ZÜLEYHA ÇAĞLAYAN

Tarih: 08.07.2024 23:11

15 TEMMUZ’A DOĞRU YENİ TÜRKİYE

Facebook Twitter Linked-in

Her şey olup bittikten sonra CIA şefleri darbe kontrollüydü dediler. Alman istihbarat şefleri aynı repliği geçtiler. Bizim genel müdür eskisi  de sufleyi  aldı aynını söyledi.

Darbeden aylar önce ABD'de yayınlanan birçok makalede CIA şefleri darbe yapılacağı imasında bulunuyorlardı. İçerdeki Fetöcüler günler öncesinden müjdeler verip , yakında herşeyin çok güzel olacağını söylediler.
Fetö firarisi Emre Uslu  22 temmuz 12 Eylül arası biletimi alın diye tiwitler attı. Tuncay Opçin, darbeden bir gün önce "yatakta basıp şafakta asacaklar" tiwitini paylaştı.Osman Özsoy adındaki haşhaşi bir profesör darbeden bir ay önce bir televizyon kanalında "şu sıra bir albay olmayı çok isterdim, sürece daha çok katkım olurdu" dedi.
Başka bir televizyon kanalında Ahmet Altan ERDOĞAN’ın "darbe yapılması için ne lazımsa hepsini yaptığını" kısacası hak ettiğini söylüyordu.

Darbeci cuntanın kendilerine verdiği isim "yurtta sulh konseyiydi" partisinden ayrılıp efendilerinin emri ile başka bir parti kurup  içinde bulunduğu hareketi bölen 15 Temmuz’da başbakanım diyen muhterem sonrasında MHP'yi de ele geçirmek için harekete geçmiş, YURTTA SULH sloganıyla Türkiyeyi arşınlıyordu.

ERDOĞAN’ın başını almaya yeminli bu ihanet şebekesinin elemanları bütün  bu işleri ERDOĞAN’ın emriyle mi yaptılar,  bunca lafı onun emri ile mi söyleyip yazıp çizdiler. Tabiki hayır, bağlı oldukları otoriteden aldıkları talimatları uyguluyorlardı.

O gece İncirlikten kalkan tanker uçaklar, darbeci pilotların kullandığı Türk milletine bomba yağdıran Türk Silahlı Kuvvetlerinin uçaklarına  yakıt ikmali yaptı. Büyük adada CIA uzmanları toplandı.
Kıbrıs Rum kesiminde İngiliz birlikleri herşeye hazır olarak bekletildi. Kandilden Türk askerine karşı hiç bir saldırı yapılmaması için telsiz talimatı geçildi.
Suriye sınırımızda PKK ve DAEŞ mangaları hazır kıta bekletildi. O gece CIA'nın yan kuruluşu STRATFOR Erdoğanın uçağının koordinatlarını yayınladı. Darbeden üç gün  önce herkes Recep Tayyip Erdoğan’ın yerini bulmaya  odaklanmıştı. Hatırlarsanız tespit edilen otel bir kaç gün önce basına servis edildi. 
Darbeden birkaç gün sonra ABD başkosoluğundan Adil Öksüz arandı, bilgilendirildi, talimat verildi.

Yani yüzde yüz kontrollu bir darbe ve hatta işgal teşebbüsüydü. Ama kontrol kimdeydi ? Tabiiki ABD-İngiltere, İsrail,Almanyanın başını çektiği AB ve NATO'nun kontrolündeydi!!!

Yoksa  ERDOĞAN bütün bu merkezleri emri altına almış ve onlara darbeden önce ve darbe esnasında istediklerini yaptırmış ise o takdirde tüm dünya ülkelerinin de Lideri Recep Tayyip ERDOĞAN değil midir? O zaman dünya lideri sözüne gocunanlar ile bunun kontrollü darbe olduğunu söyleyenlerin kendi içlerindeki açıklanması mümkün olmayan bu çelişkinin nedeni nedir?  Onların  iddiaları Recep Tayyip ERDOĞAN’ın bizim söylediğimizden de daha etkin ve yetkin bir lider olduğunu teyit etmez mi?    

Bir dünya Lideri kendisine neden darbe yaptırsın? Dünya üzerindeki bunca güç odağını kontrol edebilen birisi  zaten ne isterse yapabilir. Bunun için darbe tiyatrosuna ihtiyaç duymaz değil mi?

Peki ya bu sözüm ona Recep Tayyip ERDOĞAN’ın kontrolünde yapılan darbe gösterisinde bu gösterinin diğer ortaklarını hangi akla hizmet ülkemize müdahale etmeye, ERDOĞAN’ı devirmeye, ekonomik yaptırım uygulamaya davet ediyordu bu insanlar, İnsan ortağına yapar mı bunları eğer birlikte hareket ediyor ise?

