Bir kişiyi tanımak için onun kendisi hakkında kurduğu on cümle yerine bir davranışına bakmalısınız. Ve yine bir kişiyi anlamak için onun hakkında kurulan on cümleyi değil bir davranışını dikkate almalısınız.
Zira dili döndürecek milyon tane motivasyon vardır; mal, para, pul, mevki, makam , koltuk, kadın, servet ve sair… ve sair….
Ancak bir kişinin güzel hasletleri, iyilikleri, hizmeti, çalışma aşkı gibi fiili mevcudiyeti için motivasyon bir elin parmağını geçmez.
Kötü insan çalışmadan kazanmayı, çok laf/az hizmet üretmeyi, başkalarının üzerine yıkılmayı, altındakilerin iş gücünden faydalanıp; ortaya çıkan faydanın üzerine konmayı tercih eder. İyi insanın yaptığı her işte ise bütün hücreleri, emeği, alın teri vardır. Onun motivasyonu kah ahde vefa, kah sorumluluk duygusu, kah çalışkanlığı, kah Allah aşkı, kah vatan, millet sevgisidir. Tıpkı Sayın SOYLU gibi….
Ziya Paşa’nın Aynasında
Ziya Paşa ne güzel söylemiş:
“Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.”
Biz onun bu adrese teslim iki cümlesi için sayfalarca yazı yazıyoruz. Ama şu olup bitene bakarken; aklınıza gelen bu beyite, kalbinizi bırakıyorsunuz. Çünkü ortada söze deği icraata ihtiyaç duyan bir tablo var.
Dalgalar Kıyıyı Değil, Kumunu Alır
Sn. Süleyman SOYLU’yu siyasi arenadan silme gayretindekilerin aksine, icraati Hakkın ve halkın rızasını hedef alan , yakıtı Hak ve millet aşkı olan performansının milletteki yansımasını satın alınmış kalemlere yazdırılmış binlerce gazete haberi ile silemediler, silemeyecekler.
Dalgalar ne kadar ısrarcı olsa da kıyıdan ancak kum alabilirler. Rüzgarlar ne kadar devamlı olsa da kayadan ancak toz alabilirler. Kara parçaları denizlerin dalgalarına, rüzgarın ısrarına rağmen yıllardır aynı kara parçaları olarak kalmıştır.
Kendilerine biçilen Hak miadı doluncaya kadar da kalacaktır.
İftiralar Korkunun İtirafıdır
Sn. Soylu “edebe mualif” olup kendini siyasi muhalefet diye tanımlayanların ederini üç cümle ile özetleyince kirası ile müsemma kendini gazeteci/ haberci zanneden çala kalemlerin hedefi oldu yine.
Ancak biz bunca vakittir olup bitenlerden hem bu camianın satılmış gazetecilerini, hem ücreti mukabil uluyan adına trol konulmuş itlerini çoktan çözdük.
Hatta olay bizim çözmemizle de kalmadı tüm bu tezgah yargının dosyalarında da alması gereken yeri aldı. Zamanla durumun daha da netleştiğini ve faillerini bir bir göreceksiniz.
O nedenle Sn. Soylu aleyhine “zorlama” yapılan her iftira haberi onun kıymetini ilan ediyor. İftira olduğu tescillendiği halde döndürülen her algı Sn. SOYLU’ya “senden korkuyoruz” itirafını haykırıyor.
Her bir haber onların SOYLU korkusunun ete kemiğe bütünmüş hali olarak zuhur ediyor.
Türkiye Yüzyılı’nda ve TERÖRSÜZ Türkiye sürecinde Güçlü Karakterlere İhtiyaç Var
Söz Sn. Soylu ile ilgili iken “bence konu ile ilgili” bir düşüncemi daha paylaşmak isterim. İlgili buluyorum çünkü malum güruhun Sn. SOYLU’ya yaptığı iftira ataklarının onun daha aktif görev alma ihtimalinin dillendirilmeye başlandığı dönemlerde arttığı çok açık.
Terörsüz Türkiye süreci yaşanırken bir kaç dostum Sn. SOYLU’nun karakterinin dinamikleri gerekçesi ile bu sürecin içinde bulunmasının uygun olmayacağı konusundaki görüşlerini dillendirdi. Ben bu konuda tam tersi bir kanaat taşıyorum. Bu süreci Sn. Devlet BAHÇELİ gibi kimsenin vatan sevgisinden şüphe duymayacağı güçlü karakterler omuzlamalıdır. Sn.SOYLU da vatan millet aşkı ile halkın gönlüne yerleşmiş müstesna kişiliklerdendir.
Bu halkın güven duygusunu da ayakta tutar. Kaldı ki Sn. SOYLU’nun Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki olumlu etkileşimleri , aldığı destek, kendisine duyulan sevgi, halktaki karşılığı kesinlikle kayda değerdir.
Bu nedenle Terörsüz Türkiye sürecinin başarısı, güvenliği ve halk desteğinin devamlılığı için Sn. SOYLU’nun en üst perdeden bu sürecin paydaşı olması gerektiğini düşünenlerdenim.
Sn. SOYLU’nun sürece katkısı hem güven duygusunu korur, hem de sürecin başarısını garantiler.
Ve Son Söz: Kurtlar Sessiz Kaldığında…
Her haksızlıkta olduğu gibi Sn. SOYLU’ya bir kaç gündür yöneltilen saldırılarda da Sn. Süleyman SOYLU’nun yanındayız.
“Kurtların sessiz kaldığı yerde itler volta atar.
Bilmezler ki, kurtlar sessizliğini bozarsa kıyamet öyle kopar!”
