Hepimiz zaman zaman, üzüntü veren, hos olmayan, aci veren olaylarla karsilasiriz. Kimileri bunlari dogal olarak karsilarken kimileri de bunlarin etkisinden kolay kurtulamaz.
Insanlarin problemlere yaklasma ve çözme biçimleri genetik faktörlerle, yetistirilis tarziyla ve aldiklari egitimle yakindan ilgilidir. Küçük yaslardan itibaren problem çözme yöntemleri ögretilen, aci ve üzüntü veren olaylari olduklari gibi kabul edip, bununla bas etme yöntemleri konusunda basarili örneklerle karsilasan bireylerin, sorun karsisinda tutumlari ve tepkileri daha dengeli olabilmektedir.
Bazi aileler, çocuklar üzülmesin, sikilmasin, mutsuz olmasin diye onlari, aci veren yasantilardan uzak tutmaya, cam bir fanusun içinde yasatmaya ve yasamlari boyunca kötü bir olayla hiç karsilasmayacaklarmis gibi davranmaya çalisir.
Hayatta sanki savas, ölüm, yoksulluk, siddet yokmus gibi bunlari gizleme egilimine girer.
Ancak bu çocuklar, hayatin içine atildiklari zaman sorunlarla bas edebilme becerileri yetersiz oldugu için ne yapacaklarini bilemez duruma gelir ve daha çok ruhsal problemler yasayabilir.
Bu nedenle çocuklara yaslarina uygun bir dille, onlari korkutmayacak ve kaygi düzeylerini yükseltmeyecek sekilde çesitli bilgiler verebilir.
Örnegin bir yakinini kaybetmis çocuktan bu durum saklanmamali, çocugun anlayacagi bir dille ölüm gerçegi açiklanmali, çocugun cenaze törenlerine katilimina yaninda güvendigi biriyle birlikte izin verilmelidir.
Ruh sagligi yönünden insanlari normal ve anormal seklinde kategorilere ayirmak her zaman dogru degildir. Çünkü her insan, birtakim sorunlar, kaygi ve sikintilar yasadigi çesitli yasam olaylariyla karsilasir.
Hepimiz psikolojik yükler tasiriz.
Mesele bu yükleri olabildigince hafifletmektir. Ruh sagligi, zamaninda çözülememis ve ertelenmis, hos olmayan, üzücü, rahatsiz edici olaylarin biraktigi izlerin bir birikimi sonucu tehdit altina girer.
Ruh sagligi birden bire bozulmaz. Yasananlarin kisinin, dayanabileceginin üstünde bir güç olusturmasiyla baslar.
Suyu yavas yavas bardaga bosaltirsiniz, bardak alabilecegi kadar suyu alir, kapasitesinin üzerinde su eklediginizde tasmaya baslar. Ayni durum, ruh sagligi için de geçerlidir. Insanlar tasiyacaklari yükü tasir, üzerine gelen her sey kisilerde ruh sagligini bozucu etki yapar.
Bizi rahatsiz ve tedirgin eden birikimleri bosaltmak, insani rahatlatan bir durumdur. Bu bosaltimi yapmak,zaman zaman tek basina imkansiz olabilmektedir. Bu nedenle bas etmekte zorlandigimiz, bizi yoran, duygu, düsünce ve yasam olaylari karsisinda profesyonel yardim almak ruh sagligini korumanin en etkili yollarindan biridir.
Bazen dostlarimiza, ailemize anlatamayacagimiz durumlar olabilir. Böyle durumlarda kimse kötü niyetli degildir. Ancak, dogru yönlendirme ve dogru yardim alabilmek, sorunlari paylasacagimiz kisilerin de dogru seçilmesine baglidir. Bazen üçüncü kisiler, sorunu daha derin hale getirebilmektedir.
Ruh sagligiyla ilgili önlemler ne kadar erken alinirsa, davranislarin kötüye gitmesi ve ruh sagliginin bozulmasi da o derece önlenmis olur.
Balikçilarin hayatlarinin yarisini karada geçirmesinin sebebi ag temizlemesidir.
Nereye atilirsa atilsinlar, ag gözlerini tikayan her türlü atik, döküntü ve balçik toplanir ve deniz yosunlari ag iplerinin her yanina dolanir. Bunlar zamanla agi asindirarak delikler ve sizintiya neden olan açikliklari olusturur. Müdahale edilmedigi takdirde, çok geçmeden tüm ag kullanilmaz hale gelir.
Beyin de akson ve sinapslardan olusmus bir agdir ve düsünce okyanusuna atildikça ne yazik ki hasar ve asinmaya maruz kalir.
Üzerini örttügümüz her seyin altinda kaliriz.
