Bunun için; öncelikle ince hesaplarla düşünülmüş bir tesisat projesine ve bunu tasarlayacak uzman bir mühendis kadrosuna ve bunları döşeyecek maharetli tesisat işçilerine ihtiyacımız olacak öyle değil mi?
Gelin bu projeyi biraz daha karmaşıklaştıralım.
Bu döşeyeceğimiz tesisat öyle bir tesisat olsun ki binanın her tuğlasına kadar su taşıyabilsin. Ayrıca bu tesisat ömürlük olsun. Tesisatın bir yerinde herhangi bir sorun olduğunda kendi kendini onarabilsin.
Sizce böyle bir sistem mümkün müdür? Mümkünse yeryüzünde bir örneği var mıdır?
Evet böyle bir sistem var! Böyle mühendislik harikası binalar hem de gözümüzün gördüğü her yerdeler. Nerde mi? Elbette ki ağaçlarda…
Ağaçlarda, suyun topraktan en uçtaki yapraklara kadar dışarıdan hiçbir müdahale olmadan taşınması mucizevi bir olaydır. Mesela 15 metre boyunda bir ağaç bir yaz gününde yarım ton kadar su topraktan yapraklara kadar taşıyıp buharlaştırılabilmektedir.
Bu mükemmel faaliyetin gerçekleşmesi için ağaçlar köklerinden başlayıp en uç tepe noktalarına kadar böyle muhteşem bir boru sistemi ile donatılmışlardır. Su, ağacın köklerinden gövdesine ve dallarına doğru uzanan ultra ince borulardan kurulan bir sistemle taşınmaktadır. Yani ağaçların o odun gibi sert gövde ve dalları içerisine hücrelere kadar uzanan kılcal su boruları döşenmiştir. Evet hem de çapları yaklaşık 0.006-0.25 mm genişliğinde olan milyarlarca belki sayısını rakamlarla ifade edemeyeceğim sayıda ultra ince borular. Öyleki milimetre karede yüzlerce ve bazı bitkilerde 1000 civarı ultra kılcal borular bulunmaktadır.
Bu kadar ince boruları odun gibi sert ağaç gövdelerinin içine yerleştirmek ve bu boruları bitkinin her noktasına ulaştırmak, her mevsim yeniden açıp kapamak ve tazelendirmek sonsuz bir ilim ve maharet gerektiriyor. Böyle bir boru sistemini ağaçlara yerleştirebilmek için Botanik, Anatomi, Morfoloji, Fizyoloji, Biyokimya ve Fizik bilimlerinin yanı sıra İnşaat, mimarlık ve makina mühendisliği gibi bilimlerden de anlamak gerekmez mi?
Böyle bir sistemi akıl ve ilimden yoksun ağaçların tasarlaması, hatta hayatiyeti bile yoksun “odun” dediğimiz yapıların yapması mümkün müdür? Ya da bu tasarımın evrim sonucu tesadüfen ortaya çıktığını ya da akılsız-ilimsiz doğanın seçip yaptığını iddia etmek aklı tatmin eder mi?
O halde bizler, bu mucizevi olayların mekanizmalarını ilmi yöntemlerle inceleyip, araştırıp, öğrenmeli ve bu olayların arkasındaki asıl iş gören Kudret elini de görüp hayranlığımızı ifade etmeliyiz.
NOT: Konuyla ilgili videoyu izlemek için https://www.youtube.com/watch?v=bVa3ZM_UWxo adresini ziyaret ediniz.