*Merkez üssü Kocaeli,Gölcük olan 1999 Marmara depreminin üzerinden 25 yıl geçti.Marmara bölgesini içine alan, Richter ölçeğine göre 7.6 şiddetindeki depremde yaklaşık 18.000 ölü,24.000 yaralı ve sakat olmuştu. 134.000 bina yıkılmış, 600.000 kişi evsiz kalmıştı. Gölcük Değirmendere sahilinde yaklaşık 4 dönümlük saha üstündekilerle beraber denize gömülmüşdü. ‘Hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür’ (insan unutkandır ve çabuk unutur.) denilmiştir.İnsanımızın çoğu bunları unuttu ve artık depremden bile bahsetmiyor.Sadece yazılanları merak edip okuyanlar ve bir de dalgıçların resimlerini çektiği su altında kalan vapur iskelesi, otel,binalar,çınar ağacı,otomobil vs kalıntıları şahitlik yapıyorlar.Bir zamanlar dinlenen insanlara ,oynayan çocuklara eğlence ve seyrangah olan parklar,şimdi denizin altında,sanki kabre girmişte kıyameti bekler gibi duruyorlar.
*17 Ağustos 1999 da Sakarya-Akyazı'daydım.Depremi, çocuklarımla beraber bizzat yaşadım. Depremi ancak yaşayanlar bilir.Gece uykum kaçmıştı,balkona sırtüstü uzandım.Dolunay çıkmış, gökyüzü berrak, yıldızlar ışıl,ışıl sanki bir şehrâyin var.Allah-û Teâlâ'nın Azametini tefekküre dalmıştım.Ne kadar zaman geçmiş farkında değilim.Daldığım alemden bir "KÜTTT..." sesiyle kendime geldim. Kendi kendime ' gecenin bu saatinde bu kamyon burada ne arıyor? Şoförü sarhoş mu, ne?’ Diyerek binaya kamyon çarpmış gibi algıladım.Birkaç saniye geçti-geçmedi ki o korkunç sarsıntı başladı.Aman Allah'ım!!! Deprem bu dedim.Sonra çağrışlar-bağrışlar...Aman Yarabbi!!! O,ne haldi? 6×10`21 yani 6×10 milyar×10 milyar ton ağırlığındaki uzay gemisi gibi Dünya, saatte 107.000 km.hızla giderken korkunç bir turbülansa girmiş gibi sallanıyordu. Azâmet-i İlâhîye karşısında koca dünya tir,tir titriyor,zangır,zangır sallanıyordu.Sanki Yer dile gelmiş de kıyameti haber veriyordu (1,2,3).Can derdine düşen insanların bağırış, çağırışları kulakları deliyordu.
*Acılı günlerde insanlar genel olarak makul düşünemezler ve çok kere de tehevvürle davranırlar.Bu yüzden bu elim facıayı herkes farklı şekilde değerlendirdi. Ve halen de öyle değil mi….? Kimileri, depremleri ‘Kader’e bağlıyor’, kimileri de ‘bunu tamamen maddi, beşeri planda düşünerek hüküm veriyorlar.Kimileri sorumlu arıyor, kimileri de sorumluluğu üzerine hiç almayıp, başka yerlere havale ediyor. Ama unutulmaması gereken bir gerçek var ki, o da, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğudur.Bu gerçek hiçbirzaman unutulmamalıdır. Herkes, özellikle de sorumlu mevkilerde olanlar bu gerçeği düşünmeli ve uhtelerindeki sorumluluklarını yerine getirmelidirler.
*Sevgili dostlar,biran düşünelim! Para-mal, makam-mevki,menfeat için birbirini Boğazlayan, fitneler,savaşlar çıkarıp binlerce,milyonlarca insanı çocuk,kadın,yaşlı demeden hunharca katleden,her türlü zulmü fütursuzca irtikap eden insanlar, acaba herkesin can derdine düştüğü bu dehşet anında önlerine tonlarca altın konsa dönüp bakabilirler mi?
Zannetmiyorum ki baksınlar! O zaman niçin insanlar bu zelzelenin Kebiri olan kıyâmeti düşünmezler de altın-para için hem Dünyalarını,hem de Ahiretlerini yıkarlar? Bu ne büyük gaflet sarhoşluğudur Yarabbi ….!
Marmara depreminde ve daha sonra vuku bulan depremlerde ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
Allah-û Teâlâ, Arzî ve Semâvî afetlerden Milletimizi ve tüm insanları muhafaza eylesin.
(1):"Yer şiddetle sarsıldığı,dağlar parçalandığı,dağılıp toz duman olduğu zaman"(vakıa-4,5).
(2):"O gün her insan topluluğunu önderleri ile çağıracağız"(isra-71).
(3):"Herkim zerre miktarı Hayır işlemişse onu görecek ve herkimde zerre miktarı şer işlemişse oda onu görecektir"(zilzâl-7,8).