Kemana, şarkıya,tabloya , şiire sanata , sinemaya aşıktırlar...
Çok okurlar, türlü türlü okurlar felsefenin dibini vururlar; var oluşu okudukça herdem yeniden keşfederler.
Gökyüzüne /yeryüzüne insana dair inşaa argümanları ve fikirleri derinliklidir , olağanüstüdür ; öyle herkes anlayamaz.
Yaşamı ve insanı bozar bozar yeniden yazarlar, üst düzey entelektüel bir lisanla.
Duyguyu bir tek onlar anlarlar ; insana ve aşka dair olağanüstü metiyeler dizerler, kalakalırsın.
Gel gör ki iş kanlı sahaya girince ; inceden inceden kadrajlarına sızarlar.
İnsana dair his dünyasına entelektüel bağlamda hükmedenler (!) ,kainatın her zerresinin şahit olduğu Gazze katliamına , sus pus kesilmişler.
Garip, acınası, komik fakat entelektüel (!) bir hal ile kategorize etmişler kendilerini .
Garabet durumun hiç te farkında olmadan ,bu insan seviciler kendi dünyalarında, yine üst düzey (!) avunup duruyorlar .
Kendi içerik ve çizgilerine inat bir hal üzere yol alan filozof ve hümanist takımın , Gazze'de ölen bebek , insan ve insanlığı görmemesini şimdi daha iyi anlıyorum.
21. Yy,gelişen birçok forumunun yanında ; eşyaya, tabiata ve sözde insana ; garip vicdanlı ,garip sevgili garip aşklı ,garip yaklaşımlar inşa etti .
Kana, göz yaşına ,ölüme, zulme, haksızlığa dokunmayan, kanlı sahaya giremeyen ,zerre risk ve meşakkat almayan , sözünü dahi söyleyemeyen ama çok okuyan ,herşeyi okuyan ,okudukça hakkı / hukuku karıştıran, bilgili/ filozof hümanistler...
"Rabbim! Benliğimin; şöhreti olmam istenen benliğin kurbanı durumunu bana verme! Allahım! Benim ruhumda, «insanlık»ta ihtilafı, «düşünce»de ihtilaf ve «ilişki»lerdeki ihtilaf ile karıştır ki, bu üç temel şeyi birbirinden ayrı tanıma gücünü bulamayayım."
Ali Şeriati
" İnsanlık" ile " düşünce"nin ihtilafını yerine oturtamayan , bilgi çağının filozofları...
Çağ kendi aydınlığına da , aydınlığı da kör.
Yazık...