MURAT FIDAN

Tarih: 15.02.2023 21:53

ALLAH’IN CARİ KANUNLARI, ELEMENTLER, ELEKTROMANYETİK DALGALAR VE IŞINLAR.

Facebook Twitter Linked-in

Sonsuz Kudret sahibi Rabbimizin kainatta cari kanunları vardır. Eğer Allah, bu cari kanunlarından bazılarının istifade yolunu açar ve insanoğluna kullanmasına izin verir ve ister murad ederse, bu kanunlar muvacehesinde nasılki; devasa uçakları hava ile bir boşlukta uçurup taşıttırıyorsa,  devasa gemileri suyun üzerinde yüzdürüyor ise, Uranyum 235 ve Plütonyum elementlerinin içine dercedip yerleştirdiği muazzam bir enerjiyi de insanların istifade edip kullanmasına izin verir ve vermiş. İnsanoğlu bu cari kanunlara tebaiyet ve binlerce yıllık telahuku efkar ve ilhamı Rabbani ile, nükleer enerji elde edilebilir elementleri kullanarak, ısı ve ışık enerjisi elde etme, devasa uçak gemilerinin motorları çalıştırarak nakil, elektromanyetik dalgaları kullanarak sesli ve görüntülü görüşme ve haberleşme, ışınları da kullanarak tıbbi teknolojide imtisal ederek terakkiyata mazhar olmuştur.

Bazen de İnsanoğlu şeytanın dürtmesiyle bu kanunları sui istimal ederek menfi olarak kullandığında nükleer enerji elde edilen Uranyum ve Plütonyum elementlerinin içinde bulunan devasa enerjiyi yanlış yerde kullanarak (Uranyum ve Plütonyum atom bombaları) koca şehirleri ve yüzlerce kilometrekarelik alanları tahrip edip yerle bir edebilir ve etmiş.

Müsbet olarak İnsanlığın faidesi için kullanılmak istendiğinde ise -buraya dikkat- bir miligram ağırlığındaki (0,001 gr) uranyum veya Plütonyum elementiyle de (soğuk füzyon’u gerçekleştirebilirse) nükleer reaktörlerde kimyasal zincirleme reaksiyonu ve tepkimesiyle açığa çıkan milyonlarca santigrat derecelik enerji ile koca bir şehrin bir yıllık enerji ihtiyacını da karşılayabilir.

Büyük İslam âlimi Bediüzzaman Said Nursi (ra) hazretlerinin dediği gibi:

"Elbette nev-i beşer âhir vakitte ulum ve fünuna dökülecektir, bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ise ilmin eline geçecektir."

Mu'cize-i kübra-i Ahmediye (A.S.M.) olan Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan ise, talim-i esmanın hakikatına mufassalan mazhariyetini; hak ve hakikat olan ulûm ve fünunun doğru hedeflerini ve dünyevî, uhrevî kemalâtı ve saadâtı vazıhan gösteriyor. Hem pek çok azîm teşvikatla, beşeri onlara sevkediyor. Hem öyle bir tarzda sevkeder, teşvik eder ki; o tarz ile şöyle anlattırıyor: "Ey insan! Şu kâinattan maksad-ı a'lâ; tezahür-ü rububiyete karşı, ubudiyet-i külliye-i insaniyedir ve insanın gaye-i aksası, o ubudiyete ulûm ve kemalât ile yetişmektir." Hem öyle bir surette ifade ediyor ki, o ifade ile şöyle işaret eder ki: "Elbette nev'-i beşer, âhir vakitte ulûm ve fünuna dökülecektir. Bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ise, ilmin eline geçecektir." Hem o Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan, cezalet ve belâgat-ı Kur'aniyeyi mükerreren ileri sürdüğünden remzen anlattırıyor ki: "Ulûm ve fünunun en parlağı olan belâgat ve cezalet, bütün enva'ıyla âhirzamanda en mergub bir suret alacaktır. 
Sözler - 264

“Hattâ ölüme de muvakkat bir hayat rengi vermek mümkündür..." 
(Sözler-255)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —