Tarih: 01.12.2021 09:49

Yüzyilin Pedegojik Yanlisi Insanimizi Girdapa Sürüklüyor

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye Aile Meclisi Genel Baskan Yardimcisi Egitimci Yazar Ali Erkan Kavakli, karma egitimin basariyi engelledigini, ayri egitim alan ögrencilerin daha basarili oldugunu söyledi.

Egitimci Yazar Ali Erkan Kavakli ve arkadaslari 20. Milli Egitim Surasi'nda görüsülmek üzere KARMA EGITIM RAPORU yayinladi. Türkiye Aile Meclisi Egitim Komisyonu Baskani rapor ile ilgili  yaptigi açiklamada karma egitimin bir 68 kusagi feminist projesi oldugunu dile getirerek, “Karma egitimin amaci toplumda kiz ve erkek esitligini saglamakti. 1990’li yillara gelindiginde topluma bakildi ve karma egitimin kiz-erkek esitligini saglamadigi ortaya çikti” dedi.

Karma egitim yüzyilin en büyük pedagojik yanlisi

Karma egitimin erkek ögrencilere de kiz ögrencilere dpe zarar verdiginin bilimsel olarak ortaya konuldugunu söyleyen Türkiy Aile Meclisi Genel Baskan Yardimcisi Egitim Komisyonu Baskani egitimci yazar Ali Erkan Kavakli, “Konu ideolojik degil, pedagojik yanlis. Batida karma egitim terk ediliyor” dedi.

Bir mahkemenin zorunlu karma egitimi esitlige aykiri bulmasi üzerine tartisilmaya baslamasi üzerine bu konuyu “Yüz Yilin Pedagojik Yanlisi Karma Egitim” isimli kitabin yazari, Egitimci Yazar Ali Erkan Kavakli il

KARMA EGITIMIN ZARARLARI NELERDIR?

Karma egitimin yol açtigi iki önemli zarardan söz edecegim.

Birincisi, kiz ve erkeklerin beyinleri farkli çalisiyor. Farkli ögrenme biçimleri var, yetenekli olduklari alanlar farkli. Her cinsin yetenekli oldugu ve ilgi duydugu dolayisiyla da daha basarili oldugu dersler var. Farkli yeteneklerdeki insanlari esit kabul edip yaristirmak iki cinsin de basarisiz olmasina sebep oluyor.

Fizik, kimya, bilgisayar, spor, el isi, motor dersi ve benzeri alanlarda erkekler daha ilgili ve daha basarili. Futbolda oldugu gibi, kizlar bu alanlarda erkeklerle yarisamiyor ve yeteneklerini gelistiremiyor.

Kizlarin daha yetenekli olduklari dil, edebiyat, tarih, cografya, biyoloji, sosyal bilgiler alaninda da erkekler, kizlarla yarisamiyor ve yeteneklerini gelistiremiyor.

Karisik siniflarda stres oluyor, karsi cinse rezil olurum veya alay ederler diye ögrenci anlayamadigi konuyu soramiyor, bu durum basarisizliga yol açiyor.

Kiz ve erkeklerin beyin yapilari farkli. Kizlarin beyinlerinin duygusal, sosyal, müzik, sanatsal ve sözel zekâ bölümü, erkeklerden % 11 daha büyük. Erkeklerin beyin agirligi kizlardan daha fazla.

Karma egitim yetenek gelisimini önlüyor. Beyin farkliliklarini görmeyen bir model.

Iki yasindaki kiz çocugu bebekle, erkek çocuk araba ve silahla oynuyor. 2.5 yasindaki erkek torunuma ablasi, en sevdigi kiz bebegi verdi, Yusuf, bebegi alip öteye firlatti. Onun için varsa yoksa arabalar, silah ve toplar…

ALMANYA’DA YÖNETMELIKLER DEGISTI

Almanya’da ögretmenlik yaptiniz. Karma egitim konusunda Almanya’da yapilan arastirmalari tercüme edip kitaplastirdiniz. Arastirmalar nasil sonuç verdi?

- Kiz ve erkeklerin farkli kabiliyetleri oldugu tespit edildi. Karma egitimle toplumda kadin-erkek esitligi saglanmak isteniyordu, bunun saglanmadigi ortaya kondu. Karma modelin yetenek gelisimine engel oldugu fark edildi ve ayri egitim trendi basladi.

Der Spiegel’in 06.05.1996 tarihli nüshasindan “Kiz Okuluna Dönüs, Kizlara Daha Fazla Sans” basligi ile konuyu kapaga tasidi. Karma egitimin zararlarini yazdi. Almanya’da resmi okullardaki “karma egitim” mecburiyeti kaldirildi.

Ilk yönetmelik degisikligi 1990 yilinda zamanin Sosyal Demokrat Parti (SPD) Egitim Bakani Eva Rühmkorf tarafindan, Scheswig-Holstein eyaletinde degistirildi. “Pedagojik sebeplerle bazi derslerde ayri egitim yapilabilir” dendi. Onu Berlin, Hessen ve öteki eyaletler takip etti.

Sene 2018, 18 sene sonra Türkiye’de bir mahkeme, çocuguna ayri egitim aldiramayan bir veliyi hakli buldu. Anayasa’nin esitlik ilkesine aykiri. Milli Egitim Bakanligi, pedagojik sebeplerle ayri egitim verilebilir, diyemiyor. Sözcü, Cumhuriyet “laik egitim bitiyor” manseti atinca Bakanlik, karma egitimden vazgeçilmedi açiklamasi yapiyor.

Karma egitimde israr; tutuculuk, bagnazlik, bilimsel gelismeleri görmemek, pedagoji tanimazliktir.

KONU IDEOLOJIK DEGIL, PEDAGOJIK OLARAK ELE ALINIYOR

Almanya’da karma egitime politikacilar nasil bakiyor?

- Arastirmalari ciddiye aldilar. Karma egitimin zararlarini önleyecek tedbirlere bas vurdular. Mesela Der Spiegel’in 16.03.1998 tarihli 12. sayisinda yazdigina göre;  Düsseldorf  Egitim Bakani Gabriele Behler, genelge yayinlayarak okullarda kiz-erkek ayri egitim yapilmasini istedi. Okulun fiziki imkânlari buna el vermiyorsa özellikle kizlarin dezavantajli oldugu fizik, matematik, kimya, spor derslerinin ayri yapilmasini emretti. Bakan Behler, “Siniflardaki erkek hegemonyasi ile savastigini” ifade etti. (Der  Spiegel,s.99)

Hamburg Egitim Bilimci Prof. Peter Struck, karma egitimi sonlandirmak hem kizlar hem erkekler için avantaj, diyor.

Pedagog Marianne Horskemper, karma egitim; cinsiyet anarsisini yeniden üretmeye yol açiyor, tespitini yapiyor. (Der Spiegel, s.99)

Sosyal Demokrat Partili (SPD) Basbakan Heide Simonis, Hiristiyan Demokrat Partili Egitim Bakani Anette Schavan (CDU), Yesiller, Hür Demokrat Partililer ayni fikirde. Konu ideolojik degil, pedagojik.

CINSEL TACIZLERIN FARKINDA DEGIL MI EGITIMCILERIMIZ?

Tacizler ve karma egitimin verdigi zararlar bizde bilinmiyor mu?

- Karma egitimin CINSEL TACIZ VE TECAVÜZLERE yol açtigi biliniyor, buna zemin hazirliyor. Eyüp Anadolu Imam Hatip Lisesinde çalisiyordum. Imam hatiplere de karma mecburiyeti geldi. Bir veli çocugunu alip, Çemberlitas Kiz Lisesine götürdü. Oraya da karma egitim gelince veli ya çocugunu açik ögretime gönderdi ya da okuldan aldi…

PEDAGOJIK HAM ÖLÜ

Karma egitimi pedagojik ham ölü olarak nitelendirenler var…

- Münih Devlet Pedagoji ve Egitim Arastirmalari Enstitüsü, Prof. Thomas Schäfer’in koordine edip yönettigi bir arastirma yapildi. Netice oldukça sasirtici:

“Karma egitim, sanildigi gibi kiz ögrenciler açisindan verimli degil. Hatta yüzyilin en büyük pedagojik yanlisi.”

Almanya’da isteyen çocugunu ayri okula gönderiyor. Özel okullar ve kilise okullari ayri egitim yapiyor. Karma okullarda ise fizik, kimya, matematik, bilgisayar ve spor dersleri farkli yeteneklere sans tanimak için ayri yapiliyor.

DEVLET KARMA EGITIM ISTEMEYEN VELIYE SANS SUNMALI

l Milli Egitim Bakanligi neden ayri egitim seçenegi sunmuyor?

- Dogrusu bakanligin tavri ideolojik. Der Spiegel’in 1996’dan beri bu konudaki yayinlarini tercüme ettim, yayinladim. Köse yazilarimda yer verdim. Karma egitimin pedagojik bir ham ölü oldugunu, yüz yilin pedagojik yanlisi olarak nitelendirdigini kamuoyu ile paylastim. “Yüzyilin Pedagojik Yanlisi Karma Egitim” kitabim 2002’de yayinlandi.(Yüzyilin Pedagojik Yanlisi Karma Egitim, Nesil Yayinlari, Istanbul 2002)

Doç. Dr. Ilse Brehmer’in yazdigi Schule im Patriarchat- Schulung fürs Patriarchat (Beltz Verlag, Weinhaim und Basel 1991)yayinlanali çok oldu.

Prof. Maria Anna Kreienbaum, 1999 yilinda Schule Lebending Gestalten (Okulu Canli Olarak Sekillendirmek) isimli eserini yazdi. Karma okullarda kizlarin cinsel tacize ugradiklarini, tacizlerin engellenemedigini, erkek tacizlerine karsi alinmasi gereken tedbirleri anlatti.

Türkiye’de Prof. Çigdem Kâgitçibasi ve Doç. Dr. Hakan Ulas, karma egitim konusunda arastirmalar yaptilar. Karma egitimin hem erkek hem de kiz ögrencilere zarar verdigini tespit ettiler. Cumhuriyet, Sözcü gibi medya konuya ideolojik körlükle yaklasiyor, Ak Partili bakanlar da olumlu adim atmadilar. Hayretteyim.

AMERIKA’DA 84 KIZ ÜNIVERSITESI BULUNUYOR

Amerika’da karma egitimle ilgili arastirmalar var mi?

- Olmaz mi? Amerika en faydaci ülke. 1990’li yillarda karma egitimin zararlari ile ilgili arastirmalar yapilip karma egitim zararli oldugu anlasilinca Amerika’da kiz okullari ögrenci akinina ugradi. Der Spiegel Amerika’daki kiz üniversitelerine akin oldugunu yazdi:

“Boston’daki Amerika’nin elitlerini yetistiren Wellesley Kiz Üniversitesi, büyük ilgi görüyor. Massachusetts sehrine yakin bir yerde bulunan bu okuldan alinan diploma; politik, ekonomik ve kültür alaninda önemli bir kariyeri garanti ediyor.

Amerika Disisleri Bakani Hillary Rodham Clinton ve ABD eski Disisleri Bakani Madeleine Korbel Albright, ünlü artist Ali McGraw bu üniversitede ögrenim gördü.

“Wellesley’e erkek ögrenci giremez. Kolej, bir bayanlar üniversitesi.”

Amerika’da bugün 84 bayan üniversitesi bulunuyor. Su siralar bu okullar, ögrenci akinina ugruyor.(06.05.1996, s.127)

Wellesley Üniversitesinde arastirma yapan Alman Prof. Dr. Sigrid Metz-Göckel, su tespitlerde bulunuyor:

1. Kiz üniversitesi mezunlari basarili. 1990’li yillarda Amerika’da 10. siralarda yer alan üniversite, 1998’lerde 3. siraya yükselmis.

2. Mezunlarin 3/4’ü meslek sahibi.

3. Mezunlarin % 50’si, erkek egemen mesleklerde çalisiyor ve iyi para kazaniyor.

4. Mezunlarin % 80’i üniversiteyi bitirdikten sonra master, doktora, kurs görüyor ve kariyer yapiyor.

5. Okullari ile hayat boyunca ilgileniyorlar, cömertçe bagista bulunuyorlar ve böylece üniversite, diger üniversitelerle yarisma sansi elde ediyor.

6. Kadinlarin entelektüel büyümesi ve enstitüler kurmasi, sosyal aktiviteleri artiriyor.

7. Üniversite, ögrencilerini yönetici olmaya, kariyer yapmaya ve sorumluluk almaya yönlendiriyor.

8. Üniversitede parlamento var, bakanlar var, komisyonlar kurulmus. Ögrenciler buralarda görev aliyor ve hayata hazirlaniyor.

SIMDI ATILMASI GEREKEN ADIMLAR

Hangi adimlar atilmali?

- 1739 sayili Milli Egitim Temel Kanunundaki “egitim karmadir” kaldirilmali, kiz ve erkekleri esitlemeyi amaçlayan karma egitimden vazgeçilmeli.

Isteyen veli çocuguna ayri egitim aldirabilmeli.

Geleneksel kiz ve erkek okullari yeniden açilmali.

Metin Bostancioglu’nun özel okullar yönetmeliginde yaptigi karma egitim mecburiyeti getiren degisiklik iptal edilmeli.

Karma okullarda cinsel tacizi önleyecek tedbirler alinmali. Bu konuda yöneticilere, ögretmenlere, velilere ve özellikle kiz ögrencilere egitim verilmeli.

Karma okullarda verimliligi artirmak için fizik, kimya, matematik, dil, edebiyat, spor, bilgisayar derslerinin ayri verilmesi saglanmali.

MILLETIN AYRI EGITIM ISTEGI GÖZARDI EDILIYOR

Milletin ayri egitim istegi gözardi ediliyor. Bati’daki arastirmalari tercüme ederek, “Yüz Yilin Pedagojik Yanlisi Karma Egitim” isimli bir kitabim 5 baski yapti. Konu kamuoyunda çok tartisildi. Yine de tartisilmali. Kimse kimseye karma egitim dayatmasin. Karma egitim  kusursuz ve alternatifsiz bir model sanilmasin. Bir egitimci olarak esit hak ve ayri egitim alternatifi istiyorum.

KARMA EGITIM CINSEL TACIZLERE YOL AÇIYOR

Ikinci en önemli zarari nedir karma egitimin?

- Karma egitim, sözlü veya fiili cinsel tacizlere yol açiyor; cinsel tacizler önlenemiyor. Kizlar karma siniflarda asagilaniyor, horlaniyor, erkeklerin hegemonyasinda yasamayi ögreniyorlar.

Karma egitim, ergenlik çagindaki kiz ve erkekler dersler yerine karsi cinsle ilgilenmesine ve ahlakî yozlasmaya yol açiyor. Okullarda kiz veya erkek arkadasini baskalarindan kiskaniyor, erkek veya kizlarin kavga etmesine sebep oluyor. Fiziken güzel olmayan ve arkadas bulamayan kiz ve erkekler karamsarliga sürükleniyor.

Bu konudaki arastirmalardan bahseder misiniz?

- Doç. Dr. Ilse Brehmer, Schule im Patriarchat- Schulung fürs Parriarchat isimli bir kitap yazdi. Bayern Egitim Bakanligi Doç. Ilse Brehmer’e arastirma yapma görevi vermisti. Doç. Brehmer, karma egitimde kizlarin yeteneklerini gelistiremediklerini yazdi ve su tespitleri yapti:

“Karma egitimin acele olarak reforma ihtiyaci var. Geleneksel kadin ve erkeklere verilen roller degismeli. Ögrencilerin yeteneklerini serbest bir sekilde gelistirebilmeleri ve becerilerini ortaya koyabilmeleri için gerçekten demokratik bir egitim saglanmali.”

Doç. Ilse Brehmer su tespitlerde bulundu:

Karma egitim kizlarin uysalligini istismar ediyor.

Kizlarin yeteneklerini gelistirmesine engel oluyor.

Karma egitim kizlarin fiili ve sözlü cinsel tacize ugramasina yol açiyor.

Kiz okullari kizlarin özellikle matematik ve fen bilimlerinde daha iyi yetismesini sagliyor.

Kiz okullarindan mezun olan kizlar hayatta daha basarili. (s.112)

Doç. Ilse Brehmer, Bayer Egitim Bakanligi’na su önerilerde bulundu:

Geleneksel kiz-erkek okullari gelistirilmeli.

Yeni kiz okullari açilmali.

Karma okullarda erkeklerin saldirganligi ve siniflara hükmetmesine karsi inisiyatif gelistirilmeli.

Ögretmenler, idareciler ve aileler karma egitimin zararlari konusunda bilgilendirilmeli.

Karma egitimde kizlarin asagilanmasi önlenmeli.

Kiz okullari açilmali çünkü:

Bu okullarda kizlar kisisel yeteneklerini, sinirlama olmadan gelistirebilirler.

Ilgi alanlarinda kendilerini ilerletebilirler.

Erkeklerin seksüel baskilarindan kurtulurlar.

Toplum hayatini, bilimi, geçmis ve gelecegi kadinlarla birlikte ögrenebilirler. Bilinçli ve kaliteli egitim alabilirler. (s.113)

Almanya’da Kilise okullari ve özel okullar ayri egitim verir. Yapilan reformlar devlet okullari ile ilgili.

Bunun üzerine karma egitim projesi neden basarisiz oldu diye Almanya’da, Ingiltere’de ve ABD’de arastirmalar basladigini belirten Kavakli, “Kiz ve erkeklerin farkli yetenekleri oldugu ve bunlari esitleme projesinin yanlis oldugu anlasildi. Karma egitim sistemi karaya oturdu” diye konustu.

Kizlarin özellikle sözel alanda, erkeklerin ise fen bilimleri ve matematik gibi alanlarda daha yetenekli olduklarini ifade eden Kavakli, “Bu farkli yetenekteki iki grubun birbirleri ile yaristirilmasindan iki grubun da zarar gördügü ortaya çikti. Dolayisi ile ABD, Almanya ve Ingiltere’de yapilan arastirmalarda her grubun kendi ile yarismasi kendini gelistirmesi daha uygun olacagi sonucuna varildi” diye konustu.

Kavakli, “Almanya’da ve Amerika’da devlet okullarinda karma egitim zorunlulugu kaldirildi. Ideal egitimin ayri egitim oldugu ortaya kondu. Karma egitimde kizlar sözlü ve fiziki cinsel tacize ugruyor. Bu dünyanin hiçbir yerinde engellenemedi. Karma egitim kizlarin erkek hegemonyasinda yasamasini sagliyor. Karma egitim kiz-erkek esitligine hizmet etmedigi gibi kizlar erkeklerin baskilari altinda çalismayi ögrenmis oluyorlar. Bu bakimdan feministlerin istedikleri kiz erkek esitligi de sonuçlanmadi. Avrupa’da yapilan arastirmalar ayri egitim alan kizlarin daha basarili olduklarini ortaya çikardi. Ayri egitim özgürlüktür” açiklamasinda bulundu

 

Türkiye Aile Meclisi Egitim Komisyonu KARMA EGITIM RAPORU (20. Egitim Sûrasi Teklifler -5-

KARMA EGITIM NEDEN BASARISIZ?

“KARMA EGITIM YÜZ YILIN EN BÜYÜK PEDAGOJIK YANLISI”

 ÖZET

 

Türkiye’de tartisilmayan karma egitim, Bati’da “yüzyilin pedagojik yanlisi ve pedagojik bir ham ölü” ilan edildi. Avrupa’da karma egitim konusunda birçok yayin yapildi, yapiliyor. Almanya’nin bes milyon civarinda satan, etkili, haftalik dergisi Der Spiegel, karma egitimle ilgili olarak sunlari yazdi:

Karma egitim, 60’li yillarin sonunda büyük bir reform olarak kutlandi. Yanlis o zaman yapildi. O zaman ögretmenler, bilim adamlari ve politikacilar karma siniflarin otomatik olarak toplumda kadin erkek esitligini saglayacagina inaniyorlardi. Arastirmalar daha net gösteriyor ki reform düsüncesi, son yüz yilin en büyük pedagojik yanlisi idi.” (Der Spiegel,16 Mart 1998, s. 96-100)

Karma egitim, 1960’li yillarin sonunda özellikle 68 kusagi ve femistlerin etkisiyle Bati’da yaygin bir sekilde, özellikle resmî okullara tatbik edildi. Kilise okullari ve özel okullar istisna kabul edildi.

Bir nesil 20 yildir. Sosyal bir proje 20 sene içinde netice verir.  

1980’li yillarin sonuna gelindiginde toplumda kadin-erkek esitligi saglanamadi, kadinlar toplumun üst kademesinde yer almadi, kadin-erkek arasindaki ücret farki giderilemedi, kadinlar daha az kazaniyor, daha çok issiz kaliyor.

Bunun üzerine karma egitim yeniden tartisilmaya baslandi.  Arastirmalar, karma egitimin toplumda kadin-erkek esitligini saglamadigi kizlara da erkeklere de zarar verdigini ortaya koydu.

1. Akademik olarak kizlar ve erkekler farkli yeteneklere sahip. Sosyal ve sözel derslerde erkekler, kizlarla yarisamiyor ve karma egitimden zarar görüyor. Dil, tarih, cografya, sosyal bilgiler, biyoloji gibi sözel derslerde kizlara yetisemiyorlar zira kizlarin beyinlerinin sözel bölümü erkeklerden % 11 daha büyük. Okulu birakan erkeklerin sayisi azimsanamayacak kadar fazla.

