Bilimsel adı "Helianthus annuus" olan bu bitkiye birçok yerde “Güne Bakan”, “Gündöndü” ve “Günçiçeği” gibi isimler verilmiştir. Helianthus eski Yunancadan gelen bir isimdir; "helios" yani güneş, "anthos" ise çiçek anlamına gelir.
Dünya’nın birçok dillerinde de bu çiçeğin ismi hep Güneş’le bağdaştırılmış. İngilizce‘de Güneş çiçeği manasına gelen “sunflower” , Fransizca‘da Güneş’e dönen manasında “tourne-sol” isimleri verilmişken bizim dilimizde ne gariptir ki “Ayçiçeği” denilmiş. Güneş daha batarken morali bozulup başını önüne eğen bu bitki, Güneş iyiden iyiye kaybolunca Ay’ın yüzüne bakmazken isminin ayçiçeği olmasının ne gibi mantığı olabilir ki?
Günebakan çiçeğinin sürekli Güneş’e dönmesi, sapın Güneş görmeyen tarafında biriken oksin adı verilen bir büyüme hormonundan kaynaklanmaktadır. Oksin, sonsuz ilim sahip Yaratıcı tarafından bitkilere bahşedilen ve büyümeyi sağlayan bir hormondur. Oksin çiçek sapının ışık görmeyen tarafında daha fazla birikir, bundan dolayı o bölge ışık gören tarafa nazaran daha fazla büyür. Bu da çiçeğin Güneş’e doğru yönelmesine neden olur.
Peki Ayçiçeklerinde Bu Güneş’i İzleme Hareketinin Hikmeti ve Faydası Nedir?
Aslında, günebakanlar başlarını sürekli Güneş’e doğru çevirirler şeklindeki yaygın inanış kısmen doğrudur. Günebakanın çiçeği tam olarak açılıp sarı taç yaprakları ortaya çıktığı zaman ağırlığı da arttığından dönme hareketi yavaşlar ve tek bir yöne bakmaya başlar. Bu sabit yön doğudur. Günebakan polenleri 30 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda zarar görür. Oysa sürekli doğuya baktığında, öğle üzeri çiçeğe gelecek net radyasyon azalmış olur ve doğuya yönelik konumu, daha serin ve daha sağlıklı büyüme ortamı sağlar. Ayrıca bitkinin çiçekleri sabahın erken ve nispeten serin saatlerinde daha fazla Güneş ışığı alır. Böylece gece üzerine yağan çiğ kurur, mantar oluşumu önlenmiş olur. Sabahları daha fazla Güneş alan taç yapraklarının sıcaklığı arttığı için böcekler için cazip bir ortam sağlanmış olur ki, bu da ne kadar çok böcek o kadar çok tozlaşma demektir.
Şimdi gelin düşünelim! Günebakan çiçeklerinin Güneşi izleyebilmesi için Güneş sisteminin hareketini bilmesi gerekir. Ayrıca, sıcaklığı ölçecek bir termometreye, radyasyon miktarını ölçecek alete ve yönleri belirlemek için de coğrafya ilmine sahip olması gerekir. Peki ot diye hafife aldığımız beyni bile olmayan bu çiçeğin bunları yapabilmesi mümkün müdür?
Görüldüğü gibi günebakan çiçeği ile Güneş arasında birbirine bağlı ve tam uyumlu olan bu mükemmel harekette kesinlikle tesadüfen oluşamayacak bir plan vardır. Bu kusursuz tasarım, aslında her şeyi en ince ayrıntısıyla bilen ve meydana getiren bir Yaratıcının varlığına delildir. Bizlere düşen görev de evrendeki tüm bu kusursuz tasarımları görüp alkışlamak ve Yaratanı bulup O’na teşekkür etmek olmalıdır.