Bunun nedenini anlamakta zorlanmamak lazım. Adamlar geleceğin Türkiye'sine yatırım yapıyor.
Bugüne mahsus yaşadığımız bir olay değil bu.
Mesela 1961 yılında Sovyetler Birliği'nin komünizmi yaymak için tüm dünyada giriştiği ideolojik istilayı durdurmak amacıyla ABD harekete geçmişti. Peace Corps diye bir proje başlattılar. CIA bu proje kapsamında kurslar açtı. Tam 200 bin gönüllü öğretmen eğitimden geçirildi. Güya geri kalmış ülkelerin halklarına gönüllü olarak eğitim yardımı yapacaklardı. 200 bin CIA eğitiminden geçmiş gönüllü öğretmen dünyanın her köşesine dağıldı. CHP iktidarının lideri İnönü 1962'de seve seve Amerikalılarla anlaşma imzaladı. Bu anlaşma kapsamında tam 1460 CIA eğitiminden geçmiş Amerikalı gönüllü öğretmen ordusu Türkiye'ye girdi.
Yetiştirilmiş elemanlar kasabalara kadar gittiler, okullarda el üzerinde tutuldular.
Adamlar Amerikalı'ydı. Vay be idi durumlar. Hayatlarında ilk defa yabancı görenler çoğunluktaydı. CHP'liler, bu CIA ordusunu kasabalarda iyi ağırlamak için birbiriyle yarıştı. O elemanlardan ikisi onbin nüfuslu bizim kasabaya da geldiler. Okul birincilerinin evlerine daldılar. "Sizin çocuk harika. Çok zeki. Lise ve üniversite masraflarının tamamını Amerikan hükümeti karşılayacak. Cebinizden bir kuruş çıkmayacak. Çocukları bize verin, ABD'ye götürelim" dediler. Hatta okul sonrası iş garantisinde dahi bulundular.
Kararsız kalan velilere adeta yalvardılar. O herifler bizim eve bile geldi. Rahmetli babam "Bunların iş garantisi dediği okul sonrası CIA'de çalışmak.
Oğlumu asla ajan yapmam" diyerek reddetti. Babam tarihini iyi bilen biriydi. Abdülhamid Han döneminde çok sayıda gencimiz ilim ve fende eğitim alsın, memlekete yararlı olsun diye yurtdışına eğitime gönderilmişti. Bunlar içinde askerler de vardı. Çoğunluğu istihbarat örgütlerinin kucağına düştü. Balolara dansa götürüldü, alkol ile tanıştırıldı, kadınlarla eğşlence hayatına sokuldu.
Finalde Mason localarına girip üstad oldular. Birer ajan ve Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkmak üzere memlekete döndüler. Verilen görevleri muazzam operasyonlarla yerine getirdiler. O devşirilmiş elemanlar sayesinde Osmanlı 1. Dünya Savaşı'na sokularak parçalarına ayrıldı. Osmanlı topraklarındaki enerji rezervleri dünyada hiçbir yerde yoktu. O rezervlerin olduğu her karışı devşirilmiş elemanların başarılı çalışması sonucu yabancı şirketlerin hakim olacağı devletlere dönüştürdüler. Bugün Türkiye enerji bağımlısı bir ülke haline, Osmanlı'yı bölmeden önce yapılan devşirme planları ile getirildi. Adamlar 100 yıl sonrasına göre plan yapıyordu.
1. Dünya savaşında devşirilmiş Osmanlı Mason paşalarını kaybedecek olan Almanlara yamanmamız için yetiştirdiler. 2. Dünya Savaşı'nda da Almanları yerle bir edip işgal ettiler. Savaş mağlubu artık esir bir ülkeydi.
Tüm zengin şirketleri, savaş mağduru Yahudilere verip, CIA ile de hücrelerine kadar girerek köleye çevirdiler.
Almanya'da ilginç bir haber vardı dün. 10 yaşında bir çocuk Filistin bayrağı taşıyor diye tutuklanmıştı. Bize AB insan hakları, hukuk, demokrasi, ifade özgürlüğü dayatması yapıp birliğe sokmayan Almanya, çocuk haklarında bile İsrail aleyhine ufacık bir gösteri olsa acımasızca dalıyordu. 10 yaşındaki çocuğu bile hapse atacak kadar devşirilmiş bir sistemin köleleriydi onlar.
