MAHIR ADIBES

Tarih: 28.06.2021 21:01

Çiftligin Yöneticisi: Tilki

Facebook Twitter Linked-in

Çiftligi Tilki yönetiyor ve çok iyi yönetiyorsa hiçbir hayvan ben tilkinin yönettigi çiftlikte yasamam demez; aslan, kurt, kartal hariç. 

Hayvanlarin sirtlari kuru, altlari temiz, havadar, istedikleri yiyecekler veriliyor, içtikleri su yeterli ve temizse hayvanlar daha ne ister? Ihtiyaçlardan birisi aksamaya baslayinca homurdanmalar, havlamalar, miyavlamalar, melemeler, bögürmeler baslar. Yani her hayvan kendi diliyle ihtiyacini, hakkini ister. Bu gayet makul ve mantikli bir istektir. “Biz sizin ihtiyaçlarinizi karsiliyoruz, siz de bizim ihtiyaçlarimizi karsilayacaksiniz,” demektir.

Hayvanlarin isyan edebilmeleri için tam olarak ne istediklerini bilmeleri gerekir lakin beyinlerini kullanamadiklarindan bir türlü eksigi anlayamazlar. Mesele pislik içinde yatip kalksalar tepki vermezler. Sadece midelerine dokununca ses çikarirlar. 

Önce eksigi bulup onu da kâhyaya bir sekilde anlatmalilar. O zaman onlari baska hayvanlar çikarina göre yönlendirir. Iste yönetici Tilki burada kurnazlik yapabilir ya da amacina göre programlar. Hayvanlar yalniz karinlari açken bagirip çagirdigina göre; suyu görene kadar susuzluga, ölene kadar havasizliga, isigi görene kadar karanliga tepki vermezler.

Bir inek günde dört kilo ot yiyebildigi gibi bir kilo ot yiyerek de yasayabilir. Bu yedigi ot miktari verimini etkiler, yani dört kilo ot yerse sütü bol olur, etlenir. Bir kilo ot verilirse inekten süt alinamaz ve zayif olur. Sunu demek istiyorum Tilki çiftlikte yasayan hayvanlarin yasama payi ile verim payini birlikte düsünmek zorundadir. Süt vermelerini ve etlenmelerini istemiyorsa sadece az yiyecekle onlari yasatir.

Her hâlükârda Tilki kârini, çikarini ve yönettigi çiftligin huzurunu düsünür.

Hayvanlar midelerinin durumuna göre mutlu ya da mutsuz olduklarindan ilgi o tarafa olur.

Eger Tilki çiftlikteki hayvanlari yalniz et ve süt için besliyorsa yem karisimini ona göre ayarlamasi gerekir. Mesela buzagilara göre bir beslenme, besilik danalara bir beslenme, damizlik danalara ayri beslenme, süt ineklerine göre de ayri bir beslenme sekli ayarlamalidir.  Öküzlerin güçlü kuvvetli olmasi için daha farkli beslenme sekli uygulamak zorundadir. Yem karisimlari keçiye, koyuna göre degismez sadece agirliga göre yemin miktari degisir. 

Eger çiftlikte tavuk, ördek, kaz ya da domuz, at, esek, kedi, köpek ve diger hayvanlar varsa yemin içerikleri ona göre ayarlanir. Iste Tilki bu dengeyi iyi saglayabilirse çiftlikte problem çikmaz; bütün hayvanlar da mutlu yasarlar. Tilki’de çok iyi ve her hayvanin saygi duydugu bir kâhya saygi görür.

Görüldügü gibi çiftlik yönetmek disaridan görüldügü gibi kolay degil. Önce akilli olmak zorunda ve bu çiftlikteki hayvanlar ile tek tek ugrasacak. Sabirla çok çalismak gerekir.

Gün gelir Tilki yaslanir. Yerine geçecek bir hayvan yetistirmeyi düsünebilir. Iste o zaman isin sekli degisir. Yani etli-sütlü, kuvvetli, dögüsken, hizli kosan degil de akilli bir hayvan yetistirmek istemelidir. O zaman bu akilli hayvan hangisi olacak? 

Tilki düsünür nasil birini seçmeli? 

Isin dogrusu her sey hesap kitap isidir. Bir bakar ki ot yedirdigi bütün hayvanlari yönetiyor ama isyan eden ara sira kedi, köpek! Ara sira baskaldirsalar da çogu zaman çikarlari için emir altina girip söyleneni yapiyorlar. Bunlar et seven olsa da aç kalinca tahil ürünleri, et suyuna bandirilmis otlari da yedikleri oluyor. 

Tilki iyiden iye düsünür; bu çiftligin gelecegi çok önemli… 

Kurt ile aslan kesinlikle kendi istediklerini yapiyor; asla emir altina girmeyi kabul etmez, ormanlarda yasar; kurt daglarin yükseginden inmez. Bir de kartal var, tek dünyasi uçsuz bucaksiz mavi gökler, avini kendi arar bulur. Diger hayvanlarin karni acikinca kapiya gelirler.

