Kıymetli Bakanımız Sn. Süleyman SOYLU son röportajı ile siyasete veda edeceğini bir kez daha yineledi. Siyaset ile ilgisi olan, ülkenin geleceğiyle alakalı kaygıları bulunan pek çok kişi tarafından kabul edilemez bulunan bu yeni açıklama sonrası sosyal medyada, basın yayında pek çok destek paylaşımları yapıldı, yazılar yazıldı.
Okurlarım ve takipçilerim bilir; Sayın bakanımızın vefası , gayreti, hizmet aşkı, sadakati ile ilgili defalarca kez yazdım. Benzer her açıklamada yada kendisine yapılan her saldırıda yazmaya da devam edeceğim. Çünkü vasıflı siyasetçi, basiretli, vefalı, tevazu sahibi, vatan sever, vizyoner devlet adamı mantar gibi büyümüyor yazık ki… Bu nedenle bu ülkenin O’nun bu vasıflarından istifade etmeme gibi bir lüksü yok. Kaygısı millet olan, bayrak olan, vatan olan , basiretli, dirayetli , cefakar, gayretli, vatansever, özverili tüm siyasetçileri başımızda, omuzlarımızda, göğsümüzün üzerinde taşımalıyız kanımca.
“Esasen ben kendimden bilirim Sn. Süleyman SOYLU’ya yaşatılanları” gibi bir cümle kursam sözüm benden incinmez…. Bu ölçekte değilse de benzer şeyler yaşamış olmak empati yapabilme yeterliliğinizi artırıyor.
Bu günlerde Sn. Bakana yöneltilen haksız isnatlar, iftiralar ve suçlamalar ile manipüle olmayıp olayları ve kişileri sağduyu ile değerlendirmeyi başarabilen biri olarak kendimden hareketle anlatacağım bakanımıza yaşatılanların sadece küçücük bir kesitini: tabi yazımın içeriğindeki yorumların kişisel olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum.
Kurum, kuruluş, kişi isimleri vermeksizin bazı yaşanmışlıklarımı paylaşacağım sizlerle. Zamanın behrinde özveri ile zor koşullarda çalıştığım işyerinde dürüstlüğü, yetkinliği, performansı ölçüp değerlendirmeye yönelik yapılan tüm periyodik değerlendirme ve denetimlerde üstlerimce takdir edilmişken özverimin karşılığını cezaya dönüşen bir görev ve yer değişikliği ile aldım. Dediğim gibi sözde ödül gibi gösterilmeye çalışılan ancak birilerine yer açmak için yapılmış bu idari tasarruf ile kabus gibi bir hak arama mücadelesine girmek durumunda kaldım. Hak etmediğim gibi kontrol de edemediğim bir sürecin içerisinde uzun süre boğuştum. Bu elbette bir idari tasarruftu dolayısıyla sürece müdahale etme yetkim yoktu ancak idarenin de söylediği gibi ödül gerektirecek kadar büyük bir gayret ve özveri ile çalışmışken içine itildiğim şartların ödülle ilgisinin olmayışı anlaşılmazdı. Çok uzun soluklu mücadelelere rağmen hiç bir şey olması gereken duruma evrilmiyordu. Karşılığı cezaya dönüşen çalışma, gayret, mücadele ve yorgunluğumun, alınterimin gerekliliğini çok sorguladım zihnimde. Her defasında hizmet şuurum , insan sevgim kırılan gururumun, incinen nefsimin önüne geçmişse de artık hiç bir şey eskisi gibi değildi.
Hele yerinize ikame edilen yada sizin hizmet aşkınıza , gayretinize değişilen kayıtsız , vizyonsuz , yetersiz profilleri görünce çekilme ve uzaklaşma hissi ile karşılık veriyorsunuz olup bitene.
Şu an yaşadıklarımı çok da umursamıyorum. Ama vefa ile, hizmet şuuru ile özveri ile ilgili çok şey öğrendim yaşatılan süreçte.
Ve dediğim gibi bunlar bakanımızın yaşadıklarının küçük bir kısmına yapabileceğim modelleme. Bir de organize bir kötülük var sayın bakanın karşısında buna ilaveten. Basın, yayın, sosyal medya çetelerini içine alan ardında da sıradan bir akıl yürütme ile anlamlandırılamayan güçlerin bulunduğu… Ve kocaman bir sessizlik, kulakları sağır, vicdanları yara eden bir sus… Aşkla, vefa ile, cefa ile verilen hizmete sessizlikle mukâbele eden dava arkadaşları…Bu konuda da yazacaklarımız var ilerleyen süreç içerisinde.
Düşünsenize bakanlığı döneminde bakanımıza güzelleme yapan terörle mücadele konusundaki gayret ve emeklerini yere göğe sığdıramayan Sn. Enginyurt bu gün barış süreci konusunda fikrini, desteğini, birikimini paylaştığı için Sn. SOYLU’ ya “Apo sevici” yakıştırması yapmaya cüret edebiliyor ve buna karşı konuşması gereken herkes susuyor. Bir ucunda densizlik diğer ucunda vefasızlık barındıran, Sn. SOYLU’nun nasıl bir gayretle ve şuurla terörle mücadele ettiğini bilen hiç kimsenin yüreğinin almayacağı vakalar bunlar. Şimdi konuşulmayacaksa ne zaman dedirten cinsten!
Eh şimdi ben yazmayayım da kim yazsın ; vefası , gayreti, özverisi cefaya ve çileye dönen Bakanımız Sn. Süleyman SOYLU ‘ya yaşatılanlara dair…
Biz bakanımızın izine, gölgesine talibiz! Onunla ve onun ardında, onun yanında yürümeye de talibiz!
Bayrak gibi hür, bayrak kadar yüksekte,
Bir bayrağın ardındaki millet gibi kardeşce,
En yükseklere ,
Yücelere çıkmanız dileği ile sayın Bakanım…
BİZ O BAYRAĞIN GÖLGESİ OLMAYA TALİBİZ…
Siyasetin ve bu ülkenin size ihtiyacı var!
