Adnan KALKAN

Tarih: 16.11.2024 00:29

Aileyi Yıkan Unsurlar ve Ailenin Yeniden İhyâsı

Facebook Twitter Linked-in

Ailenin Korunması İçin Kapsamlı Adımlar

Ancak, bazı yasal düzenlemeler ve sosyal yaklaşımlar aile yapısını ciddi anlamda zayıflatmaktadır. Hatta aile kurumunu derinden sarsmakta ve büyük yıkıma sebep olmaktadır. Bu nedenle, toplumu köklerinden güçlendirmek için aile konusunda köklü değişiklikler gereklidir. Bu değişiklikler bir an önce yapılmazsa aile kurumumuz onarılamaz hasarlar alacaktır. Gerek basın gerek medya gerekse zararlı kurum ve kuruluşlar tarafından verilen hasar ancak kökten değişikliklerle onarılması mümkün olacaktır.

1. 6284 Sayılı Yasa Derhal Kaldırılmalı

6284 sayılı yasa, aile içi şiddetle mücadelede önemli bir rol oynamış gibi görünse de, uygulamadaki sorunları aileleri yıpratmaktadır. Yasa, çoğu zaman tek taraflı yorumlanmakta ve aile birliğini tehlikeye sokmaktadır. Kadınların güvenliğini sağlamak elbette önemlidir, ancak bu, aile içi dengeleri bozmadan, İslami prensipler ve milli değerler göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. Aile içi sorunların çözümünde arabuluculuk ve danışmanlık sistemlerinin güçlendirilmesi, yasanın kaldırılması durumunda daha kalıcı çözümler sunacaktır. Böylece aileler dağılmadan, karşılıklı anlayışla sorunlar çözülebilecektir. Nitekim İstanbul sözleşmesi uygulama kanunu olan bu yasa sözleşmenin kalkmasıyla anlamını yitirmiştir. Diğer taraftan kadını korumayı vadederken 2 milyona yakın yuva yıkmıştır. Aile bir bütün olarak korunmalıdır.

2. Kadının Kanıtı Esastır İptal Edilmeli (Haklının Kanıtı Esastır)

 

Mevcut hukuk sisteminde "kadının beyanı esastır" ilkesi (şimdi kanıtı), haksız mağduriyetlere neden olabilmektedir. Bunu kullanarak zarar vermek isteyenler yüzünden masum insanlar ciddi mağduriyetler yaşamıştır. İslami hukukta da görüldüğü gibi, adaletin temel prensibi delil ve şahitliktir. Hiçbir şahsın cinsiyeti, bir durumu haklı ya da haksız kılmamalıdır. Kanıt ve delillerin esas alınması, toplumda adalet duygusunu güçlendirecek ve haksız yere ceza alan kişilerin sayısını azaltacaktır. Bu değişiklikle, adaletin temel ilkesi olan “Haklı olanın kanıtı esastır” ilkesinin uygulanması sağlanmalıdır. En tesirli çözüm ise iftira atanların söz konusu aynı ceza ile cezalandırılmasıdır.

 

 

3. Aile Bakanlığını Saran Feminist Dernekler Uzaklaştırılmalı

Aile Bakanlığı, toplumun temeli olan aile yapısını korumak için var olmalıdır. Şu anki aile bakanı müspet fikirli olmasına rağmen feminist yapıların baskısı altında kalmaktadır. Feminist derneklerin etkisi, bakanlığın aile birliğini korumaktan ziyade yer yer bireysel hakları ön plana çıkarmasına neden olmaktadır. Aile Bakanlığı, milli ve manevi değerler doğrultusunda aile yapısını güçlendirecek politikalar üretmelidir. Feminist ideolojilerin aileyi bireycilik temelli bir yaklaşımla ele alması, ailenin özünü zayıflatmaktadır. Bu nedenle, bakanlığın politika üretiminde İslami değerleri ve geleneksel aile yapısını esas alan kuruluşlarla çalışması gerekmektedir. Feminist sözde özgürlükler değil adalet odaklı çalışmalar üretmelidir.

4. Eşcinsel Sapkınlık Terör Suçu Sayılmalı

Toplumumuzun milli ve manevi değerleri, aile yapısının korunmasını şart koşar. Eşcinsellik, İslam’da açık bir şekilde yasaklanmış ve toplumun ahlaki yapısını bozucu olarak değerlendirilmiştir. Bu nedenle, eşcinsel eğilimlerin teşvik edilmesi ve normalleştirilmesi, toplumda ciddi manevi ve sosyal sorunlara yol açmaktadır. Eşcinsel sapkınlıkların terör suçu sayılması, toplumun ahlaki yapısını koruma yönünde önemli bir adım olacaktır. Böylelikle, genç nesillerin doğru yönlendirilmesi ve toplumun aile odaklı yapısının korunması mümkün olacaktır.

5. Zina Suç Sayılmalı

Zina, İslami değerler çerçevesinde büyük bir günahtır ve toplumun manevi temellerini sarsan bir olgudur. Toplumun ahlaki yapısını korumak için zinanın suç sayılması ve caydırıcı yasalarla desteklenmesi gereklidir. Zina, aile içi güveni ve sadakati sarsan bir eylemdir. Zinanın yasalar önünde suç sayılması, evlilik dışı ilişkilerin önüne geçecek ve aile yapısının korunmasına yardımcı olacaktır. Bu sayede, toplumda ahlaki yozlaşmanın önüne geçilerek, milli ve dini değerler daha güçlü bir şekilde yaşatılacaktır.

6. Okullarda Aile Birliği Dersi Okutulmalı ve Aile Danışmanları Derse Girmelidir

 

Eğitim sistemi, gençleri sadece akademik açıdan değil, aynı zamanda toplumsal ve ahlaki açıdan da yetiştirmelidir. Okullarda aile birliği dersinin okutulması, gençlerin evlilik ve aile yapısını daha iyi anlamalarını sağlayacaktır. Bu dersleri aile danışmanlarının vermesi, öğrencilere aile içi ilişkiler ve iletişim konusunda rehberlik edecek ve bilinç uyandıracaktır. İslam’ın aileye verdiği önem göz önüne alındığında, bu derslerin müfredatta yer alması gençlerin sağlam temeller üzerine aileler kurmalarını sağlayacaktır.

7. Ev Hanımlığı Meslek Sayılmalı ve Desteklenmelidir

Ev hanımlığı, aile yapısının devamı ve çocukların sağlıklı yetişmesi açısından önemli bir görevdir. Ev hanımlarının emekleri yok sayılamaz, milli ve manevi değerler açısından takdir edilmesi gereken bir unsurdur. Ev hanımlığının resmî bir meslek olarak kabul edilmesi, kadının annelik ve ev içi sorumluluklarının desteklenmesi anlamına gelecektir. Bu adım, aile içinde dengeyi sağlayacak ve kadınların emeği daha fazla değer görecektir. İslam, kadının evdeki rolünü  önemser ve destekler.

8. Kadının Evinden Çıkarılması Değil, Annelik Desteklenmeli

Toplumumuzda kadının çalışma hayatına katılması önemli bir mesele olarak görülse de bu durum anneliğin ve aile içi sorumlulukların ikinci plana itilmesine neden olmuştur. Kadınların çoğu maalesef evinden çıkarılarak gerek emek gerekse psikososyal açıdan istismar edilmektedir. İslâm, kadının anneliğini en değerli rol olarak kabul eder. Kadınların annelik görevlerinin desteklenmesi, çocukların daha sağlıklı ve güçlü fertler olarak yetişmesini sağlayacaktır. Annelik, toplumun geleceğini şekillendiren en önemli unsurdur ve bu değerin korunması, uzun vadede toplumsal yapının güçlenmesine katkı sağlayacaktır. Bir medeniyeti anneler evinde inşa edecektir.

 

 

9. Evliliğin Önündeki Maddi Engeller Kaldırılarak Devlet Evlenenlere Destek Vermelidir

Evlilik, toplumsal yapının temel taşlarından biridir. Ancak günümüzde, maddi sıkıntılar evliliğin önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Evlenemeyen gençlerin bir kısmı ise zinaya gitmekte ve toplumun ahlaki köklerini derinden sarsmaktadır. Devletin evlenecek çiftlere maddi destek sağlaması, evliliklerin artmasına ve toplumun güçlenmesine vesile olacaktır. Çeyiz desteği, uygun konut destekleri gibi teşvikler, gençlerin daha kolay evlenmesini sağlayacak ve aile kurmak isteyen çiftleri cesaretlendirecektir. Bu, İslam’ın teşvik ettiği evlilik kurumunu destekleyerek aile yapısını güçlendirecektir.

10. Film, Dizi ve Sosyal Medyanın Zararlı İçerikleri Kontrol Altına Alınıp Engellenmeli

Günümüzde film, dizi ve sosyal medya içerikleri, gençler ve aile fertleri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Ancak, bu mecralardaki içerikler çoğu zaman aile değerlerini zayıflatan ve ahlaki yozlaşmayı teşvik eden unsurlar içermektedir. İslam'ın ve milli değerlerin korunması adına, zararlı içeriklerin kontrol altına alınması ve gerektiğinde engellenmesi büyük önem taşır. Aile yapısını tehdit eden, şiddeti, ahlaksızlığı ve bireyci yaşam tarzlarını özendiren yapımların önüne geçilmelidir. Devlet denetim mekanizmaları, medya kuruluşlarının milli ve dini değerlere uygun içerikler üretmesini teşvik etmelidir. Aynı zamanda, sosyal medyada aile birliğine zarar veren zararlı akımların ve içeriklerin engellenmesi, toplumun ahlaki yapısının korunması için kritik bir adımdır. Bu tür düzenlemeler, aile fertlerinin daha sağlıklı bir ortamda yetişmesine ve gençlerin doğru değerler üzerine kimlik kazanmasına zemin hazırlayacaktır.

Medyanın gücünü olumlu yönde kullanmak hem toplumsal huzurun korunmasını hem de aile değerlerinin güçlenmesini sağlayacaktır. Bu sayede, aile bağları zayıflamadan, milli ve manevi temeller üzerine kurulmuş bir toplumsal yapı oluşturulabilir.

Sonuç

Aile, toplumun temel yapı taşıdır ve bu yapının korunması milli ve manevi değerlerin ayakta kalmasını sağlar. Bu nedenle, yasaların ve politikaların aile odaklı bir perspektifle düzenlenmesi gerekmektedir. Özellikle İslami inanç rehberliğinde yapılacak köklü değişiklikler, hem fertlerin huzurlu bir yaşam sürmesini hem de toplumsal yapının sağlam kalmasını sağlayacaktır.

Toplumun geleceği için aileyi korumak ve desteklemek, bireyci yaklaşımlar yerine bütüncül aile anlayışının benimsenmesi ile mümkündür. Bu bağlamda, önerilen düzenlemeler hayata geçirildiğinde, toplum daha güçlü ve dayanıklı hale gelecektir. Devletin, sivil toplumun ve ailelerin ortak çabalarıyla, gelecek nesiller sağlam temeller üzerine inşa edilecektir.

Aileyi ihya eden medeniyet inşa eder. Aileyi yıkan ise medeniyeti yıkar. Nesli ihyâ medeniyeti inşâ etmenin en önemli yolu aileyi ihya etmekten geçer.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —