Prof.Dr. Ali Alaş

Tarih: 05.03.2022 08:49

MEYVEYI AGAÇTAN, HUBUBATI TOPRAKTAN MI ISTEMELIYIZ?

Facebook Twitter Linked-in

Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Kelesoglu Egitim Fakültesi

 

Sevgili okurlarimiz, artik baharin esigindeyiz. Bahar geldiginde yeryüzünde günler uzamakta ve yerküremizin aydinlanma süresi yani günes isinlarindan istifade etme süresi her geçen gün artmaktadir.

Bizim kültürümüzde cemre olarak tabir edilen tarihler baharin müjdecisi olarak bilinmektedir. Cemre kavrami Arapça kökenli olmakla birlikte temelleri Türk ve Altay halk kültürüne ve mitolojisine dayanmaktadir. Ilk cemre 20 Subat’ta havaya düser. Daha sonra yediser gün aralikla, suya ve topraga düser. Bu durumda havalar, toprak ve su sicakliklari her geçen gün artmaktadir. Havaya düstügünde meteorolojik sartlar düzelerek havalar isinmaya baslar. Topraga düstügünde toprak isinmaya baslar, suya düstügünde ise büyük su kütleleri isinmaya baslar*. Canli varliklarda yükselen hormonal aktiviteyle, tabiatta canlilik gözle görülür hale gelir.

Kâinat kitabinda her birisi Allah’in bir mührü olan canli ve cansiz varliklar birbirileriyle uyumlu bir sekilde adeta omuz omuza vererek hiç biri digerinin ihtiyacini bilmedigi halde, ilahi bir sevk ile Allah’in ilim, irade ve kudretiyle birbirlerine yardim edip, yekdigerinin imdadina kosarlar. Zemin yüzü sinirsiz ve topyekün olarak, sayisiz nimetler ile donatilmis bir sofra sekline dönüsür. Adeta bir tren vagonu gibi sirayla ve vakti saatinde gönderilen nimetlerden her canli varlik kendi ihtiyaci olan gidayi alip, ona has  bir anatomik, fizyolojik donanimla yaratilmis sindirim, bosaltim ve dolasim sisteminin uyumuna dayali beslenerek ve bosaltim yaparak, hayatini sürdürür. Mesela bitkiler birtakim minerallerin fazlasini atamadiklari için, onlari kristalize bir halde kendi bünyesinde, bilhassa yaprak özel depo hücrelerinde zararsiz halde depolar.

Mevsime bagli olarak,  aydinlanma süresinin artmasi, havanin, topragin ve suyun isinmasiyla birlikte bitkiler kökleriyle suyu ve mineral maddeleri alip, yapraklariyla günes isinlarindan istifade ederek, fotosentez denilen hadise ile karbondioksit ve suyu birlestirip bahar çiçeklerini açarlar.

Çiçeklerin açmasiyla tabiatta bir renk cümbüsü ortaya çikar. Bitkiler yaptiklari fotosentez ile, bize göre kullanilmasi sakincali gibi görülen, çamurlu bulanik sudan, filtrasyola aldigi minerallerden su ve karbondioksit bilesigi olan organik madde  üretimine baslarlar. Bu organik maddeler renk koku ve tat bakimindan mükemmel ve besleyici maddelerdir ve bitkilerin kök, gövde ve yapraklarinda çesitli özelliklerine göre, yedek madde olarak depolanir.

Kis uykusuna yatan çesitli canlilar, yaz döneminde özellikle yag depolarlar. Sadece bitkilerde degil, hayvanlarda da mevsime uygun fitri bir tedbir ve tasarruf mekanizmasi vardir. Ayetlerde de israftan kaçinmamiz emredilmektedir. Ilkbaharda tabiatta uyanma vakti gelmistir. Bitkiler ile beslenen otobur canlilar, sicakliklara bagli olarak, uyandiklarinda böylece ihtiyaç duyduklari gida maddelerini hazir  bulurlar. Burada bir sevk-i ilahi denilen fitri yönlenme söz konusudur, ancak bundan hiç bir organizma müstagni olmadigi gibi haberdar da degildir. Bu kademeli gidiste, idrak, irade ve benlik söz konusu degildir; tamamen yaradilis programiyla yürüyen gidistir. Söz konusu isleyiste bütün yaratiklar, embriyonal halde, hangi nevi gida maddesine ihtiyaçlari oldugunu bilemezler. Hatta dogum sonrasinda da, mesela  insan süt emer, et sindiremez...  Yeni dogan bebeklerde sadece laktozun sindiren enzim (laktaz) ve sükrozu sindiren enzim (sükraz) salgilanir ve mesela pepsin, tripsin gibi enzimlere, ileriki dönemde sahip olacak gelisim gösteriyorken, bu program, Allah’in kudreti ve iradesindedir. Rahmani bir tasarrufun eseri olarak ana rahmindeki çocugun (fetüs) dogumuna yakin anne adayinin süt bezleri çesitli hormonlarin da etkisiyle gelismeye baslayip, süt üretecek kabiliyete ulasirlar. Ana vücudunda gerçeklesen bu hadiseler anne adayinin iradesi disinda cereyan eder ve dogumla es zamanli olarak annenin bünyesindeki süt bezlerinden süt üretimi baslar. Çünkü yeni dogan bir çocuk sadece ve sadece annesini emebilir. Öyle ki emme esnasinda oksitosin hormonunun da tesvikiyle meme basi etrafindaki kaslar kasilarak süt, çocugun agzina adeta fiskirtilir. Yeryüzünün en besleyici nimeti olan anne sütü, su dahil bir bebegin her türlü ihtiyacini karsilayacak bilesimde yaratilmistir. Bu bakimdan bebek dogar dogmaz anne sütü ile bulusturulmalidir. Üstelik te ana ile bebek arasinda duygusal baglarin kurulmasi ve perçinlenmesine vesile olur. Bu örnekleri çogaltmak mümkündür.

Rizka muhtaç her bir canliya onun ihtiyaçlarina layik bir tarzda temin etmek için yeryüzüne serpilen riziklar vakti vaktine bilinçli ve suurlu bir planlamanin eseri olarak sefkati, merhameti ve rahmeti kâinatin her tarafini kusatan Rabbimiz tarafindan toprak, su, agaç vb. sebepler vasitasiyla gönderilmektedir.

Baharda oldugu gibi her bir mevsimde resmigeçit törenlerindekine benzer bir tarzda; canlilar bölük bölük yeryüzünde görülmekte ve kendilerine verilen vazifelerini hakkiyla icra etmektedirler. Ekolojide bu hadise süksesyon olarak bilinir ve bu degisime uygun olarak da her mevsimin iklim ve çevre sartlarina göre uygun nitelikli besin maddeleri yüce Allah tarafindan ikram edilir. Çünkü en cüzi ve en küçük sey; en büyük sey gibi dogrudan dogruya kâinatin yaraticisinin hazinesinden gönderilir. Insanoglu yeryüzüne imtihana tabi tutulmaktadir. Bu bakimdan gözümüz önünde gerçeklesen her biri harika isler olan hadiseler ve icraatlar belli bir sebebe bagli olarak gerçeklestirilmektedir. Insan vücudu her bir parçasi dünyanin muhtelif yerlerinden getirilerek insa edilmis mükemmel bir saray gibidir. Bu sarayin taslari ve parçalari hükmünde olan elementleri biz dünyanin muhtelif yerlerinde üretilen gida maddelerinden, yiyecek ve içeceklerden temin etmekteyiz. Görünüste bir sebebe bagli olan bu nimetler asil itibariyle topraktan, sudan, bitkilerden ve diger canlilardan temin edilmektedir. Toprak, su, hava ve diger canli ve cansiz varliklar burada birer sebeptir. Bu sebeplerin arka planinda asil is gören kâinatin yaraticisinin (Allah) rahmeti ve her seyi kusatan sonsuz ilim, irade ve kudretidir. Zira günes, toprak, hava su gibi cansiz varliklar ile herhangi bir canli varlik insanoglunun veya diger canlilarin ihtiyaçlarini bilemez ve onun imdadina kosmayi da akil edemez. Asil olan toprak, su ve agaç  birer sebep olup, rahmet sahibi zatin icraatlarinin üzerine örtülmüs tenteneli bir perde gibidir. Bize düsen bu perdenin altinda ve arka planinda icraatlarini gerçeklestiren zati görebilmektir.  Hac Suresi 22:73’te söyle buyrulmaktadir: Allah’tan baska bütün çagirdiginiz ve ibadet ettiginiz seyler toplansalar, bir sinegi halk edemezler. 

Bu vesileyle idrak etmekte oldugumuz üç aylarin hürmetine, Rabbimizin ülkemizi, milletimizi ve mazlumlari muhafaza etmesini, bugünlere gelmemde maddi manevi büyük emekleri olan ve 16 Subat 2022 tarihinde vefat eden sevgili annecigime rahmeti ile muamele etmesini niyaz ederim. Selam ve sevgilerimle...

 

 

* https://tr.wikipedia.org/wiki/Cemre (Erisim tarihi: 27 Subat 2022).


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —