Güvenilir haber kaynağınız Medya90.com

  • BIST 100

    10507,11%0,46
  • DOLAR

    36,44% 0,20
  • EURO

    39,46% 0,59
  • GRAM ALTIN

    3411,05% 0,19
  • Ç. ALTIN

    5552,18% 0,35

ZÜLEYHA ÇAĞLAYAN


BASIN, YARGI , SİYASET ve RİYA

…….. Ve siz kantarın topuzu size kayınca bülbül olanlar yazarken hangi yüzünüze bakarak yazayım?


 

Korsan Yemin ve Kılıç Çatma Töreni ile gündeme oturan ve haklarında soruşturma başlatılmış olan beş teğmen ve üç sıralı amir görevlerinden ihraç edildi.

Biliyorum; yine anlamak istedikleri, anlattıklarım olanlar okuyacak yada onlar hak verecekler yazdıklarıma ve biliyorum; ne yazarsam yazayım, anlamak istemeyenler, içinden bir küfür savurarak bitirecek okumayı, yazdıklarımı. Zaten okumayı çok da seven bir millet değiliz. Bir de düşündüklerimizin dışında bir şeyler yazanlar varsa karşımızda okumak büsbütün bir zahmet oluyor bize. Ben yine de üşenmeden yazacağım inandıklarımı ve bildiklerimi.

Velhasıl ben beni anlayanlara, anlamak isteyenlere ve kafası karışık olanlara, olaylara çok da vakıf olmayıp algıya açık olanlara  yazıyorum şu yazdıklarımı öncelikle diyebilirim.

Garip bir çifte standartımız vardır bizim. Bizden olanların işlediği esaslı  suçu bile meşrulaştırma, masumlaştırma çabasındayken,  bizden olmayanın işlediği kusurları, kabahatlari dağlara yazma gayretimiz yani… Gazetecesinden, siyasetçisine, sivilinden askerine her kademeden insanımızda görürüz yazık ki bu riyakarlığı.

Örnek vereyim efenim; 
Yıllarca namaz kılıyor diye, annesi yada eşi kapalı diye, babası hacı, sakallı diye, içki içmekten imtina ediyor diye binlerce “asker kişi” “ilticacı” damgası yiyerek ordudan atıldı bu memlekette. O dönemler medya bu işten atımları alkışlıyor ve dahi atılanlara vurulan “ilticacı” damgasını, yaptıkları haberler, yazdıkları köşe yazılarıyla pekiştiriyordu. Yüzlerce yazı, haber ve gazeteci örneği verebilirim. Kimse tarafsızca  bu zulme durun ,   bu insanların da inanç ve ibadet özgürlüğü vardır diyemedi.

Yasaların, yönetmeliklerin, nizamnamelerin tanımladığı suçlar olaya, duruma, kişilere  göre esnetilemez. Bir konuda belirlenmiş yasa, yönetmelik, iç tüzük, nizamname varsa bunlar alakadarlarını bağlar ve aması, fakatı yoktur. Hele hele ordu gibi bu hususlarda daha da büyük hassasiyet gösterilmesi gereken kurumlarda.

Teğmenlerin yemin töreninde üstlerinin emri hilafına ve yazılı başvuruları kabul edilmemesine rağmen yaptıkları kılıç çatma töreni; emre itaatsizliğin,  yönetmelik ve nizamnamelerin hiçe sayılmasının  örneğidir. Emir silsilesine başkaldırıdır. Disiplinsizliğin vücut bulmuş halidir . Yazılı başvurularının red ile cevaplanmasına rağmen bir gün öncesi Whatsapp gurubunda yapılan organizasyon gereği,  yemin kürsüsünden teğmenlerden biri tarafından yapılan çağrı ile toplanan dönem subaylarınca,  kaldırılmış ve okunması yasaklanmış yemin metni okunarak ve kılıç çatılarak disiplin iç tüzüğüne de aykırı eylem gerçekleştirilmiştir. Aralarındaki Whatsapp görüşmeleri eylemin sıralı amirlerinin talimatı hilafına ve yasaklanmasına rağmen gerçekleştirildiğini göstermiştir. Orduda disiplin konusunun ne denli önemli olduğu düşünülecek olursa benzer davranışların görev süresince nelere sebebiyet verebileceği anlaşılacaktır. Konu ne metnin içeriği ne de Türkiye Cumhuriyetinin kurucu unsurlarına bağlılıktır. Konu yalnızca ve tamamen emre itaatsizlik ve disiplinsizliktir. Yani mesele Mustafa Kemal’in askeri olma meselesi değil Türk Ordusunun askeri olamama meselesidir. Ancak açılımı emirlere, üstlere , iç tüzüklere,  , yönetmeliklere itaatsizlik, disiplinsizlik, kural tanımazlık hatta üstleri dışındakilerce kontrol altına alınabilirlik  olan bu  eylemin sonuçlarının önüne de olayı sulandırıp mecrasından kopartan amalı ,  fakatlı cümleler iliştirilmektedir.

Başka bir husus daha var gündemimde. İki gündem konusunu “riyakarlık” üst başlığında didiklemek istedi bu gün canım.

Basın özgürlüğü…. Çok kapsamlı ancak sınırları olan bir kavram pek tabi. Kişi hak ve hürriyetleri, yasalar, özel hayat sınırları gibi pek çok sınırı var. Nihayetinde hiç bir etiket insanlara suç işleme hürriyetini sağlamaz. Ne gazetecilik, ne basın mensubu olmak ,  ne siyasetçi olmak… Herkes yasalar önünde eşittir ve yasalar herkesi aynı oranda bağlar.

Bu gün basın özgürlüğü  konusunda  sokaklarda olan yada halkı bu konuda kışkırtma gayreti içerisinde olanların yaptıklarına da örnek vereceğim. Dün kendisine sadece bir kaç soru yönelten gazeteciyi adamları ile tekme tokat  dövdüren, yüzünü gözünü morartan siyasi aktivistlerin bu gün yasaları açıkça ihlal edip kişi hak ve hürriyetini ve dahi basın yasalarını da çiğneyen basın mensuplarına zul ediliyormuş gibi bir tavır içinde olmaları da yukarıda örneklediğime benzer bir riyakarlık değil midir?

Bu gün yargı tarafından  yasaya açıkça aykırılık teşkil eden habercilik anlayışları nedeniyle tutukluluklarına karar verilmiş basın mensuplarının aleyhine yürütülen yargı süreci  sulandırılmaya  çalışılmaktadır. Haksızlık yapılıyormuş yada bunları yapan iktidar partisiymiş ve muhalif basın susturulmaya çalışılıyormuş algısı oluşturulmaktadır.  Olayları ilk elden köpürten siyasi aktivistlerin hiçbirinin ağzını Fatih Tezcan’lar tutuklanırken, Mustafa Armağan’lar tutuklanırken bıçak açmamıştır oysa. Aralarından bir kişi bile sosyal medya paylaşımı ile basın özgürlüğünden, ifade hürriyetinden dem vurmamıştır. Buna karşın tutuklulukların yasal dayanağını  algı ile çürütme gayretinde oldukları basın mensuplarının ifadeleri;  yaptıklarının suç olduğunu kabul niteliğindedir ve her biri suç teşkil eden eylemleri için  diğer arkadaşını yada patronunu  suçlamıştır.

Demokrasiyi , ifade özgürlüğünü, insan haklarını, kişi hak ve hürriyetlerine saygıyı yalnızca kendi cenahı için isteyip karşısındaki  insanlara çok görenler tüm bunları hedeflerine yürümek için aparat olarak kullananlardır. Demokrasi dahil bu kavramlardan  hiçbirini içselleştirmemişlerdir. Ve bu çifte standart yani riya onların savundukları , savunurken de sulandırdıkları bu “gündem figürlerini” kullanışlı birer aparat olarak gördüklerinin,  yani fikirlerinde , desteklerinde, konuştuklarında samimi olmadıklarının kanıtıdır. Bu samimiyetsizlik ise bizim değil asıl savundukları kişilerin acı gerçeğidir!

Çok kalmadı ama, bunca riyakarın karşısında; dik duran, yalpalamayan, omurgalı,  doğru sözlü olan siyasetçilere, basın mensuplarına, insanlara selam olsun…

Ve siz kantarın topuzu size kayınca bülbül olanlar yazarken hangi yüzünüze bakarak yazayım?

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.