Tunç Soyer’e Büyük Hesap: 300 Gün Yurtdışında!

Tunç Soyer’e Büyük Hesap: 300 Gün Yurtdışında, Milyonlar Buharda!

Seferihisar Belediye Başkanlığı döneminde yılın yaklaşık 300 gününü yurtdışında geçirdiği iddia edilen Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı sürecinde ise kamu kaynaklarının usulsüz kullanımı ve şeffaflıktan uzak yönetim anlayışıyla gündemde. Şaibeli ihaleler, kayıt dışı harcamalar ve denetimden uzak projeler kamuoyunun tepkisini çekerken Soyer’in siyasi kariyerinin iki dönemi arasındaki mali bağlantıların incelenmesi çağrısı yükseliyor.

İzmir’in son yıllarda yaşadığı en tartışmalı belediye yönetimlerinden biri olarak anılan Tunç Soyer dönemi, beraberinde birçok soru işareti bıraktı. Seferihisar Belediye Başkanı olduğu süreçte yurtdışı ziyaretlerinin sayısı ve süresi dikkat çekerken bu durumun kamu hizmetlerinde aksamalara neden olduğu belirtiliyor. Özellikle 2014–2019 yılları arasında toplam 300 günü aşkın bir süreyle yurtdışında bulunduğu iddiası, görev sorumluluğu ve halkın menfaati açısından ciddi bir tartışma konusu hâline geldi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilmesiyle birlikte Soyer yönetimi, kamu kaynaklarının kullanımı konusunda saydamlıktan uzak uygulamalarla eleştirildi. İhale süreçlerinde şeffaflık ilkelerine uyulmadığı, bazı şirketlerin ayrıcalıklı biçimde kamu projelerine dâhil edildiği ve milyonlarca liralık harcamanın belgelenemediği öne sürülüyor. Bu durum yalnızca İzmir halkını değil, yerel yönetimlerin denetiminden sorumlu olan tüm kurumları da harekete geçmeye zorluyor.

Kamuoyuna ve Yetkililere Çağrı

Gelinen noktada, Tunç Soyer’in Seferihisar’dan İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne uzanan siyasi kariyeri boyunca gerçekleştirdiği tüm mali işlemlerin titizlikle incelenmesi gerektiği açıktır. Harcama kalemleri, yurtdışı gezilerinin amacı ve finansmanı, ihalelerin dağılımı, projelerdeki usulsüzlük iddiaları ve kamu zararına neden olabilecek her unsur detaylı bir denetime tâbi tutulmalıdır.

Vatandaşın vergisiyle oluşan kamu bütçesinin nasıl ve kimler tarafından kullanıldığına dair hesap verilmesi, demokratik denetim mekanizmalarının işlerliği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda Sayıştay başta olmak üzere ilgili tüm denetim ve soruşturma kurumlarını göreve davet ediyoruz.

Halkın güvenini sarsan bu iddialar yalnızca siyasi değil, aynı zamanda hukuki ve vicdani bir sorumluluk taşımaktadır. Eğer ortada bir kamu zararı varsa, yalnızca Soyer değil, bu süreçte görev alan tüm yetkililerin yargı önünde hesap vermesi gerekmektedir.

Son Söz

Kent yönetimi, şahsi menfaatlerin değil, halkın refahı ve ortak geleceği için kullanılmalıdır. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve kamu vicdanı, belediyeciliğin temel direkleridir. Bu ilkelerin çiğnendiği her yerde hukuk devleti gereğini yapmalı, halkın sesi duyulmalıdır.