Birkaç dakika sonra sıranın kendisine gelmesiyle kasiyere doğru ilerler.
Kasadaki bayan tesettürsüz bir müslümandır. Bu bayan,
çarşaflı peçeli bayanın eşyalarını birer birer kasadan geçirmeye başlar,
Bir müddet sonra müşterisine kendini beğenmiş bir üslupla,
"Bizim bu ülkede birçok problemimiz var ve senin peçen de bunlardan biri. Biz gurbetçiler ticaret için buradayız. Dîn'imizi veya; tarihimizi göstermek için değil.
Eğer dîn'ini yaşamak ve çarsafını giymek ve peçeni takmak istiyorsan, arab ülkene geri dön, orada ne yapmak istiyorsan onu yap."
Peçe'li bayan elindeki poşetleri yere koyarak yüzündeki örtüyü kaldırdı.
Kasiyer bayan tamamen şok halindeydi, peçeli bayan sarışın ve mavi gözlüydü ve şunları şöyledi,
" Ben bir Fransızım, Arap değilim, hele bir göçmen hiç değilim. Bu benim ülkem ve Îslâm benim Dîn'im dir.
Siz müslüman doğumlular, Dîn'lerinizi bize sattınız ve bizde onları sizlerden satın aldık...!"
" Bizde size, tahrib edilmiş sahte ve uydurma Hristiyanlığı sattık ve sizin KAN DAMARLARINIZA enjekte edip SÖZDE MÜSLÜMAN, lâkin özde batıl Hristiyanlığı aldınız. Şimdi müslüman gibi değil Hristiyan gibi yaşıyorsunuz.
Korkarım Hristiyan gibi İMANSIZ ölecek ve Müslüman Mezarlığına gömüleceksiniz."
der vah vah vah diyerek alışveriş merkezinden ayrılır…..
Şimdi hepimiz bir kez daha şu soruyu kendinize sormalıyız.
Şehit kanıyla sulanmış bu topraklarda yaşayan bizler ÖZDE MÜSLÜMAN gibi mi, yoksa SÖZDE MÜSLÜMAN gibi mi yaşıyoruz?
İyi düşünüp kararı ona göre verelim, verecek olduğumuz bu kararlar üzerine hem dünyamızı hem de ahiretimizin belki kurtulmasına vesile oluruz. Ne dersiniz?