Hayatı boyunca İslami kuralların ödünsüzce uygulanmasından yana olan ve dinin çıkarlara alet edilmesine karşı çıkan Birgivi Hazretlerinin bir gününü talebesi Hocazade Abdünnasır Efendi şöyle özetler:
Hakikati dile getirmekten korkmayan , dürüst ve tavizsiz bir ilim insanı…
Önce Yâsin-i Şerif ve iki hizb Kur’an okuyup, iki rek’at kuşluk namazı kılar, sonra da eğer ders günü ise, altı kitaptan nakil ve tedris ettikten (anlatıp okuttuktan) sonra yine dört rekat namaz kılıp kuşluk namazını altıya çıkarırlardı. Bilahare evinin yolunu tutardı.Fakat ders günü değilse, bu defa da ders yerine altı kitabı ayrı ayrı mütalaa eder, ayrıca, İmam Gazalînin İhya-i Ulumundan okurdu. Sonra da kayluleye yatardı. Öğle namazı sonrasından ta ikindiye kadar kitap ve risale telif ve tasnifiyle meşgul olur, eğer oruçlu değilse ikindiden önce yemeğini yiyip, ta akşama kadar yine dersine devam ederlerdi.
Şeriatten zerre kadar taviz verilmesine razı olmayan Birgivi, Kur-anın para karşılığında okunup okutturulmasına, herhangi bir ibadetten para alınmasına şiddetle karşı çıkmıştır. Bu konuda zamanın alimleriyle yazılı ve sözlü münazaralara girmiştir. Hatta devrin şeyhül İslamı Ebusuud Efendinin verdiği bir fetvayı yırtıp atacak kadar cesur ve davasına sadıktır.
Ebusuud Efendi ile restleşmesinden sonra kendisine (Padişah seni cezalandırır) diyenlere verdiği cevap onun imanının ulaştığı noktayı çok iyi gösterir. Onlara cevaben şöyle demiştir: En çok verecekleri ceza şu üç şeyden başkası olamaz: Ya öldürürler, ki bu şehitliktir. Yahut hapsederler, o ise uzlet ve halvet demektir. Her ikisi de iki yoldur. Ya da sürgün ederler, ki bu da hicret ve peygamberlerin (s.a.v.) sünnetidir ve ben bunlardan sevap umarım.
Özellikle memurların rüşvet satın alınması, kadıların, muhtesiplerin ve diğer devlet görevlerinin rüşvet yemesi, ehil olmayan kişilere ve onların çocuklarına ilmi ve idari büyük makamlar verilmesi ve bu yüzden toplumda cehaletin, batıl inanışların, bidatların artması en çok karşı çıktığı durumlardı. Devleti yöneten kişilerden din görevlilerine kadar toplumun her zümresinde gördüğü bozuklukları yaptığı vaazlarda ve yazdığı eserlerde keskin bir dille eleştiriyordu. Şehzade II. Selimin hocalığını yapan ve kendisini Birgideki medreseye müderris olarak atayan Ataullah Efendiyi bile nüfuzunu kullanarak devlet işlerine karıştığı gerekçesiyle eleştirmesi onun cesaretini ve dürüstlüğünü kanıtlayan önemli bir örnektir.
Ömrünün son yıllarında İstanbul a giderek Sadrazam Sokullu Mehmet Paşayla görüşmüştür.Ona devlet yapısındaki yolsuzluklardan ve toplumdaki aksaklıklardan duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş ve bunların düzeltilmesi için nasihatlerde bulunmuştur.
On yedinci yüzyılda ortaya çıkan ve Osmanlı devletini uzun yıllar meşgul eden dinin bütün bidatlardan arındırılması gerektiğini hararetle savunan Kadızadeliler Hareketinin temel dayanak noktası Birgivinin eserleri ve fikirleridir.
Eserleri
Birgivi Hazretleri hayatının sonuna dek Arapça ve Türkçe dillerinde Altmışa yakın eser kaleme almıştır. Bu eserlerden bazıları yüzlerce yıl Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Kitapları kendisini takip eden pek çok alim tarafından şerh edilmiştir.
O devirde yaygın olan eserini bir devlet büyüğüne ithaf etme anlayışına rağmen, Birgivi hazretleri yazdığı hiçbir eserini bir devlet büyüğüne ithaf etmemiştir. Meydana getirdiği eserler daha çok halkın ve öğrencilerin ihtiyaçlarına verecek şekilde kaleme alınmıştır.
En önemli eserleri
Tarikat-ı Muhammediye: Peygamber Efendimizin (SAV) açtığı kutlu yolda onun sünnetine bağlı kalarak nasıl yürünmesi gerektiğini delillerle ortaya koyduğu bu eseri, toplumda vuku bulan batıl itikadleri, bidatları ve özellikle tasavvuf ehlinde gördüğü bir takım yanlışları düzeltmek için yazmıştır. Ancak bu sözlerden tasavvuf karşıtı olduğu kanısına varılmamalıdır. Kendiside tasavvuf ehli olan İmam-ı Birgivinin asıl maksadı toplumda ortaya çıkan sahte şeyhlerle ve tasavvuf adı altında halka sunulan sapkın inançlarla mücadele etmektir. Tarikat- Muhammediye günümüze dek pek çok kez çeşitli alimlerce şerh edilmiştir.
Vasiyetname-i Birgivi: Oldukça sade ve anlaşılır bir dille yazılmıştır. Dini öğütler içerir ve Türkçe yazılmıştır. Türk edebiyatının en ünlü vasiyetnamelerinden biri olarak bilinir. Yüzlerce yıl boyunca toplumun her zümresindeki insanların temel İslami kitabı olmuştur. 1822 yılında Garcin de Tassy tarafından Fransızcaya çevrilmiştir.
Günümüzde, imanı, fazileti ve hiçbir yanlışlık karşısında susmayan dürüst kişiliğiyle her türlü övgüyü hak eden İmam-ı Birgivi Hazretlerinin ünü ülkemiz sınırlarını aşmış olup Dünya Üniversitelerinde hakkında tezler yazılmaktadır.
Kabri kendi diktiği ulu servi ağacının altında Birginin bir kilometre kuzeyinde kendi adıyla anılan mezarlıktadır.
Her yıl on binlerce kişi tarafından ziyaret edilen bu bölge Türkiyede inanç Turizminin merkezlerinden biri haline gelmiştir.
Kaynak: Erol Şaşmaz
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.