Kandil’in uzantısı DEM’le girilen kirli ittifak, yönettiği belediyelerde yaşanan yolsuzluklar sebebiyle köşeye sıkışan CHP’nin kurmayları yine “laiklik” ve “Atatürkçülük” maskesine sarıldı.
CHP, cuntacı teğmenlere destek verirken, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i hedef aldı. Laiklik kisvesiyle CHP zihniyetinin 28 Şubat’ta mütedeyyin kesime yönelik yaşattığı linçleri hatırlatan Bakan Tekin’in, “icat ettiğiniz laiklik kavramını dayatmayın” çıkışı, kurulduğu günden bu yana millet iradesiyle kavgalı olan CHP’lileri küplere bindirdi.
Milli ve manevi değerlere saldırmayı huy edinen laikçi yobazlar, tahammülsüzlüklerini bir defa daha dışa vurdular. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in Kemalistlerce laikliğin inanç özgürlüğünün prangalar altına alınması olarak anlaşıldığını aktarması CHP ve türevlerini çılgına çevirdi. İslâm karşıtı olan ve muhafazakâr kitleyi hor gören azgın azınlığın temsilcileri, 28 Şubat dönemine damga vuran ikna odalarını örnek veren ve “Ben evrensel laiklikten yanayım. Siz ise kendi icat ettiğiniz laiklik kavramını bana dayatıyorsunuz. Bu olmaz” diyen Tekin’i topa tuttular.
CHP Genel Başkan Yardımcıları Gül Çiftçi ve Burhanettin Bulut, Tekin’i laiklik düşmanı olarak ilan etti. Özgür Özel’in A takımında bulunan Ali Mahir Başarır da Tekin’e “Utanmaz ve ahlâksız adam” deme cüretinde bulundu. Sureta haktan görünen sanatçılardan Demet Akalın ise X platformundan Tekin’e, “İstifa etmenizi dört gözle bekliyorum’ diye yazdı. Tekin’e hak veren toplumun kahir ekseriyetince “Anlaşılan o ki Milli Eğitim Bakanı’mızın 28 Şubat’la ilgili ifşası, İslâm’la kavgası olan ve 1990’larda başörtüsü zulmüne imza atan CHP zihniyetini küplere bindirdi” ifadesi kullanıldı. Eğitimciler ve sosyologlarca da laikliği inanç hürriyetini, eğitim ve kılık kıyafet hakkını önlemek olarak anlayan güruhun yanlış yolda yürüdüğü kaydedildi. İlaveten “CHP’nin laikliği bahane ederek Tekin’i yerden yere vurması nafile. Zira toplum yakın tarihe hakim” görüşü paylaşıldı.
akit’e konuşan İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Akın, şunları dile getirdi: “28 Şubat döneminde laiklik bir baskı aracı olarak kullanıldı. Dindarlar, okullardan ve kamu kurumlarından atıldı. Bu hakikati halkımız unutmayacak. CHP ve taifesine göre laiklik, İslâm’ın karşısındadır, Hristiyanlık ya da Yahudilik’le ilgili değildir. Satanizm, ateizm, deizm toplumda yayılabilir ama İslâm yayılamaz! Yine devlet başkanıyla Papa görüşebilir ama İslâmi bir alimle görüşemez. 28 Şubat döneminde yanlış ellerce yanlış emeller için kullanılan laikliğin şu anda da istismar edildiğini görüyoruz. Milli Eğitim Bakanı’mız çok yerinde bir çıkış yapmıştır. Laikliğin tanımını, tarifini yapmıştır. Dünyada laikliğin ne olduğunu, ne şekilde yorumlandığını anlatmıştır. Bu nedenle art niyetliler tarafından hedef alınmıştır. Yusuf Tekin çok kıymetli; sahip çıkılmalıdır. CHP zihniyeti, şu anda da iktidar olsa aynısını yapar. Bunu Tekin’e yapılan saldırılardan anlıyoruz. CHP’nin maalesef ki dinle sorunu var. Kur’an eğitimi için ‘Ortaçağ zihniyeti’ diyen Özgür Özel değil miydi? Karşımızda çocuklara komünizm ya da LGBT’yle ilgili eğitim verilse mutlu olacak bir CHP var. CHP’nin misyonu dinle mücadele etmek.”
Sosyolog Adnan Kalkan da şunları söyledi: “Laikliğin belli odaklarca yanlış anlaşıldığı ve uygulandığı aşikâr. Eski Türkiye 100 yıl sadece İslam’la uğraştı. Ne Hristiyanlık ne de Yahudilik’e karşı bir müdahalede bulunmadı. Din ve vicdan özgürlüğü yıllarca ‘kamusal alan’ adı altında çiğnenmiştir. 28 Şubat döneminde olanlar aklımızda. Laiklik kisvesi altında üniversiteden atılan nice Müslüman gencin geleceği karartıldı. Nice devlet memuru başörtüsü sebebiyle yıllarca emek verip kazandığı mesleğinden oldu. Devleti yöneten din düşmanları, Müslüman avına çıktılar ve bunu hep laiklik kisvesi altında yaptılar. Gerçek şu ki laikçiler, Türkiye’de sadece Müslümanlara operasyonlar çektiler. İslâm’a karşı bir laiklik anlayışıyla ülkemizde on yıllarca modern söylemdeki laiklik değil, ladinilik uygulandı. Bu bağlamda, devlet yönetiminde ladinilik değil din ve vicdan özgürlüğü sağlanmalıdır. Ta ki vatandaşlar aidiyet hissiyle devletine bağlansın. Devlet böyle ayakta kalır ve medeniyet inşa edilir.”
Iğdır Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kavlak ise şu açıklamalarda bulundu: “Bir devletin adının veya sisteminin hangi adla adlandırıldığının bir anlamı yoktur. Ağacın hangi ağaç olduğundan şüphe edersen meyvesine bakarsın. Türkiye’de de devletin sisteminin bir bölümünün adının laiklik olarak belirlenip bunun ‘dinlere ve dinsizlere eşit mesafede olan devlet’ diyerek tanımlanmasının bir anlamı yoktur. Fiiliyatta nasıl uygulandığına bakılır. Türkiye’de laiklik bu eşitlik tanımıyla hiç yaşanmamıştır. Yaşanan İslâm karşıtlığının laikliğin tanımıyla perdelenmesidir. Normalde dindar insanların dinlerini öğrenmek hakkı laikliğin garantisi altındayken, sırf ‘İmam-hatipleri öğrenci tercih etmesin’ deyip meslek liselerinin puanlarını düşürerek sanayinin ara eleman temin etmesini milletin geleceği pahasına yok eden bu anlayışın bu toplumla hiçbir zaman kumaşı uyuşmamıştır.”
Kaynak: Akit, 2024-11-18 Buğra Kardan
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.