Ahirzaman’ın en dehşetli ve bühranlı evresi olan asrımızda Kur’an talebeleri ve Kur’an-ı Hakim’in bu asra bakan ve bu asrın hastalıklarını tedavi eden nurefşan bir tefsiri olan Risale-i Nur ile milyonlarca genci; küfür, zülümat ve inançsızlık bataklığından, anarşizm ve terörizmden, atalet ve yeknesaklıktan, alkol ve uyuşturucu müptelası olmaktan, gayrın hukukuna tecavüz etmekten, hırsızlık ve gasptan, vatanına milletine ihanet etmekten, elin namusuna el uzatmaktan, her türlü kuralsızlık ve illegalizmden, asayişi bozmak ve inkıtaa uğratmaktan, her türlü ahlaksızlık ve serserilikten muhafaza ederek, ahlakı aliye ile serfiraz, en başta sahib-i hakikisi olan Rabbine ve mukaddesatına, vatanına, milletine ve ailesine bağlı, saygılı, çalışkan dürüst, vatanperver, vatansever birer aydın ve mümtaz gençlik haline getirmesi gösteriyor ve ispat ediyor ki; en müstakim, en doğru, en isabetli ve selametli yol olarak Kur’an-ı Hakim’i rehber ittihaz etmiş ve yüksek âli eğitim ve tedrisatıyla, pozitif ilimler ile birlikte, manevi ve ulvi ahlaki yapıyı massederek manevi zenginlik rabıtalarıyla teçhiz edilip donatılmış, umut vadeden seredan süreyyaya terakki etmiş, necat bulmuş âli, nebil, necip ve nazif, parlak bir gençliktir.
İnkisaf ve tefessüh etmiş, iniadam ve inhizama mahkum olmuş, batının na’ar ve taşkın, zaptedilemeyen, doyumsuz gençliğiyle mukayese edildiğinde: aşikare ve bedihi bir şekilde nazarlara temessül eden fazilet şumul, mümtaz, aydın ve kanaakâr gençliğimizin güneş gibi zahir ve in’ikası, simalarındaki nurani parıltılarılar ile toplumu aydınlatmaları, akılları hüsuf ve küsufa tutulmamış tarafsız her bir insanın kat’i bir hüccet ve bürhan niteliğinde, hem dost ve düşmanın dahi hakkalyakin suretinde müşahede edip gördüğü, ihtirâm ve sevgi gösterip ve takdir etmesidir. Tüm bu özellikleriyle, batının gençliğine karşı bariz ve açık ara rüchaniyet kesbetmiş, cihanda numunei imtisal olmuş, ahlakı aliye ile serfiraz, faziletfeşan gençlerimiz isimleri ve cisimleriyle göz önünde ve meydandadır.
Dünyanın en itibarlı mektep ve üniversitelerinde dahi bu denli yüksek bir ahlaki yapıyı tesis edememeleri de davamıza kat’i bir hüccet ve bürhandır.
Birer inzibat gibi asayişi muhafazayı kendilerine görev bilen, kanun ve nizamlara tebaiyyette örnek, müsbet kurallara uyma ve uygulamayı şiar edinmiş gayretli, çalışkan, dürüst milyonları aşkın gençlerimizin kahir ekseriyetinin menfi herhangi bir ahlaki erozyana maruz kalmamış olması ve sabıka kayıtlarına da rastlanmadığı da kanuni vesikalarla tescillenmiştir elhamdulillah. Emniyet birimlerinin tüm envanter ve kayıtlarında izhar ve ifşa ettiğimiz argumanlarımızın kanıtları ve te’yidi de mevcuttur.
Zındıka komitelerinin tüm çaba, asimile ve gayretleriyle ve bir kısım basın yayın ve medya organlarının da sui tesiri ile maalesef ülkemize ve milletimize, örf ve adetlerimize gabi ve düşman olarak yetiştirilen, terör örgütlerine peşkeş çekilen ve sayıları azımsanmayacak kadar çok, istikametten çıkarılan müfsid, şerur ve azgın gençlik ise; onlar da herkesin gördüğü veçhile yaptıklarıyla eylem ve söylemleriyle, lisanı hal ve lisanı kal’leriyle her türlü menfi cereyanları üzerlerinde taşıyıp ayine olmak ve göstermekle de meydanlarda arzı endam etmektedirler. Gezi olaylarında olduğu gibi; bu serseri gençlerden bir tanesinin kanunlara tebaiyetini ve asayişi ihlal etmemesi ve zaptu rabt altına alınmaları için milyonlarca kolluk kuvveti kafi ve nafi gelmediği halde, milyonlarca Kur’an talebesi gencimizin ise başlarında bir tek polis bile olmadan kanun ve nizamlara aykırı bir harekete tevessül etmedikleri, yine emniyet birimlerinin envanterlerinde mevcuttur.
Hiçbir şekilde dizginlenip kayıt altına alınamayan ve alınabilmesi de imkan haricinde bulunan ve dimağları küfrün karanlığıyla dağlanmış, iğfal edilmiş, kandırılmış, ölçü bilmeyen müfrit gençliğin mel’abegâh alanı da maalesef her türlü ahlaksızlık, fuhuş, alkol, uyuşturucu, helal haram demeden gayrın malına el uzatmak, vatanına milletine ihanet etmek, terör ve illegal örgütler içinde yer almak ve yapılanmak, sokak eylemleri düzenleyip sokakları karıştırmak, dahili asayişi bozmak ve harici düşmanlara da kuvvet vererek, tüm fitne, fesat ve zındıka komitelerinin gönüllü piyonu olmaktan haz almak ve bunu kendilerine vazife addedip saymak, ülkemizin tökezlemesi için her türlü unsur ve fırsatı gözleyip kollamak, gizli kapılar ardında dehşetli ve tahribkar planlar yapmak, ülke savunmasına askerliğe ve vatan müdafaasına karşı olmak, ülkesini başka ülkelere karşı jurnallemenin ve ülkesini küçük görmesininin dem ve damarlarına kadar işlemesiyle, ülkesiyle milletiyle övüneceği yerde, ecnebi serserileri kendine örnek almak, dünyayı sömüren batının emperyalist ve kapitalist, tefessüh etmiş çürümüş, hümanizm’den yoksun kapitalist ve sömürgeci varlığını kendinden olmayan milletlerin ülkesini yer altı ve yerüstü kaynaklarını gaspederek zenginleştiği mimsiz medeniyetin pişdarı ve deni’ devletlerin mümessili batı devletlerinin vatandaşlığına geçmeyi en büyük idealleri arasına almak, muteber ve mütena milletimizin cihanşümul âli ve yüksek ahlaki yapısını reddedip, ecnebilerin gayrı ahlaki yaşantılarını kendilerine örnek almak, ülkesinin sahip olduğu zenginlik ve başarıları azımsamak, küçümsemek ve görmezlikten gelmek, dünyaya ahlak ve doğruluğu öğretmiş ecdadına yabani ama ahlaki erızyona uğramış batı kültürüne karşı aşk derecesinde zebun olmuş, frenkmeşrep yaşantılarıyla kanlarında taşıdıkları alkol ve uyuşturucularıyla, sabıka kayıtları şişmiş, günah ve seyyilerde boğulmuş batının gençleri de göz öünde meydanlardadır.
Ülkelerin emniyet birimleri ve halkların gözlemleriyle de teyit edilen tüm bu argumanlarımız tescil edilmiştir. En küçük bir efal ve fiilin dahi ne münasebetle ne amaçla yapıldığını kavrayan bilen bu asrın müdakkik insanlarına karşı; hayali hakikat ve hakikati de hayal olarak daimi bir surette asla ve kat’a kimse gösteremez.
Batının gençliği; “eyne’s-sera” ve Kur’an’ın gençliği; “mine’s-süreyya.”