2. Fen bilgisi, fizik, kimya, matematik, spor, bilgisayar gibi fen ve teknik derslerde kizlar, erkeklerle yarisamiyor.

3. Karma siniflarda stres var. Hem erkekler hem de kizlar anlamadiklari konulari rahatça soramiyorlar. Karsi cinsin gülmesi, alay etmesi söz konusu. En azindan mahcup olma duygusu ögrenciyi frenliyor.

4. Karma egitim cinsel tacizlere yol açiyor, okullarda cinsel tacizler önlenmiyor ve kizlar eziliyor, asagilaniyor, yeteneklerinin gelismesi engelleniyor.

5. Toplumda kadin-erkek esitligi saglanamadi, kadinlar yönetici makamlarda daha az görünüyor, daha düsük ücretle çalisiyorlar, daha çabuk issiz kaliyorlar.

Arastirmalarin ortaya koydugu gerçekler, politikacilarin, egitimcilerin ve pedagoglarin, karma egitime bakis açisini degistirdi.

Kuzey Rhein Westfalen eyaletinin sosyal demokrat Egitim ve Bilim Bakani Gabriele Behler, 2000-2001 ögretim yili basinda bütün okullara yazi göndererek, imkânlari ölçüsünde ve kademeli olarak ayri egitime geçmelerini emretti. Bakan söyle diyor:

“70’li yillarda hepimiz, karma egitimin erkeklerle kizlar arasinda sans esitligi saglayacagina inandik. Meger bu, asiri iyimser bir bakis açisi imis zira bugün sadece azinlik denecek kadar az kiz, üniversitede elektronik, fizik egitimi görüyor. Buna karsilik, kizlarimiz yogun bir sekilde edebiyat ve dil bölümlerini seçiyor. Oysa bu bölümler onlara daha az ücret ödenen ve siklikla issiz kalinabilen meslekleri kazandiriyor. Simdi siniflardaki erkek hegemonyasina karsi savasiyorum.”

Der Spiegel netice olarak sunu yazdi:

“Yüzyilin en büyük pedagojik yanlisi karma egitim, karaya oturdu.”

Amerikali bilim kadini Prof. Dr. Sigrid Metz-Göckel, ayri egitimin kadinlari hayata daha iyi hazirladigini ve hayatta basarili hâle getirdigini tespit etti. Söyle diyor:

Kiz üniversitelerinden mezun olan kadinlar, yeni arastirmalara göre, is hayatinda ve bilimsel çalismalarda çok basarili.”                           

Bayern Kültür Bakanligi dergisi Schule-Aktuel sunlari yazdi:

“Pedagojik bir ham ölü. Karma okul kizlari aptallastiriyor.”

Kültür Bakanligi adina arastirmalar yapan ve bunlari kitaplastiran Prof. Dr. Ilse Brehmer su tespitleri yapiyor:

“Tekrar tekrar yapilan arastirmalar gösteriyor ki radikal çözüm kiz okullarinin açilmasidir. Geleneksel kiz okullari korunmali, kiz okulu isteyen inisiyatif engellenmemeli. Karma okullar, mutlaka reforma tabi tutulmali.”

Karma egitim kizlara ilkokuldan itibaren erkek hegemonyasi altinda yasamayi ögretiyor. Hem erkek hem de kizlara zarar veriyor. Kiz ve erkeklerin farkli ilgi alanlari, farkli yetenekleri, farkli ögrenme metotlari var.

Karma egitim; toplumda kadin erkek esitligini saglamadi.

Almanya’da karma egitim kaldirildi. Amerika ve Ingiltere de kiz okullari ögrenci akinina ugradi.

Türkiye’de yaprak kimildamiyor.

Milli Egitim Bakanligi; Almanya, Ingiltere ve Amerika’daki tartismalari duymuyor.

Almanya’da SPD (Sosyal Demokrat Parti), CDU (Hiristiyan Demokratlar Birligi), YESILLER, FDP (Hür Demokrat Parti) karma egitim ile ilgili arastirmalarin ortaya koydugu sonucu kabul ediyor.

‘Karma egitim, yüzyilin en büyük pedagojik yanlisi.’ (Devlet Pedagoji ve Egitim Arastirmalari Enstitüsü, Prof. Thomas Schäfer, Schul Report dergisi editörü)

‘Karma egitim, pedagojik bir ham ölü, kizlara hiçbir sey kazandirmadi. Sanildigi gibi kiz ögrenciler açisindan verimli degil. Hatta yüzyilin en büyük pedagojik yanlisi.’ (Schule Aktüel, Eylül 1997, Salvatorstr. 2. 80333 München)

 

Anahtar Kelimeler: egitimde firsat esitligi, karma egitim, kadin-erkek esitligi, feminizm, cinsel taciz

 

BATI’DA KARMA EGITIM ARASTIRMALARI

 

BATI’DAKI ARASTIRMALAR, EGITIM KONUSUNDA EZBER BOZDU

 

Türkiye karma egitim tartismalarindan habersiz görünüyor, Milli Egitim Bakanligi Bati’daki arastirmalari takip etmiyor. Ideolojik bir körlük söz konusu.

1980’li yillarda baslayan karma egitimin sakincalari ile ilgili arastirmalari Bakanlik görmezden geldi hatta 1998’li yillarda Ecevit hükümeti döneminde Milli Egitim Bakani Metin Bostancioglu tam bir ideolojik körlükle bütün okullara, kurslara, dersanelere, soför ehliyeti kurslarina karma egitim mecburiyeti getirdi.

Sol medya, gözlerine taktiklari at gözlügü yüzünden Bati’daki ayri egitim akimini göremiyor olabilir.

Seçmeni ayri egitim isteyen Ak Parti ve Milli Egitim Bakanlarina ne demeli?

Cumhurbaskanligi sözcüsü Prof. Ibrahim Kalin meselenin farkinda oldugunu ifade eden açiklamalar yapti. Ayri egitim isteyen insanimiza da esitlik taniyacaklarini ifade etti. MEB, Prof. Kalin’i da duymadi.

 

Bölüm

“KARMA EGITIM TARIHÎ BIR YANILGI MIYDI?”

 

Almanya ve Amerika’da karma egitimin zararlarini ortaya koyan arastirmalar ve yayinlarin ardi arkasi kesilmiyor.

     Der Spiegel, “karma egitimin kizlara bir yarar saglamadigini” yazdi.(Der Spiegel, 16 Mart 1998, s. 96-100)

Dergi; karma egitim üzerine yapilan yeni arastirmalara yer verdi ve üç sayfalik bir makale yayinladi. Dergi, yukaridaki basligi kullandi:

Karma egitim tarihî bir yanilgi miydi?”

Dergide, “Kizlara daha iyi ve amaçlarina uygun egitim verebilmek için pedagoglar ve egitim bakanlari karma siniflarin bölünmesini ve ayri siniflari çogaltmayi planliyor.”deniyor.

Der Spiegel, Alman ve Amerikali bilim insanlarinin arastirmalarina yer verdi. Schule-Aktuel, Schul-Report isimli Bayern Egitim Bakanigi dergileri de karma egitim arastarmalarina yer verdiler.        

Bayern Egitim Bakanligi adina arastirma yapan Prof. Ilse Brehmer, arastirmalarini Ataerkillik Okulda Egitim Ataerkillik Için mi, Okulu Canli Bir Sekilde Yapilandirma adli kitapta topladi.

Dr. Maria Anna Kreienbaum, Schule Lebendig Gestalten isimli kitap yayinladi. Kitapta karma egitimin sinifta strese yol açtigi, kizlarin yeteneklerini körlestirdigi, yine kizlarin okulda cinsel tacizlere ugradiklarini belgelerle ortaya koydu.

Arastirma sonuçlari sasirtici ve ürkütücü.

Karma egitim üzerine arastirma yapanlarin vardigi sonuçlar sasirtici. Okuyalim:

“Kiz-erkek karisik egitim, yüzyilin en büyük pedagojik yanlisi.

Karma egitim, pedagojik bir ham ölü.

Kizlarin daha iyi bir egitim almasina yardimci olmuyor, aksine yeteneklerini gelistirmelerini engelliyor.

Matematik, fizik, kimya, bilgisayar, el isi, spor gibi derslerde kizlar, erkeklerle yarisamiyor ve öz güvenlerini yitiriyor, ikinci kategoride kalmaya razi oluyor.

Edebiyat, dil, tarih, psikoloji, sosyoloji, biyoloji gibi sözel derslerde erkekler, kizlara yetisemiyor.

Karma egitim, toplumda kadin erkek esitligini saglamaya katkida bulunmuyor.

Kadin ve kizlarin sözlü ve fizikî taciz edilmesine zemin hazirliyor.

Karma egitim, kadin ve kizlarin toplumun tepe noktalarina gelmesine hizmet etmiyor.

Gelecegin meslegi gözüyle bakilan metal ve elektrik mesleklerinde, sadece % 3 oraninda bayan çalisiyor.

 Mekanikçilik mesleginde durum daha kötü. Oran sadece % 1.

 1990 yilinda yüksekokul bitiren kizlarin sadece % 3’ü tipik erkek meslegi kabul edilen alanlardan diploma aldi, % 46’si ise bayan mesleklerini seçti.

 Netice kadinlari ekonomik olarak etkiliyor.

 Tipik kadin mesleklerini seçen bayanlarin yillik kazanci, tipik erkek meslekleri seçen erkeklerin kazancinin sadece yarisi.

Federal Almanya’da teknik alanlarda çalisan kadinlarin orani sadece %13-14.

Kizlar, erkek hegemonyasi altinda yasamayi okul siralarinda ögreniyorlar. Ataerkil bir egitim, ataerkil bir toplum olusturmaya hizmet ediyor.”

 

CINSEL TACIZ OKULDA OLUYOR
 

Arastirmalar gösteriyor ki cinsel taciz okulda oluyor ve önlenemiyor.

Okullardaki cinsel tacizlerle ilgili arastirma yapan Monika Barz su tespitlerde bulunuyor:

“Ögrencilerle yapilan röportajlarda kizlara karsi ürkütücü sekilde güç kullanildigi ortaya çikti. Ögrencilere fizikî güç kullanma soruldugu zaman ortaya çikan gerçek, tahmin edilenden çok daha fazla.

Kizlarla yapilan röportajlarda, kizlarin % 50’si bedensel tacize ugradiklarini (vurma, seksüel taciz), kizdirilmaya maruz kaldiklarini ve kötü muamele gördüklerini söylüyorlar.”

Yeni istatistiklere göre durum daha da kötü:

Amerika’da ilkokul ikiden lise sona kadar 4.200 ögrenci arasinda yapilan bir arastirmaya göre:

Her gün cinsî tacize ugradigini söyleyenler % 39

Haftada en az bir tacize ugradigini söyleyenler % 29

13-19 yas arasinda dogum yapan bekâr kizlarda dogum yapma oranindaki artis bir önceki yila göre % 16.

Sikâyet hâlinde idarenin sikâyeti takip orani % 55.

Sözlü veya hareketle taciz ugrayanlar % 89.

Yeditepe Üniversitesinde yapilan bir arastirmaya göre 17-27 yaslari arasindaki kizlardan % 32’si tecavüze ugramis. Yani oran 1/3.

Bu oran Almanya’da 1/4.

Karma egitimde kizlar eziliyor, asagilaniyor, yeteneklerinin gelismesi engelleniyor; erkekler ise kazanan taraf oluyor.

Hâlbuki karma egitimin amaci, toplumda kadin erkek esitligini saglamak, kadinlarin asagilanmasini önlemek, haklarinin gaspina engel olmakti.

 

“EN BÜYÜK REFORM MU, EN BÜYÜK PEDAGOJIK YANLIS MI?”

 

60’li yillarin sonunda erkek ve kiz ögrencilerin bütün derslerde karma egitime tabi tutulmasi büyük bir reform olarak kutlanmisti, karma egitimin basarisizliga yol açtigi ispatlandi.

O zamanlar ögretmenler, politikacilar ve bilim adamlari, karma siniflarin otomatik olarak kadin erkek esitligini saglayacagina inandilar.

Reformcularin fikirleri, git gide daha açik bir sekilde görülüyor ki ise yaramadi, karma egitim, son onlu yillarin en büyük pedagojik yanlisi.

Ögrenimde kiz ögrencilere daha iyi bir sans saglamak yerine, onlari daha dezavantajli hâle getirdi.

Sanki kadin-erkek esitligi (emanzipation) tartismasi hiç yasanmamis gibi, toplumda ayirim kliseleri sürüyor.

Karma egitimde kizlar, erkek ögrenciler tarafindan sikça geri plana itiliyor. Bütün zevklerini kaybediyorlar, notlari kötülesiyor. Sonunda kendi aralarinda söyle fisildasiyorlar:

“Bu ders hiç hosuma gitmiyor, benim yapabilecegim bir ders degil.”

Arastirmalar her geçen gün daha açik bir sekilde sunu gösteriyor:

Karma egitim, hiçbir sekilde kizlarin meslek sansini iyilestirmedi.

Gelecegin meslekleri olan bilgisayar mühendisligi, mühendislik ve fen bilimler alanindaki mesleklerde kadinlarin orani çok az. Kizlar, bu mesleklerden korkuyorlar.

 

RAKAMLARIN IFADE ETTIGI GERÇEK

 

Bazi üniversite derslerinde durum çok kötü.

Üniversitedeki elektro-teknik alaninda kizlarin orani % 4.

Hâlbuki elektronik, isletmecilik ve makine mühendisliginden sonra erkeklerin en çok sevdigi üçüncü ders.

Federal Almanya’da, kadinlarin sadece % 7’si mühendis.

Akademisyenler arasinda kadinlar, erkeklere göre daha fazla issiz kaliyor.

Fen bilimler alaninda ögretmenlerin büyük ekseriyeti erkek.

Federal Almanya’da kadin profesör oldukça seyrek.

Bilim adamlari arasinda kadinlarin orani sadece % 6.

Bu oran insaat mühendisligi, kimya, hukuk, fizik dallarinda daha da düsüyor.

Almanya’da çesitli meslek dallarindaki “kadin doçent”lerin erkeklere orani söyle:

“Insaat yüksek mühendisi kadin doçent % 1.6.

Kimya doçenti % 4.5

Hukuk doçenti % 6.5

Tip doçenti % 8.3

Felsefe doçenti % 9.3

Tarih doçenti % 10.4

Roman dilleri doçenti % 19.1

Egitim Bilimleri doçenti % 23.5”

Hâlbuki yüksekögretimde kiz ögrencilerin erkeklere orani % 50’yi geçiyor.

Ama yüksek kademelere ve toplumun tepe noktalarina gelme yarisinda kadinlar geride kaliyor.

Toplumun tepe noktalarindaki kadinlarin oranini gösteren bir baska istatistikler de var.

 

ZIRVEDE KIMLER VAR?

                                            1980     1985    1990       1995       1999

Yüksekokul ögrencisi: % 47.5   % 49   % 49.5   % 53.4   % 54.8

Yüksekokul bitiren:     % 34.1   % 36.8  % 36.5  % 40.7   % 43.5

Doktora yapan:            % 19.6    % 24.1  % 27.8  % 31.5   % 33.4

Doçent:                          % 5.4      % 7.2     % 10     % 13.8   % 17.7

Profesör:                        % 5.2      % 5.1    % 5.5      % 4.8     % 6.3

Bu tablodan anlasilacagi gibi kadinlar zirvede hemen hemen yoklar.

Siddete karsi kullanilmak istenen “ karma egitim reçetesi” tam bir fiyasko dogurdu. Basarisizlik ortada. Ögrenciler birbirini dövüyor, birbirlerine santaj yapiyor, çaliyor veya uyusturucu ticareti yapiyorlar. Silahli, biçakli ve gaz tabancali kavgalar giderek artiyor.

Suçlular, her zaman ayni: Erkekler.

Her ne kadar feminist dergi Emma, karma egitim tu kaka yaziyorsa da cinsiyet reformunun basarisizliginin arkasinda; ne pedagojik geriye gidis ne de fundamentalist feminizm var. Eyalet basbakanlari ve bakanlar, kiz ve erkek ayri okullari destekliyor. Konu basite indirgenerek ve eskiden oldugu gibi yürüyemez artik.

 

AYRI EGITIM UYGULAMASINA ILK BASLAYAN EYALETLER

 

Baden-Württemberg eyaletinin Hiristiyan Demokrat Partili (CDU) Egitim ve Kültür Bakani Anette Schawan, kizlarin yeteneklerini daha iyi gelistirebilmesi için ayri egitimi tercih ediyor ve ekliyor:

“Sürekli bir sekilde kizlar hâlâ dil, sanat ve biyoloji derslerini seçiyor. Bu durum degismeli.”

Schleswig-Holstein eyaletinin Sosyal Demokrat Parti eski Basbakani Heide Simonis (SPD), kiz okulundan mezun olmus. Basbakan ayri egitimden yana:

Karma egitim yapan okullarda kiz erkek ayrilarak model projeler uygulamali.” diyor.

Eyaletler, simdiden ayri egitimin yapilmasi için olumlu reaksiyonlar gösteriyor.

Schleswig-Holstein, SPD’li Egitimden Sorumlu Kültür Bakani Eva Rühmkorf’un emriyle okul yönetmeligini degistiren ilk eyalet oldu:

“Pedagojik sebeplerle bazi derslerde kiz erkek ayri egitim görmesi uygun bulunmaktadir.

Berlin ve Hessen gibi diger eyaletler, onu takip etti.

 

KIMI EGITIMCILER SOKTA

 

Egitim ve Bilim Sendikasi (GEW) konuyu tartisiyor. Sendika baskani Otto Herz, karma egitimin sorgulanmamasini istiyor ama bazi derslerde ayri egitimin anlamli oldugunu söylüyor.

Bu yeni gelismeleri kabullenmek birçok pedagoga çok agir geliyor. Karma egitim, kadin erkek esitligini saglayacak çok önemli bir basari olarak kutlanmisti. Karma egitim, yüz yildir süren savasin sonunda, kiz ve erkeklerin esit sansi yakalayabilmesi için varilan mantikli son nokta idi.

200 sene önce Fransiz filozofu Jean-Jacques Rousseau, kizlarin yüksek egitim görmesine gerek olmadigini, aksine onlarin ev hanimi olarak egitilmesi gerektigini savunuyordu.

Papa Puis 11 de 1929 yilinda yaptigi bir konusmada, “Hiristiyanlik egitimi için karma egitim tehlikelidir.” demisti.

Nazi diktatörlügü döneminde de kizlar, erkeklerden sonraki kategoriye alinmisti:

“Karma egitim, ‘nasyonal sosyalist’ egitimin ruhuna aykiri bir sistemdir.”

1937’de Hitler Almanya’sinin okul yönetmeliginde böyle yaziyordu.

Hitler, Kavgam isimli kitabinda, kizlari egitmekten amaç, iyi bir anne olmalarini saglamaktir, diyordu.

Bu yüzyilin ortalarina kadar kizlara dogru dürüst bir ögrenim imkâni sunulmadi. Bayanlar, çocuk, mutfak ve kilise ile ilgilenmeli ve kocasina hizmet etmeliydi.

Bu durum çok yavas degisti. Dogu Almanya’da savastan kisa süre sonra kizlar ve erkekler birlikte egitime basladi fakat Bati Almanya’da karma egitim ancak 60’li yillarin sonunda uygulanabildi. Kiz enstitüleri ve elit erkek liseleri, kapilarini karsi cinse açtilar.

 

SINIRSIZ KARMA EGITIM KESINLIKLE DOGRU DEGIL

 

Karma egitimdeki basari, reformculari hakli çikarir gibi göründü. Istatistiklere bakarsak kiz ögrencilerin iyi bir hamle yaptigi görülür.

Bugün lise mezunlarinin % 54’ü kiz.

Fakat umulanin aksi oldu. Karma egitim, toplumdaki kadin ve erkek kliselerini ortadan kaldirmak yerine, kadin ve erkek rollerini perçinledi.

Karma egitimden de erkekler kârli çikti, kaybeden kizlar oldu.

Bundan dolayi kritikçiler, baska bir model öneriyor. Yeni parola su:

“Kizlar için iyi olan erkekler için de iyi ama tersi dogru degil.”

Bundan 30 sene önce birlikte egitim basladigi zaman, okullara öteki cinsler için sadece ayri tuvalet yapildi. Egitim bakanlari, günlük dersler, ders kitaplari ve bilgi alaninda hiçbir degisiklige gitmedi.

Umutlar bosa çikti, Almanya ve dis ülkelerde yapilan yeni arastirmalar, bu sekilde yapilan egitimin, kadin erkek esitligini saglayamayacagini belgeledi.

Sinirsiz karma egitim, kesinlikle dogru degil. Aksine karma egitimde kizlari asagilama (diskriminirung), fazlasiyla hüküm sürüyor.

Karma siniflarda:

1. Erkekler, kizlarin iki kati derse aktif olarak katiliyor.

2. Erkekler, kizlara oranla daha fazla övgü, daha fazla uyari aliyor çünkü saldirganliklariyla kendilerini ön plana çikariyor, daha fazla dikkat topluyor.

3. Kizlarin ders esnasinda sözleri daha sik kesiliyor, alay ediliyor ve erkek tarafindan katilimlari engelleniyor.

4. Iyi not alan erkek ögrenciler, ögretmenleri tarafindan dikkatli ve zeki olarak kabul ediliyor; basarili kiz ögrenciler ise düzenli ve çaliskan sayiliyor.

