Levent Hüdayi TOPALOĞLU

Tarih: 26.03.2025 11:01

Arayışın Sonundaki Hakikat

Facebook Twitter Linked-in

İnsan, gözlerini açtığında gördüğü dünyanın içinde kendini ayrı bir varlık sanır., Bedenini, nefesini, hislerini kendine ait zanneder. Oysa doğan güneş, esen rüzgar, toprağa düşen yağmur gibi o da büyük bir düzenin içinde akar gider. 

 

Yıldızların gecedeki sessiz parıltısında, denizin sahile vuran dalgalarında, bir ağacın yaprağında hep aynı iz vardır. Ama insan bunu görebilmek için bazen uzun bir yolculuğa çıkmak zorunda kalır.

 

Her şeyin bir işaret olduğunu fark etmek kolay değildir. Çünkü gözler perdelerle örtülüdür. Arayan dışarıda bir iz arar; dağlara bakar, yıldızlara sorar, rüzgarın uğultusunda bir ses duymaya çalışır. Bazen bulduğunu sanır, bazen kaybettiğini. Oysa hakikat ne uzaktadır ne de kaybolmuştur. O hep oradadır, hep en yakında, hatta  kendisinde gizlidir.

 

Aradıkça yorulur, sorularına cevap bulamadıkça hüzünlenir. Halbuki cevap, en başından beri kendi içindedir. Ancak insan, kendisini ayrı zannettiği sürece bu cevabı göremez. Tıpkı denizin içinde yüzüp de suyun varlığını bilmeyen bir balık gibi… Nefes aldığı her an, baktığı her şey aslında ona O’nu göstermektedir. Ama hep başka yerde arar.

 

Bir gün gelir, yorgunluk içinde durup geriye bakar. Aradığı izlerin hep yanında olduğunu, işittiği seslerin hep aynı kaynaktan geldiğini fark eder. O zaman gözlerindeki perde aralanır. Dışarıda sandığı hakikatin, aslında kendi içinde yankılandığını anlar.

 

Çünkü O, rüzgarın içinde de vardır, bir çiçeğin kokusunda da, bir bebek gülüşünde de, bir kış gecesinin sessizliğinde de… Ve insan, tüm bu arayışın sonunda en yalın gerçeğe ulaşır.

 

Aradığım da O’ydu, kaybettiğim de… Sorduğum da O’ydu, bulduğum da… Ve anladım ki, ben hep O’nda idim, O da hep bende.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —