Bu yollardan geçerken Yozgat şivesi olarak şemşamer olarak bildiğimiz rengârenk ay çekirdeği tarlalarında bol bol resimler çekinirdik. Ama şimdi tarlalarda ekilen ay çekirdekleri ya kurumuşlar ya da kavurucu sıcaktan yanmışlar. Kendi imkânları ile tarlalarını sulayanlar ve bakanlar çok etkilenmemiş ama diğer tarlalarda mahsuller bitik.
Bu sene çiçek yağları pahalanacak gibi. Hazır olun Ayçiçek yağlarının pahalanmasına bir sebep daha çıktı.
Ama konumuz ekonomi değil tabi ki.
Küresel ısınma.
İklim değişikliği.
Özellikle de sera gazlarının atmosfere yayılması ile güneş ısısını hapsederek dünyamızın ısınmasını artıran fosil yakıtlarına bir türlü çözüm bulamıyoruz.
Deniz seviyelerinin yükselmesine engel olamıyoruz, okyanus sularını kirletiyoruz, asitlendikçe asitleniyor. Buzul tabakaları eriyor, buda iklimin değişiyor olmasına işaret ediyor.
Endüstrinin artması ile de karbon salınımı arttıkça artıyor.
Keşke sadece insanoğlu etkilense bu değişikliklerden ama tüm gezegenimiz etkileniyor. Hayvanlarımız etkileniyor, bitkilerimiz etkileniyor.
Aslında 1950’lerden itibaren etkilenmeye başladı iklimimiz. 2024 yılında da en yüksek noktada işte.
Seneye ne olur bilmiyoruz.
2050 yılına kadar karbon gaz emisyonunun sıfır olması gerektiği ile ilgili çalışmalar yapılıyor ama şuana kadar durdurulamıyor işte bu ısınma.
Ama önleyemezsek,
Ani kasırgaları ya da sel felaketlerini önleyemeyeceğiz,
Tarım ve hayvancılığımız bitecek, bitmeye yüz tutmuş gerçi de.
İleride daha çok etkileneceğiz.
Belki de Allah’ın ikazları bunlar.
Anlayana tabi ki…
Yolda kurumuş ve büzüşmüş ay çekirdeklerini görünce bunlar aklıma geldi.
Ay çekirdekleri de küresel ısınmadan payını almış işte.
Ya görmediklerim nasıl etkilendi acaba.