Hatta Almanya'da yeni bir vatandaşlık yasası yürürlüğe girmek üzereydi. Vatandaşlık kanununda İsrail'in var olma hakkını kabul etme şartı vardı.
Sen 10 yaşında bile olsan Filistin bayrağı taşıdığın an sille tokat kelepçeyi takarlardı. İsrail olunca akan suların durduğu, insan hatta çocuk haklarının üzerinde tepinildiği bir sistem kurulmuştu. Bugünlere kolay gelinmemişti. İki dünya savaşında da tam 50'şer milyon insan öldürülerek şimdiki düzene yatırım yapılmıştı. Şu anda Almanya'da iktidara kim gelirse gelsin, perde arkasında ele geçirilmiş şirketlerin yetiştirilmiş elemanlarından onay almak zorundaydı.
Dünyanın en zavallı ülkelerinden biriydi Almanya artık. 10 yaşındaki çocuğu bile tutuklayacak kadar köleleştirilmiş bir ahmaktı hem de.
İnönü'nün büyük iştahla Washington ile imzaladığı anlaşma gereğince Türkiye'ye gelen Amerikalı CIA gönüllüsü 1460 öğretmen bu ülkeden sadece devşirmek üzere çocuk toplamamıştı. Nerede kamplaşma, ötrekileşme, ayrışma var diye raporlarlar yazdılar. Bunlardan tam 400'ü seve seve ve koşa koşa Tunceli, Diyarbakır, Hakkari, Van gibi illere giderek çalıştı. Tam 62 yıl önce PKK'ya yatırım yapıp bugünlere getiren bir ülkeden bahsediyoruz. Tabii ki 2024'e gelindiğinde Marksist- Leninist,Komünist-ateist bir örgüt nasıl kapitalist Amerikan ordusunun terör kolu oldu diye düşünenler var. Halbuki yıllar öncesine dayanan bir yatırımın meyveleri olduğunu anlamak zor değil ki. İngiliz elçi yıllar önce Türk generallerine brifing veriyor ve "FETÖ'yü biz kurduk" diyordu. Bizim generaller "Bunu neden açıklıyorsun" diye soruyordu. İngiliz elçi "Şu anda açıklamamda mahsur yok.
Çünkü FETÖ'yü elimizden ABD aldı. Artık CIA'nın kucağında" diyordu. Terörist PKK'nın elebaşısı Öcalan da "Bize en akılcı yaklaşan İngiltere'dir.
Med tv'ye yayın hakkı verdi.
Bizi destekledi. Gizli olarak en büyük destek hep İngilizlerden gelmiştir" diyordu. Haklıydı.
PKK zaten Londra'daki Tapınakçı merkezi Chatham House'da kurulmuştu. Kurucu 22 komünistten 10'unu CHPli Türkler oluşturuyordu. Ardından ABD'nin gönüllü öğretmenler sayesinde Güneydoğu'dan topladığı çocuklar, ilerleyen dönemde bu kurucuların büyük bölümünü infaz ederek Öcalan'ı kenara ittiler. Örgütü ele geçirip Washinton'a bağladılar, Pentagon'un terör ordusu olmasını sağladılar. Türkiye ve çevresindeki ülkeler ne kadar bölünürse İsrail'in güvenliğine büyük katkı demekti bu. Yıllar öncesinin planlarına yatırım yaptılar. Bu ülkede CHP'yi bile PKK'nın siyasi kanadı HDP'ye yamadılar. Gönüllü öğretmenlerin Türkiye taraması 62 yıl sonra meyvelerini verecekti tabii.
Şimdi ABD'de okumaya gidip orada kalmış ve kendini "Beyaz Türk" ilan etmiş CHP sevdalılarının İsrail lobilerine koşup, oralardan çıkmamasını yadırgamıyorum.
10 yaşındaki çocuğu Filistin bayrağı taşıdı diye tutuklatan AKIL, Türkiye'nin dünyada en büyük İsrail karşıtı hamleler yapmasına seyirci mi kalacak?
Tabii ki gelecek yıllara yatırım yapacaklar. Önemli olan bizim ne yapacağımız? Bekir Hazar