• BIST 100

    10726,59%0,43
  • DOLAR

    32,93% 0,31
  • EURO

    35,26% -0,03
  • GRAM ALTIN

    2466,51% 0,37
  • Ç. ALTIN

    3971,22% 0,44

MAHIR ADIBES


Veteriner Hekim Mehmet Akif Ersoy (1)


Akif’in Hayatinda Veteriner Hekimligin Izleri

“Akif yalniz bizim asrimizin degil, hatta tarihimizin en büyük destan sairidir.” diyor Cenab Sahâbeddin. Onun kalbi kati hislerden çok uzak ve çok yüksek iki ask ile yanar; din aski, vatan aski. Türk ve Islam tarihi Akif’ten daha büyük bir sair tanimaz. Alninda parildayan inancin isigini, ölümsüz misralara dönüstüren, köylüsünden kentlisine, avamindan havasina, her gönüle hitap etmesini bilen sair, mütefekkir, devlet adami, önder. 

Mehmet Akif, Istiklal Marsinin Sairi olmasi sebebiyle “Milli Sair” unvanini hakli olarak almis ve onun bu unvani tek basina bir insanin mensubu oldugu milletten alabilecegi en büyük ödül ve paye olmustur. “Allah bu Millet’e bir daha Istiklal Marsi yazilacak günleri göstermesin.”

Onun çok vasfi oldugunu biliyoruz. Ancak Mehmet Akif’in veteriner hekimligi, ondan söz edenlerin her nedense ya hiç aklina gelmez yahut en sonunda hatirlanir. Oysa Mehmet Akif’in düsünce ve his dünyasinda veteriner hekimliginin isgal ettigi yerin ne kadar önemli oldugu, hayat tarzindan ve siirlerinden anlasiliyor. 

Mehmet Akif’i veteriner hekimlik mesleginin meseleleri ile bu derece ilgili kilan neydi? Hiç süphesiz bu meslege olan inanci, Akif’in okul hayatinda ve ilk meslek yillarinda çok degerli hocalari olmustu.

19.yüzyilin son çeyregi, Osmanli Devleti’nin müspet ilim alaninda hamle yillariydi. II.Abdülhamit Han zamaninda birbiri ardindan hizmete giren bilim yuvalari, yurtta ilime ve teknige yönelen kalplerin sayisini arttiriyordu. Yurt disinda egitim gören milliyetçiler, medeni dünya ile açilan teknik mesafeyi kapatmaya çalisiyorlardi. Bu ilim ve teknik çabalarinin en verimli oldugu alanlardan biri de veteriner hekimlik alaniydi. 

Pasteur’un 1885 yilinda kuduz asisi tatbikatini duyurmasindan sonra hemen ertesi yil ülkemizden üç kisilik bir bilim heyeti, Pasteur Enstitüsü’ne Osmanli Devletinin maddi armaganlari ile beraber tebriklerini götürüyor, ilmi alisveris böylece basliyordu. Osmanli Devleti 1887 yilinda dünyanin 3. Kuduz Müesesesi’ni bu temaslar sonucu kurdu. 

1893 yilinda açilan ilk Veteriner Okulu iste bu ortamda ögrencilerini egitti. Veteriner Hekim adayi Mehmet Akif, Pasteur’un ilim yolundaki çabalarini sicagi sicagina bu yuvada ögreniyor, gizliden gizliye ona büyük bir sevgi besliyordu. Nitekim arkadasi Mithat Cemal’in kaydettigine göre, okul yillarindan sonra Akif’in kütüphanesinde Pasteur’un resmi hiç eksik olmamisti. Hele Pasteur’un de kendisi gibi ilahi düzenin inaniri olmasi Akif’teki Pasteur sevgisini arttiriyordu.

Mithat Cemal diyor ki:

“Akif Pasteur’un adini heyecanla söylüyor heyecanla dinliyordu. (Sonradan anliyorum) Bu heyecan Akif’te meftunluk tavri almisti. Kütüphanesinden Pasteur’un resimlerini çikarir, dudaginda ince tebessümle bu resimlere dalardi.”

Akif’in mesleki hayatinda hep kendini hissettirirdi.1908’de kurulan ilk veteriner dernegi “Osmanli Cemiyet-i Ilmiye Baytariyesi”nin kurucusu O idi. Yine ilk Veteriner dergilerinden biri olan “Mecmua-i Fünun-u Baytariye”nin yayin kurulu üyeleri arasinda bulunuyordu.

Mehmet Akif’in önderlik ettigi mesleki derneklerden bir digeri 1910 yilinda kurulan “Baytar Mekteb-i Alisi Mezunin Cemiyeti”ydi. Cemiyetin “Risale-i Fenn-i Baytari”adli yayin organi Akif’in idaresi altindaydi.

 

Memuriyet Sicil Kayitlarinda Veteriner Hekim Mehmet Akif Ersoy 

 

Bu yazimin konusunu ve iskeletini olusturan bilgi ve belgeler, Tarim Bakanliginin sicil arsivi ve personel kayitlarindan derlenmistir. Söz konusu belgelerin büyük bir kismi Osmanli’ca, 1930’lardan sonraki döneme ait bazilari da günümüz Türkçe’siyle yazilmistir.

Akif, Türkiye’de kurulan ilk sivil Veteriner Okulunun bir numarali ögrencisidir ve ayni zamanda çok basarili bir talebelik hayatinin sonunda mezun olurken de okulun birincisidir. 

Veteriner Isleri Genel Müdür Yardimciligina kadar yükselen Mehmet Akif’in veteriner Hekim olarak sürdürdügü 20 yil civarindaki meslek hayatinda da kuskusuz dürüstlük, fedakârlik, basari, yüksek bir ahlak anlayisi ve seciye ve erdem vardir.

Baslangiç ilimlerini (mukaddemât-i ulumu) özel surette ders alarak tahsil ettikten sonra Mülkiye Idadisine (Lise) girerek buradan Rumi 1305 yilinda bir kit’a sehadetname (diploma) aldigini ve arkasindan Mülkiye Baytar Mektebine (Veteriner Fakültesi) girerek dört yil egitim aldiktan sonra Rumi 1309 yilinda sinif birincisi olarak mezun oldugunu ifade etmistir. Siire ilgisi de bu yillarda okulun son iki senesinde basliyor. 

Mehmet Akif’in kendi agzindan özgeçmisini anlattigi sicil belgesinde devamla, yirmi yasinda iken yani Rumi 1309 yilinda 710 kurus aylik ile Orman ve Madenler Bakanligi Ziraat Isleri Fen Heyeti Besinci Sube Müfettisi Muavinligine tayin edildigi yazilmaktadir.

Görev yeri Istanbul olmasina ragmen Akif, 4 yil Rumeli, Anadolu ve Arabistan’in çesitli bölgelerinde görev yapmistir.

Bu seyahatler Akif’in gözlem gücünü, toplumu daha yakindan tanimasini saglamis olmalidir. Akif bu dönemdeki gözlemlerini siirlerinde son derece gerçekçi bir sekilde kullanir. Yine bu ve bundan sonraki seyahatler Akif’in hem düsünce tarzini hem de siir anlayisini temellendirir.

Tarim Bakanligi Ziraat Genel Müdürlügünün Personel Müdürlügüne hitaben yazdigi 14.07.1936 Tarih ve 808 sayili yazida Mehmet Akif’in Ögretmen iken 1920 de Milletvekilligine seçildigi ve o zamana ait sicil kayitlarinin gönderildigini ifade etmektedir.

(DEVAMI VAR)

Yazarın Diğer Yazıları


27.8° / 21°

YAZARLAR