İyi bir toplum oluşturmanın ahlak şartı, insanın kurduğu ilişkiyle hayatı sürdürmesidir. Toplumsallaşmak ve kendini gerçekleştirmek için, birey olduğunun farkında olmak ve diyaloglarla kültürün devamlılığını sağlamak gereklidir. Bunlar, aynı zamanda bulunduğu topluma aidiyetlik duygusu kazandırır. Din, sanat, dil, örf ve gelenek, kültür sayesinde zamanda akar. Bunlar, toplumun değişmez yüzüdür. Bir de değişen yüzü vardır. Adam öldürmek ve hırsızlığın kötü, anne ve babaya saygı ise toplumların değişmez yüzüdür. Bunlar, iç dünyada saklı doğal ahlak ilkeleridir. Değişen şey, kültürel öğeler ve dini anlam yüklenmiş geleneklerdir. İnsan, bunlarla dengeli yaşamın peşindedir. Temel gayesi, uyum ve dengeyi sağlayacak ahlaki davranışlar sergilemektir. Çünkü dengesizlik ve uyumsuzluk, kaos doğurur. Bunun için istenen, insanın değişmez, ortak doğası ve ahlakı üzerine bir düzen kurmaktır. Bu düzen kurma eylemi onun sorumluluk bilincidir. Bu bilinç sayesinde toplumu aşan istek ve arzulara sınır tutar.
Eğitim ve Öğretimde Ahlak
Eğitim ve öğretim, bireyin ahlaki gelişiminde önemli bir rol oynar. Bu eğitim, ayrık değil, bileşik eğitim şeklinde olmalıdır. Ayrık eğitimde, hayata dair her şey, ahlaktan ayrı bir şekilde değerlendirilirken, bileşik eğitimde ahlak ile eğitim iç içe geçer. Sevgi, merhamet ve adalet üçgeninde bir eğitim anlayışı geliştirilmelidir. Örneğin; Korona virüs hastalığının yaygın olduğu yıllarda, sağlık malzemelerine güçlü ülkelerin zorla el koyduğuna şahit olduk. Özellikle Amerika’da, fakir insanların, zenginlere göre ikinci sınıf görüldüğü ve İtalya’da yaşlıların bakım evlerinde ölüme terk edildiklerini izledik. Bütün bunlar, ahlaki yoksunluğun birer örneğidir.
Ahlaki Yoksunluğun Sonuçları
Bu yoksunluk, ahlakın toplumsal bilinçten ziyade, sadece kanun olarak görülmesine yol açmaktadır. Kısacası, ahlakın her şeyin iç dünyasını oluşturacağı bir sistem ile ancak iyi bir toplum düzeni kurulabilir.