Medya90 Haber Sitemiz Yazarlarından Strateji ve Yönetim Uzmanı Emekli Yarbay Halil Mert'in Kazakistan Liter Gazetesinde çıkan röportajım Saule Smagulova ile röportajını siz okuyucularımızın istifadesine sunuyoruz. Keyifli Okumalar
Napolyon, "Türkler tarihten silinirse, geriye ne de yazacak hiçbir şey kalmaz" demiştir. Dünya haritasına, Türkiye'ye, Türk devletlerinin konumuna bakarsanız, o zaman bu topraklar tamamen dünyanın stratejik merkezini kapsıyor. Dolayısıyla Türk Devletleri Teşkilatı'nın toprakları, mecazi anlamda konuşursak, insanlığın yaşam kemeridir. Bildiğimiz gibi, bu topraklar küresel tarih boyunca birçok kişinin hedefi olmuştur.
Siyaset bilimciye göre, Türkiye Cumhuriyeti liderliğindeki ASSAM stratejik merkezinin eski yönetim kurulu üyesi, emekli Yarbay Halil Mert, Türklerin modern uygarlık tarihini kişileştiriyor ve 20 yıldır Türkiye tarihi misyonunun geri dönmesi için aktif olarak mücadele ediyor.
Cumhuriyetçi sosyo-politik gazete "Liter" ile yaptığımız özel röportajda, Türkiye'de 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri hakkında bir uzmanla konuştuk. ABD ve Avrupa ülkeleri yaklaşan etkinlikleri "Dünyanın Seçimi" olarak adlandırıyor.
"Türkiye'nin temel sorunu ulusal unsurların ayrılmasıdır"
- Önümüzdeki yıla Türkiye Cumhuriyeti'nin yüzüncü yılı damgasını vurur. Bu tarihi olaya modern bir siyasi olay eşlik ediyor - Devlet Başkanı'nın seçimi. Siyasi güçler bugün neye benziyor ve iktidardaki Adalet Partisi'nin yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki beklentileri neler?
- Türkiye'deki iç siyasi süreçler doğrudan dış güçlere bağlı değildir. Ancak Anadolu Türkçülüğü, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra da varlığı için mücadele etmeye devam etmektedir. Son iki yüzyılda Türkistan, Kıpçak Eli, Kafkasya ve Balkanlar'ın geniş topraklarının işgal edildiğini düşünün. Babür Türk İmparatorluğu yıkıldı. Büyük Türk devleti, Osmanlı İmparatorluğu çöktü. Toprakları önce işgal edilmiş, daha sonra bu topraklarda 64 ayrı devlet kurulmuştur. Türkler İran'ı bir buçuk bin yıl yönetti. Biliyorsunuz Türk Kaçar hanedanı orada kovuldu ve ardından Pers Pehlevi ailesi iktidara geldi. Kısacası Türk milleti en büyük yenilgiyi Birinci Dünya Savaşı'nda almıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra, mecazi anlamda Anadolu Türkleri kendilerini sarstılar ve şu anki başarılarına, denilebilir ki, bir kavgayla geldiler. Bu nedenle Adalet ve Kalkınma Partisi (AKPARTI), Türk milletinin mücadelesinin devam etmesinde ısrar etmektedir. Gerçek şu ki, Akparti, Türkiye'deki ana muhafazakar gruplardan biri olan Akıncılar ve Milliyet Gözü temelinde kuruldu ve İslam yanlısı görüşleriyle tanınıyor.
Bir diğer siyasi tabaka ise milliyetçilerdir. Bu grubun çıkarları Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) tarafından desteklenmektedir. Bu partilerin her ikisi de adayı Recep Tayyip Erdoğan olan Cumhur İttifakı'nı (Cumhur İttifakı) kurdu.
Türkiye'de uzun yıllardır ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) olmuştur. Seküler ve genellikle Batı yanlısı görüşleriyle tanınır. Benzer bir ideoloji, MHP'den ayrılan politikacılar tarafından oluşturulan İyiparti partisi tarafından da paylaşılıyor. Sandığa gidecekleri birliğe Millet İttifakı denir. Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olarak gösterildi.
Türkiye, son 40 yıldır Avrupa ülkeleri tarafından desteklenen ayrılıkçı terör örgütü Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile ciddi bir şekilde mücadele ediyor. PKK, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından terör örgütü olarak tanınıyor. Bu örgütün hatasından kaynaklanan ölü sayısı yaklaşık 40 bin kişidir ve finansmanı Türkiye'nin yıllık bütçesinden beş-altı kat daha fazladır. PKK'nın siyasi kanadı da TBMM'ye girdi. Çelişkili siyasi rotaya rağmen, mevcut muhalefet ayrılıkçıları ittifaka kabul etti. Ülkenin siyasi geleceği açısından bakıldığında, mevcut durum halkı alarma geçiriyor.
Genel olarak Türkiye'de halk hem Erdoğan'dan hem de onun liderliğindeki Akparti'den memnun. Ülkedeki üretim seviyesinin artması ve savunma sanayisinin de üst düzeyde olmasından etkileniyorlar. Örneğin Türkiye'nin dünyanın en iyi insansız hava araçlarını ürettiğini herkes biliyor.
Ancak, bugün ekonomi büyük ölçüde zayıfladı ve nüfusun satın alma gücü azaldı. Muhalefet partilerinin durumu çözmek için herhangi bir önerisi yok. Halk, bu durumdan bir çıkış yolu arayışı olarak, muhalefet partilerine bir şans verebilir. Erdoğan'ı siyasete sokan Ali Babacan ve diğer ekonomistler şimdi onların saflarındalar. Ve bu pekâlâ olabilir, çünkü Türklerin bir atasözü vardır: "Denize düşen kişi bir yılan (alg) yakalar." Muhalefet, seçmenler için kurtarıcı bir sürüngen haline gelebilir.
- Yıkıcı deprem, seçimlerin arifesindeki siyasi uyumu etkiledi mi?
- Deprem, Türkiye topraklarının 1/5'inde meydana geldi. Ülke ekonomisini olumsuz etkileyen felaket, sırasıyla AKP ve Cumhur İttifakı'nın birliğinin notlarını düşürdü. Öte yandan, altyapının restorasyonu açısından, halkın Erdoğan için büyük umutları var. Mevcut liderlik hızla yeni alanlarda köyler ve kasabalar inşa ediyor. Muhalefet elbette felaketi kendi lehine kullanabilir. Peki muhalefet etkili çözümler sunabilecek mi? Cumhurbaşkanı adayları da CHP'den ayrılan Muharrem İnce ve MHP'nin kapılarını çarpan Sina Ogan. İkinci tura da gidebilirler.
Dolayısıyla seçim sonuçları ortada. Her iki tarafta da güçlü milliyetçi unsurlar var. Ancak Türkiye'nin asıl sorunu tam da izolasyonudur. Diğer siyasi gruplarla birleşebilirlerse Türk dünyası ülkelerinin yanı sıra Türkiye'nin geleceği de daha elverişli olacaktır.
- 2023 yılında Türkiye'nin dış politika vektörünü nasıl görüyorsunuz?
- Sorunun iki tarafı var. Türk Devletlerleri Teşkilatı'na (OTS) büyük önem verilmektedir. Birincisi, faaliyetleri Türk hükümetinden bağımsız olarak yürütülmektedir. Her iki Türk siyasi grubu da, Türk halklarının birlik ve beraberliğinde kilit faktörlerden biri olduğu için OTS ile ilişkileri geliştirmeyi amaçlamaktadır. AB ve ABD ile ilişkiler de verimli bir şekilde derinleşecektir.
Hükümet değişirse Suriye ve göç politikasında, iç ekonomik yapıda değişiklikler olacak. Terör örgütü PKK'nın baskısı artabilir. Sonuç olarak, riskli siyasi kararlar ülke içinde alınabilir. Rusya-Ukrayna çatışmasında Erdoğan, Türkiye lehine etkili bir dengeleme politikası izledi. Ulusal İttifak iktidara gelirse, Batı'nın baskısı altında Ukrayna yanlısı bir pozisyon alabilir.
"Günlük siyasetin yanı sıra ulus-devlet ve ihtiyaçları da var"
- Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılımıyla ilgili mevcut durum nedir?
- Türkiye, 1963 Ankara Anlaşması çerçevesinde AB ile etkileşime girmektedir. Buna rağmen Ankara AB'ye üye olmadı. Türk halkı artık Avrupa Birliği'nin özlemlerinin ülkenin gelecekteki bağımsızlığına zarar verdiğine inanıyor. Erdoğan AB'ye katılmak için aynı çabayı göstermiyor. Ancak muhalefetteki CHP Avrupa Birliği konusunda çok hevesli.
- Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçları, görevdeki cumhurbaşkanının başarısız olması durumunda, Mersin, Türkiye'deki dünyanın en büyük nükleer santrallerinden birinin inşasını nasıl etkileyecek? Bildiğiniz gibi muhalefet bu projenin uygulanması konusunda son derece olumsuzdu.
- Gerçekten de muhalefet bu projenin uygulanmasına son derece olumsuz tepki verdi. Nükleer enerji, Türkiye'nin stratejik kararlarının sonucudur. Ülkemizin bu enerjiye ve teknolojiye ihtiyacı var. Türkiye bu kadar büyük projelerden vazgeçmeyecektir. Günlük politikaya ek olarak, devletin ulusal çıkarları ve ihtiyaçları olduğunu bilmelisiniz. Hiç kimse ücretli bir projeyi durduramaz. Halkımız milli projelere duyarlıdır. Türk insanımızın dinamik ve duyarlı olduğu göz ardı edilemez.
Erdoğan yönetimi belli bir "Türkiye iletişim modeli" açıkladı. Hükümet medyada ve sosyal medyada dezenformasyonla mücadele etmek için ne gibi önlemler alıyor?
- Olayların algılanmasını şekillendirmeye yönelik yönlendirilmiş iletişim ve medya faaliyetleri ile faaliyetlerine psikolojik askeri operasyon diyoruz. Bununla birlikte, bu ifade "Savaş" kelimesini içerdiğinden, dünyada "Bilgi" ve "İletişim" kelimeleriyle ifade edilir (değiştirilir).
Maalesef Türkiye'de bu faaliyetler yetkin uzmanlar tarafından yürütülmemektedir. Bu faaliyetin merkezinde ulusal güvenlik, geniş halk kitlelerinin yaşamları ve yansımaları hakkında farkındalık olmalıdır. Türkiye'de kişisel kazanç ön plana çıkıyor. Bu da, toplumda marjinalleşmenin büyümesi için bir tuzak yaratır.
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), dizi ve belgesellerle mirasın genel bilincine ve anlatısına katkıda bulunuyor. Türk dünyasında faaliyet gösteren TRT AVAZ kanalı, ortak değerleri mükemmel bir şekilde yansıtmaktadır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.