 

KIZLARIN UYSALLIGI ISTISMAR EDILIYOR

 

Birçok egitimci, ögretmenler arasinda “sosyal tampon” veya “pedagojik kir yikama sabunu” olarak adlandirilan kizlarin usluluk ve uysalligini istismar ediyor; uysal ve çaliskan kizlari, küçük rambolar uslansin diye azgin erkeklerin yanina oturtuyorlar. Genellikle egitimciler, erkek azmanlarini egitmek ve derse uyumlarini saglamak için onlari kayiriyorlar. Kizlar ve onlarin ilgilendigi seyler, arka plana itiliyor.

Sinifa hükmetme savasini, çogunlukla erkekler kazaniyor. Dersin akisini onlar belirliyor.

 

MAX-PLANCK EGITIM VE ARASTIRMALAR ENSTITÜSÜNÜN TESPITLERI

 

Berlin Max-Planck Egitim Arastirmalari Enstitüsünün arastirmalari su gerçegi belgeledi:

Özellikle fizik ve matematik derslerinde, kizlar çok çabuk ögrenme isteklerini kaybediyor, bu dersleri yapabileceklerine olan güvenlerini yitiriyorlar.”

Güya çok daha fazla yetenekli erkekler, güvenle ve bilinçli bir sekilde ortaya atiliyor ve alay ederek kizlarin cesaretini kiriyor.

“Kizlar, fizikten ne anlar?” veya “Kizlar, bilgisayar ekranindaki yanlislari, tipeksle düzeltir.” gibi sözlerle onlarin moralini bozuyor.

Sonuç olarak kizlar, zorlu dönemeçlerde ugrasmak ve engelleri asmaktansa Fransizca kelime ezberlemeyi, Goethe’nin siirlerini okuyup piyeslerini yorumlamayi, yani sosyal dersleri tercih ediyorlar.

Kuzey Rhein-Westfalen eyaletinde kiz ögrenciler:

Fizik dersini %12

Kimya dersini % 35

Resim dersini % 71

Almanca dersini % 69 oraninda seçmis.

Bu netice, kadin ve erkek beyinlerinin farkliliginin bir sonucu mu? Nörologlar, bu konuyu tartisiyor.

 

BERLIN, HAMBURG, NIEDERSACHSEN VE KUZEY RHEIN WESTFALEN DENEMELERI

 

Berlin, Hamburg, Niedersachsen ve Kuzey Rhein-Westfalen eyaletlerindeki denemeler gösteriyor ki kizlar, tipik erkek bransi olan dersleri de heyecanla takip ediyor ama kizlar, kizlarla birlikte olmak sartiyla. Böyle olunca “teknik, erkeklere ait bir meslek” klisesi bozuluyor.

Kiel Pedagoji ve Tabiî Bilimler Enstitüsü’nün 600 ögrenci üzerinde yaptigi arastirma su neticeyi ortaya koydu:

“Kiz siniflarinda yapilan kimya ve fizik derslerine karsi ögrencilerin ilgileri, hissedilir derecede artiyor. Ayni durum Münih St. Anna Gymnasium’da da görülmüstür.”

Matematik ve fen bilimleri agirlikli ders yapan Kiz Yüksekokulu, 1987 yilina kadar sadece kizlara hizmet veriyordu. Sekiz aydir okulun bütün siniflarina erkek ögrenciler alindi.

Netice kizlar için facia.

Simdiye kadar okul bitirme dersi olarak matematik dersini seçen kiz ögrencilerin, ancak yarisi kadar kiz ögrenci, matematik dersini bitirme dersi olarak seçti.

“Kizlarin matematigi yapamamasi söz konusu degil, onlar sadece kendilerini kandiriyor.” diyor okul müdiresi Dietlinde Stücklein.

Hâlbuki kizlar, kendi aralarinda ders görürken karma egitimdeki erkeklerin seçtigi oranda, yaklasik % 40 oraninda matematigi, okul bitirme dersi olarak seçiyorlardi.

Fizik dersini seçme orani ise % 10’a düsmüs durumda.

51 yasindaki müdür yardimcisi ve fizik-matematik ögretmeni Johanna Mehler:

“Karma egitim, cinsleri ayri egitimden daha fazla ayiriyor.” diyor. “Ögretmenler, tipik kiz dersleri kabul edilen dersleri seçmemeleri için kiz ögrencileri cesaretlendiriyor, kiz okuluna dönmek istemiyoruz ama uygulanan karma egitim de iyi degil.”

Bazi pedagoglar, ideal durumun, siniflarda erkek ögrencinin iki kati kiz ögrenci bulundurmak, diyor. Bu da hiçbir zaman mümkün degil. Yeni siniflar tanzim etmek lazim.

“O zaman da erkeklerin velileri, karsimiza çikiyor ve barikat olusturuyor.” diyor bir bayan ögretmen.

 

BAZI ÖGRETMENLER PROBLEMIN FARKINDA DEGIL

 

Bazi ögretmenler, ögrencilerine farkli davranmasi gerektiginin farkinda degil.

Hamburg Julius Leber Okulu yöneticisi Klaus Tobel (45), ögretmen arkadaslarina, ders esnasinda kiz ve erkeklere sirayla derse katilma hakki vermelerini tavsiye ediyor.

“Esasen bu normal bir durum fakat böyle bir uygulamaya girildigi an, kizlarin durumunun ne kadar zor oldugu hemen fark ediliyor.”

Bugün bile hâlâ erkek ögretmenler, gizli seksi duygularla hareket ediyor. Elektrik konusu anlatilirken “Bu konu daha fazla erkeklerin dikkatini çeker saniyorum.” diyorlar.

Amonyak anlatilirken de “Bunu kizlar, temizlik isinden dolayi daha iyi bilir.” denir.

Bir ögretmen, “Sinif çok gürültülü degil mi, dedigim zaman kizlar bana yardim etmiyor.” diye sikâyet ediyor.

 

BIR ARASTIRMACININ ANALIZLERI

 

Egitim arastirmacisi Marianne Horstkemper’in (47) analizleri ise söyle:

“Vechta Yüksekokulunda, sinifta gizli bir çalisma plani yürürlükte. Bu plana göre fikirleri erkekler öne sürüyor, protokolü kizlar yaziyor.

Kizlar siniftaki baliklari besliyor, erkekler sinif projektörünü kuruyor.”

Bir kiz ögrenci, karma egitimin getirdigi sonuçlardan söyle sikâyet ediyor:

“Okul kitaplarinda erkekler astronot, banka müdürü veya sirk yöneticisi olarak; kizlar ise hemsire, anne veya sekreter olarak geçmeye devam ediyor.”

Ögretmenler, açikça kizlari asagilama uygulamasina hem bir son vermeli hem de ders materyallerini kiz ve erkek ögrencilerin ilgi duyacagi sekilde hazirlamali.

Orta çag toplumunda kadinlarin durumu, pek az ders konusu ediliyor. 90’li yillarin bilinçli kiz nesillerini, tozlanmis feminizm ögretisi hiç de heyecanlandirmiyor.

 

ERKEKLER AGRESIF VE CESUR

 

Cinsiyetler arasindaki iyi bir karsilastirma sadece kizlara fayda vermez. Toplumdaki davranis biçimleri üzerine, kizlar kadar erkekler de kafa yoruyor. Birçok erkek ögrenci, günlük okul hayatinda kendilerine çok yüklenildigini hissediyor.

Münih St. Anna Gymnasium’da okuyan 17 yasindaki Benjamin Heine sunlari söylüyor:

“Yani basimizdaki sinifta erkekler gücü ellerinde bulunduruyor. Erkekçe davranmak mecburiyeti var. Sahane bir ceketim olmali, spor giyinmeliyim. Esasinda hepimiz ayniyiz.”

Delikanlilik, onlari cesur ve agresif hâle getiriyor.

Çogunlukla erkekler, ayri siniflari reddediyor.

Dortmund Üniversitesince yapilan egitimi gelistirme arastirmalari, erkek ögrencilerin % 87 oraninda kizlarla birlikte okumak istedigini ortaya koydu. Erkeklerin dörtte biri, dersleri gerilimli buluyor. Her iki erkekten biri, sinifi yanlis flört ortami olarak görüyor.

Münster Üniversitesi bayan profesörü Hannelore Faulstich-Wieland (47) karma egitim üzerine 1000 kompozisyon yazdirdi. Ögrencilerin % 70’i karma egitim istiyor. Bir ögrenci, niçin mavi gözlü ve ela gözlüler için ayri okul açmiyorsunuz, bana göre bu daha anlamli olurdu, diye yazdi.

Ögrencilerin çogu; tv, sinema ve aile tarafindan sekillendirilmis. Kliseler söyle:

“Anne, ev isleri için var. Baba arabadan sorumlu. Erkekler, paketleme isleri için yeterli güce sahip, kadinlar daha hassas yapili. Parayi erkekler kazanir, kadinlar olsa olsa az bir sey kazanir.”

 

ERKEK MESLEKLERINE YÖNLENDIRME PROJESI BASARISIZ

 

Seçtikleri bölümler, kizlari hayatta erkeklere göre dezavantajli hâle getiriyor. Yüksekokullarda esitsizlik açikça görülüyor:

Kizlar çogunlukla Ingilizce, sosyal pedagoji, Almanca, psikoloji bölümlerini seçiyor.

Fizik, kimya, elektroteknik, makine mühendisligi alanlarinda erkekler hükmediyor.

Ögretici mesleklerde de erkek mesleklerini kadinlar kazanamiyor. Güvenli is yerleri erkekler tarafindan kapiliyor. 80’li yillarda erkek mesleklerine kadinlarin yönlendirilmesi akimi basladi. Federal ve eyalet hükümetleri, kadinlari para takviyesi yaparak destekledi fakat proje karaya oturdu.

 

ERKEKLERIN YARISI KADAR KAZANIYORLAR

 

Gelecegin meslegi gözüyle bakilan metal ve elektrik mesleklerinde, sadece % 3 oraninda bayan çalisiyor. Mekanikçilik mesleginde durum daha kötü. Oran sadece % 1.

1990 yilinda yüksekokul bitiren kizlarin sadece % 3, tipik erkek meslegi kabul edilen alanlardan diploma aldi, % 46’si ise bayan meslegini seçti.

Netice kadinlari ekonomik olarak etkiliyor.

Tipik kadin meslegini bitiren bayanlarin yillik kazanci, tipik erkek meslegi bitiren erkeklerin kazancinin sadece yarisi.

Federal Almanya’da teknik alanlarda çalisan kadinlarin orani sadece %13-14.

Nürnberg Çalisma ve Meslek Arastirmalari Enstitüsünün verilerine göre kadinlarin üçte biri, bilgisayarli is yerinde çalisiyor.

Erkekler; yüksek yetenek isteyen programlama, tesis kurma, teknik araçlari kullanma gibi bölümlerde çalisirken kadinlar kolay alanlarda yigiliyor.

Çalisma alanlarindaki erkek ve kadin farkliligi, okulda erkeklerin teknik âletlere yatkinligi ve kizlari bir tarafa itmesi ile açiklanamaz. Birçok isveren ve personel sefi, teknik ve tabiî bilimler kadinlara göre degil, düsüncesine sahip ama kizlar için ilk sekillenme, hiç süphesiz okulda gerçeklesiyor.

Focus dergisi, internet adresinde, 1999 senesi içinde Almanya’da kizlar için üniversite açildigini duyurdu.

Amerika’da kizlar için 84 yüksekokul bulunmasina karsilik, Almanya’da bu alandaki çalismalar yeni.

Bugüne kadar ne özel yatirimcilar ne de federal ve eyalet hükümetleri, kadinlar üniversitesi için gerekli olan milyonlari hazirladi.

 

AMERIKA’DA KIZ YÜKSEK OKULLARI PATLAMA YASIYOR

 

Amerika’da durum farkli. Çok zengin bir gelenege sahip olan “Kiz Kolejleri”, ilgi patlamasi yasiyor. Bu patlama sadece Amerika’nin eski First Laydi’si Hillary Clinton, Massachuset’te bulunan Wellesley Kiz Kolejinden mezun oldugu için degil. Kiz yüksekokullarini bitiren bayanlar, mesleklerinde daha basarili.

ABD Disisleri Eski Bakani Madeleine Korbel Albright da kiz yüksekokulu mezunu.

21 yasindaki Monika Ring, bugün üniversitede matematik ve fizik okuyor. Münih’teki kiz okulu olan St. Anna-Gymnasium mezunu. Gelecegin akademisyeni.

 “Eger bir kiz lisesini bitirmemis olsaydim üniversitede bu bölümde okuyamazdim.” diyor.

 

BUGÜN DE OLSA KIZ OKULU SEÇERIM

Schleswig-Holstein Eyalet eski Basbakani Heide Simonis (SPD) kiz lisesindeki günlerini anlatiyor: “Bugün Yine Bir Kiz Okulu Seçerim Çünkü Avantajlari Daha Baskin”

Bazi ön yargilara veda etme zamani geldi ve bu çok gerekli bir veda.

“Kiz okullari erkek düsmani insanlar yetistirir; bu yüzden kizlar, erkeklerle birlikte egitim görmeli ki meslek hayatlarinda dezavantaj sahibi olmasinlar.”

Bu tamamen bir ön yargi.

Sahsen benim baska seçenegim yoktu. Reinland’da Katoliklere ait bir kiz lisesine gittigim zaman çevremizde sadece üç kiz ve üç erkek okulu vardi. Hatta 1953’te liseye basladigim sehir olan Bonn’da ve liseyi bitirdigim sehir olan Nürnberg’de 1962 senesinde durum böyleydi fakat bizim yasimizda bir insan okulunu ne kadar severse ben de okulumu o kadar sevdim. Ögrenimim sirasinda hiçbir seyin, hele erkeklerin eksikligini hiç hissetmedim.

Hafizamda kalan en güzel ve en önemli sey, ders ve teneffüslerdeki stressiz ve insanî ortam. Kendimi esitler arasinda esit ve yardim edilmis biri olarak hissediyorum.

Ergenlik günlerimde erkeklere karsi utanilarak söylenen durum, spor ve yüzme derslerinde vaziyetimizin elverisli olmadigini açiklama mecburiyeti idi.

Ögrencilik yillarimda okulumuzda bayandan çok erkek ögretmen vardi. Kizlar, erkek ögretmenleri daha fazla seviyordu çünkü bayan ögretmenlerin çizdigi bayan tipi, aramizda elestiriliyordu ve negatif örnekler kabul ediliyordu.

Okulun erkeklere bakis açisi tutucuydu. Okul alanina girmeleri yasakti ve okul kapisindan kovulurlardi. Bu durumu mübalagali ama heyecanli buluyorum. Yine de ögretmenlerin gözünden kaçabilenleri seyretmek zevkliydi.

Allah’a sükür ki kizlarin belli yaslarda hep ellerinde tasidiklari bebek oyuncaklarla ilgili bir problem yoktu, kendini begenmis “keçiler” yüzünden kavga çikmiyordu, “devamli daha iyi bilen” maçolar sebebiyle de itisip kakisma olmuyordu.

Derslerde, toplumdaki sabit kabullerin disinda ve kliselerden uzak ama kaliteli bir egitim vardi. El örgüsü ve yemek pisirmenin disinda el isleri bize ögretilmedi. Bugün el islerinin ögretilmemesine hâlâ üzülüyorum.

Kliselesmis kadinlara mahsus üç görev kabul edilen çocuk, mutfak ve kiliseye gitme bize hayat programi olarak ögretilmedi. Esitlik, kadin haklari hiç söz konusu olmadi.

Kadinlarin kariyer sahibi olmasi da henüz moda degildi fakat hepimizin bir meslek sahibi olacagindan kimsenin süphesi yoktu.

Benimle birlikte liseyi bitiren 12 arkadasimin hepsi üniversite bitirdi. Çogu ögretmen oldu. Içlerinden bir tanesi endüstri uzmani, biri fizikçi oldu, ben de toplum bilimci oldum.

Karsi cinsle iliskilere gelince:

O zaman gelenek, siki tedbirler altinda kiz arkadasimizin kardesleri ile karsilasiyorduk, tabi ki ailelerimizin güvensiz gözetimi söz konusuydu.

Karma egitimle erkek ve kizlarin birbirlerini daha iyi anlayabilecegi tezi, benim için ispatlanmamis bir tez.

Bugün bana sorulsa yine bir kiz okulun seçerim çünkü avantajlari çok daha baskin.” (Der Spiegel, 6.5.1996, s. 119)

 

2. Bölüm

KARMA EGITIM ERKEKLERE ZARAR VERIYOR,

OKULLARDA ERKEKLER DEZAVANTAJLI

 

Nihayet karma egitimin kiz ve erkeklere zarar verdigi ülkemizde de tartisilmaya baslandi. Prof. Dr. Çigdem Kâgitçibasi, 2003 yilinda “Egitim ve Toplumsal Cinsiyet” basligi altinda karma egitimi mercek altina alan bir çalisma yapti. Amerika’daki karma egitim tartismalarina gönderme yapilan arastirmada, kiz okullarinda okuyan kizlarin, entelektüel ve sosyal kapasitelerini, akademik yeteneklerini ve kültürel etkinliklerini daha çok artirdigini tespit ediyor.

Özellikle kiz okullarinin güçlendirilmesi ve yeni kiz okullarinin açilmasini tavsiye ediyor. Raporda birçok velinin, kizlarinin büyüdügü gerekçesiyle onlari karma okullara göndermek istemedigi, yine bu sebeple imam-hatip liselerindeki kiz ögrenci yüzdesinin arttigi belirtiliyor.

Prof. Kâgitçibasi’nin tespitleri Doç. Dr. Ilse Brehmer’in tespitleri ile ayni. Doç. Brehmer’in tespitleri de karma egitimin kizlarin yeteneklerinin gelismesini önledigi yönde.

 

ERKEKLER DEZAVATAJA SAHIP

               

Almanya’nin Münih sehrinde gelisim psikolojisi uzmani Doris Bischof-Köhler’in yaptigi yeni arastirmalar, bugüne kadar erkeklerin basarisinin fazla abartildigini; matematik, geometri, cebir konusunda kizlarin yeteneksizligi ile ilgili kliselerin “riskli” oldugunu ortaya koydu.

Der Spiegel’de yer alan arastirma sasirtici:

“Kliseler yavas yavas riskli hâle geliyor. Her ne kadar ayni iste çalisan erkekler, kadinlara göre % 30 daha fazla kazansa da yüksek mevkiler erkekler tarafindan isgal edilmis olsa da gelecek nesiller problemli. Ciddi olarak. Alman okullarinda erkekler, kizlara göre dezavantajli.”

Oldenburglu pedagog Prof. Astrid Kaiser’in tespitleri söyle:

“% 90 oraninda siniflarda yaramazlik yapan ve ceza alan erkek ögrenciler. Ögrenme zorlugu çekenlerin orani % 75.”

“Buna karsilik kadinlar yükseliyor. 1992 yilindan beri liseyi daha iyi derece ile bitiriyorlar. Iki senedir yüksekokullardaki kiz ögrenci orani, erkekleri geçti. Gymnasiumu (üniversiteye ögrenci hazirlayan lise) bitiren kiz orani % 55, tam zamaninda okula baslayan kiz ögrenci %60. Erkekler üçte bir oraninda daha fazla sinifta kaliyor. Kaliteli okullar, kizlarla dolu. Hauptschuleyi (Ilkögretim) bitiremeyenlerin çogu erkek.”

 

SINIF TEKRARI ERKEKLERDE DAHA FAZLA

 

Ilkokul : Erkek % 1.8, kiz 1.6

Ortaokul: Erkek % 4.6, kiz 3.5

Realschule: Erkek % 6.2, kiz 4.9

Gymnasium: Erkek % 3.4, kiz 2.3

 

OKULU BIRAKAN ERKEK ÖGRENCI DAHA FAZLA

 

2002-2003 yilinda kiz-erkek okul durumu:

Ilkögretimi bitiremeyenler: Erkek 54.395, kiz 30919

Ilkögretimi bitirenler: Erkek 136.640, kiz 101. 253

Realschuleyi bitirenler: Erkek 182.070, kiz 194.132

Gymnasiumu bitirenler: Erkek 100.000, kiz 120.000

Yüksekokul bitirenler: Erkek 96.708, kiz 126.546

 

ULUSLARARASI ARASTIRMALARDA KIZLAR ÖNDE

 

Uluslararasi egitimde verimlilik arastirmalarinda da kizlar daha basarili. IGLU (ilkokulda okuma yetenegi) PISA (anlama-okuma, matematik, fen bilimler) arastirmalarinda kizlar, özellikle okuma ve metinleri anlamada erkeklerden çok öndeler.

Ingiliz bilim adamlari, ülkede okuma zorlugu çeken erkeklerin kizlarin iki kati oldugunu tespit etti. Matematikte kizlar, erkeklerin arkasinda gidiyor. Dil derslerinde kizlar, açik ara öndeler. Kimyada kizlar ilerliyor. Biyolojide çoktan erkekleri geçmis durumdalar. Fizikte erkekler, kizlardan çok daha iyi.

 

AYRI EGITIM BASARIYI ARTIRIYOR

 

Bir diger örnek olarak, Avustralya’da 2000 yilinda Avustralya Egitim Arastirmalari Konseyi tarafindan yapilan bir çalismada karma ve tek cinsiyetli egitim veren okullarda ögrenci basarilari karsilastirildi. 270 bin ögrenci 6 yil boyunca 53 ayri dersten incelendi. Çalisma sonucunda kiz ve erkeklerin ayri olarak egitim gördügü okullar karma okullara göre %15 ile %22 arasinda daha fazla basari gösterdi. Ayni zamanda tek cinsiyetli egitim veren okullarda ögrencilerin daha terbiyeli, ögrenmeden daha çok zevk alan ve müfredata daha ilgili olduklari saptandi http://www.singlesexschools.org

 

TOPLUMSAL BIR FELÂKET TEHLIKESI

 

Dortmund Üniversitesi egitim bilimcilerinden Barbara Koch-Priewe; “Erkeklerin sosyal yeteneklerini gelistirememeleri bizi uzun zamandir mesgul ediyordu. PISA arastirmalarindan sonra verimsizlikleri de dikkatimizi çekmeye basladi.” diyor.

Erkek Oldugum Için Mutluyum isimli kitabin yazari ögretmen Uli Bold ise “Erkekler; anne, baba ve ögretmenleri endiselendiriyor, vazgeçme yolunu seçiyor, çogu kendi gelecegini riske sokuyor.” diyor.

Magdeburg sehrinde bulunan Leibniz Enstitüsünde ögrenme arastirmalari yapan Nörolog Prof. Hennig Scheich, “Çoktandir erkeklerde basarisizlik felâketi var. Büyük oranda basarisizlik söz konusu.” diyor.

Kuzey Rhein Westfalen eyaletinde yapilan arastirmalar da erkeklerde okul birakma oraninin endise verici boyuta geldigini ortaya koydu. Arastirmacilar, ortada kisisel bir sanssizlik görünüyor fakat tehlikeli bir toplumsa felâketle karsi karsiyayiz, diyor.

Leipzigli Sosyal Pedagog Heike Diefenbach önemli bir noktaya parmak basiyor:

“Politik olarak yillarca kizlarin dezavantajli oldugu düsünüldü ve onlari gelistirmek için kurslar açildi, dersler verildi, kizlar desteklendi, arastirmalar detaya indikçe, Alman okullarinda erkeklerin dezavantaja sahip oldugu ortaya çikti.” diyor.

Ögretmen Barbara Gauger de ayni görüste:

“Çok erken bunu hissediyor ve bize gelip ilkokuldaki karma siniflarda dezavantajli olduklarini söylüyorlar.”

 

KIZLAR DAHA IYI NOT ALIYOR DAHA AZ DEGERLI KABUL EDILIYOR

 

Münih belediye okulunda ögretmenlik yapan pedagog ve kitap yazari Johannes Glötzner; “Kizlar bizim ders yapmamizi kolaylastiriyor, biz de onlara kolaylik gösteriyoruz.” diyerek kizlari avantajli hâle getirdiklerini söylüyor.

Glöztner devam ediyor:

“Kizlar daha terbiyeli, kabadayilik yapmazlar, çogunlukla daha okunakli bir yaziya sahipler, tahta temizlemekten tutun da sinif senliklerine kadar birçok seyi güvenilir sekilde organize ederler. Okul kurallarina uygun davranirlar. Ergenlik döneminde zorluklar yasarlar ama bu da kendi vücut gelismeleri, kendilerine biçtikleri degerler ilgili. Mide agrisi ve depresyon yasar, çogunlukla bunlari da karneye yansitmadan atlatirlar. Ekseriya dersi dikkatli dinlerler. Psikolojik arastirmalar, daha iyi notlar almalarina ragmen erkeklere göre daha az deger verildigini gösteriyor.”

Arastirmacilar, okul kurallarina uymanin ögrenmeyi kolaylastirdigina dikkati çekiyor. Ögretmen Uli Boldt sunlari söylüyor:

“Sessiz bir ögrenci, pergelle devamli arkadasinin sirtina dürten bir heriften not olarak daha fazlasini alir. Kizlarla erkekler arasinda verimliligi etkileyen temel farklilik davranislarda. Bir cins, prensip olarak ötekinden daha zeki degil.”

Belki de daha zeki? Eger erkekler daha az zeki degilse neden kötü not aliyorlar? Neden terbiyesiz ve karsi koyan davranis sergiliyorlar? Onlara nasil yardim edilebilir?

Insan yaratilistan yeteneklerle donatilmis olarak mi dünyaya geliyor yoksa egitim, çevre ve toplum mu yetenegi gelistiriyor?

Bu soru arastirmacilar arasinda tartisiliyor. Cevap med-cezir gibi gidip geliyor. Uzun zaman kadin, eksik yaratilisli olarak kabul edildi. 20. yüzyilda kizlar, gymnasium ve üniversitelere girmek için savas baslattilar. Egitime ve çevreye etkileri artti. 60’li, 70’li, 80’li yillarda bayan arastirici sayisi artti. Kadinlarin toplumdaki etkisi çogaldi.

90’li yillarda biyoloji ve gen teknolojisi heyecani basladi. Hormonlarin, nöronlarin büyüleyici etkisi ve biyolojik argümanlar itibar görüyor. Bilim adamlari, egitim ve dogustan getirilen yeteneklerin önemini daha iyi anlamaya basladi. Deliller, sasirtmaya devam ediyor. PISA arastirmalarinda sadece Alman kizlari degil; Japon, Macar ve Yeni Zelandali kizlar da daha basarili. Hatta matematikte. Son yillarda kizlar, verimlilikte devamli ilerleme içinde. Bu durumda toplumdaki etkilerinin de artacagini tahmin etmek güç degil.

Her iki cinsin de ortak özellikleri var. Seviyor, kiziyor, agliyor, çikolatali keklere hepsi tutkun, hepsi yikanmayi seviyor. Gerçi erkekler dus almaya daha çok meyilli fakat kizlar düzgün yazi yazmak için daha çok çalisiyor. Buna karsilik erkekler, matematikte basarili olmak için daha çok çaba gösteriyor.

Münihli bayan Psikolog Bischof Köhler:

“Cinslerle ilgili tipik davranislar açiklaniyor, cinsler arasinda benzerlikler var fakat gözden kaçmamasi gereken bir sey var: Ayni cins arasindaki farkliliklar, ayri cinsler arasindaki farkliliklardan daha büyük.”

Hamburg’daki 40 milletten çocugun bulundugu bir çocuk yuvasinda, her türlü ortak özellige ragmen, farkliliklar göze çarpiyor. Teneffüste erkek çocuklar futbol sahasinda, kizlar kum yastiklarinin bulundugu yerde toplaniyor. Bir kismi kürekle kum atarken ötekiler dantel örmeye basliyor.

Müdür Nick Ronai, meslek hayatinda yüzlerce gözlemde bulundugunu söylüyor:

“Kizlar, saatlerce kendi aralarinda oynar; erkekler yedi yasindan itibaren güç gösterisi yapar. Bütün milletlerde durum ayni. Bir güney Afrikali da Norveçli bir sari kafali da herhangi bir yarista (kavgada) kendini gösterme heyecanina sahiptir. Kendilerini, bir seyler gerçeklestirmek zorunda hissederler.”

 

ERKEK VE KIZLARIN ILGI ALANLARI FARKLI

 

Amerika’nin Stanford Üniversitesi gelisim psikologu Prof. Eleanor Maccby, yillarca çocuk yuvasinda, okulda, özel laboratuvarlarda, sokakta gizli kamera ile çocuklari gözlemledi. Esas amaci kiz ve erkeklerin esit oldugunu belgelemekti. Arastirmalarinin sonucunda Maccoby su neticeye vardi:

Kiz ve erkekler farkli programlari takip ediyorlar. Kizlar birlikte çalismadan yana, erkekler galip gelecekleri bir programi izliyor.”

Yeni dogmus bir çocuk bile sanki cinsiyetini biliyor gibi davraniyor. Kiz bebekler, annenin sesini duymak istiyor ve göz temasi ariyor. Erkek bebek ise eline ne geçirirse parçaliyor. 14 ayliktan itibaren erkek çocuk gözünü arabalara, silahlara dikiyor; kiz çocuk ise oyuncak bebege, kumastan yapilmis hayvanlara bakiyor.

Durham Üniversitesi psikologlarindan Anne Campbell; “Bu gerçegi kabul etmek zorundayiz” diyor. “O yasta bile kiz ve erkeklerin dikkatini çeken bir obje olmali.”

Heidelberg Üniversitesi arastirmacilarindan Psikolog Sabine Pauen, 11 aylik bebeklerin farkli meraklari oldugunu gözlemledi.

Hangi oyuncagin erkeklerin veya kizlarin çok oynadigi oyuncak oldugunu bilmemelerine ragmen farkli ilgileri var.”

2-3 yasindaki kizlar, sosyal konularin detayi ile mesgul oluyor, alisveris, aile onlarin dikkatlerini çekiyor. Erkekler, aslan veya at rollerini oynuyor. Saatlerce rakip olmayi ve hiyerarsiyi takip ediyorlar.

Kizlar, birlikte mutlu bir sekilde konusurken erkekler, lâf yarisina giriyor, üstün gelme mücadelesi veriyorlar. Erkekler araba ve topa saldirirken kizlar bebek ve yemek kaplariyla ilgileniyorlar.

Konrad Lorenz Enstitüsünde psikolog olarak arastirma yapan bayan Bischof-Köhler:

“Erkekler, öncelikle yarisi düsünüyor. Üç yasindaki bir çocuk, hangi milletten olursa olsun savasir gibi ciddi bir sekilde oyun oynuyor.”

Amerikali psikoterapist Michael Gurian, davranis farkliliklarini çok eskiden baslayan rol dagilimiyla ilgili buluyor:

“Erkek ava gidip avlanmak ve eve yiyecek getirmek zorundaydi; kadinlar evde oturup akrabalari ile konusuyor, dile emek veriyorlardi. Bu sebeple erkekler, mekâni kapsayan matematigi daha iyi beceriyor, kizlar ise daha iyi kompozisyon yaziyor.”

 

KIZ VE ERKEKLER FARKLI ÖGRENME STRATEJISI TAKIP EDIYOR

 

Hormon ve beyin arastirmacilari, erkek ögrencilerin okulda neden sikça ayaklarinin kaydigini tartisiyor. Cambridge Üniversitesi psikologu Prof. Simon Baron-Cohen, “Hormonlar yoluyla cinsiyetin getirdigi sekillenme dogumdan önce meydana geliyor.” diyor.

Colorado Üniversitesinde psikoterapist olarak arastirma yapan Gurian:

“Erkekler ve kizlar, farkli ögreniyorlar.” diyor. Beynin ögrenme bölümleri farkli.

Nörolog Prof. Hennig Scheich de kiz ve erkeklerin farkli ögrenme stratejileri takip ettigini söylüyor.

“Görünen o ki erkekler, daha fazla ayrinti ile ilgileniyor, kadinlar bütünü kavramaya çalisiyor. Erkekler, bir ödevi yaparken beynin bir lobu aktif olarak çalisiyor, kadinlarda ise iki beyin lobu da çalisiyor.”

 Prof. Scheich, ortak bir çözüm yolu önermezken psikoterapist Gurian, ailelere kurslar ve seminerler veriyor. Bunun için hazirladigi kitaplar ve filmler 698 dolara satiliyor.

Prof. Scheich, yeni beyin arastirmalari çerçevesinde kiz ve erkeklerdeki farkli ögrenmenin getirdigi sonuçlari söyle yorumluyor:

“Kizlar ögrenirken gerçekten iki beyin lobu birden çalisiyorsa kizlar, bilgileri daha çabuk degerlendirebilir ve kiyaslayabilirler. Sol beyin lobunun yapamadigini, iki beyin lobu kolayca yapar. Bir cümlenin ne anlama geldigini yorumlar, konusmanin özünü kavrar ve muhatabinin durumun daha iyi anlar. Sol beyin, sadece bilginin kendisini analiz eder. Düsünme stratejisi üretmez.

Erkekler, bir problem üzerine dikkatini toplar ve onu çözmek için ugrasirken kizlar, bilgiyi degerlendirmede hem sag hem de sol beyin yarim kürelerini karsilikli olarak kullanir ve daha çabuk hedefe ulasirlar. Bu sebeple bazi erkekler, bir alanda daha iyi uzmanlasir. Yine de bu durum, insani daima zirveye yükseltmez.”

Beynin verimliligini saglayan beyindeki toplam sinir aglarinin örülmesi ve beyin gelisimi, kisisel tecrübelere bagli. Anne, baba, çocuk bakicisi, egiticiler, çocugun beyninin gelismesinde önemli rol oynar.

Psikolog Maccoby’nin yaptigi arastirmalara kadar; çocuklarin sosyallesmesinde en önemli rolün aileye ait oldugu kabul ediliyordu. Yapilan bir dizi arastirma gösterdi ki babalar, çocugum kiz gibi yetismesin diye oglunun yaptigi yaramazliklara daha sabirli davraniyor. Çocuklarin yetismesinde genler, anne baba ve çevre birlikte rol oynuyor.

Dortmund Üniversitesinde egitim-bilimci olan Koch-Prieve; “Ögrenme, hayatin ilk gününde baslar.” diyor.

Gözlemler ve arastirmalar, büyüklerin kucaklarina bir kiz bebek aldiklari zaman daha dikkatli ve sefkatli davrandiklarini ortaya koyuyor. Çocuk da hangi davranis daha uygunsa öyle hareket ediyor. Bunu kendi kendine sosyallesme olarak nitelendiriyor Psikolog Maccoby.

Almanya’nin Bielefeld sehrindeki Martin Niemöller Lisesinde matematik ve ekonomi ögretmeni olan Boldt, erkek ve kizlari, birbirinden ayiriyor; kizlar bayan ögretmenleri ile sohbet ederken o da erkeklerle okulda nasil davranilmasi gerektigi ve cinsiyet farkliliklari üzerine konusmalar yapiyor; sosyal davranislar dersi veriyor.

 

ILK GÜNDEN ITIBAREN IKI CINSIN ILGI ALANI FARKLI

 

Ingiliz psikolog Prof. Simon Baron-Cohen, kiz ve erkeklerin beyinlerindeki farkliliklar ve genetik mirasin etkisi üzerine arastirmalar yapti. “Daha ilk günden itibaren iki cinsin ilgileri farkli.” diyen Prof. Baron-Choen söyle devam ediyor:

Iki cins, dogustan temel farkliliklarla dünyaya geliyor. Egeri iki cinsi karsilastirirsaniz tipik davranis farkliliklarini ve farkli yetenekleri gözlersiniz. Mesela erkekler, mekânsal düsünür; kadinlarda büyük bir dil yetenegi dikkat çeker. Benim teorim su:

Çok büyük ve kategorik farkliliklarin sekillendirmesi söz konusu. Bugüne kadar biz cinslerdeki farkliligi ihmal ettik. Erkekler sistematik düsünür, kadinlar dünyayi empati yoluyla kavrar. Sanat, onlari baska bir sekilde kendine çeker. Kadin bunu yapar çünkü beyni, anne karninda iken onu farkli programlamistir. Bu sebeple biz tipik erkek beynini S-Beyin, tipik kadin beynini E-Beyin olarak niteleriz.”

Bugüne kadar fizik dalinda verilen 168 Nobel ödülünün sadece ikisinin bayanlar tarafindan alindigi hatirlatilarak; “Bunda biyolojik beyin mi suçlu?” sorusuna Prof. Baron-Cohen su cevabi veriyor:

“Kadin ve erkek beyinlerinin ortalama olarak farkli ilgilerinin bulundugunu tahmin ediyorum… Bundan hareketle insanlarin farkli yeteneklerinin oldugunu bilmek ve bunu kabullenmek zorundayiz.”

Arastirmacilar, erkeklerin sosyal derslere, kizlarin ise bilimsel arastirmalara tesvik edilmesi gerektigini ortaya koyuyor. Bilgisayar oyunlarina erkekler, kizlardan dört kat daha fazla zaman ayiriyor. Bielefeld’de bilgisayar dersleri ilkokul birinci siniftan dördüncü sinifa kadar ayri siniflarda yapiliyor. Dördüncü siniftan itibaren birlikte derse baslaniyor.

Büro sefliginde erkek hâkimiyeti var. Elektroteknik, fizik, makine mühendisligi alanlarinda erkekler hâkim.

 

KIZLAR, KIZ GRUPLARINDA FIZIKTE DAHA BASARILI

 

Berlin Freie Üniversitesi arastirmacilarindan pedagog ve psikolog Ursula Kessel; simdiye kadar yapilan arastirmalarda feminist gelenege uyuldu, sadece kizlarin basarisi baz alinarak yapildi, diyor. Kizlarin özellikle fizik, kimya, matematik derslerinde daha basarili olabilmeleri için bir düzine arastirma yapildi.

Ursula Kessel, Psikolog Bettina Hannover ile birlikte kizlarin basarisini hedef alarak arastirma yapti. Berlin’deki bes lisede yapilan arastirmalar, kizlarin fizik dersinde nasil daha basarili olabilecegini bulmayi amaçladi.

Arastirmalar, fizik derslerini kizlar ayri siniflarda görürlerse daha basarili olacaklarini gösterdi.

Feminist arastirmacilar, simdiye kadar “kadinlardan, kadinlar için, kadinlara” parolasi ile fizik, kimya ve matematik derslerini kizlarin ayri almasi için çaba harcadilar. Tecrübeler gösterdi ki ayri derslere kizlar daha fazla ilgi gösteriyor ve kizlar, kiz gruplarinda bu derslere daha çok katiliyor, seçmeli oldugu zaman bu dersleri daha çok seçiyorlar.

Ursula Kessel, ergenlik çagindan itibaren gençler, tipik erkek davranisi sergilemeyi tercih ediyorlar, diyor. Tipik erkek veya tipik kiz davranisi neyse onu seçiyorlar. Fizik, kizlar için problemli görülüyor. Henüz yerine oturmamis olan kadin kimligine zarar verecegi kabul ediliyor. Kizlar kendi aralarinda kiz kimliklerini unutuyor ve kendilerini sadece ögrenci olarak hissediyorlar.

 

AYRI EGITIM BASARIYI ARTIRIYOR

 

Tek cinsiyetli egitim yapan okullarda, elde edilen akademik basarinin bazen fakli faktörlere de baglandigi görülmüstür. Mesela, bazi Karma Egitim ve Tek Cinsiyetli (Demokratik) Egitim Üzerine Degerlendirmeler 19 elestirmenler tek cinsiyetli egitim veren okullarin basarisini, bu okullara daha çok zengin aile çocuklarinin gitmesine bagladilar. Fakat gerek Ingiltere’de gerekse Avustralya’da yapilan arastirmalar bu savi desteklemedi. Birlesik Devletler de kiz erkek ayri egitim veren Katolik okullarina giden kiz ögrenciler, karma egitim veren Katolik okullarina giden kiz ögrencilerden daha düsük sosyo ekonomik seviyeye sahiptiler. Erkek ögrenciler için de bir farklilik söz konusu degildi. 1998 yilinda Ingiliz Egitim Standartlari Ofisi (OFSTED) sosyo ekonomik degiskenlerin, tek cinsiyetli egitim veren okullarda, ögrenci basarisi üzerinde etkisi olup olmadigini belirlemek için 800 tane tek cinsiyet veya karma egitim veren devlet okulunda sinav sonuçlarini incelediler. Sonuçta bu basarinin sosyo ekonomik faktörlere baglanamayacagi ve basarinin dogrudan kiz ve erkek ayri egitimden kaynaklandigi, tek cinsiyetli okullarda ögrenmeye bariz bir sekilde daha fazla ilgi duyuldugunu bulundu (Dean, 1998).

Tek cinsiyetli egitimin egitsel faydalarini farkli cografyalarda farkli egitim çiktilari halinde görmek mümkündür. Örnegin, Montreal sehrinde de karma egitimden ayrik egitime geçen bir lisede okula gelmeme davranislari %20’lerden %7’lere geriledi. Önceden sinavlari Karma Egitim ve Tek Cinsiyetli (Demokratik) Egitim Üzerine Degerlendirmeler 20 geçme orani % 65 iken bu oran % 85’lere yükseldi. Üniversiteye gitme orani da neredeyse ikiye katlandi.

Ingiltere’de Fairhurt Lisesinde. kiz ve erkekler ayni dersi ayri siniflarda fakat ayni ögretmenlerden aldilar. Erkelerde basari %26, kizlarda ise %22 yükseldi. Ama yine de kizlar erkeklerden daha basarili olmaktaydilar (O’Reilly, 2000). Ingiltere Manchester Üniversitesinden arastirmacilar 5 devlet okulunda ögrencileri karma ve ayrik siniflara koydular. Standartlastirilmis bir dil testini, ayrik sinifta okuyan erkeklerin yüzde 68’i geçebilirken karma sinifta bu basari %33’de kaldi. Kizlarda ise ayni sinavda ayrik siniftakiler %89 basari yakalarken, karma sinifta ise %48 basarida kaldilar (Henry, 2001). Benzer bulgular Cambridge Üniversitesi arastirmacilari tarafindan da rapor edildi. Bu arastirmacilar dört ayri bölgede – yani kirsal kesim, kenar mahalle ve sehir içinde bulunan okullarda- ayrik siniflarin etkilerini arastirdilar ve siniflarda kiz ve erkekleri ayirmanin, egitimsel basariyi belirgin bir sekilde yükselttigini gördüler.

Rhode Island Providence Üniversitesinde Sosyoloji Profesörü olan Cornelius Riordan, 1980 ve 1990 yillarinin baslarinda, Amerika’daki tek cinsiyet egitimi veren Katolik okullari ile karma egitim veren Katolik okullarini karsilastiran bir çalisma yayinladi ve çesitli degerlendirme kriterlerine göre ayrik siniflardaki kizlarin karma siniflardaki kizlara göre istikrarli olarak daha basarili oldukarini ortaya koydu (Riordan, 1990).

 

AYRI DERS ERKEKLERI DAHA BASARILI YAPIYOR

 

Derslerin ayri yapilmasi erkeklere ne kazandirir?

Ursula Kessel, ayri derslerin erkekleri de basarili hâle getirecegini düsünüyor:

“Belki de problemli dersler olan Almanca ve Ingilizcede daha basarili olurlar; kizlarin fizik dersini daha iyi yaptiklari gibi.”

Romantik edebiyat, erkeklerin zedelenmis kimlikleri için tehlikeli olacagindan karma siniflarda reddedilmesi normal.

Friedrichfehner Ilkokulu Müdürü Hartwig Fortkamp; ilgilerini çekecek bir metin seçildigi takdirde okumaya daha istekli olacaklari düsünülebilir, diyor. Dinozorlar üzerine saatlerce arastirma yapan ve yazi yazan erkek ögrenci tanidigini söylüyor. Bundan sonra da ögrencilerin okumaya merak sardigini görüyor.

Hamburg Eyalet Enstitüsü’ndeki ögretmen egitimi kursunda yasananlar, Hartwig Fortkamp’i destekliyor. Erkek ögrenciler, burada ilgi duyduklari kelimeleri yazarken yanlis yapmiyorlar. “Computer, schiedsrichter (orta hakem)” gibi ilgi alanlarindaki kelimelerin bulundugu metinleri hatasiz yaziyorlar.

 

BONN’DA ERKEK LISESI

 

Bugüne kadar erkek ögrencilerin, dil ve edebiyat alaninda nasil daha istekli hâle getirilebilecegi konusunda hiçbir bilim adami arastirma yapmadi. Bonn’daki Josephinum Collegium Almanya’daki bir erkek okulu.

1300 ögrenciye sahip okul Katolik Kilisesine ait. Devlet tarafindan taniniyor. Dil ögrenmeye agirlik veren okul, derslerde derinligine bilgi edinmeye ve arastirmaya önem veriyor. Ingilizce ögretmeni bayan Susanne Bölting, “Burayi seviyorum.” diyor. “Burasi baska. Karma siniflarda erkek ögrenci, kizlarin arasinda öne çikma ihtiyaci içindedir. Burada daha sakin davraniyorlar.”

Burada erkek ögrenciler sinif için metin islenirken daha katilimci davraniyor. Ögretmenler, ögrencilerinden memnun.

Rehberlik ögretmeni Hinnerk Dreyer; “Burada avantajimiz su: Ergenlik çagi sendromu bir-iki yil sürüyor. Karma siniflarda 6. siniftan 10. sinifa kadar bu süreç yasanir.”

15 yasindaki Björn: “Ders, her gün ‘sabah duasi’yla basliyor. Buna ragmen bos alan ve zaman çok. Burada konsantre olarak çalisabiliyoruz çünkü devamli kendimizi ispatlamak zorunda degiliz.”

Okul müdürü Ulrich Lipperheide:

“Bu okul bir istisna. Hiç kimse ciddi olarak gelecekte ayri egitim düsünmüyor.” diyor.

Egitimcilerin çogu, en azindan belli bir süre ayri egitimi; sadece erkek ögrenciler için degil, kiz ögrenciler için de tavsiye ediyor. Cinsiyet farki üzerine arastirma yapanlar, ayri egitimin, cinsler arasindaki ayirimi pekistirecegini vurguluyor. Alman kamuoyunun çogunlugu da ayri egitimden yana degil ama pragmatik uzmanlar grubu çogaliyor.

Egitim uzmanlari matematik, bilgisayar ve Almanca gibi derslerin kiz erkek ayri yapilmasini tavsiye ediyor. Böyle bir uygulamayi olumlu bulur musunuz, sorusuna bin kisinin verdigi cevap yüzdesi söyle:

Evet % 22

Hayir % 74

Digerleri, bilmiyorum, cevabi vermistir.

Berlin’deki Freie Üniversitesi Ögretim Üyesi Kessels: “Ayri egitim etkili ve anlamli.” diyor.

Dortmund Üniversitesi egitim bilimcilerinden Barbara Koch-Priewe:

“Almanca, fizik, bilgisayar, matematik, kimya ve yabanci dil dersleri, ayri yapilmaya baslanmali, denenmeli. Bu uygulamanin illâ da sene boyu sürmesi gerekmez. Birkaç ay da devam edebilir. Hele ders yeni basliyorsa bir grubun dezavantajli olmamasi için ayri yapilmali.”

 

BERLIN’DE PASTEUR-OBERSCHULE’DE AYRI DERS

               

600 ögrencisi bulunan Berlinde’ki Pasteur-Oberschule’de epey bir zamandir erkek ve kiz ögrenciler, 7. siniftan itibaren yabanci dil derslerini, 8. siniftan itibaren de fizik ve kimya derslerini ayri yapiyorlar.

Ayni zamanda kimya ögretmeni olan okul müdürü Lutz Lölke, “Iyi bir tecrübeye sahip olduk.” diyor. Ögrenciler, bütün derslerde ayni derecede basarili. Kiz ögrenciler, fen bilimler dersinde biraz daha iyi.

Hessen, Schleswig-Holstein, Sachsen-Anhalt eyaletlerinde oldugu gibi birçok eyalette okul yönetmelikleri ayri egitime izin veriyor.

Ögretmen Uli Boldt, ayri egitimin faydali oldugu konusunda heyecanli yorumlar yapiyor:

“Okullar, sikça ayri ders imkânini sunamiyor. Çogunun not vermeden denemeyi saglayacak kontenjani yok. Ögretmenlerin çogu, karma siniflarda müfredati yetistirmekte zorlaniyorlar ama kadin ve erkek rolü ile yüzlesmek istemiyorlar.” diye elestiride bulunuyor.

Münih’te erkeklerden sorumlu Glötzner:

“Bazen insan kendisi de çok iyi bilemeyebiliyor, bazen aptal ve acayip erkek modeline uygun davranabiliyoruz.”

Aptal ve acayip fakat basarili.

Bütün bunlara ragmen, meslek hayatinda neden erkekler, kizlara göre daha yüksek kariyer yapabiliyor, sorusunun cevabi yok.

Bu soruya davranis bilimleri arastirmacisi Bischof-Köhler, su cevabi veriyor:

“Insan bikmadan usanmadan denemek zorunda. Bu noktada erkekler, basarisizliga daha tahammülsüz.”

Bati’da, özel okullar ve kilise okullarina hiçbir zaman karma egitim mecburiyeti getirilmedi. Onlar, velilerin istegi dogrultusunda ayri egitim vermeye devam etti ve ediyor. Karma egitimin zararlarini ortaya koyan arastirmalardan sonra, bu okullar ögrenci akinina ugruyor. Devlet de bu dogrultudaki velilerin taleplerine cevap vermek için Almanya’da karma egitim mecburiyetini kaldirdi, resmî kiz ve erkek okullari yeniden açilmaya baslandi.

Bayern Kültür Bakanligi tarafindan çikarilan Schule Aktüel dergisi bize su bilgiyi veriyor:

Eyaletteki 398 gymnasiumdan 45 tanesi Katolik, 5 tanesi Protestan kilisesine ait. Yani bu okullarin 1/8’i özel ve kiliselere ait.

Realschulelerin (10. sinifa kadar olan lise) %20’si, özel meslek liselerinin %50’si kilisenin.

Bu okullardaki ögrencilerin büyük çogunlugu kiz. Devlet ve sehir okullari, istisnalar disinda karma egitime geçince kiz ögrenciler kizlarin ayri okudugu kilise okullarini seçiyor. Kiliseye bagli gymnasiumlardaki ögrencilerin 1/3’ini Realschulelerin 2/3’sini kiz ögrenciler olusturuyor.

Amerika’daki 84 kiz üniversitesinin hepsi özel. Bunlarin %50’si kilise ve dinî cemaatlere ait.

 

BATIDA NELER DEGISTI?

 

Arastirmalarin ürkütücü sonuçlari ortaya çiktiktan sonra Bati’da epey yenilikler yasandi ve sunlar oldu:

1. Kiz okullari ögrenci akinina ugradi, güç kazandi.

2. Almanya’da yönetmelikler degisti, okullarin karma olma mecburiyeti kaldirildi. Devlet, çocuklarina ayri egitim yaptirmak isteyen velilerin taleplerine cevap verme karari aldi.

3. Almanya’da Kuzey Rhein Westfalen Egitim Bakani 2000-2001 ögretim yilinda okullara yazi göndererek en azindan fizik, kimya, matematik, elisi, spor ve bilgisayar derslerinin ayri yapilmasini istedi.

4. Bütün eyaletlerde kismî de olsa ayri egitim tesvik ediliyor.

5. Karma egitimin zararli oldugu kabul edildi ve karma okullar reforma tabi tutuluyor.

6. Okullarda cinsel tacizin önlenebilmesi için idareci ve ögretmenlere seminerler veriliyor.

7. Kizlara cinsel tacize karsi kendini koruma bilinci kazandiriliyor.

8. Amerika’da devlet okullarinin karma olmaktan çikarilmasi içen Hillary Clinton ve Texas Sentörü Kay Bailey Hutchison yasa tasarisi hazirladi. Gerekçe, ayri egitim yapan özel okullara ögrenci akini olmasi. Böyle bir talebi devlet okullari da karsilamali.

 

3. Bölüm

OKULDA SEKSÜEL TACIZ VAR

               

“Çesitli arastirmalardan anlasiliyor ki kizlara yönelik hem sözlü taciz hem de fizikî takilmalar sikça seksüel tacizle neticeleniyor.” Böyle diyor Doç. Dr. Ilse Brehmer, Okulda Ataerkillik-Egitim Ataerkillik Için mi? isimli kitabinda...

Bir gazete haberi ise söyle:

Karma egitim sapik üretiyor.”

Haberin devami söyle:

“Karma egitim, Eskisehir’in Osmaniye beldesindeki bir ilkögretim okulunda tecavüz skandali yasanmasina neden oldu. Tecavüz olayi, ülke gündemine bomba gibi düstü. 13-14 yasindaki 6 çocugun, sinif arkadaslari olan bir kiza, iki yil süreyle tecavüz ettigi haberiyle birlikte, egitim sistemi yine tartismalarin odak noktasi oldu.”

Bir baska gazete haberini okuyalim:

“Fuhus ilkokul seviyesine indi.”

“Bartin ili, merkeze bagli Kozcagiz beldesindeki Kiranpazari Ilkögretim Okulunda ögrenim gören B. D. (15) ile I. A.’nin (14), Z. Ç. (14), N. K. (13) ve F. E. (14) adli kiz ögrencilere tecavüz ettikleri ve pazarladiklari iddialarinin, millî egitim müdürlügüne ulasmasi üzerine Il Millî Egitim Müdürü Mehmet Gümüs: ‘Bir ilkögretim okulunda kiz ögrencilerin tecavüze ugradigi ve pazarlandigi iddialari üzerine iki müfettis görevlendirdik.’ dedi.”

Karma egitimin, yol açtigi taciz ve tecavüz olaylari, zaman zaman ülkemizde de basina yansiyor fakat olaylar, egitimciler ve pedagoglar tarafindan mercek altina alinmadigi için, günün aktüalitesi içerisinde kaybolup gidiyor. Gençleri gelecege hazirlamasi ve onlarin problemlerini çözmesi gereken okullar, problem yeri hâline geliyor. Karma egitimi, ideolojik bir yaklasimla tek dogru kabul eden MEB ve bir kisim egitimciler, karma egitimin diger handikaplari gibi, seksüel tacize yol açtigi gerçegini görmezden geliyorlar. Olaylar dikkatle gözlendiginde okullardaki seksüel tacizlerin hiç de az olmadigi görülür.

Mesela bir gazete haberi söyle:

“Okulda tacize protesto.”

“Yedikule Lisesinde bir grup ögrenci ve veli, okulda görevli sekreter ile bazi kiz ögrencileri taciz ettigini öne sürdükleri lise müdürünü protesto gösterisi yapti. Lisenin bahçesinde toplanan 300 kisilik ögrenci, sözlesmeli personel S. T. ve bazi kiz arkadaslarini taciz etmekle suçladiklari okul müdürü Ali Yildiz aleyhine slogan atti.

Millî egitim müdürlügüne dilekçe veren S. T. dilekçesinde 16 Nisan Pazartesi günü, kendisini odasina çagiran müdürün cinsel tacizde bulundugunu ve durumu okulun diger personeline anlattigini ifade ederek olaydan sonra psikologa basvurdugunu, tedavi sonucu üç gün rapor aldigini belirtti.”

Her olay gazetelere haber olmaz. Yüzlerce olaydan belki biri, gazeteye yansir. Böyle olmasina ragmen, gazetelere yansiyan taciz olaylarinin sayisi hiç de az degil.

26 Mart 2001 tarihli Star gazetesine bir de cinayet haberi yansidi:

“Liseli aski yine can aldi.”

“Kumburgaz Erçag Ticaret Meslek Lisesinde, lise 1. sinif ögrencisi Mehmet Akarca, polis memuru annesinin beylik silahiyla önce kiz arkadasini, sonra kendisini vurdu. Olay dün 15.30 siralarinda meydana geldi. 9/A sinifi ögrencisi olan 15 yasindaki Gamze Salman ile ayni okulun ögrencisi Mehmet Akarca yaklasik 3 ay önce çikmaya baslamislardi. Gamze’nin kendisinden ayrilmasini kabul edemeyen Mehmet Akarca, o gün genç kizi derse girmemeye razi etti. Iki genç otoyolu yaninda tartismaya basladilar. Mehmet, birden silahi Gamze’nin basina dayayip tetigi çekti. Namludan çikan iki kursun genç kizi kanlar içinde birakti ve yere serdi. Mehmet Akarca, daha sonra tabancayi kendi kafasina dayayip atesledi.”

Karma egitim, kiz-erkek arkadasligina zemin hazirliyor ve arkadasliklarin bir kismi üzücü sekilde sonuçlaniyor. 13-18 yaslari, çocuklarin evlenme çagi degil, egitim alma ve kendilerini gelecege hazirlama yasi.

Bu yaslarda gençler; filmlerden, kliplerden, romanlardan, sokaktan çok fazla etkileniyor. Sinema ve televizyonlarda gördükleri sanal asklara imrenip âsik oluyorlar. Hâlbuki askin gerektirdigi sorumluluklari tasimaya hazir degiller. Ne sevdikleriyle evlenebilecek durumdalar ne de evlendikleri takdirde bir ev kurabilecek ve onu sürdürebilecek olgunluktalar. Ekonomik sartlar ve kanunlar da zaten bu yastaki gençlerin evlenmesine izin vermez.

Film, klip ve televizyon dizilerine özenerek baslatilan kiz-erkek birlikteligi, zamanla duygusal iliskilere dönüsüyor, egitim ve gelecege hazirlik bir tarafta kaliyor, asil hedeften sapiliyor. Arkadas iliskilerini mantikla yürütemeyen gençler, hiç de seyrek rastlanmayan kavga, cinayet ve tecavüz olaylarinin faili oluyor.

Gencecik insanlarin kimi mezarliga gidiyor kimi demir parmakliklar arkasina tikiliyor. Egitimciler, karma egitimin yol açtigi bu telâfisi mümkün olmayan sakincalarin âdeta bilincinde degilmis gibi davraniyor. Facialarla biten problemler, görmezden geliniyor.

Problem yok sayilinca da kimse çözümü için fikir üretmiyor.

Avrupa ve Amerika’da durum baska. Problem orada masaya yatiriliyor, arastirmalar yapiliyor, tartisiliyor ve çözüm yollari araniyor.

Biz, her konuda oldugu gibi egitim alaninda da dünyayi takip etmiyoruz.

Ülkemizde de karma egitim sorgulanmali, sebep oldugu problemlere çözüm üretilmeli.

 

OKUL SEKS MANYAKLARI ILE DOLU

               

2000 senesi idi. Görev yaptigim okul o yil karma yapildi. Okul bir ilkle karsilasiyordu. Okulda âsiklar türemisti. Bu yeni realiteyi yadirgiyor ve çocuklari zaman zaman elestiriyorduk hatta bir vesile ile okulumuza gelen belediye baskani, okuldaki ask dedikodularinin esnafin diline düstügünü ve bundan utanç duydugunu söylemisti.

Tam o günlerde bayrak töreninden sonra siniflari temizlemek için yukari katlara çikan hizmetli Kemal Efendi, en üst katta bir kizin bir erkek tarafindan sikistirildigini görmüs, bagirip çagirmis. O öfkeyle idare odasina geldi ve kipkirmizi olmus bir yüzle okulun seks manyaklari ile dolu oldugunu, idarenin buna bir çare bulmasi gerektigini, kendisinin tek basina bu tür sapikliklarla bas edemeyecegini söyledi.

Idarede bulunan arkadaslara baktim. Hepsinin yüzü kizardi.

Daha sonraki günlerde okulun son dersten sonra tamamen bosaltilmasi için dikkatli davranmaya basladik.

Bu olayin sokunu atlatmamistik ki idareci arkadaslardan biri, üç kiz velisinin kizlarina tecavüz edildigi gerekçesiyle avukata gittiklerini, dava açilmasini istediklerini ama okulun adinin kötüye çikmamasi için konunun gizli tutulmasini arzu ettiklerini söyledi.

Bir kere daha yüzüm kizardi, soke oldum.

Almanya’da ögretmenlik yaptigim sirada sahit oldugum bir ögretmenler toplantisini hatirladim. Okuldaki siddet olaylarini ele aldigimiz bir toplantidaydi. Tarih ögretmeni, kiz çocuklarinin tecavüze ugramalarinin sosyal bir vaka oldugunu ve büyük oranda tecavüz vakalari bulundugunu söylemisti.

Ögretmenler, konunun ilgili derslerde ele alinmasini ve özellikle kiz ögrencilerinin bilinçlendirilmesi gerektigini savundular.

Çok sasirmistim. Din dersi ögretmeninin konuya ahlakî açidan bakmasini bosuna bekledim. Katolik ve Protestan dersi ögretmenleri bir sey söylemeyince söz aldim ve konuya ahlak açisindan yaklasilmasinin önemli oldugunu, manevî sorumluluk duygusunun insanlarin hayvanî isteklerini sinirlamada önemli rol oynadigini vurguladim.

Yorumlarimda yalniz kaldigimi hatirliyorum. Beni ne destekleyen oldu ne de itiraz eden.

Bu olay bana, Bati toplumunda dinin etkisinin çok az oldugunu ögretti. Bizim toplumumuzda din ve ahlak kriterlerinin çok daha etkili oldugunu görürüz. Bunda Islam dininin kaynagi olan Kur’an’a olan inanç önemli yer tutar. Kur’an, degismemis bir vahiy kaynagidir ve Allah’tan geldigi gibi korunmustur. Saglam temellere dayanan bir kitaptir. Bu inanis, insanlarin Kur’an ahlakina deger ve önem vermesine yol açiyor.

Seksüel taciz konusu ile Almanya’dan döndükten sonra, çalistigim bir imam-hatip lisesinde tekrar yüz yüze geliyordum. Okulun karma hâle getirilmesi, kiz- erkek yakinlasmasini kolaylastirmisti. Çok geçmedi, velilerin mahkemeye basvurdugunu duydum ve büyük bir hayal kirikligina ugradim. Düz lisede olsa da yadirgardim ama...

Bu tür yüz kizartici olaylarin örtbas edilmesinin dogru olmadigini, gizli tutulmasinin ahlaksizlarin isine yarayacagini, açiklandigi takdirde hiç degilse hassas olan velilerin çocuklarini daha iyi takip edecegini söyledim.

Konuyu kendi aramizda tartistik ve çogu zaman oldugu gibi, unutmaya terk ettik. Mahkemeler, karma egitimin ürettigi problemlerle ugrasa dursun…

Daha sonraki günlerde çocuklarini, erkeklerle arkadaslik kurdugu için okuldan alan veliler gördüm.

Okullarda seksüel taciz hemen hemen tabudur. Görülmek, duyulmak istenmez. Bir yerde bir sekilde açiga çikarsa ayip olur düsüncesiyle üstü örtülür, kapatilmaya çalisilir. Kizlarin namusunun kirletildigi kabul edilir, bu ahlaksizligin baskalari tarafindan bilinmesinin çok daha kötü neticeler doguracagi düsünülür.

Tecavüz ayibini saklamak, bir erdem midir?

Bu tartisilmali. Toplumun genel kabulleri, elbette kolay kolay degismez ama karma egitimin seksüel tacizlere zemin hazirladigi, yol açtigi ve kizlarin erkekler tarafindan büyük ölçüde rahatsiz edildigi sosyal bir gerçektir. Bu konuyu veliler, ögretmenler ve kamuoyu tartismalidir. Mevcut tacizleri ayip olmasin, aman duyulmasin kaygilari ile örtbas etmek ve konuyu kamuoyunda tartismamak, tacizlerin devamini onaylamak anlamina gelir.

Seksüel taciz, karma okullarin en büyük problemlerinden biridir.

Prof. Dr. Ilse Brehmer anlatiyor:

“1980’li yillarin basinda ABD, Ingiltere ve Avustralya’da is yerindeki seksüel taciz, kamuoyunda tartisilmaya baslandi ve kanunî tedbirler alindi. Almanya’da çocuklarin özel yasantilarinda ugradigi seksüel taciz üzerine yeterince degilse de bazi yayinlar var. Bu alanda okullardaki seksüel tacizi konu edinen üç kompozisyon bulunuyor.

Seksüel Tacizin Kapsami

1. Sözlü ve görsel taciz nedir?

Kiz ve kadinlar; sadece seksüel fonksiyonlari olan varliklar derecesine indirgeniyor, onlarin görünüsü sadece bu bakis açisi ile degerlendirilip âdeta etiketleniyor.

Ilkokul ve ortaokul çocuklarinin ifadeleri ve cinsiyet alâmeti olarak çizdikleri seyler dikkat çekici. Bunun yani sira kadin ve kizlarin seksüel aktiviteleri ile ilgili tahminler, çizilen resimler, pornografik resimler ve satilmak üzere basilan kadin resimleri, bu çiplak bakis açisini ortaya koyuyor. Kadin ve kizlar, istenildigi zaman elde edilebilecek seks malzemesi olarak algilaniyor. Bayan ögretmenler ve kizlar, bu bakis açisini; okul defterlerindeki ve tahtalarindaki müstehcen resimlerden ve yazilanlardan ögreniyorlar. Bu tür çizgi ve yazilara, günlük olarak rastlaniyor.”

Hatta bazi ögrenciler, erkeklik organlarini göstermeyi bile deniyorlar. Kendiliginden anlatilan ve pek de edebe uygun olmayan hikâyeler, deyimlerin ve resimlerin kaypak bir sekilde yorumlanmasi, onlara seksi anlam verilmesi, bayan ögretmen ve kizlari tepki göstermeye zorluyor. Bu konuda erkek ögretmenler, erkek ögrencilerden çok farkli degil. Kizlar, ögretmenlerinin rahatsiz edici bakislarindan yakiniyorlar. Böyle durumlarda kizlar, ikileme düsüyor, mümkünse bu tür ögretmenle yüz yüze gelmemeyi ve dersini seçmemeyi tercih ediyorlar.

“Erkek ögretmenler davranislarini, söyle yorumluyorlar: Kendi ihtiyaç ve arzularina göre, kendilerine çekici gelen seksi durumlarda kendilerini fazla frenlemeden yasiyor, hatta kizlara karsi duyduklari flörtü çagristiran davranislarinin sadece derse ve egitime katki degil, özellikle egitici ve etkili bir metot olduguna inaniyorlar. Kizlarin erkek ögretmenlere hayranlik duyduklari zaman daha iyi ögrendiklerini kabul ediyorlar.”

2. Seksüel istismar, fizikî bir taciz anlami tasir:

Egitim arastirmacisi Monika Barz ve Hans Oswald, kizlarin kalçalarinin ellenmesi ve gögüslerinin kavranmasi, elbise degistirirken fotograflarinin çekilmek istenmesi olayina yeterince örnekler veriyorlar.

Ayni sekilde okul müdürleri ve erkek ögretmenler de özellikle genç bayan ögretmenleri, mesela aile birligi toplantilarinda oksama ve herkesin içinde kucaklamaktan geri durmuyorlar.

Baska olaylar da var.

Bayan ögretmenler ve kizlarla seksüel iliskiler, okul yönetmeligine göre cezalandiriliyor fakat bir olay meydana geldiginde kamuoyundaki tepkiler degisik oluyor. Kiz ögrencileri ile yakinlik kuran ögretmenler uyariliyor, en kötü durumda yeri degistiriliyor. Genel olarak kizlarin ögretmenlerine seksüel yönden yaklasmasi hos görülüyor. Ögretmene bir sey yapilmiyor, belli bir ölçü de yok. Kizlar sistematik olarak kontrol edilmiyor, istisna durumlarla ilgili arastirmalar var.

Erkek ögrencilerle bayan ögretmenlerin iliskisi ise oldukça seyrek. Toplumda yasli kadinla gençlerin iliski kurmasi normal karsilanmiyor. Bu norm hâlâ geçerli. Basin istisnaî durumlari zevkle anlatiyor.

Fizikî güç kullanilmasi, erotik ve seksüel iliskiler birer tecavüzdür. Bu durumda zayif olanin geri çekilme ve reddetme sansina sahip olup olmadigi duruma bagli. Tecavüze benzer sahneler ve direkt tecavüzler, okulla baglantili durumlarda gözlenmistir. Erkek ögrencinin, okul yolunda veya serbest aktivitelerde kizi tutup seksüel tacize zorlamasi tespit edilmistir. Jaqui Halson, bu konuda çesitli örnekler anlatiyor, Londra’da 14 yasindaki bir kizla yaptigi röportaji örnek olarak veriyor. Almanya’da benzeri bir arastirma yok ama Monika Barz, Ilse Brehmer ve Dagmar Schultz’un yaptiklari arastirmalarda konu ele aliniyor. Yazinin basinda basina yansimis örnekler verdim, okulda seksüel tacizin oldugunu örnekleyen daha yüzlerce haber bulunabilir.

 

CINSEL TACIZI ÖNLEME SAVASI VE MÜDAHÂLE METOTLARI

 

“Seksüel tacize maruz kalan kiz, söylemedikçe taciz olayini tespit etmek oldukça zor ama dikkat çekici durumlar, yeterince var. Sevimsizce dikkat çekici davranislarda bulunan, seksi davranan kizlarin hareketleri, seksüel tacize ugradiklarini göstermeye kâfi. Ailesinde tecavüze ugrayan kizlar da var.”

Yeni yapilan arastirmalara göre küçük erkek çocuklar da seksüel tacize ugruyorlar. Elbette kizlar daha fazla tacize ugruyor ve kadin tacirlerinin eline düsüyor. Gabriale Stanzel’in kitabinda, yeterince örnek var. Gençlerde, seksüel tacizde bulunma egiliminin fazla oldugu tahmin ediliyor. Seksüel taciz konusunu arastiran okul disi terapi gruplarinin arastirmalarina ve tahminlerine göre, kizlar çocukluk ve gençlik yillarinda % 20-30 oraninda seksüel tacize ugruyor. Çogunlukla da yakin aile fertleri, yakin tanidiklar onlari kurban seçiyor. 

Okul disinda, önleyici tedbirler ve müdahâle programlari gelistiriliyor. Arastirmaci Gabriale Stanzel, Genç Kiz ve Erkeklerin Tecavüze Ugramasini Önleme Dernegi adinda bir dernek bile kurmus, dernegin hedefi su:

1. Çocuklarin karsi koyma cesaretini artirmak.

2. Bagimsiz yasayabilme yeteneklerini gelistirmek.

3. Kendi basina hareket edebilme yeteneklerini gelistirmek.

4. Hürriyetlerini genis ölçüde kullanmalarini saglamak.

Okulda da çocuklarin seksüel tacize nasil karsi koyabileceklerini ögreten dersler konmali. Sivil toplum dernek vasitasiyla hem tecavüze ugrayan çocuklara hem de travmatik psikolojik durumlara düsmüs annelere terapi yardimi sunuluyor. Eger çocuklar, tecavüze ugradiklari çevreden uzaklastirilamiyorsa terapi uygulayan grup, kizlarin siginabilecegi evler buluyor.

Su tespiti de yapmak zorundayiz. Tecavüze ugrayanlarin büyük bir kismina yeterince danismanlik yapilamiyor ve o çevreden kurtulma imkâni sunulamiyor.

Berlin’deki Wildwasser (Yabani Su) Dernegi, terapi ve yardim imkâni sunan derneklerden biri. Bayan ögretmenlere egitim alaninda kendini yetistirme ve bu alanda bilgilendirme, “aydinlatma” imkâni sunuyor. Bana söylediklerine göre, dernegin imkânlari sinirli. Kendilerine basvuran bütün kizlara kol kanat gerecek personel ve para imkânina sahip degiller. Okulda ve okul disinda yardim imkânlarini çogaltilmasi gerekir. Özellikle gençleri aktif hâle getirmeli.

Tecavüze ugrayan erkek çocuklara yönelik yardim gruplari da yok, tecavüzün boyutlari da arastirilmis degil. Büyük bir ihtimalle, küçükken tecavüze ugrayan erkek çocuklar, büyüyünce kendileri ayni yola basvuruyor.

Okullarimizda seksüel tecavüzün boyutlari süphesiz büyük, görmezlikten gelinemez. Tabulastirilmis bir konu oldugu için ele alinmiyor. Özellikle erkek arastirmacilar, kadinlara karsi güç kullanma konusunda arastirma yapamiyor. Bu alanda öncelikle bayan arastirmacilar seksüel tacizlerin boyutlari, kiz ve kadinlarin tecavüze ugramasi konusunu arastirdilar ve kamuoyuna açikladilar. Tecavüz edenler, çogunlukla erkekler, kizlar ve kadinlar kurban durumunda. Bu sebeple erkekler, konuyu görmezlikten geliyor veya önemsiz gibi gösteriyor, bazen de bu korkunç büyüklükteki probleme karsi yokmus gibi davraniyorlar.

Problem sadece seksüel tecavüzleri görmezlikten gelme degil, seksüel tacizin tarif ve kabulü de problem. Tacizle istismar ve takilmayi birbirinden ayirmak da zor. Asiri iffetçilikle her türlü erotik ve seksüel egilimi lânetleme süreci de baslayabilir. Kiz ve kadinlar, hangi davranisin erotik ve seksüel taciz olduguna kendileri karar vermeli.”

Prof. Ilse Brehmer, konunun tartisilip olgunlastirilmasindan yana.

“Cinsler arasi iliskiler, süphesiz öncelikle ele alinmali. Genç kizlar ve erkekler, isteklerini ortaya koymali. Özellikle kizlar, erotik ve seksüellikten ne beklediklerini ögrenmek zorundalar.” diyor.

Toplumda porno filmi tüketiminin arttigina dikkat çeken Doç. Brehmer, gençlerin gözünde parçalanmis bir tablo var; kadinlarin seksi ihtiyaçlari ve erkegin rolü ile ilgili problemler var.

Okullarda bu konular ele alinmiyor. Sadece biyolojik gerçekler anlatiliyor. Gebelikten korunma, cinsî hastaliklar, cinslere göre farkli ihtiyaçlar ele aliniyor.

Prof. Brehmer, taciz ve takilmalarin kamuoyunda tartisilmasi neticesinde kisisel bilincin gelisecegini savunuyor.

Su bir gerçek, karma egitim kizlarin sözlü ve fiilî taciz edilmesine yol açiyor. Almanya, Ingiltere, Amerika’da bu konu cesaretle ele aliniyor, karma egitimin sebep oldugu problemler arastirma konusu yapiliyor, zararlarinin nasil önlenecegi tartisiliyor, kimi okullarda kiz erkek ayri egitime gidiliyor, bazi eyaletlerde spor, matematik, kimya, fizik, bilgisayar, el isi dersleri ayri yapiliyor. Ayri egitim veren kilise okullarina ve özel okullara, ögrenci akini sürüyor, yeni özel kiz ve erkek okullari açiliyor.

 

CINSEL TACIZ IS YERINDE

 

Seksüel taciz, sadece okullara ve Avrupa’ya mahsus bir durum degil.

Kadinlarin, erkeklerin hâkimiyeti altinda çalistigi her yerde tacizin adi var.

En popüler haber spikerlerinden olan Defne Samyeli, bakiniz neler söylüyor:

“Medyada çalisan kadinlara gelince, isin içinde olan biri olarak söylüyorum, bu çok zor. Altini çizerek söylüyorum, çok zor. Erkeklerle esit kosullarda is yapabilmek için, erkeklerin yaptigini, sizin belki üç veya bes kat daha iyi yapabilmeniz gerekiyor.

Bunun yaninda cinsel tacize maruz kaliniyor. Kasitli olmayan el sakalarindan tutun da algilanis biçimine kadar kadin ve erkegin ortaya konusundaki farklilik çok fazla.

Mesela erkek yöneticiler, kadin çalisanlarinin omuzlarina çok rahat vurabilir, yanagini sikabilirler...

 Kadinin algilanisinda, erkege oranla kadinsi özelligiyle ön plana çikarilmasini haksizlik olarak görüyorum.

Bunlarin yani sira, bir diger faktör, ücret esitsizligi. Saniyorum bu, her sektörde kadinin sorunu.”

 

                 

OKULLARDAKI CINSEL TACIZLERIN ÖNLENMESI

 

Dr. Birgit Palzkill, “Okullardaki Cinsel Tacizin Önlenmesi” isimli makalesinde, “Her seyden önce cinsel taciz okulda meydana geliyor.” diyor. Okullarda yapilan arastirmalar, cinsel tacizlerin sanildigindan çok oldugunu ve görmezden gelinemeyecek kadar önemli oldugunu ortaya koyuyor.

Dr. Palzkill, okul disinda da cinsel taciz ve tecavüzlerin yapildigini belirtiyor.

Kuzey Rhein Westfalen eyaletinde, 1992 yilindan beri okullardaki cinsel tacizin önlenebilmesi için ögretmenlere hizmet içi kurslar verilmeye baslandi.

Amerika’da benzeri bir çalismanin baslatildigini yaziyor gazeteler.

“Yilda yaklasik 40 bin kisinin AIDS’e yakalandigi, 104 bin çocugun tecavüze ugradigi, kadinlarin % 22’sinin gasp ve tacize maruz kaldigi, 12 milyon kisinin cinsel bulasici hastalik tasidigi ABD’de, kurtulusun okullardaki cinsel egitimde degil; iffet, duygusallik ve evlilikte oldugu kaydedildi. Beyaz Saray adina bir açiklama yapan Erey Flayshir, Baskan Bush’un “saglikli bir toplum için okullarda iffet ve aile kutsalligi egitimi”nden yana oldugu belirtildi.” (2.7.2001, Akit)

Namus konusunda Bati toplumundan çok daha hassas olan toplumumuzda cinsel tacizin önlenmesi daha önemli. Türkiye’de neredeyse her gün namus ve töre cinayetleri islenir. Kizlarin haysiyet ve namusu, aile namusu kabul edilir ve üzerine titrenir. Avrupa’da töre cinayetlerine pek rastlanmaz.

Karma egitimin cinsel tacize yol açtigi biliniyor. Insanimizin hassasiyetine ragmen egitim sisteminin bu yönden masaya yatirilmamasi, insanimizin deger yargilarina önem vermedigimizi ve egitim anlayisinin toplumun deger yargilarindan kopuk oldugunu ortaya koyar.

Bize göre daha az hassas olan Bati’da “okulda cinsel taciz” konusu masaya yatiriliyor. Okulda güç kullanimi tartismasi, 15 senedir egitimcilerin gündeminde. Alinan tedbirlere ragmen güç kullaniminin artmasi tedbirlerin yetersiz oldugunu ortaya koyuyor.

Dr. Palzkill’in tespitleri oldukça ilginç. Bu tespitleri özetleyerek buraya aktarmak istiyorum:

“Eger bilinçli bir gözle ve cinsiyet ayirimi göz önünde tutularak takip edilirse güç kullanimi ve cinsel tacizin okul içinde yapildigi görülür...”

Bize göre sözlü olarak yapilan cinsellikle ilgili lâf atmalar, takilmalar, jest ve tavirlar, fiilî saldirilar, son olarak da cinsel taciz ve irza geçme; seksüel taciz kapsamina girer.

Cinsel taciz, sadece kizlari hedef almaz, bayan personele de yapilabilir. Özellikle bayan personele yapilan tacizler, çogu zaman tabudur, konusulmaz. Medyaya mal olmus bazi olaylar, 1996’daki ‘10. Kadinlar ve Okul Kongresi’nde tartisildi.”

Cinsel taciz, erkek ögrencilere yönelik de olabilir...

Monika Barz’in 10 sene önce yaptigi arastirmalardan beri okullarda kizlara karsi güç kullanimi ve cinsel tacizin, sanilandan daha önemli oldugu biliniyor. Son zamanlarda yapilan arastirmalar da konunun önemini teyit etti.

Kizlar, okulda devamli sekilde asagilaniyor. Bazen kizlara yöneltilen ve çok masum görünen küçümsemeler, dikkat edilirse onlarin degersiz görüldügünü ortaya koyar.

Bir örnek:

5. siniftaki beden egitim dersinde kosu oyunu oynanir. Takimi oyunu kaybeden bir erkek ögrenci, kendinden emin bir sekilde bagirarak takiminda fazla kiz bulundugunu söyler. Her ne kadar o yasta kiz erkek arasinda temel bir fark yoksa da ögrenci, yenilgiyi kizlara bagliyor.

Bir oyunda bile asagilama anlamina gelecek sözlerin sarf edildigini görüyoruz. Kizlara hakaret ve onlari küçümseme anlami tasiyan baska sözler de kullaniliyor: “Orospu, sokak kizi, kaltak, sillik, seni bilmem ne yaparim...” gibi sövgü sözleri, kimi zamanda derste, çogu zamanda teneffüslerde kizlara söyleniyor. Hakaret anlami tasiyan isaretler yapiliyor.

Cinsel tacizin bir çesidi kabul edilen dokunmalar, tutmalar, temaslara rastlaniyor. Kizlar, küfür ve ahlak disi sözlerle küçümseniyor; hakarete ugruyor, kimi zaman da sözlü ve fiilî saldiriya ugruyor, korkuya kapiliyor, gelismeleri önleniyor ve yeteneklerini ortaya koymalari yogun bir sekilde sinirlandirilmis oluyor.

Kadin, Gençlik, Aile ve Saglik Bakanliginin yaptirdigi bir arastirmaya göre, spor derslerinde sik görülen bu tür sözlü ve fiilî saldirilar, öteki derslerde de cereyan ediyor. Heidi Scheffel’in 1966’da, Michael Klein ve Birgit Palzkill’in yeni arastirmalari bu gerçegi ortaya koyuyor.

Kizlara ve bayan personele yönelik cinsel tacizleri önlemek mümkün olmuyor.

Yaslari ilerledikçe kizlarin buna razi olmak zorunda kaldigi tespit edildi. Dikkat etmekten baska çare olmadigi sonucuna variyorlar.

Klein ve Dr. Palzkill’in 8. sinifta yaptigi arastirmalarda kizlar, ne kendilerinin ne de ögretmenlerin yogun sözlü ve fiilî tacizleri önleyebildigini söylüyor. Bir ögrencinin ifadeleri söyle:

“Katlanmak zorundayiz, karsi koyamiyoruz. Eger insan ciddiyetle karsi koyarsa kendisi zarar görüyor.”

Ögrencilerin bu yolla, cinsel saldirilari normal olarak algilamasi ve kabule kendini zorlamasi, bunu da okulda ögrenmesi çok anlamli.

7. sinifta yapilan bir arastirmada kizlarin röportaj sorularina verdikleri cevaplari buraya aktarmaya deger:

Soru: Dün kizlardan bazi seyler duyduk. Erkekler, derslerde terbiyesizce sözler söylüyorlarmis. Mesela ahlaksizca cinsel sözler... Sizde de böyle seyler oluyor mu?

Ögrenciler, koro halinde: Hayir, bizde böyle yok!

Soru: Sizin sinifta böyle seylerin olmamasina sevindim. Öteki siniftaki kizlarin anlattiklari korkunç seyler.

Bir ögrenci: Biliyor musunuz, biz 5. sinifta iken böyle terbiyesiz seyler söylenirdi, onun için simdi böyle degil.

Soru: Ne demek istedigini anlamadim.

Ayni ögrenci: Söyle yani, 5. sinifta böyle seyler söyleniyordu, simdi alistik.

Bir baska ögrenci: Duymazdan geliyoruz, bizi ilgilendirmiyor artik.

Soru: Ama böyle seyler söylenmese daha iyi olur?

Bir ögrenci: Elbette, elimizden bir sey gelmez ki... Duymazliktan geliyoruz, öyle olunca da kötü bir sey olmuyor.”

Bu röportajdan anlasilan su:

Sözlü tacizler günlük olay ve normal.

Kizlar, bu durumda yapilacak bir sey olmadigini tespit etmisler.

Böyle bir saldiriya maruz kalinca yapilacak sey duymazdan gelmek.

Ileri siniflarda kizlarin sikâyeti azaliyor ama tacizler mi azaliyor, yoksa kizlar bu tacizlere alisip sikâyetten vaz mi geçiyorlar, bilinmiyor.

Frigga Haug ve Scheffel’in arastirmalarindan sözlü ve fiili tacizlerin azaldigi, cinslerin arasindaki hükümranlik kavgasinin büyük oranda duruldugu anlasiliyor.

Arastirmalar, okulda kizlara yapilan cinsel tacizin, cinslerin davranis biçimlerini sekillendirmede ve erkeklerin kadinlara hükmetmesini saglamada önemli bir rol oynadigini açikça gösteriyor.

 

CINSEL TACIZIN SEBEPLERI VE ÖNLENMESI

 

Cinsel tacizin gerçeklesmesi için esasinda temel bir sebep yok, toplumdaki hükümran olan cinsler arasi hiyerarsi, buna kaynaklik ediyor. Ataerkil hiyerarsik sistem, kadin ve kizlara yöneltilen çok çesitli güç kullanma hareketlerini besliyor. Erkeklik ve kadinlik kliseleri malum. Özellikle okulda kizlara karsi güç kullanmanin önlenebilmesi için çalismalarin yapilmasi önemli.

Bütün esitlik tartismalarina ragmen toplum kültürü, erkeklerin üstünlügünü öngörüyor. Kadinlar is sahibi olabilir hatta kariyer sahibi olabilir ama konusulmayan ve derin kökleri olan kabuller var:

“Kadinlar iyi olabilir ama erkeklerden daha iyi olamaz.”

Monika Barz, 10 yil önce yaptigi arastirmalarda suna isaret etmisti:

Erkekler için emirlerinin yerine getirilmesi önemli. Zaman içinde verilen emirler yerine gelmez oluyor ve erkekler bu açigi güç kullanarak kapatiyor.

Kizlarin kendisini savunmasi ve güç kullanmasi âdeta tabu. Ideal kadin, “bagirip çagiramaz, ayip” mantigi var.

Barbara Kavemann’in tespiti su:

“Kizlar, geri adim atmazsa karalamaya maruz kaliyor. Kizlarin saldirilara ve tacizlere karsi koymasi, ögretmenler tarafindan da anlayisla karsilanmiyor. Sinifta sessizlik, kizlarin feragat ve karsi koymaktan vazgeçmesi sayesinde saglaniyor.”

Güç kullanma, erkeklerin kendilerine olan güvenini pekistirmek için temel davranis biçimi. Kisiliklerini ve kendi kimliklerini onunla saglama aliyorlar. Erkekligini ispatlamak için kizlara karsi kuvvet kullanmaya yöneliyor, onlari küçümsüyor, erkekliklerinin kadinlar tarafindan yok edilmesini önlemis oluyorlar.

Kizlar da ergenlik çagina gelindiginde kimlik kazanma problemi yasiyor. 12-13 yaslarina geldikleri zaman genç kiz olmak için birçok güçlükle yüzlesiyorlar. Kendilerini gelistirmek zorundalar. Toplumdaki kadin erkek esitligi tartismalari bir yana, kültürümüzün derinliklerinde genç kizlarin kadinliga adim atarken evlenmek zorunda oldugu kabullenilmis. Bir kizin degeri, basardiklari ve yaptiklari ile ölçülmeli ama kizlar, daha çok çekicilik ve güzelliklerinin degerli oldugunu düsünürler. Çekicilik ve etkileyicilik, ancak erkekler üzerinde etkili olursa gücünü gösterir. Kadinlarin degerli olup olmamasi, erkekleri etkilemelerine bagli.

Barbara Kavemann’in su tespiti oldukça ilgi çekici:

“Kizlar genellikle, erkeklerin kendilerine güzel olduklari için lâf attiklarini düsünürler, bazen karsilik da verirler. Bu durum hoslarina gider. Bazi erkeklerin lâf atmasina, kendilerine takilmasina izin verirler çünkü ilgi uyandirmislardir. Erkekler genellikle çirkin ve sevilmeyen kizlara bakmaz. Kiz kendisinin güzel oldugunu ve kendisine takilanin kendisiyle çikmak istedigini düsünür, kendisine takilinmasina izin verir, bu durum hosuna gider.”

Bu anlayis, kizlarin kendilerine yönelen cinsel tacizleri kesinlikle reddetmelerine engel teskil ediyor hatta bazen lâf atmalar, begenilme seklinde algilaniyor ve istenen bir sey oluyor. Bir yandan cinsel taciz, cinslerin davranis biçimi oluyor, bir yandan da güç kullanmanin temelini teskil ediyor.

Toplumda kabul gören cinslere ait davranis biçimleri, cinsel tacizin temelini olusturuyor ve hiyerarsik iliskileri üretiyor.

 

CINSEL TACIZI ÖNLEME ÇALISMASI

 

Cinsel tacize karsi okul, etkili önlemler almak ve stratejiler gelistirmek zorunda. Her seyden önce toplumdaki cinslere ait kabul edilen davranis biçimleri sorgulanmali ve degistirilmeli.” diyor Dr. Birgit Palzkill.

Bu tespit, karma okullarda cinsel tacizin önlenmesinin ne kadar zor oldugunu ortaya koyuyor. Toplumdaki gelenekler ve davranis biçimleri, yillar süren kültür süreci içinde olusur ve bugünden yarina kolay kolay degismez. Okulun, toplumdaki gelenekleri degistirme gibi bir görevi yok, bunu basaramaz da.

 Bu sebeple okuldaki cinsel tacizler bugünden yarina önlenemez.

Karma okullardan vazgeçilme mecburiyeti var. Prof. Dr. Ilse Brehmer’in de ifade ettigi gibi, radikal çözüm kiz okullarinin açilmasi. Mevcut karma okullar da bugünkü sekliyle devam edemez. Onlarin da mutlaka reforma tabi tutulmasi gerekir.

Dr. Birgit Palzkill’in okulda cinsel tacizi önleme konusundaki düsünceleri söyle:

“Toplumdaki cinsler arasi düzenin degistirilmesi, tacizin önlenmesi çalismasinda önemli bir role sahip. Asagidaki dört nokta önemli:

Kizin degerli olmasi için erkeklerin begenmesi düsüncesi yikilmali.

Kizlarin kendi yeteneklerini güçlendirmesi saglanmali.

Güçlü olma ilkesine dayali erkek örneginin disinda bir erkek kimligi tespit edilmeli.

Erkeklerin begenisinden bagimsiz olarak kizlarin kendilerine deger verme yetenekleri güçlendirilmeli.”

 

CINSEL TACIZ ÖNLENEBILIR MI?

 

“Güç kullanmanin, bir erkeklik gösterisi oldugunu vurgulamistik. Bu anlayisin degismesi çok önemli. Gücün kullanildigi durumlari tespit etmek ve bunu önlemek, okulda güce karsi koyma stratejisi gelistirmek ikinci derecede önem tasir. Hangi davranislar cinsel tacizi kolaylastirir, hangisi önler, iyi tespit edilmeli.

Genel olarak sunlar güç kullanimini önler:

1. Güç kullanimina karsi koymaya hazir olma duyarliligi.

2. Davranis degistirme arzu ve istegi.

3. Kurumlar düzeyinde degisimin konu edinilmesi ve tartisilmasi.

Su davranislar güç kullanmayi kolaylastirir:
1. Tavir takinmamak.

2. Görmezden gelmek, susmak.

3. Küçümsemek, daha önemli problemler var demek.

4. Magduru suçlamak.

5. Namusluluk tasladigi suçlamasinda bulunmak.

6. Kizlar, erkeklerin lâf atmasini ve takilmasini kendisi istiyor düsüncesinde olmak.

7. Bu yaslarda olur, normaldir, eskiden beri böyle demek.

8. Güce maruz kalani küçümsemek, izole etmek...

Okulda sadece birkaç ögretmenin cinsel tacize ve güç kullanimina karsi olmasi ve tedbir almasi yetmez. Bütün ögretmenlerin, okul yönetiminin ve bakanligin da ayni stratejiyi benimsemesi lazim. Eger güç kullanma ögretmenler ve idare tarafindan görmezden gelinir, küçümsenir, inkâr edilir hatta problem kabul edilmezse bakanligin genelgeleri de bir ise yaramaz.

 

ALINMASI GEREKEN TEDBIRLER

 

Ögretmenler cinsel tacize karsi asagidaki tedbirleri almalidir:

a. Ögretmenler güç kullanimina ve cinsel tacize karsi hassas olmali ve problemin varligini ciddiye almali. Ögretmen egitiminde ve hizmet içi egitimlerde çogunlukla bu konu tabu kabul ediliyor ve yok sayiliyor. Ögretmenler bu konuda yetistirilmiyor. Bilgisizlik, karsi koyma ve önleme çalismasina engel teskil ediyor.

b. Cinsel taciz normal görülmemeli. Cinsel taciz ifade eden sözler, küfürler, kaba sözler görmezden gelinmemeli. Bu tür sözler çogunlukla spor derslerinde sarf edilir. Erkek ögretmenler çogu zaman bu sözleri ve fiilî takilmalari görmüyor ve suskunlukla geçistiriyor. Eger problem ciddiye alinirsa önleyici tedbir alinir. Sikâyetler duymazdan gelinirse kizlar da sikâyet edemez olur.

c. Sinir konmali. Güç kullanma egiliminde olanlara karsi tavir alinmali ve bir sinir çizilmeli. Iddialari takip emek, taciz eden ögrenciyi sorgulamak, konusarak uyarmak, diger pedagojik tedbirlere basvurmak, gerekirse disiplin islemi yaparak siniri asanlara karsi yaptirimlar uygulama mecburiyeti var. Kesin sinir konmali ve bu sinir korunmali. Bu tür olaylar bir kere olmaz, süreklidir ve sürekli takibi gerekir.

Eger sikâyetler görmezden gelinir ve normalmis gibi davranilirsa kiz ögrenci derslerin hep böyle olacagi varsayimini kabullenir ve tacizleri sineye çekmek zorunda kalir. Eger tacizci ögrenci sorgulanir ve problem karsisinda hassasiyet gösterilirse önünü almak mümkündür.

Bütün bunlarin çok enerji ve çalismayi gerektirdigi kesin. Bütün ögretmenlerin konuya ciddiyetle sahip çikmasi ve birbirine destek vermesi sart. Her ögretmenin tek basina davranisi çok önemli ama etki alani sinirlidir.

d. Ciddi tavir ve caydirici tedbirler alinmali. Taciz ve güç kullanma bir yetenek, marifet degildir. Kizlara yönelik tacize karsi tedbirler alinmali ve bu tedbirler caydirici olmali. Eger erkek ögretmenler, davranis ve sözleriyle taciz eden ögrencilerle birlikmis gibi görünmezlerse inandirici olabilir, sinirlar koyabilirler. Ögrenci, ögretmenin tavirlarindan ciddi olup olmadigini anlar, ona göre davranis belirler.

e. Ögretmen örnek olmali. Eger ögretmen kizlari küçümser, kisiligini yaralayici sözler söyler ve cinsel taciz ifade eden sözler kullanirsa ögrenci, kendi davranisinin hakli oldugu kanaatine varir ve o da kizlari rahatsiz edici davranmaya devam eder.

Cinsel taciz konusu ögretmenler arasinda ciddi bir sekilde konusulmali, tedbir alma konusunda herkes istekli olmali. Ne yazik ki her ögretmen bu konuda istenilen sekilde davranmiyor.

En azindan problem yok sayilmamali, küçümsenmemeli, normal görülmemeli, nötr davranmamali.

Barbara Kavemann’in tespiti söyle:

“Ögretmenler ne ölçüde cinsel taciz ve güç kullanimina karsi tavir alir ve önlemeye girisirse ögrenciler o oranda davranislarina dikkat eder ve cinsel taciz ve güç kullanma o oranda azalir.”

Dr. Birgit Palzkill, bazen cinsel taciz ve güç kullanilmasina karsi çikan ve problemi ögretmenler arasinda dile getiren ögretmenlerin küçümsendigini, izole edildigini de söylüyor. Böyle bir durum, problemi dile getiren ögretmen üzerinde psikolojik baski meydana getirir.

               

BAKANLIK ve OKUL IDARESININ ALACAGI TEDBIRLERIN ÖNEMI

 

Cinsel tacizin önlenmesinde, okul idaresinin alacagi tavir ve tedbirler, önemli ölçüde etkili olacaktir. Nöbetler, kontroller, sikâyetlerin degerlendirilmesi tacizlerin önlenmesi çalismasini iyilestirir.

Cinsel tacizin önlenmesi için:

Birinci sart, tacizin varliginin kabul edilmeli.

Ikinci sart, önleyici tedbirlerin alinmasi istenmeli.

Üçüncüsü sart, tacizi önleme çalismalari desteklenmeli.

Dördüncüsü sart ise bu konuda mücadele verenlere destek verilmelidir.

Bakanligin yapacagi çalismalar çok önemli. Sunlar yapilmali:

1. Her seyden önce yöneticileri pedagojik olarak egitilmeli.

2. Kaliteli yöneticilerin atanmasi saglanmali.

3. Hizmet içi kurslar açilmali.

4. Cinsel tacizi önleme ile ilgili yönetmelikler çikarilmali.

5. Müfredat programlarinin hazirlanmasinda cinslerin özellikleri dikkate alinmali.

 

KABUL EDILMELI KI CINSEL TACIZ DEVAM EDECEK

 

Okullarda cinsel tacizin önlenebilmesi için Dr. Birgit Palzkill’in alinmasini istedigi önlemler hayli önemli.

Her seyden önce karma egitimin böyle bir problemi dogurdugu kabul edilmeli ki tedbir alinsin. Türkiye’de karma egitimin kendisi bir tabu. Fayda ve zararlari tartisilmiyor.

Ikinci tabu, karma egitimin okullarda cinsel tacize yol açmasi. MEB, okullarda cinsel taciz probleminin varligindan habersiz görünüyor.

Üçüncü etapta tacizi önleme stratejilerinin gelistirilmesi, idarecilerin, ögretmenlerin bu konuda egitimden geçirilmesi gerekir.

Dördüncü basamak olarak da kizlarin bilinçlendirilmesi, kendilerine güvenmelerinin saglanmasi, kendilerini savunma mekanizmasi gelistirmelerine yardimci olunmasi lazim.

Bütün bu çalismalar kisa sürede gerçeklesmeyecegine göre okullar, cinsel tacizin gerçeklestigi mekânlar olmaya devam edecektir.

Karma egitimin zararlari, okullarda cinsel taciz ve kizlarin korunmasi, tacizlerin önlenmesi için çalisma yapanlar Avrupa ve Amerika’da da kadinlar ve özellikle feministler.

Kadinlarin Avrupa’da önemli yerlere geldigi muhakkak. Nitekim karma egitimin verdigi zararlari önleme çalismasi yapan Kuzey Rhein Westfalen Egitim ve Bilim Bakani Gabriele Behler, Schleswig-Holstein Basbakani Heide Simonis, Baden-Württemberg Egitim Bakani Anette Schawan bayan.

Bu kitabi hazirlarken faydalandigim kaynaklarin hemen hemen tamami bayan yazarlara ve arastirmacilara ait.

Türkiye henüz karma egitimin yol açtigi zararlarla mücadele eden, cinsel tacizlerin önlenmesi için tedbirler alan bir bakan görmedi. Problemin varligi bile kabul edilmiyor.

Bunca çalismaya, arastirmaya, alinan önlemlere ragmen Almanya’da bile cinsel taciz devam ediyor. Dr. Birgit Palzkill’in söyledikleri önemli:

“Özet olarak su tespiti yapalim: Okullarda cinsel taciz çok mühim bir problem olmasina ragmen, kelimenin tam anlamiyla küçümseniyor. Cinsel tacizi kurumlar seviyesinde önleme çalismalari da çesitli. Toplum bilincinin ve geleneklerin degistirilmesi, okulda gerekli tedbirlerin alinmasi, ancak uzun süreli bir strateji ve koordineli çalismalar sayesinde mümkün olabilir.”

Cinsel tacizin önlenebilmesi için:

1. Problemin varligi kabul edilmeli.

2. Cinsel tacize yol açan geleneklerin degismesine çalisilmali.

3. Ögretmenlere hizmet içi kurslari verilmeli, bu konuda bilinçlenme saglanmali.

4. Kizlara kendilerini savunmalari ögretilmeli.

5. Ders kitaplari bu gözle ele alinmali.

Bu tedbirlerin tamaminin alinmasi, özellikle geleneklerin degistirilmesi yüzyillar alir. Cinsel tacizin tam olarak önlenebilmesi için kiz ve erkeklerin ayri egitim görmesinden baska çare görünmüyor.

 

4. Bölüm

 

 KARMA DEGIL, DEMOKRATIK EGITIM

 

Almanya’nin Bayern eyaletinde Egitim ve Kültür Bakanligi, 1990 yilinda Prof. Ilse Brehmer’e “karma egitim” ile ilgili bir arastirma yaptirdi. Prof. Ilse Brehmer, arastirma sonuçlarini Schule im Patriarchat-Schulung fürs Patriarchat (Ataerkillik Okulda-Egitim Ataerkillik Için mi?) adi altinda kitaplastirdi.

“Patriarchat” kelimesinin sözlük anlami “pedersahîlik, ataerkil ve eskiden kalma” anlamina geliyor.

Doç. Dr. Ilse Brehmer, Bielefeld Üniversitesi’nde “Disiplinler Arasi Arastirma Merkezi-Kadinlarin Arastirilmasi” projesinin yöneticisi.

 Karma egitim, prensip olarak toplumda kadin erkek esitligini saglamak için ortaya atilmis bir egitim modeliydi. 1960’li yillarda Bati’da yaygin bir sekilde özellikle resmî okullara uygulandi. Kilise okullari ve özel okullar, istisna kabul edildi. Bati’da her zaman kiz okullari bulundu.

 Bir nesil 20 yildir.

Uygulanan bir projeden 20 sene sonra toplumda netice alinmasi gerekir. Karma egitim projesinin uygulamaya konmasindan 20 sene sonra, yani 1990’li yillara gelindiginde toplumda gelinen nokta su:

Kadin-erkek esitligi saglamadi.

Toplumu yönetenler arasinda çok az sayida kadin var.

Ayni isi yapan kadin ve erkek arasinda ücret farki var, kadinlar daha az kazaniyor.

Kadinlar daha çok issiz kaliyor.

Kariyer yapma konusunda erkekler kadinlari geçiyor.

Okullarda cinsel taciz önlenemedi.

Karma egitim projesi üzerinden kimi ülkelerde 30-35; bazi ülkelerde 50 yil geçmesine ragmen kadin-erkek esitligi saglanamadi. Kadinlarin magdur olmasi, ezilmesi, küçük görülmesi, reklam malzemesi olarak kullanilmasi hatta kimi yerlerde vücudunu satmak zorunda kalmasi önlenemedi.

 O zaman karma egitim projesi sorgulanmaliydi.

 Nerede yanlis yapiliyordu? Yoksa proje bütünüyle mi yanlisti?

 

 ILK ARASTIRMALAR VE SONUÇLARI

 

Karma egitimle ilgili ilk arastirmalar, Anglo-Amerikalilar (Amerika’ya göç eden Avrupalilar) tarafindan yapildi.

Bayan Ursula Scheu, Wir werden nicht als Mädchen geboren, wir werden dazu gemacht (Kiz Dogrulmadik, Kiz Yapildik) isimli kitabini 1977 yilinda yayinladi.

Ursula Scheu, kitabinda geleneksel arastirmalari özetledikten sonra kiz ve erkeklerin ögrenemediklerini liste hâlinde ortaya koydu. Kiz çocuklari için dezavantaj küçük yaslardan basliyor ve hayatin baska safhalarinda sürüp gidiyordu.

Ursula Scheu sunlari söylüyor:

Kizlar bebeklikten itibaren gereken ilgiyi görmüyor.

Yetenekleri gelistirilmiyor.

Iyi beslenmiyor.

Erkeklerin üzerine daha fazla egiliniyor, onlarin bagimsiz hareket etmelerine ve inisiyatif sahibi olmalarina firsat veriliyor ama kizlardan bu hosgörü esirgeniyor.

Kizlar teknikle ilgili oyuncak sahibi olamiyor. Erkeklere taninan firsatlar onlara taninmiyor.

Özellikle anneler, kizlarin bagimsiz hareket etmesine engel oluyor, onlarin sosyal yönden gelismelerini engelliyor.

1970’li yillarin sonunda Almanya’da Dagmar Schulz, yaptigi arastirmalari iki cilt halinde yayimladi. Ein Mädchen ist fast so gut wie ein Junge (Bir Kiz, Bir Oglan Kadar Iyidir) isimli kitap 1978’de yayinlandi.

1982 yilinda Heidi Frasch ve Angelika Wagner, Genç Erkeklere Daha Fazla Deger Veriliyor (Auf Jungen achtet man einfach mehr) adli bir eser ortaya koydular.

Arastirmacilarin tespitleri sunlar:

Kizlar okulda daha sessiz, gösterissiz ve daha çaliskan fakat bir seyi gerçeklestirebilme yeteneklerini gelistiremiyor ve teknik derslere yeterince ilgi duymuyor.

Kiz çocuklari tecavüze ugruyor ve dövülüyor.

Kadin ve kizlar, geleneksel egitim sisteminin kurbani oluyor, geleneksel sistem onlarin sosyallesmesini ve toplum içinde basarili olmasini engelliyor.

Arastirmaci Prof. Ilse Brehmer sunlari söylüyor:

“Hâlbuki bizim toplum rekabete dayaniyor; erkekler kisisel rakipleri ile kiyasiya yarisiyor. Basarabildiginizi devamli ispatlamak zorundasiniz. Herkes herkesle sürekli bir yaris içinde. Karsilikli yardimlasmak için dernekler, sendikalar, organizasyonlar hatta mafya kuruluyor ki ahlakî açidan normal görülüyor, erkekler arasinda birlikler olusturuluyor. Birlikler arasinda her türlü güç kullaniliyor.

Adam adama yapilan bu savasta kisisel ve sosyal karakter önemli. Kisilik sahibi olmak mühim. Bazen bu yarislar kisiye pahaliya mal oluyor ama erkekler dünyasinda bütün bunlar normal kabul ediliyor ve sorgulanmiyor. Politik ve ekonomik olarak erkekler, sosyal yarista kazanan grup oluyor.”

Kadin ve kizlarin toplumdaki konumu üzerine arastirmalari yapanlar yine kadin arastirmacilar.

Erkeklerin fizik olarak güçlü olduguna, zayif tarafin günlük hayatta sürekli tehdit ve taciz edildigine dikkat çekiyorlar.

 

ÜST DÜZEY YÖNETIMDE KADIN YÖNETICI ORANLARI

 

Üst düzey yönetimde kadin yönetici oranlari söyledir:

Türkiye % 4

Almanya % 3

ABD % 2.4

Ingiltere % 2

Japonya % 1

1901’den 2001 yilina kadar 690 erkek, 29 kadin Nobel ödülü aldi.

Karma egitimden beklenen netice elde edilememistir.

Her zaman rasyonel ve faydaci hareket eden Bati, bu defa karma egitimi sorgulamaya basladi.