O zaman yerine birakacagi hayvan aklini kullanan, çikarlarini düsünmeyen bütün çiftlik hayvanlarina faydali olacak biri olmali. Kurda teklif eder ama kabul etmez. Aslana teklif eder, “Ben ormanin kraliyim,” der yüzüne bakmaz. Kartal mavi göklere kanat açip çekip gider. Tilki kendi yavrularindan birini yerine birakmayi aklina kor fakat biri tavuklari bogup çiftlikten kaçar öbürü köpekle hiç anlasamaz.

Hayvanlarin birçogu yönetime karsi farkli tavirlardadir. Mesele kedi, köpek yiyecek bulamazsa çekip baska kapiya gider. Keçiler ise ses sese katip isyan eder kayalara çikip inmezler. Koyun ile sigirlar bulursa yerler bulamazsa yol gözlerler. Onun için koyun ve sigirlar sürü sayilir, yönetilmesi kolaydir lakin yönetici olamazlar. Bunlar Tilki’nin insafina kalmistir. Eee Tilki sonuçta yönetici koltugunda oturmakta, çiftligin kâhyasi! Duygusal, kindar, yanli düsünemez; bencil, nemelazimci hiç olamaz. Az çok vicdan sahibi, adalet dagitan hayvan olmali.

Uzun uzadiya düsünüp tasinir. Varir insanoglunun yanina.

“Bu çiftligi sana birakayim, istedigin gibi yönet! Sen insansin, akillisin, vicdanlisin, hak yemezsin, adilsin,” der.

Insan hiç düsünmeden kabul eder. Hem ot hem de et yiyen canli, hepsiyle kolayca anlasir. 

Insan beynini iyi kullanir, tilki de bu özelligini biliyordu zaten. Üstelik kendisi kadar da kurnaz, iyi yönetici olur.

Insan, bakti ki can bogazdan geçiyor. Önce bütün hayvanlari tek tek tanidi. Et yiyene et, ot yiyene ot verdi. Hayvanlar halinden memnun, mutlu, insan da gidisattan memnun. Akilli, güçlü, kuvvetli olacaklara yeterince et, süt, yumurta verir. Süt, et vereceklere ve agir islerde çalisanlara ise ot verir.

Bir gün anladi ki insanlar hayvanlara benziyor! Kimisi at, esek, it, kedi; kimisi inek, koyun, keçi tavuk, ördek, kaz; kimisi de kurt, aslan, kartal.

Inege, koyuna, keçiye ihtiyaçlarina göre yemler karistirdi. Esek önüne ot koysan ot, saman koysan saman yiyor; ara sira arpa görünce de çok seviniyor. At kibar bir hayvan ve çok verimli, daha çok arpa seviyor, çiçegi yeni açmis yonca, korunga, fig’e bayiliyor. Kedi, köpek insan artiklariyla idare ediyor; köpek yal yemeye de bayiliyor. Tavuk, ördek, kaz hava açik oldugunda, tarlalarda, dere kenarlarinda idare ediyor; harman artiklariyla kisi geçiriyor.

Insan kendi soyundan olanlari çok karisik buldu! Yiyecegini fazla versen baskaldiriyor, az versen verimden düsüyor, et versen kendini kral saniyor, ot versen inek oluyor.

Konuya bir yerden baslamaliydi. Insanlari çalistiracagi ise göre siniflara ayirdi.

Önce kendine yakin ailesinden basladi! Insan kendi ailesine kirmizi et, süt, yumurta ve bal yedirirken, hisim akrabaya kanatli ve baliketini tavsiye etti; ot yemelerinde de bir sakinca görmedi. Bu guruplari kendine bagli tuttu. Emrinde çalisacaklara ise daha çok meyve, sebze, ekmek yemelerini önerdi. Bu grup da çok fazla düsünmedi, karinlari tok, kalacak yerleri de vardi, hallerinden memnundular.

Otyiyenleri inek, koyun gibi sagdi, çalistirdi; hiç isyan etmediler. Yöneticiye minnet duydular. Bazilari esege benzedi sürekli çalisti, sirtindan yük eksik olmadi. Beyaz et yedirdiklerine at gibi bindi, her tarafa kosturdu, timar etti. Kirmizi et yedirdigi sehzadeler, prensler, hanim agalar bazisi tilki, bazisi kurt, bazisi aslan oldu istedikleri gibi çiftligi yönettiler.

Insan sonunda sunu anladi: Otyiyenler, et yiyenlere hizmet edecekler. Bir baska deyimle; et yiyenler otyiyenleri yönetecekler.

Önemli Not: Duygu toplumlarinda beslenme ve hizmet sakat çocuklara yapilir, saglamlar ne olsa kendi basinin çaresine bakar diyerek özellikle çocukluk yillarinda ihmal edilir. Ileriki yillarda sagliksiz, pisirik sürü toplumlari olusur. Onun için imparatorluklari belli aileler kurmustur. Diger insanlar da o ailelerin kurdugu imparatorluklara “bizim devletimiz” derler


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —