Koruyan, kollayan ve bağışlayıcılığı bol olan Allah’ın ismi ile başlarım. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, af ve mağfireti tüm kardeşlerimin üzerine olsun.
Kıymetli dostlarım!
80 yıllık bir ataletten sonra küllerinden yeniden doğuş yaşayan, uyuşturulmuş aslanın ayağa kalkmaya çalıştığı bir dönemi yaşıyoruz.
Son 20 yılda ülkemiz hem ekonomik yönden, hem askeri yönden, hem diplomatik yönden birçok atılımlar yaptı.
Eskiden askeri malzemelerimizin %8’ini bile karşılayamayan, hep ithalatla malzemeleri alan ve askeri ihtiyaçlarını bu şekilde çözmeye çalışan bir ülke iken, şu an %80’e ulaşmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Tabi, yaklaşık bir asırdır her yönden esareti yaşatan, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimize ipotek koyan hem dış güçler, hem de onların maşaları iç güçler bunun önüne geçmek, bizi tekrar uyuşturmak, esaret altına almak için var güçleriyle uğraşmaya başladılar.
Küfür tek millettir sözünü duymayanınız yoktur. Tüm kefere üzerimize, gözünü dikmiş durumda. Aslanın uyanmasını istemediklerini ve hükümranlıklarının, sömürgelerinin ellerinden kayıp gitmesini istemediklerini hepimiz biliyoruz.
Gelişmiş olarak addedilen, demokrasinin beşiğiyiz!!! şeklinde kendilerini tanımlayan, kan emici embesiller asla bizim büyümemizi istemezler ve istemiyorlar.
20 yıldır ülkemiz üzerine oynanan oyunları biraz izan sahibi herkes net şekilde görebilir.
Sağ-sol ayrıştırmasıyla başlattıkları içimizdeki ayrıştırmayı, Türk-Kürt ayrıştırmasıyla devam ettiler. Sünni-Alevi, Yerli-Göçmen ayrıştırmasıyla birbirimize düşürmeye çalıştılar ve çalışıyorlar.
400 yıl 500 yıl 600 yıl yönetimimiz altında olan topraklarımızdan gelenler dışlandırıldı. Yalancı ve sahte tarihle bizi Araplara, Arapları bize düşman ettiler. Halifeliği de anayasal olarak geçerliliği olmayacak şekilde kaldırtarak ümmetin birlik olmasını, birlikte hareket etmesini engellediler.
Ümmet bir araya gelmeye, aynı din sancağı altında toplanmaya, Türki Devletler yani Türkler tek millet olmaya, tek yumruk olup birlikte hareket etmeye çalıştığı esnada, bir askeri vesayet getirerek önümüze set oldular. Bunda bir nebze de olsa başarılı oldular.
Her 10 yıl gibi bir süreçte başımıza darbe ile çöktüler. Dini kitaplarımızı topladılar yaktılar, ilmi kitaplarımızı imha ettiler. Bazılarını da başka ülkelere satıp paralarını içki masalarına meze ettiler.
Dini önderlerimizi, hacılarımızı-hocalarımızı astılar. Ezanımızı susturdular, camilerimizi kapattılar.
Müslüman kesimin, aile planlaması adı altında çocuk yapmasını engellediler. Çok iyi psikoloji uzmanları tarafından, “bakabileceğiniz kadar çocuk yapın” dediler. Sanki rızkı veren anne-babaymış gibi… Maalesef çoğumuz buna kandık.
Bize böyle yaparlarken kedileri üredikçe ürediler. Şu an nüfus sayımında istatistikler yayınlansa görülecek ki ülkemizde, dış güçlerin maşalarının sayıları neredeyse Müslüman Türk nüfusuna ulaşmak üzere.
Devlet-i Aliye’nin(Osmanlı’nın) tarih sahnesinden silinmesi ve yerine yeni oluşumun kurulması zamanında maalesef ülkemizin tüm zenginlikleri bir şekilde bizden olmayanlara peşkeş çekildi. Ve şu an ülkemiz zenginlerinden ilk 20’nin kimlerden oluştuğunu, az bir araştırmayla görebilirsiniz.
Ülkemiz ayağa kalkmaya çalıştıkça, üzerimizde nasıl oyunların oynandığını biliyor görüyoruz. Tabi gerçekten bizden olup bilmeyen görmeyenler de yok değil.
Her yönden gelişmeye başladık. İşte bu yüzden saldırılar hiç aksamadan ve şiddeti artarak devam ediyor.
Aziz kardeşlerim! Bize düşen ayrışmak değil birleşmektir. Tek yumruk olmaktır. Biz ayağa kalkıp ne kadar sağlam durursak ülkemiz bu dönemi o kadar rahat atlatır.
Dinle alakası olmayanların, abdest nedir, gusül nedir, namaz, niyaz nedir bilmeyenlerin, biz Müslümanlara nasıl ibadet edeceğimizi tarif ettikleri bir dönemde, daha fazla kenetlenmeliyiz.
En büyük saldırılarında biri de ekonomik yönden yapılanlardır. Çünkü az önce sanayici ve iş adamlarının kimlerden oluştuğunu yazmıştım.
Halkımız, gerçek Türk evlatları, vatanını milletini seven, eli silah tutan herkes, savaştan savaşa, cepheden cepheye koşarken belirli kesim kasalarını doldurmaya çalışmış ve bunda da başarılı olmuştur.
Bugünlerde ekonomimize yapılamaya çalışılan darbeyi hepimiz şahidiz. Bu saldırıdan da hep birlikte kurtulmaya çalışmalıyız. Biz, bir olduktan sonra, birlikte hareket ettikten sonra hiç kimse bize bir şey yapamaz. Unutmayalım ki o para babaları paralarını arttırmak şöyle dursun koruyabilmesi için bize muhtaçlar.
Bizler İlay-i Kelimetullah yolunda Fi Sebilillah şiarıyla dinimize sahip çıkar, dinimizi en güzeliyle yaşarsak Rabbimizin vadettiği kurtuluşa ereriz. Rabbimiz sözünde durur, bize yardımını esirgemez ve sonsuz Rahmet ve Merhametiyle yardım eder.
Şuna inancımız sonsuzdur ki Yüce Mevla nurunu tamamlayacaktır. Biz nurun tamamlaması için ne kadar uğraşırsak, O Hakim-i Mutlak bize uğraştığımızdan daha fazla yardım edecektir.
Milletimiz dini emirleri uyguladıkça refahımız artacak gayemiz başarıya ulaşacaktır.
Bugün sokaklarımızda gördüğümüz çıplaklık, yaşantımızdaki maddi çıkarcılık, maddiyat uğruna birbirimiz kazıklamak uğraşlarımızı bırakarak kendi özümüze dinimizin emirlerine döndüğümüz esnada mucizelere tanık olacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Hadi kardeşlerim! Bir olmaya, birlik olmaya, kenetlenmeye ve İslam’a dönmeye… Var mısınız?
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.