Sevgili okurlarimiz, size asagida anlatacagim hadise, yarim kalan, yasanmis, gerçek bir hikâyedir.
28 Subat zulmünü iliklerine kadar yasayanlardan bir hanimefendi, hükümet tarafindan haklari iade edilince Eylül 2011’den itibaren (2011-2012 ögretim yili) ögrencim olmustu. Ilk defa asansör de karsilastik. Fakültemize esi ve iki kizi ile gelmisti. Tanistik, “Kiziniz bizim bölümü mü kazandi?” diye sordum. “Yok, hayir ben kayit oldum” dedi ve durumu izah etti. Türk siyasi tarihine “postmodern darbe” olarak geçen 28 Subat sürecinde, final sinavlari esnasinda basörtüsünü çikarmadigi için kapi önüne konulmustu yani okuldan atilmisti.
Üç çocugu vardi, üçü de Imam Hatip Lisesi (IHL)’nde okuyordu. Çocuklarindan biri üniversite çagina gelmisti. Ben o zaman kendisine; “…sizi derslerden devam etmis sayacagim. Çünkü, derslere devam edip. final sinavlarina girmeyi hak ettiginiz halde fazlasiyla magdur edilmissiniz …” dedim. O hanimefendi; “üniversitede okumak benim içimde bir ukde kaldi, çünkü final sinavlari esnasinda, basörtülü oldugumuz ve inancimizdan taviz vermedigimiz için bizi kapi disari ettiler” dedi. O sebeple dizimi kirip, derslere devam edecegim dedi. Ikinci siniftan, kaldigi yerden okula basladi. Tam üç yil devamsizlik yapmadan derslere geldi, her dersten yüksek notlar aldi. Sinif arkadaslari kizi yasinda idi, onlara hem arkadaslik hem de manevi annelik yapti. Çaliskanligi ve zarafeti ile herkese örnek oldu. Sonunda mezuniyet zamani geldi. Ders danismanlari oldugum için ona mezuniyet töreninde konusma yapmasini rica ettim. Önce çekindi, fakat ben neden böyle bir konusma yapmasi gerektigini anlatip, israr edince kabul etti. Çok nefis bir konusma hazirlamisti. Mezuniyet törenlerine üniversiteye o yil baslayan kizi, IHL’de okuyan diger çocuklari ve esi ile gelmisti. Ögrenciler adina yaptigi mezuniyet konusmasi esnasinda, inanci sebebiyle kendi öz vataninda gördügü Ars-i A’lâyi titreten zulümler ve yasadigi haksizliklar muhtemelen bir sinema seridi gibi gözünün önünden geçiyordu. Bu sebeple kelimeler bogazina dügümlendi, hem agladi hem de salonda bulunan ve Türkiye’nin dört bir yanindan gelen herkesi aglatti. Salonda bir alkis tufani kopmustu, nihayet diplomasini aldi. Odamda ailesi ile birlikte çay içtik. Ona lisans diplomasi sana yetmez, yüksek lisans ta yapmalisin dedim. Israr edince, kabul etti ve sinavlarina girip, basarili oldu. Yüksek lisans kaydini yaptirdi, derslerini basari ile verip, azimle çalisti ve tezini de jüri huzurunda basari ile savunup, vererek yüksek lisans diplomasini aldi.
Simdi bu kardesimizin kizlarindan biri doktor, biri de iç mimar oldu, en küçük kizi da üniversitede mimarlik bölümünde okuyor. 28 Subatin karanlik dehlizlerinde zulümler yapan zalimlerin bir kismi kabre girdi, hesap gününü bekliyor. Digerleri de hem bu dünyada hem de kiyamet gününde hesap verecekler. Sayili günler çabuk geçecek ve Rabbimizin huzuruna çikip, hesap verecekler. Çünkü bir gün gelecek ve o günün yarini olmayacak.
Selam ve saygilarimla
Kaynak; Memleket.com.tr