Yazarimiz Eyüphan Kaya ile yapmis oldugumuz röportaji siz degerli okuyucularimiz için yayinliyoruz:
Kaya: Bu ülkenin basina gelen pismis tavugun basina gelmemis. 1921 Anayasasi halkin degerleri ile barisik, Çanakkale ruhunun izini tasirken, 1924 Anayasasi inanç ve kültürümüze yabanci, Avrupa hayranligina endeksli, taklitçi, özümüzden kopuk bir anayasa ile bu ülkenin huzuru bozuldu, o gün bu gündür bir türlü huzur bulamadik.
O anayasa gelir gelmez, devlet ile milletin arasi açildi, birilerinin bu halka biçtigi gavur gömlegi Anadolu insanina dar geliyordu, halkin degerlerinden kopmus, askeriyenin zoru ile getirilmek istenen sistem ayakta tutunmaya çalisiliyordu.
Hiç düsündünüz mü? Neden bir devlet olusur olusmaz önce orduyu kuruyor? Maalesef, vatandasa ayar vermek için.
Bakin bakayim Irak ordusu, Suriye ordusu, Misir ordusu, daha düne kadar Türkiye ordusu. Yedi hikâyeleri varsa, altisi vatandas üzerinde yapmayi düsündükleri müdahale oyunlaridir.
Kisacasi kanaatim o ki darbe ve muhtiralarin ana dayanagi 1924 anayasasidir.
KAYA: Bizim ülkemizde de Halk bir az nefes alir almaz, hemen ordu ve paydaslarindan uyari geliyordu, uyarilari ise yaramazsa devaminda darbe oluyordu.
Yapilan arastirmalara göre her darbe sonrasi ekonomimiz dolar bazinda 50 zayiflamistir.
Ne ilginçtir ki “peygamber ocagi” dedigimiz ve “göz bebegimizdir” diyerek siyaset üstü tutugumuz ordumuz, bize bu sikintilari veriyordu. Çünkü agababalari onlara su talimati vermisti Türkiye için; “Kurursa sulayin, uzarsa budayin” yani ülkenin durumu bir az iyiye giderse ona bir ayar verin.
Asil mesele bu sinsi ruhtan kaynaklaniyor.
Kaya: Tek kelimeyle ülkede islerin iyiye dogru gitmesiydi, diyebilirim.
REFAH-YOL koalisyonu iktidari olusmus, bereket yagiyor, isler iyiye gidiyor, bir moral bir motivasyon olusmus, üstelik rahmetli Erbakan Basbakanliginda ekonomi toparlanmis her geçen gün iyiye gidiyordu.
Buna tahammül etmeyen devletin içine çöreklenmis o karanlik eller yine kendince absürt/abes gerekçelerle Ankara Sincan’da tank çikarmasi yaptilar. Kendi deyimleriyle “post modern” darbe yaptilar ve buna da “balans ayari” dediler.
KAYA: Olanlar bir sorunun cevabina sigmaz, ama anlatmaya çalisayim.
-Türkiye Cumhuriyeti Basbakani esir alinmisti, terletilene kadar sikistirilmisti, ülkenin makûs tarihine imza at diye zorlanisti.
Rahmetli Basbakanimiz, gönüllerin adami Prof.Dr.Necmettin Erbakan o haksiz tavsiye/emir paketine imza atmadigi halde, imzaladi izlenimi verdirilerek kararlar uygulanmisti.
Ayrica dönüsümlü hükümetin önü kapanmis, aslinda koalisyon protokolüne göre Hükümeti kurma görevi Dogruyol Partisi Genel Baskani Tansu Çiller’e verilmeliydi, ama bu görev, azinlik durumunda olan ANAP lideri Mesut Yilmaz’a verildi, olusan/olusturulan ANASOL-M hükümeti Milli Güvenlik Kurulu’nun emir erligini yapti.
Bu memleketin basina öyle bir bela getirdiler ki aradan 23 yil geçmesine ragmen hala o sikintilarin sersemligini yasiyoruz.
Kaya:Can alici birkaç tanesini sayayim:
-8 yillik zorunlu egitim getirildi, Imam- Hatiplerin orta kismi kapatildi, Refah-Yol Hükümeti 5+3 mecburi egitimi savunuyordu, ama birilerinin amacina tam hizmet etmiyor diye kabul görmedi. Ilginçtir/tuhaftir ki 8 yilligi bitirmeyen bir çocugun Kur’an-i Kerim dersini almasi yasakti. Yani 12 yasina kadar çocugunuzu Kur’an Kursuna gönderemezdiniz.
-Imam- Hatiplerin önünü kapatmak meslek okulu mezunlarina üniversite giris sinavlarinda katsayi engeli getirdiler. Meslek okullarimiz bosaldi.
Halbuki gelismis dünya ülkelerinde meslek okullarina giden ögrenci orani 80, akademik oklularla 20 durumundaydi. Bizde durum tersine döndü ve mesleksiz bir nesil yetisti. Bu, ülkemize verilen en büyük zarardi.
-Üniversite sinavini tek asamaya indirdiler. Lisenin ikinci üçüncü sinifindan sinavda soru çikmiyordu. Yani Integral/Limit bilmeyen ögrenci Mühendislik fakültesine gidiyordu.
-Örtü yasagi öyle yayildi ki nerdeyse sokaga kadar inecekti. Devlet vatandasinin dinine/inancina hor bakmisti ve vatandas devletinden soguyordu, neredeyse birileri örtüyle, irtica ile yatip kalkiyordu.
-Kamu kurumlarinda Mescit yasagi getirildi. Vatandasin ibadetini rahat yerine getirip vazifesini daha bir keyifle yerine getirmesi lazimken, namaz kilan memurlara sikinti olusturdular. Gümüs yüzüklülerin sayisi bir hayli azalmisti. Sükürler olsun ki ben o yillarda ögretmenlikten istifa etmis, özel dershanede çalisiyordum. Ilginçtir Dershanelerin haftalik tatili Cuma günüyken ona bile müdahale edip, Pazartesi’ye alindi, o uygulama hala devam ediyor. Cuma günü Mümin/Müslüman vatandaslarimiz rahat bir tarzda namazina gidiyorlar diye birileri kahroluyordu.
-Türkiye’de üretilen bazi ürünlere boykot getirildi, “yesil sermaye” adi altinda dolayli olarak “bu mallari almayin” talimati verilmisti.
-Binlerce devlet memur bay/bayan degisik disiplinsizlik gerekçesiyle görevinden alindi, bir kismi da dayanamadi kendileri görevini birakti. Kimisi cezaevine atildi, kimisi hicret etti.
Kaya: Birçok düzenlemelere ragmen tam kurtuldugumuzu söyleyemem.
Malum en büyük zararlarindan birisi de AK Partiye dokundu; bu tür tahribati telafi etmekle zaman kaybetti, örtü yasagini kaldirana kadar ak ve karayi seçti.
2012 yili 30 Martta 4+4+4 sistemini getirerek eskisinden bir adim daha ileri düzeyde özgürlüklerin önünü açti.
Eger 28 Subat’in getirdigi bela olmasaydi toplumda bu kadar ayrisma yasanmazdi diye düsünüyorum.
Kendince öyle bir iddialiydilar ki bu tahribatlari güya bin yil sürecekti. Anadolu insani sikinti içinde mutsuz yasarken, Üstat Bediüzzaman’in ifadesiyle “Zindika komitesi” bir adim geride kis kis gülecekti.
Hani atalarimizdan kalma bir kelami kibar var; “Allah’in da bir hesabi var” diye ve o hesap cereyan etti, Meclis bir sürü düzenlemeler yapti ama bazi izlerini tam silemedik. Bu sefer sürecin yetistirdigi mesleksiz/niteliksiz vatandas kitlesi hayata izahi mümkün olmayan bir zarar verdi.
Bu 28 Subat sürecine müdahil olan iz’ansiz akli Anadolu insani çöpe atti ben de üzerine moloz döküyorum. Insallah ilelebet nefes almaz. Siz de “amin” derseniz sevinirim.
Kaya; var hem de çok var;
Sevgili kardeslerim bu müdahaleyi küçümsemeyin, hayatimizda sirayet etmedigi alan kalmadi.
Bir daha böyle bir musibeti yasamamak dilegiyle. Gelin 28 Subat aktörlerinin inadina bir birimizi sevelim, sayalim, selamlasalim, ülkemize sahip çikalim.
Kimse benden senden daha çok mu milleti bu memleketi sevmez. Bu ülkeyi Siyasetçilere, Bürokratlara, Orduya birakacak halimiz yok! Bu ülke hepimizindir, 83 Milyon vatandaslarindir..