Insanoglu yeryüzüne ayak bastigi anda iki cinsiyet seklinde yasamini sürdürüyordu.
Erkek ve kadin.
Ama nasil erkek, nasil kadin derseniz tam manasiyla gerçek bir erkek ve kadin. Bu fitratlari bozulmamis erkek ve kadindan insanlik türedi.
Yeryüzünde nefes alan insan sayisi her geçen gün artti. Bir zaman sonra kendilerini dünyanin efendileri ilan eden birkaç korkunç aile bu kocaman dünyaya masum insanlari sigdiramadi.
Kendilerine gelince sonsuz olan kaynaklar diger insanlara gelince tükeniyor oldu. Günlerce, aylarca, yillarca düsündüler; nasil olur da özel alanimizi genisletir, dünyayi ele geçirir ve insanligin sonunu getiririz diye plan üstüne plan yaptilar.
Psikolojide bir kavram var küçük adimlar ilkesi. Eger bir seyi yapmak istiyorsan basamak basamak çikacaksin ve yavas yavas alistiracaksin.
Ister güzel bir davranis istersen de kötü bir edim hiç fark etmez, bu ilkeyi uygula ve sonucu gör, diyordu psikoloji.
Tam da bunu yaptilar, dünyanin sahte efendileri. Bizi degerlerimizden, ahlakimizdan, öz benligimizden ve nihayetinde inancimizdan küçük adimlar ilkesince parça parça kopardilar.
Önce zamanimizi çalmak için televizyon getirdiler evlerimize. Basta kendi ahlakimiza uygun dizi film izliyoruz diye avunsak da bir süre sonra ahlakimizin ziddi her seyi rahatlikla izler, yorum yapar ve takdir eder hale getirildik.
Sonra ellerimize akilli telefon tutusturdular. Yine kendi menfaatlerimiz için kullanir teknolojiden uzak kalmamis oluruz diye ümitlenirken, bütün özel hayatimizi seve seve ifsa ederken bulduk kendimizi.
Nihayetinde bu okuma yazmayi unutmus kültür ve sanati rafa kaldirmis tükenmis bedenlerimizle dizi, film ve video izleyebilmek için bazi platformlar satin aldik ama anladik ki asil satin alinan bizim gelecegimiz, hayallerimiz ve hayatlarimizmis.
Her türlü sapkinligi homofobik bir rahatsizlikmis gibi lanse edip bizi görün, kabullenin diye karsimiza kendi evlatlarimizi, anne babalarimizi, kardeslerimizi bir düsman gibi sundular.
Erkekleri kadinliga kadinlari erkeklige özendirmek adina film, reklam dizi video sosyal medya her mecrada boy gösterip yalniz degilsin mesaji vermeye çalistilar.
Önce, sahte bir hastaliga sonra da korkunç bir tedaviye inandirdilar. Önce es cinsel oldugunu kabul ettirip sonra cinsiyet degistirmesi için ameliyat masasina yatirdilar.
Hadi bu insanlar kandirildi, peki bu ameliyati yapan doktorlar biran olsun o masaya kendi evlatlarini koymadilar mi; gerçi bizde o kadar aydinlar var ki çocugum dinden uzak olsun da ne olursa olsun diyorlar gurur duyarcasina.
Bunlarin derdi yeryüzünde erkek ve kadin olan iki cinsiyet falan degil, yaratilis itibariyle üreme özelligine sahip gerçek erkek ve kadini devre disi birakmak ve nesli ifsat etmektir.
Simdilerde etrafiniza bakiniz erkek görünümlü nice kadin kadin görünümlü nice erkek göreceksiniz hatta bazi insanlarin hangi cinsiyet oldugunu dahi anlayamayacaksiniz.
Bunlar bizim anne babasi abdestli namazli insanlarimizin evlatlari. Zihinleri, bedenleri, hayatlari Avrupa prangasina bagli zavalli gençlerimiz. Bir gün utanarak bakacaklari kareleri bugün büyük bir gururla çekiyorlar.
Allah izin vermedigi müddetçe yeryüzünde tek bir yaprak dahi kimildayamaz buna inancimiz tam. Insan ölmek için dogan ve mezarina kostugunu ölünce anlayan, kendini yeryüzünün en güçlü varligi olduguna inanan fakat en aciz oldugunu nihayetinde anlayan kompleks bir varliktir.
Bu varlik ilk insan Hz. Âdem’den son insana kadar birçok hengâmenin ortasinda kaybolsa da asla son bulmamis çokça tuzaga maruz kalsa da hep bir çikis bulmustur.
Nasil ki Lut(as.) Peygamber, dilimde tüy bitti al canimi Rabbim demedi ve kendi karisina dahi anlatmaktan usanmadiysa biz de anlatacak, uyaracak ve dilimizdeki son tüy can verene kadar hakli davamizdan asla vazgeçmeyecegiz.
Bizim mücadelemiz kandirilan, gözleri korkutulan genç yürekler ve çocuklarla degil; dünyayi emperyalizme, liberalizme, komünizme, teröre, kan gözyasi ve aciya mecbur birakmak için gece gündüz demeden plan üstüne plan yapan korkak bedenlerledir.
Unutmayin ki insanlar ve her canli sevgiden beslenir. Bizler sevgimizle galip gelecegiz biiznillah.
