Milli Eğitim Bakanlığı Türkiye'nin en eski bakanlıklarından biridir. Bu bakanlık bünyesinde çalışan personel sayısı yine diğer bakanlıklara oran oldukça fazla. Eski bir bakanlık olmasına rağmen eğitim sistemi sebebiyle sürekli hedef tahtasında oldu. Birçok konuda eleştiri aldığı gibi gelen bakanların eğitimci olmayışı sebebiyle de bir türlü halkın beklediği milli ve manevi değişimleri de pedagojik olarak yapamamıştır.
Karma eğitim ile gündemde yerini koruyan Milli Eğitim Bakan'lığı, şimdi de yeni yapılan değişiklikler sebebiyle gündeme oturdu. Biz de Habervakti olarak vatandaşlarımızın gündeminde olan bu değişikliklerle ilgili yazarımız Aile Danışmanı, Eğitimci Yazar Adnan Kalkan ile bir röportaj yaptık.
İşte ayrıntılar:
- Milli eğitim sorunları ile ilgili kısa bir özet alabilir miyiz?
- Milli eğitim bakanlığı eğitim sistemi ciddi anlamda sorunludur. Eğitim sistemi sorunlu olduğu için gelen kim olursa olsun sistem ile ilgili değişiklikler yapılmadığı sürece sadece pansuman görevi görecektir. Oysa ameliyatlık bir çok sorun vardır. Mesela çok ciddi anlamda gündem olan ve asla kabul edilecek bir sözleşme olmayan Fulbraight eğitim komisyonu ile eğitim Amerika'ya teslim edildi diye yazdık ama aksini kanıtlayan olmadı. Karma eğitim konusunda çok ciddi mağduriyetler var. Hem kız hem erkeklere ciddi zarar veriyor. Eğitim felsefesi sorunlu, meslek liseleri kan ağlıyor, meslek ortaokulları açılmalı, ders kitabı içerikleri inancımıza aykırıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliği kitaplarda etkisiz hale getirilmelidir. Yani çok fazla konuda problem var.
- Bakan Yusuf Tekin'in son açıkladığı ve resmi gazetede yayınlanan değişikliklerde sorun var mı? Özellikle açık liseye geçiş konusunda ciddi tepkiler var. Sizin bakışınız nedir?
Bakan Yusuf Tekin bey eğitimci değildir. Lakin müsteşarlık döneminden itibaren uzun zaman milli eğitimde görev yaptı. Geçmişten bir tecrübesi var. Milli ve manevi değerler konusunda da güvendiğimiz biridir.
Derin Gerçekler canlı yayını başladı! İzlemek için tıklayınız...
Son yapılan ve resmi gazetede yayımlanan değişiklikler genel anlamda faydalı olmakla birlikte, karma eğitime alternatif kız ve erkek okullarının açılışı ile ilgili bir kazanım göremedim. Üzüldüm açıkçası. Diğer taraftan,
"Örgün ortaöğretim kurumlarından açık öğretim liselerine;
a) Bu Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (ç) ve (g) bendi ile yedinci fıkrası kapsamındaki öğrenciler, evde ve hastanede eğitim verilerek öğrenim görenler ile Bakanlıkça mazereti uygun görülenler veli ve öğrenci talebi doğrultusunda ilgili okulun mevzuatında belirtilen nakil ve geçiş şartlarını taşıması hâlinde nakil ve geçiş yapabilirler.
b) Bu fıkranın (a) bendinde belirtilenler ile bu Yönetmeliğin ilgili hükümlerine göre örgün ortaöğretim kurumlarında okuma hakkını kaybeden öğrenciler dışındakiler nakil ve geçiş yapamazlar.” ibaresi ciddi bir sıkıntı teşkil ediyor.
- Fayda-zarar dengesi nedir?
- Faydası ciddi engeli olan öğrencinin açık öğretime geçmesi sağlanıyor. Lakin bu zaten vardı. Zararı ise okula başladıktan sonra okul okuyamayacağını anlayan öğrenci veya öğrencinin velisi çocuğunu okuldan alıp işe yerleştirmek istediğinde bunun önü kapanmış oldu. Mesela oğlunu liseye gönderen kırsal kesimde çiftçi bir baba, oğlunun okumayacağını görünce okuldan alıp çiftçiliği öğretecek ama yeni sistem buna müsade etmiyor. Açığa geçemezsin diyor. Aynı şekilde esnaf bir baba çocuğunun okumayacağını anladığında açığa alıp esnaflık, ticaret öğretecek ama sistem okuyan bir gencin açığa çıkışına bu şartlarda müsaade etmeyecek. Böylece hem çiftçi, hem esnaf yetişmeyecek.
- MESEM var, bu sorunu çözmez mi?
- Bakın MESEM bu ülkenin en önemli programıdır. Ahi Teşkilatı'nın günümüzdeki en yakın sistemidir. Lakin Anadolu lisesinde okuyan bir genç, direk MESEM programına dahil olamıyor. Bu değişikliklerden önce daha kolay idi. Şimdi olmaz. Önü açılmalıdır. Ülkemizin en temel sorunu üretimdir. Herkes okusun derseniz üretim biter.
- Manevi anlamda bu değişikliğin bir zararı var mı?
- Elbette var. Liseye başlayan bir genç açık öğretim lisesine geçip medrese okumak isterse bu değişiklik ile medreseye geçemez. Başta doğu olmak üzere medresede din eğitimi alan talebeler açıktan okumaya devam etmektedirler. Açık liseye geçişin zorlaşması en çok da bu kesime zarar verecek.
- Okul disiplini nasıl etkilenir?
- Bir genç okula başladıktan sonra yapamayacağını anladığı anda bırakıp açığa geçebilmelidir. Okuyamayacağını anladığı zaman açığa geçemezse diğer öğrencilere de öğretmene de zarar verir. Sınıf yönetimi ve ders verimini düşürür. Açık liseye geçişi zorlaştırmakla eğitimin kalitesi düşecektir. Disiplin sorunları patlak verecektir.
Açık öğretim lisesi ile örgün eğitim arasında devlete ekonomik yük anlamında nasıl bir etkisi vardır?
Örgün eğitimde her 20-30 öğrenciye öğretmen şarttır. Öğretmen maaşı, sigortası, ders ücreti, okul giderleri ciddi bir yüktür. Oysa 2021-22 de 1 milyon 738 bin 198 öğrenci açık öğretim okumuş. Devlete zararı ne? Sınavdan sınava öğretmen sınav ücreti ödenir. Kaldı ki örgün eğitimin açık lise ile ekonomik kıyası abestir.
Öğrencilerin gayrı resmi dershane, etüt merkezlerine, kısaca özel öğretim kurumlarına gitmesi engellenmek isteniyor, şeklinde bir algı var, bu doğru mu?
Fetöden ihraç edilen öğretmenlerin gayri resmi tabiri caizse merdiven altı kurumlara öğrencileri çektiği sebep olarak sunulduğu söyleniyor. Buna kısmen katılmıyorum. Devletimizin Milli istihbarat teşkilatı Hakan Fidan döneminde çağ atladı. Emniyet gayet iyi çalışıyor. Fetöcüler böyle kurum açıyorsa onlara yönelik çalışılır. Ama bir bütün olarak açık öğretim lisesine geçişin zorlaşması kabul edilemez.
- Hangi öğrenciler genelde açık liseye geçiyor?
- Benim gözlemim iki kesim öğrenci okurken açık liseye geçiyor: birinci kısmı, okumaktan umudunu kesen öğrenciler. Gerek disiplin gerek eğitim kalitesi için bunları açık liseye geçirmek gerek. İkinci kısım ise gerçekten bir hedefi olup bu hedefe çalışan ve okulu bir oyalama olarak gören başarılı öğrenciler geçiyor. Fen lisesinden açık öğretim lisesine pek geçiş olmuyor. Ama Anadolu lisesinden geçişler de yapılırken engellenmelidir.
- Son olarak eklemek istediğiniz konu var mı?
- Muhtemelen öğretmen odalarından öğretmenler, giden öğrencilerin artması sonucu norm ve ek ders sorunu oluştuğunu bakan beye söylemişlerdir. Bakan bey de açık öğretim lisesine geçen öğrenci sayısını öğrendi ve müdahale etti. Lakin yanlış bir müdahale oldu. Uzun vadede ciddi zararları olacak. Bakan Özer MESEM öğrenci sayısını artırmak için zaten çalışan işçileri dahil edip devlete ciddi ekonomik zarar verdi. Arkasında bu vebali bıraktı. Bakan Yusuf Tekin inşallah açık öğretim lisesine geçişin önünü kapatıp arkasında ciddi maddi-manevi enkaz bırakmaz. Ortak akılla kısacık bakanlık döneminde milli manevi değerlerimiz referanslı çalışmalar yapmalıdır. Rabbim Nesli İhyâ Medeniyeti İnşâ mefkûremize hizmet ettirsin.
Kaynak: HaberVakti.com