Kuantum düsünce teknigini ve bu teknikle yakindan alakali NLP, bioenerji gibi kavramlari son dönemlerde sikça duyar olduk.
Hatta durum öyle bir hal aldi ki bu teknigi uyguladigini iddia edenlerin bir kismi sasali lüks toplantilarla para karsiligi egitim verdigi insanlarla bir araya gelip bunun reklamini yapiyor. Bahsini ettigimiz kuantum egitimlerinin ücretleri de dudak uçuklatacak cinsten.
Isin en mide bulandirici tarafi ise ne anlama geldigi dahi tam olarak ifade edilemeyen bu teknigin içerisine hadis ve ayetleri de karistirip özellikle dindar kesimin aklini çelmeleridir.
Konu buraya kadar gelince müslüman bir psikolojik danisman olarak apaçik bir suiistimal sovuna dönen bu tablo hakkinda bildiklerimi yazmakla mükellef oldugumu düsünerek bilgisayarin basina oturdum.
Tabi en basta sunu ifade edeyim. Eger biz bilinçli olup dinimizi ögrenmis olsaydik bu “gurulara(!)” elbette ekmek çikmazdi.
Oysa tamamen dünyevi isteklerin arzusuyla kariyer, ask, para, söhret vs derdine düstügümüzden kendimizi saçma sapan hareketler yaparak “ben evreni besliyorum, evren de beni besliyor” denilen “evrenden isteme” seanslarinda buluyoruz artik.
Yani bu gurular, müslümanlarin dünyevilesmesinin ekmegini yemekteler. Aci, ama gerçek bu…
Saka degil! Evet, gerçekten bir sey isterken evrene pozitif mesajlar yollayarak evrenle ayni frekansa denk gelip isteklerini elde edeceklerine inanan insanlarin sayisi gün geçtikçe artiyor.
Insanlar, neye inanacaklarina kendileri karar verir ancak bunu bir müslüman yapiyorsa bunun Islam ile taban tabana zit oldugunu bilmelidir.
Zira bu tam anlamiyla bir dua seansidir ve bu dua Allah’a degil evrene yapilmaktadir. Bunun tevil edilecek tarafi da yoktur.
Bu egitimleri veren insanlara baktigimizda ise genel itibariyle ne psikoloji ne din ne de fizik alaninda egitim görmüs insanlar oldugunu görüyoruz.
Hatta dogru dürüst bir egitim hayatlarinin dahi olmadigini ilgili alanlardan diploma ya da icazetlerinin bulunmadigini anliyoruz.
Para karsiligi hangi yetkiyle verildigi belli olmayan, denetlendigi de son derece meçhul kuruluslardan alinan egitim sertifikalariyla bu isi yapanlar, maalesef ceplerini doldurmak disinda insanlara kalici bir fayda saglamaktan uzaklar. Kendileriyle yapilan sohbetlerde ya da röportajlarda bu teknikleri sahsi deneyimleriyle elde ettiklerini ifade ettiklerini görüyoruz.
Yani isin içine tasavvuftaki “kesif” kavramini da katarak inandiriciliklarini arttirmak ve gelecek muhtemel elestirilere cevap olarak tasavvufu adres göstermek derdindeler anladigim kadariyla. Yani bir nevi mesrulastirma çabasi diyebiliriz.
Peki, durum buysa kuantum denen sey nedir? Yukarida anlattigimiz sahislarin iddialari nedir? Bu iddialar ne derece dogrudur? Bunlara kalemimiz döndügünce cevap vermeye çalisalim.
“Kuantum düsünce teknigi” fizik biliminin alt konularindan olan kuantum fizigi ya da kuantum mekaniginden esinlenerek ortaya atilan bir iddiadir. Kuantum, kelime anlami itibari ile "ne kadar, ne büyüklükte" gibi manalara sahiptir.
Kuantum fizigi ise madde ve isigin atom ve atom alti seviyelerinde meydana gelen davranislarini inceleyen bir bilim dalidir. Yani kuantum fizigi ciddi bir alan ve son iki yüz yila damgasini vuran bir teori.
Klasik fizik de denilen Newton fizigi, 19. Yüzyila kadar fizik biliminin tüm sorularina cevap verebilecek mahiyetteydi. Evrendeki her seyi belli bir mantik örüntüsü içerisinde izah edebiliyordu.
Ancak bilimin ilerlemesiyle insanlar artik atom alti parçaciklari kesfederek sadece atomun degil atom alti parçaciklarin da hareketlerini gözlemlemeye ve isik hizini da asmaya basladilar.
Iste tam bu noktada bilim adamlari klasik fizik kurallarinin atom alti parçaciklarinin hareketlerinde ve isik hizinin üstündeki hizlarda ise yaramadigini anladilar. Zira klasik fizik, atomdan daha büyük cisimlerin ve isik hizindan daha düsük hizlara sahip makroskobik cisimlerin davranisini inceliyordu.
Örnegin klasik fizik, bir elmanin yere düsüsünü ya da gezegenlerin hareketini konu edinebilirdi. Ancak gelinen noktada yeni bir anlayisa ihtiyaç vardi ve kuantum fizigi böyle dogdu. Kuantum fizigi, atom alti parçaciklarin ve diger küçük cisimler gibi mikroskobik cisimlerin davranisi inceler.
Ancak bu inceleme klasik fizik kurallarinin kurallariyla degil; kendi kurallarina göre yapiliyor. Kuantum fiziginin temel iddialarindan birisi, evren'deki her seyin, ayni anda hem dalga hem tanecik dogasina sahip oldugudur.
Bununla birlikte evreninin %95 inin görünmez/karanlik bir enerji ve madde ile dolu oldugunu ifade etmektedir. Cern’deki deneylerin amaçlarindan birisi de bu karanlik enerji ve maddeyi tanimlayabilmektir.
Ayrica Kuantum fizigiyle ilgili en tartismali ve sasirtici seylerden biri, kuantum sisteminde yapilan bir deneyin sonucunu kesin olarak tahmin etmenin imkânsiz oldugudur.
Birçok kaynaktan derledigim kuantum fizigi ile ilgili bilgiler sasirtici bir sekilde uzayip gidiyor. Ancak bizi ilgilendiren kismi bu üç noktaydi.
Görüldügü gibi kuantum fizigi bir öngörülemezlik denizidir. Ve kuantum fizigini tam manasiyla anlayabilmek, olasiliklari önceden hesap etmek imkânsizdir.
Hatta kuantum alaninda yaptigi önemli çalismalarla Nobel Fizik Ödülüne layik görülen Prof.Dr.Richard Feynman'in itiraf niteligindeki su sözleri kuantum fizigini halletmis; üstüne insan psikolojisini çözüp ayet ve hadislerden delil getiren açikögretim mezunu kuantum gurularina tokat niteligindedir: “Rahatlikla söyleyebilirim ki hiç kimse kuantum mekanigini/fizigini anlamamaktadir.”
Ömrünü kuantum fizigine adayan bir bilim adaminin samimi sözleri ortadayken ayni anda büyük bir fizikçi, yetkin bir ruh sagligi uzmani ve essiz bir din âlimi edasiyla guruluk taslayan sahislarin samimiyetine, ilmine ve niyetine nasil güvenelim?
Nasip olursa devam yazimizda, kuantum gurularinin slogan haline getirdikleri iddialari, bu iddialarin kaynaklarini, uyguladiklarini iddia ettikleri tekniklerin geçerliligini sorgulayacagiz.