Bielefeld Üniversitesinde çalisan Doç. Ilse Brehmer’in yaptigi çalisma, karma egitimi sorgulayan arastirmalardan sadece biri.

Doç. Brehmer su tespitleri yapiyor:

“Cinsiyete dayali diskriminierung (küçümseme, tezlil ) günlük okul hayatinin her safhasinda gözlenebilmektedir. Mesela okul kitaplarindaki konularda, lise 12 ve 13’te seçilen seçmeli derslerde, meslek egitiminde, bayan ögretmen ve kiz ögrencilerin yaptigi faaliyetlerde...”

Yapilan sosyal faaliyetlerde erkek hâkimiyeti sürüyor. Geçmisin mirasi, insan iliskilerinde bugünü de etkiliyor. Geçmisin mirasinin bugünkü davranislari etkiledigini en iyi gösteren belgeler, okul kitaplari.

Muhafazakâr bir yaklasimla yapilan kadin ve kiz tiplemelerinde bir degisim yok. Kiz söyledir, su isi yapar, su meslekler bayan meslegidir seklindeki geleneksel kabuller devam ediyor.

Kizlar için özellikle fen bilimler alaninda meslek tecrübesine sahip basarili örnekler yok. Bu sebeple lise bitirmelerde ders seçimi yapilirken kizlar çok seyrek olarak matematik, fizik ve kimyayi seçiyor. (Almanya’da liseler 13 sene. 12 ve 13. siniflarda dört mecburi dersin yani sira 4 de seçmeli ders var. Kiz ögrenciler karma siniflarda fen dersleri yerine sosyal ve dil derslerini seçiyor. Hâlbuki kiz okullarinda fen dersleri de öteki dersler kadar seçiliyor ve kizlar bu derslerde de basarili. Kizlar bu dersleri kendi aralarinda basarabildikleri halde, bu alanda erkeklerle yarismayi sevmiyorlar.)

Erkekler, derslerde daha fazla dikkat toplamaya ve saygi görmeye devam ediyor. Bayan ögretmenler, geleneksel düsünce ve davranis biçimlerini kabulleniyor; kiz ve erkek ögrencilerdeki farkli davranis biçimlerini normal görüyor.

Erkekler, derslerde kizlara göre çogunlukla daha ilgili, yapici, yaratici, zeki ve aktif kabul ediliyor. Böylece “pedersahî egitim için okullasma” kötü biçimde sürüyor.

 Karma egitimin acele olarak reforma ihtiyaci var. Geleneksel kadin ve erkeklere verilen roller degismeli.

Ögrencilerin yeteneklerini serbest bir sekilde gelistirebilmeleri ve becerilerini ortaya koyabilmeleri için gerçekten demokratik bir egitim saglanmali.

 

KARMA EGITIM PEDAGOJIK HAM ÖLÜ

 

Karma egitimi sorgulayan ve onun özellikle kiz ögrencileri basarisiz hâle getirdigini ortaya koyan arastirmalar daha sonraki yillarda da devam etti. Almanya’nin 16 eyaletinde yapilan arastirmalar, karma egitimin “pedagojik bir ham ölü” oldugunu ve kizlara hiçbir sey kazandirmadigini ortaya koydu.

Merkezi Münih’te bulunan Devlet Pedagoji ve Egitim Arastirmalari Enstitüsü, Prof. Thomas Schäfer’in koordine edip yönettigi bir arastirma yapildi. Netice oldukça sasirtici.

“Karma egitim, sanildigi gibi kiz ögrenciler açisindan verimli degil. Hatta yüzyilin en büyük pedagojik yanlisi.”

Konuyla ilgili olarak Bayern Kültür Bakanligi’nin resmî yayin organi Schul-Report ve Schule Aktüel dergileri arastirma sonuçlarini yayinladi. Dergilerde yer alan bilgilere ileriki bölümlerde yer verilecek.

 

AMERIKA’DA 84 KIZ ÜNIVERSITESI BULUNUYOR

 

“Büyük sehir Boston’un 12 mil batisinda Lake Waban kiyisinda Amerika’nin elitlerini yetistiren Wellesley Kiz Üniversitesi, büyük ilgi görüyor. Amerika’nin dogu sahilinde Massachusetts sehrine yakin bir yerde bulunan bu okuldan alinan diploma; politik, ekonomik ve kültür alaninda önemli bir kariyeri garanti ediyor.

Amerika Disisleri Bakani Hillary Rodham Clinton ve ABD eski Disisleri Bakani Madeleine Korbel Albright, ünlü artist Ali McGraw bu üniversitede ögrenim gördü.

“Wellesley’e erkek ögrenci giremez. Kolej, bir bayanlar üniversitesi.”

Amerika’da bugün 84 bayan üniversitesi bulunuyor. Su siralar bu okullar, ögrenci akinina ugruyor.

Wellesley Üniversitesinde bir arastirma yapan Alman Prof. Dr. Sigrid Metz-Göckel, su tespitlerde bulunuyor:

1. Kiz üniversitesi mezunlari basarili. 1990’li yillarda Amerika’da 10. siralarda yer alan üniversite, 1998’lerde 3. siraya yükselmis.

2. Mezunlarin 3/4’ü meslek sahibi.

3. Mezunlarin % 50’si, erkek egemen mesleklerde çalisiyor ve iyi para kazaniyor.

4. Mezunlarin % 80’i üniversiteyi bitirdikten sonra master, doktora, kurs görüyor ve kariyer yapiyor.

5. Okullari ile hayat boyunca ilgileniyorlar, cömertçe bagista bulunuyorlar ve böylece üniversite, diger üniversitelerle yarisma sansi elde ediyor.

6. Kadinlarin entelektüel büyümesi ve enstitüler kurmasi, sosyal aktiviteleri artiriyor.

7. Üniversite, ögrencilerini yönetici olmaya, kariyer yapmaya ve sorumluluk almaya yönlendiriyor.

8. Üniversitede parlamento var, bakanlar var, komisyonlar kurulmus. Ögrenciler buralarda görev aliyor ve hayata hazirlaniyor. Cesaretleri ve kendilerine olan güvenleri artiyor, yardim aliyor ve baskalarina yardim ediyorlar.

Wellesley Üniversitesini bitirenler gerek ekonomik, gerek bilimsel, gerekse politik çalismalarda basarili. Ögrenci, karma üniversitelerde kazanamayacagi yetenekleri burada kazaniyor.

Prof. Metz-Göckel, Wellesley’in bir kizin baska üniversitelerde elde edemeyecegi su yetenekleri kazandirdigini siraliyor:

1. Bu okul, özellikle kizlara yönelik egitim veriyor. Kizlari, bilinçli ve sosyal sorumluluk üstlenecek bir kisilikte yetistiriyor.

2. Baska kadinlarla birlikte çalismayi, kendisinin ve onlari sorumluluklarini üzerine almayi ögretiyor.

3. Yönetici ve yönlendirici rolü üstelenme becerisi kazandiriyor.

4. Toplumda etkili olacak güçlü bir kimlik kazandirmaya çalisiyor.

5. Kadinlarin çesitli oldugunu ama birçok ortak özellikleri bulundugunu, baska kadinlarla dostluk kurmayi ve iliskilerini sinirlamayi ögretiyor.

 

HER SEY BIR ÇIMDIKLE BASLADI

 

Washington’un yoksul mahallelerinden birinde yer alan Hayden Johnson Lisesi, karma okuldan ayri egitime geçti. Okulun bu uygulamasiyla egitim konusunda ABD’de yeni bir tartisma basladi. Kiz ve erkek okullarina son zamanlarda artan ilginin yani sira, karma okullarda kiz ve erkek siniflarin olusmasi, egitimde cinsiyetin öneminin beklenmedik bir sekilde arttigini gösterdi.

Johnson Lisesi müdürüne göre, okuldaki erkek ve kiz siniflarinin ayrilmasi, “hormonlari yükselise geçen gençlerin derslerde dikkatlerinin dagilmasini engellemeyi” amaçliyor. Müdür, ailelerin istemesi hâlinde çocuklari karma siniflara geri yollamaya açik oldugunu belirtirken böyle bir istegin olmadiginin altini çiziyor ve ailelerin yeni uygulamadan memnun kaldiklarini söylüyor.

Okul müdürünün hakli olduguna dair elindeki en büyük delil, çocuklarin ayrim sonrasinda büyük yükselme gösteren sinav notlari. Iki yillik ayri sinif uygulamasindan sonra Johnson Lisesi ögrencileri iki yil önce okuma siniflandirmasinda % 19 basari gösterirken, uygulama sonrasinda basari % 21’e yükseldi. Ayni sekilde matematik ve bilim konusunda da ilerleme kaydedildi.

Okul, kizlarla erkeklerin siniflarini ayirmaya, iki kiz ögrencinin sinifta erkek çocuklarin çimdik attigi yolunda sikâyetleri üzerine karar verdi. Yoksul semtin tipik özellikleri; uyusturucu, siddet ve aile problemleri okuldaki bütün ögrencilerin ortak sorunu. Mesela 9. siniftaki 41 erkek ögrencinin sadece 4’ünün babasi evde yasiyor. Okulun bütün ögrencileri, parasiz yemek listesinde.

Ögretmenler siniflarin ayrilmasindan sonra kizlarin da erkeklerin de derslere daha ilgili davrandiklarini, derse katilmanin arttigini belirtiyor. Buna ragmen uygulamanin yasal olup olmadigi yolundaki tartismalar sürüyor. Elestirenler, okulda cinsiyet ayrimi uygulamasinin, 1970’te onaylanan ve kamu okullarinda cinsiyet ayirimi yapilamayacagi seklindeki yasanin dokuzuncu maddesinin ihlâl ettigini belirtiyorlar. Buna ragmen egitim bakanligi denemeye hos görüyle yaklasmaktan ve yasal tedbir uygulamayi düsünmüyor.

Almanya’da bu maksatla eyalet kanunlarinda degisiklik yapildi.

Kiz ve erkek okullari kaniksanmis bir olay. Karma okullarda erkek kiz ayrimi ise yeni bir gelisme.

Ilk defa Kaliforniya’da Anacapa Ortaokulu’nda bir ögretmen sadece kizlara matematik sinifi açarak bu uygulamayi baslatti. Bugün okulun bu tür sinif sayisinin dörde çiktigi bildiriliyor.

New Jersey Liseleri uygulamaya 1994’te basladilar.

 

KIZ OKULLARINA BASVURU % 28 ORANINDA ARTTI

 

Yüksek gelirli ailelerin çocuklarinin tercih ettigi, özel okullarda da erkek-kiz ayrimi son zamanlarda ayni sekilde önem kazandi.

Aileler, karma okullarin yerine çocuklarini özellikle kiz okullarina göndermeyi tercih ediyor. Çalismalar, karma siniflarda kizlarin ögretmenlerden siniflarda daha az ilgi gördügünü, bu nedenle kendine olan güvenlerini kaybettiklerini gösteriyor.

Son bes yilin istatistiklerinde kiz okullarina basvurularin % 28 artis göstermesi, bu nedene dayandirildi. Pek çok aile, erkek ögrenci alan okullari seks düskünlügünü gelistirdigi düsüncesiyle tercih etmiyor. Erkek okullari ile kiz okullari karsilastirmasinda ortaya çikan çifte standardin nedenini egitimciler karma okullarin kötü egitimine bagliyor.

Esitlikte Basarisizlik, Amerikan Okullari Kizlari Nasil Kandiriyor adli kitabin yazari David Sadker ve esi Myra egitimcilere, kizlara seslerini yükseltmelerini ögretirken erkeklere kulaklarini gelistirmeleri gerektigini söylüyor.

 

YINE RAKAMLAR

 

Karma egitim ile ilgili arastirmalar meshur Der Spiegel dergisinin 16 Mart 1998 tarihli sayisina da konu oldu. Dergide üç sayfalik bir makale yer aldi. Der Spiegel, su basligi kullandi:

Karma egitim tarihî bir yanilgi miydi?”

Arastirmalar su gerçekleri ortaya koydu:

“Karma egitimde meslek ögrenimi, kizlarin yetismesine hizmet etmiyor.

 Özellikle gelecegin meslegi kabul edilen information, multimedya (çok yönlü basin-yayin), biyoloji mühendisligi, kimya, fizik, matematik branslarinda kizlar kendilerine çok az güveniyor.

Information ögrenen yüksekokul ögrencilerinin sadece % 15’i kiz.

Elektronik okuyanlarin ise sadece % 4’ü.

Buna karsilik sosyal pedagoji, Almanca ve psikoloji branslarinda kiz hâkimiyeti var.”

Der Spiegel dergisi karma egitimi bu sefer kapak konusu yapti ve su basligi kullandi:

 “Kadinlara daha fazla sans. Kiz okullarina dönüs”

 

EGITIMDEN BEKLENEN

 

Amerika’da kiz okullarina akin var; Almanya’da kizlarin basarisiz oldugu derslerde siniflar bölünüyor, kiliseye bagli kiz okullari büyük ilgi görüyor.

Bati’da egitimden beklenen verimlilik, üretim, insanlarin kendisini iyi egitmesi ve hayatta basarili olmasi.

Amerika, Almanya, Ingiltere ve Japonya egitim sistemlerinin yetistirdigi insanlar ülkelerini kalkindiriyor.

Türkiye’nin istenilen seviyede kalkinamamis olmasi egitim anlayisi yüzünden olmali. Uluslar arasi PISA arastirmalarinda OECD ülkeleri arasinda sonuncuyuz. Yapilmasi gereken sey, basarili ülkeleri örnek almak; ideolojik, verimsiz, faydasiz egitim anlayisina son vermektir.

 

INGILTERE’DE YAPILAN ARASTIRMALARI

 

Ingiltere’de Milli Egitim Bakanligina sunulan bir raporda kiz ve erkeklerin farkli ilgi alanlari, farkli ögrenme biçimleri oldugu vurgulanarak ayri egitimin akademik basariyi artirdigi bilirtilmistir.

Raporun bir bölümü söyle:

“Farkli cinsiyetlerin farkli motivasyon alanlarina sahip olduklari da arastirmalarda vurgulanmistir.

Kiz ögrenciler okuma agirlikli derslere daha fazla önem vermekte ve ilgi göstermekteyken; erkek ögrenciler matematik ve sayisal derslere daha çok ilgi göstermektedirler.

Kiz ve erkeklerin farkli ögrenme tarzlari oldugu ve ders materyalleri ve ödevlere farkli yaklastiklari ve cevap verdikleri de çalismalarda vurgulanmistir. Örnegin erkek ögrenciler okuma parçalarinda kurmaca olmayan ve resimli sunumlari daha ilgi çekici bulmaktadir. Kizlar ise kurgusal, öyküsel ve yogun betimlemelerin yer aldigi okuma metinleri çok daha fazla tercih etmektedirler. Bu baglamda, tek cinsiyetli siniflarda farkli cinsiyete göre ayarlanacak spesifik müfredatlar ile daha basarili sonuçlara ulasilabilecegi öne sürülmüstür.

Arastirma kapsaminda tek cinsiyetli egitimin ögrencilerin basari durumlarina etkileri de mercek altina alinmistir. Bu amaçla 370.000 ögrencinin GCSE (Ingiltere’de orta ögretim sonunda girilen sertifika sinavi) not verilerinin derlendigi bir istatistikî çözümleme yapilmistir. Buna göre tek cinsiyetli okullardaki kiz ögrencilerin, karma okullardaki kiz ögrencilere göre GCSE sinavindan %25 civari daha yüksek notlar elde ettikleri belirlenmistir.

Ayni sinavda tek cinsiyetli erkek okullarindaki ögrencilerin karma okullardaki erkeklere kiyasla bir parça daha yüksek notlara sahip olduklari da not edilmistir. “

 (Genderand Education: The Evidence on Pupils in England”, Department for Education and Skills, 2007)

 

ABD’DE TEKNIK ÜNIVERSITELERDE KIZLAR DAHA AZ

 

Dünya çapinda Fen Bilimleri, Teknoloji, Mühendislik, Matematik alanlarinda egitim alan ögrenci sayilari incelendiginde kiz ögrencilerin sayisinin azinlikta oldugu görülmektedir. Amerika, Kanada, Ingiltere gibi ülkelerde yapilmis olan arastirmalar kiz ögrencilerin bu söz konusu sayisal bölümleri seçmemelerinin nedeninin kiz ögrencilerin karma egitim kurumlarinda karsi cins sinif arkadaslari ve hatta erkek profesörleri tarafindan karsilasmis olduklari önyargi, cinsiyet ayrimciligi, izolasyon ve hatta düsmanligin sebep oldugunu göstermistir. Bu ayrimcilik nedeniyle kiz ögrenciler bu sayisal derslerde olan basarilarini algilayamamaktadir.

(Lisa Rosenthal, Bonita London, Sheri Robin Levy ve Marci Lobel, “The Roles of Perceived Identity Compatibility and Social Support for Women in a Single-Sex STEM Program at a Co-educational Unsversity”Sex Roles,c. 65, 2011, s. 725-736)

 

NETICE

 

ABD Egitim Departamani tarafindan yaptirilan bir metaanaliz çalismasinda tek cinsiyet ve karma egitim ile ilgili yapilan 112 farkli çalismanin onuçlari degerlendirilmis ve su sonuçlara ulasilmistir (Turhan, 2012:45-46):

1.Yapilan arastirmalarin çogu ölçülebilir akademik basarilar açisindan ayri egitimin pozitif etkileri oldugunu göstermektedir.

2. Yapilan çalismalarin çogunlugu yüksekögretime devam etme arzusu konusunda ayri egitimin daha basarili oldugunu ortaya koymuslar- Karma Egitim ve Tek Cinsiyetli (Demokratik) Egitim Üzerine Degerlendirmeler 25 dir. Ayri egitim veren kurumlarin, özellikle kiz ögrenciler için yüksek ögretim beklentilerini artirdigi sonucuna varilmistir.

3. Ögrenci adaptasyonu ve sosyal ve duygusal gelisim açisindan ayri egitim daha basarilidir. Bunun tek istisnasi, yeme bozukluklarinin ayri egitim veren kurumlarda daha yüksek düzeyde olmasidir.

4. Ayri egitim veren kurumlardaki hem erkek ve hem de kiz ögrenciler görünüm ve paradan çok notlara ve birbirlerine önderlik etmeye önem vermektedir. Tüm bu karsilastirmalar neticesinde özetle karma egitimin mahzurlarini söyle siralayabiliriz (Saygili, 2012).

5. Karma egitim kiz ve erkekler arasindaki farkliliklari göz ardi etmektedir. Bu nedenle karma egitimde kiz ögrenciler yeteneklerini gelistirememektedir. Birçok alandaki rekabet kizlarin basarisizligiyla sonuçlanmaktadir.

6. Kizlar erkeklerle ayni siniflarda çekingenlesmekte, alay edilme korkusuyla içe kapanmakta kisaca kisisel olarak baskilanmaktadir.

7. Erkek ögrencilerin siniftaki karsi cinse karsi olan ilgisi dikkatlerini dagitabilmekte, zihinel performanslarini düsürebilmektedir. Salgi bezlerince salgilanan cinsiyet hormonlari beyni, vücudu ve davranislari etkilemektedir.

8. Karsi cinslerin birbirine asik olmasi, saatlerce süren mesajlasmalar ve görüsmeler, kiskançlik ve kavgalar gençlerin konsantrayonunu bozmakta, derslerden sogutmaktadir.

9. Cinel taciz, istenmeyen gebelikler karma egitimle artis göstermektedir.

10. Fiziken güzel olmayan erkek ya da kiz ögrenciler asagilik kompleksine sürüklenebilmektedir.

11. Muhafazakar aileler kiz çocuklarini okula göndermemekte, kizlarin okullasma orani da düsmektedir. Bu nedenle bayanlar iyi bir egitim almaktan mahrum kalmaktadir

 

MILLI EGITIM BAKANLIGININ ATMASI GEREKEN ADIMLAR

 

Karma egitim, kendisinden beklenen toplumda kadin- erkek esitigini saglamadigi gibi hem kizlara hem de erkeklere zarar vermektedir.

Arastirmalar neticesi olarak sunlar yapilmalidir:

1739 Sayili Milli Egitim Temel kanunundaki “egitim karmadir” ifadesi degistirilmelidir.

2. Isteyen veli, çocuguna ayri egitim aldirabilmelidir. Anayasa’nin 10. Maddesindeki esitlik ilkesi geregi çocuguna karma egitim aldirmak bir hak oldugu gibi ayri egitim aldirma da haktir.

3. Karma okullarda cinsel tacizleri önlemek için kizlar, ögretmenler ve idareciler egitilmelidir.

4. Farkli yetenek, farkli ögrenme metodu, farkli ilgi alani geregi egitim; verimliligi artiracak sekilde düzenlenmelidir.

5. Millî Egitim Bakanligi, 28 Subat sürecinde yayinlanan MEB Özel Dershaneler Yönetmeliginin 41. maddesiyle getirilen karma egitim zorunlulugunu kaldirmali.

6. Karma egitim masaya yatirilmali. Okul yöneticileri, ögretmenler ve veliler karma egitimin sakincalari konusunda bilgilendirilmeli.

7. Özellikle kizlara cinsel tacizden kendilerini koruma metotlari ögretilmeli.

 

Türkiye Aile Meclisi Egitim Komisyonu Baskanligi

Prof. Halim ULAS (halimulas@gmail.com)  Ali Erkan KAVAKLI  (aekavakli@gmail.com

 

AileHaklari.org t.me/AileMeclisi https://t.me/Basinaciklamasi t.me/SectikleriniDenetle

ailehaklari@gmail.com




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —