etkisinden bagimsiz sekilde kendi norm düzenini/teskilatlarini kurmakta, Istanbul Sözlesmesi’ne ihtiyaç duymayacak kadar etkin yaptirimlara haiz mevzuatlariyla varlik bulmaktadir. Türkiye’de Istanbul Sözlesmesi’ne ve dayattigi kanunlara karsi gösterilen tepkilerin CEDAW’a da yöneltilmemesi, aileye yönelik tehditlerin devamini saglayacaktir. Istanbul Sözlesmesi ve ona bagli iç hukuk düzenlemesi olan 6284 s. yasanin iptal edilmesi yetmez asil fitne basi CEDAW’in ve ona bagli norm düzeninin kurdugu felsefî ve normatif yapinin da iptali, inkilabi islahi mecburidir. Çünki CEDAW’in getirdigi norm sisteminde Istanbul Sözlesmesi’nden daha etkili müdahaleler ve yaptirimlar vardir.
CEDAW, vahiy temelli bütün dinlerin aile ahlâkini yok etmek için teorik ve yapisal temellerini insa etmektedir.
Istanbul Sözlesmesi’nin iptali yeterli degildir. “aile” tanimi yapilmadigi için CEDAW ve AIHS hükümlerinin düzenledigi Anayasa ve kanunlar geregince sorunlar çözülemeyecektir.
Türkiye’de süresiz nafaka konusu, Istanbul Sözlesmesi’nde degil, TMK 175’te yer almistir.
Türkiye’de evlilik içi tecavüz meselesi, sadece Istanbul Sözlesmesi’nde degil, TCK 102/2’de de vardir.
Türkiye’de bosanma halinde kocanin geliriyle alinan mallarin 1/2sinin kadina verilmesini düzenleyen hüküm TMK 236’da düzenlenmistir.
Türkiye’de “çocuk gelin” “erken evlilik” dedikleri “genç evlilik” denilen ve ceza – kamu davalarinin açilmasina neden olan hüküm 28 Haziran 2014'de TCK 103’de düzenlenmistir.
Türkiye’de 16-18 yas arasinda olup da kanunlara göre “çocuk” sayilan resit olmayan kisiyle rizaya dayali cinsel birliktelik gerçeklestiren resitin suçu TCK 104’de düzenlenmistir. Türkiye’de kadina pozitif ayrimcilik yapilmasinin ayrimcilik sayilamayacagi düzenlemesi, Anayasa’da 10. ve 41. maddede düzenlenmistir.
Türkiye’de Istanbul Sözlesmesi’nde yer aldigi için elestirilen ayni hanedeki partnerlerin “aile” sayilacagi hükmü AIHS’nin 8 ve 12. Maddelerinde de düzenlenmistir ve bu konuda AIHM’in pek çok karari vardir.
Dolayisiyla Istanbul Sözlesmesi ve 6284 sayili yasanin iptali ekseninde bugün olusan duyarlilik bir aile tanimi verilmedikçe ve aileye dair talepler belirlenmedikçe; ve Millet iradesinin tecelligahi Meclisimiz ve Cumhurreisimiz yasalarin fitrata hukuka inancimiza uygun yerli ve milli olmasina dikkat etmeli, “hayvan haklari” na verilen deger #önceaile diyerek “aile haklari” ve “çocuk haklari'”na da vermelidir. Siddeti cinayeti tesvik eden içki kumar faiz fuhus zina teshircilik çocuk haczi süresiz nafaka hapsi velayet istismari escinsellik tesviki yasaklanmalidir
AIHS, CEDAW, CEDAW ek Protokol, Pekin Deklarasyonu, Lanzarote, Fullbright ve istanbul Sözlesmesi ve iklim sözlesmesi gibi sözlesmelerdeki ve iç hukukunda da bu sözlesmelere göre degisiklikler fitrata insanliga ve Allah'a savas açmaya devam edecektir. Aile yikan yasalar sözlesmeler yönetmelikler fitrata uygun hâle getirilmesi için Elbirligi ile VAROLUS SAVASI vermemiz gerekir.
Insanligin son siginagi aile kurumunun korunmasi mücadelesi dinler üstü partiler üstü insani ve imani bir mücadele verilmelidir. Hz. Ali’nin deyimiyle namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalidir. Insanliga ve Türkiye'ye escinsellik tesviki olan ve asil gayesi ailesiz Cinsiyetsiz Ahlaksiz toplum projesi TCE Toplumsal cinsiyet adaleti veya toplumsal cinsiyet esitligi maskesiyle Türkiye’ye ve insanliga çekilen escinsellestirme operasyonlarina dur demez isek bu ates bizi ailemizi ve tüm insanligi yakacak. Insanlik ve Ülkemiz için milli guvenlik sorunu konusunda hata yapanlara karsi sessizligimiz bizim ailemizin ülkemizin helakina sebeb olacaktir. #evlilikseferberligi baslatarak evliligi anneligi gençevliligi tesvik etmeli evlenenlere en az 100 gram altin hibe edilmeli tüm siniflara aile dersi konulmali ve aile okulu projemiz hayata geçirilmeli. Kötüler iyiler sessiz ise kazanir. Içimizdeki beyinsizlerin yaptiklari ve bizim Zulme sessizligimiz sebebiyle bizi de mi helâk edeceksin ya RABB.
14 Ekim 2021
#önceAile 21. Asir AILE ASRI
Türkiye AileMeclisi, Türkiye AileBirligi Bilesenleri adina Âdem Çevik mütevelli heyet baskani
www.AileHaklari.org t.me/AileHaklari ailehaklari@gmail.com 02124365966 05327036115
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.