Prof. Dr. Recep Bozdogan'in köse yazisi söyle;Üniversite yillarinda zamanin Ankara Büyüksehir Belediye Baskani Melih Gökçek ile Kültür Bakani Fikri Saglar’in atismalarini medyadan takip ederdim. Fikri Saglar’in bana militanca gelen söylemleri karsisinda Melih Gökçek’in söylemlerini daha mantikli bulur, ancak Fikri Saglar hakkinda kullandigi “Fikri Durmus” sifatini dogru bulmazdim.Fikri Saglar’in adinin tam olarak “Durmus Fikri Saglar” oldugunu bilmeme ragmen, bu tür bir yakistirmayi yadirgardim. Ancak, aradan geçen yirmi bes yilda Melih Gökçek hakli çikti.Türkiye Cumhuriyeti’nin sorunlu 90’li yillarinda Kültür Bakanligi gibi önemli bir görevi yerine getirmis, toplumun kültürüne, inancina ve degerlerine herkesten daha fazla saygi göstermesi gereken bir siyasetçinin yirmi bes sene sonra ulusal bir kanala çikip basi sonu belli olmayan bozuk cümlelerle saçmalamasini muhtemelen kimse beklemiyordu.Seksenli yillarin Türkiye’sinde askerî cuntanin uydurmasi olan ve hiçbir sosyolojik temeli bulunmayan “türban” saçmaligini kirk yil sonra 2020 Türkiye’sinde diline dolamasi ve bunu Kültür Bakanligi yapmis bir insana yakismayan bir üslup bozuklugu içinde dile getirmesi, dogrusu aklima Melih Gökçek’in “Fikri Durmus” yakistirmasini getirdi.90’li yillarda yadirgadigim bu yakistirmanin 2020 yilinda aklima gelecegini tahmin edemezdim.Korkarim ki “fikri durmus”, hem de tamamen durmus.Tamamen durmus olmasa su akil disi cümleleri hangi iz’an sahibi siyasetçi söyler: Ben yargilandigim zaman türbanli bir hâkimin karsisina gittigimde benimle ilgili haklarimi koruyacagi ve adaleti yerine getirebilecegi konusunda kuskum var.Akil tutulmasi bununla sinirli kalsa iyi.Su saygisiz ve tehdit kokan cümle hangi basiretli siyasetçinin dilinden dökülebilir: Biz iktidara geldigimizde türbanli olan insanlarin türbanlarini dolanmalarina muhtemelen müsaade edecegiz.Su asagilamaya bakar misiniz?Ne demek “türbanlarini dolanmalari”?Bay Fikri Saglar hangi kiyafetini dolanarak giyiyor?Ne demek dolanmak?Bir de “muhtemelen müsaade edecekmis”.Lütfetmis olursunuz.Bugüne kadar sizin yediginize, içtiginize, kiliginiza, kiyafetinize müdahale eden oldu mu?Siz kimsiniz ki basörtülü hanimefendilerin kiligina kiyafetine müdahale etme hakkini kendinizde görüyorsunuz?Size bu hakki ve yetkiyi kim verdi?Peki su militanca ifadelere ne demeli: Ama mücadele edilme seklini ortaya koymaniz lazim.Bay Fikri Saglar “basörtülü” hanimefendilerle mücadele edecekmis.Ne yapacaksiniz?90’li yillara dönüp basörtülü kizlari üniversitelerden mi atacaksiniz?Basörtülü avukatlari barolardan mi kovacaksiniz?Basörtülü doktorlari meslekten mi ihraç edeceksiniz?Yoksa elinize bir “inanç metre” alip on dört asirdir inanci geregi basini örten hanimefendileri kendi içinde ayristirma hadsizligini mi göstereceksiniz?Bay Fikri Saglar’in “Eger mütedeyyin olan insan kendi inancindan dolayi böyle örtünüyorsa, o saygi duyulacak birisidir.” sözü ise maalesef hiç inandirici degil.Üç yil Kültür Bakanligi yapmis olan Fikri Saglar, üniversite kapilarindan en zalimane yöntemlerle kovulan, yerlerde sürüklenen, basörtüleri ve kiyafetleri parçalanan, ikna odalarinda psikolojik iskenceye tâbi tutulan, tehditlere ve santajlara muhatap olan, egitimini yarida birakmak zorunda kalan kizlar için kilini kipirdatti mi?Vicdanî bir sorumluluk hissetti mi?Sanmiyorum.Eger hissetmis olsaydi, Kültür Bakanligi yapmis bir siyasetçi olarak inisiyatif üstlenirdi.Bay Fikri Saglar’in agzindan dökülen su cümle ise bir siyasetçinin zihin dünyasindaki “fikri durmuslugu” göstermesi açisindan tam anlamiyla ibretliktir: Örtünmesi bir militanlasmanin, bir ideolojik mücadelenin nedeni ise, kaldi ki öyleydi.Bay Fikri Saglar’a sormak lazim, basini örten hangi genç kiz militanca tavirlar sergiledi?Basini örten hangi genç kiz sizin cani gönülden desteklediginiz Gezici vandallar gibi ortaligi savas alanina çevirdi?Basini örten hangi genç kiz ve onlarin haklarini savunan yetkililer, diger genç kizlari ikna odalarina alarak psikolojik iskenceye tâbi tuttu?Basini örten hangi genç kiz, diger genç kizlara ayrimci muamelede bulundu?Basini örten hangi hâkim, sizin partinizin Adalet Bakanlarinin kürsülerden bangir bangir bagirarak ilan ettigi ideolojik bagnazligi ve yobazligi gösterdi?90’lari geçtik 40’larda “fikri durmus” siyasetçilerin 2020 Türkiye’sinde yapacagi en akilci sey, o dönemin anti demokratik uygulamalarindan partileri adina mahcubiyet duyuyor olmasi ve özür dilemesidir.Ama nerede o vicdan muhasebesi!Uyarmadan geçemeyecegim.Öyle görünüyor ki asil dert türban degil, basörtüsüdür.Ve korkarim ki mesele basörtüsü ile de sinirli degil.Insallah dilleri din ve vicdan özgürlügüne, elleri de ibadethanelere uzanmaz.Tek parti döneminde uzanmisti çünkü.O günler geride kaldi sanmayin.O zihniyet daha geçen ay hortlayarak Kur’an’i Türkçe kiraat etme hadsizligini gösterdi.O zihniyet daha geçen hafta hortlayarak Ayasofya’nin ibadete açilmasini deprem, sel, çig felaketi ve korona virüs ile bir tutan mansetler atti.Mehmet Akif’in dedigi gibi; ibret alinmayan tarih tekerrür eder.Ibret alip tedbirli olmak ve millî degerlerimize cesaretle sahip çikan samimi insanlarin etrafinda kenetlenmek ise kendi ellerimizde.Kalin saglicakla.