Bu soruların da dışarıdan güdümlü bu siyasi ve ekonomik manevraların da sonunun gelmeyeceğini biliyoruz artık. Tıpkı darbeden yıllar sonra bir mafya bozuntusunun kiralık ağzı ve derin yapıların Kurnaz aklı ile dönemin iç işleri bakanı Süleyman SOYLU’ya karşı yapmaya çalıştıkları darbe gibi. O günlerde seyrettiğimiz bir kaç yıl sonrasında da yine daha paçavra başka bir mafya müsveddesi ile başarı kazanması için tekrarlanarak piyasaya servis edilen fetö tipi  onlarca yüzlerce yalan, iftira ve algı gibi…. Darbe sonrası başarılarıyla terörün kökünü kazıyan bir önceki dönem İçişleri bakanı milletvekili Süleyman SOYLU’nun bu günlerde de yasa dışı mihraklarla irtibatlı gösterilmeye çalışılması gibi. Ne diyordu İngiliz sefiri Heckler “Ne kadar çok yalan söylersek Abdülhamid'i devirmek o kadar kolay olur, çünkü hangi yalanı düzelteceklerini şaşıracaklar" 
Surlarda gedik açmayı amaçlayan top atışları gibiydi her bir yalanları… Kalenin en muhkem surlarında…  

15 Temmuza tekrar dönmek üzere bu güne yeni Türkiye’ye geliyorum. Bu gün darbenin başarısız olmasının nedenini iyice gözlemleyip rapor etmiş tüm darbe unsurları Türkiye’nin çöküşü konusundaki başarının dağılma ile geleceği kabulü ile son yıllarda açık açık dillendirdikleri ekonomik saldırılarına devam etmektedir. Halkın refah düzeyindeki düşüşün önce hükümeti ardından da  Türk birlik beraberliğini vuracağını düşünen malum zihniyet bir diğer enstrüman olarak sosyal dokuyu farklılaştıran ve ülke ekonomisinin bozulmasına bir gerekçe olarak gösterdikleri göçmen/ mülteci sorununu da kullanmaya başladılar.

Aslında bu sorunların neden sonuç ilişkileri sağlıklı bir bakışla gözlemlendiğinde 15 Temmuzun mimarlarının hem neden faktörlerinin içerisinde hem ulaşılan sonucun tam merkezinde bulunduğu görülmektedir. Yani bu malum komplike yapının eseri olan  bu kriz yine onlar tarafından şekil verilip derinleştirilmektedir. Çünkü mülteci krizinde Türkiye’yi bir bariyer olarak kullanarak bir yandan ülkelerini koruyan diğer yandan Türkiye’yi büyük bir sosyal karmaşanın  içine atan batı bir taşla iki kuş vurmayı hedeflemiş ekonomik krizle birleşen mülteci krizi nedeniyle  bir anlamda bir miktar başarı da sağlamıştır. Türk milletinin mülteciyi Ensar kabul eden bir parçası ile sosyal dokunun bozulduğu iddiasındaki Arap düşmanı bir diğer parçası arasındaki görüş farklılığı vesayetçi odakların yeni ayrıştırma aparatlarından biridir. Bir başka aparat olan ekonomik  krizin derinleşmesine hizmet eden örgütlü ve küresel çetelerin hizmetine girmiş kartellerin ise bir kısmı aidiyet hissi duydukları evanjelistlere hizmet ederken bir diğer kısmı  neye hizmet ettiğinin dahi farkında değildir.

Gelinen noktada darbenin şekli, şemali, kullanılan aparatlar değişmiş olsada amaçlanan sonuç aynıdır. Göç politikası ve ekonomik kriz kullanılarak milletin devletine karşı duyduğu güvende, birlik ve beraberlik ruhunda bir çöküş amaçlanmış Osmanlı’dan bu yana kullanılan faylar derinleştirilmeye çalışılmıştır.  

Biz ancak karşımızdaki düşmanın nereye nişan aldığını, nereden saldıracağını  bilirsek koruyabiliriz kendimizi. Bir zamanlar hedef alınan mezhepsel  farklılıklardı, etnik farklılıklardı, siyasi görüş farklılıklarıydı bu gün  göç politikasındaki kabuller ile sosyolojik kabuller arasındaki farklılıklar alındı hedefe. Ve bu faylar her geçen gün bir miktar daha kırılıyor.  

Bu vesayetçi zihniyetin kolay kolay yok olmayacağını ve vazgeçmeyeceğini  biliyoruz ama tek bir Türkiye olduğunu da biliyoruz. Ne toprağımızı ne irademizi ona buna peş keş çekemeyiz. Peşkeşçilere de göz yumamayız. 15 Temmuz bir başkaldırı bir kurtuluş destanıydı. Zincirlerinden kurtulan vesayete dur diyen milletin isyanıydı. Türk milleti Osmanlı’dan beri defalarca kez yenilmişti bu vesayetçi akla. 15 Temmuz ise ilk aydınlanma ilk zafer  idi. O gün tekrar kazandığımız milli onurumuz ve irademizdi. O gün canımızdan can vererek sağladığımız kazanımlarımızı bu gün ekonomik saltolara kurban etmemeliyiz.


Bu memlekette 15 Temmuz darbe ve işgal gecesini ve sonrasındaki  tüm kumpasları, senaryoları yaşayıp gören,  duyan bir insan, halen o gecenin kontrollü bir tiyatro gösterisi olduğunu  söylüyor, ekonomik operasyonlara, devleti, hükümeti dağıtmaya yönelik algılara saldırılara inanıyor ise ya mercimek kadar aklı vardır,  yada  önüne atılan yemin büyüsüne fazlaca kapılmış arkadan geleceklerin hayali ile şaftı kaymıştır. Yada  bu darbeyi kurgulayanların, bunca oyunu sahneleyenlerin değirmenine bir nedenle su taşıyordur. Onun için diyorum ki hali hazırda darbeye ‘kontrollü’ diyen, Recep Tayyip ERDOĞAN’a ‘tiyatrocu’ diyen, Süleyman SOYLU’ ya ‘mafya bağlantılı’ diyen müfteriler; bizim aklımızla alay etmeyin,  zira belli ki sizde ya yok yada  kiraya verilmiş!!!!

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —