*’Câhiliye’, İslâm’ın tebliğinden önceki Araplar’ın inançları, gelenekleri, tutum ve davranışları için kullanılan bir terimdir.Genellikle Araplar’ın İslâmdan önceki dönemine ‘Câhiliye veya Câhiliye asrı’ denir. Bazı şarkiyatçılar da ‘Câhiliyeyi;Bilgisizlik,barbarlık, ahlâksızlık olarak tanımlamışlardır(1).Daha geniş anlamıyla Câhiliye’;Allah’tan başka sahte ilâhlara (tâgutlar,çeşitli putlar,hevâ,vs) tapma, haktan-hukuktan ayrılma, adaletsizlik,kuvvetlinin zayıfı ezmesi, ırkçılık,taassup, kibir, kin gütme gibi fıtrâta ve insan onuruna yakışmayan çeşitli sapıklıkları ihtiva eden bir kavramdır.
*Câhiliyede insanlar nefsânî arzularına köle olmuş,hevâlarını tatmin etmekten öte bir gayeleri olmayan bir kötülük toplumu oluşturmuşlardı. Tek Allah’a inanmayıp, O’na şirk koşan,Kur’ânı ve Hz.Peygamberi reddeden ve ‘Atalar dini’ dedikleri kendi geleneklerine tabi olan, kötülüklerden beslenen bir zulüm ve yağma düzeni tesis edilmişti. Aslında ‘Câhiliye’ demek ‘Kötülük Toplumu’ demektir.
*Hz.Peygamber’in, Allah’ın elçisi olarak İslam’ı tebliğ etmeye başladığı devirde Hicaz (Mekke-Medine ve civarı) bölgesinde yaşayan insanların çoğu inanç bakımından politeist (birden çok sahte tanrıya inanıyorlardı) idiler.Arapların çoğu müşrikti.Allah’a ortak koşuyor,kendilerine fayda sağladıklarına inandıkları çeşitli putlarına, Allah’ın ortakları diyorlardı. Kâbeyi çıplak olarak tavaf ederlerdi.
*Hz.Resulullah’ın İslâm’ı tebliğe başlamadan ve başladığı devirlerdeki toplum, bir cahiliye-vahşet toplumuydu.Bu toplumda feodal bir düzen vardı.Toplum kabilelere bölünmüş ve her kabilenin bir reisi vardı.Kabile reisi kabilenin sahibi durumundaydı.O, ne derse bütün kabile halkı kayıtsız şartsız ona uyardı.
*Cahiliye toplumunda; Güç, kuvvet ve kabiledeki hiyerarşi, bir üstünlük,seçkinlik ve haklı olma anlayışını hakim kılmıştı.Cahiliye toplumunda, kölelik anlayışı vardı. Kimsesiz, hamisiz, fakir insanlar köle olarak alınır, satılırdı.Kadınlar değersiz birer eşya gibi muamele görür, bir erkek aynı zamanda birden çok kadınla (sayısını kendisi belirler) evlenebilirdi.Fuhuş yaygın ve fuhuş bir meslek olarak görülürdü (genel ev). Kız çocukları baba için bir utanç vasıtası sayılır ve bu utançtan kurtulmak için, babanın, kız çocuğunu diri diri toprağa gömdüğü bile nadir değildi.Cahiliye toplumunda, bir yağma düzeni vardı.Güçlü olanlar, güçsüzlerin mallarını yağma ve talan ederler, kervan basarlardı.
*İşte Hz.Peygamber, böyle bir topluma İslâm’ı tebliğ ile vazifelendirilmiştir.Vazifesinin ne kadar zor ve müşkül, bir o kadar da tehlikeli olduğu apaçık ortadadır. Hz.Resulullah, müşrik, putperest bir topluma, ‘putların yanlış tanrılar olduklarını, onların hiçbir güçlerinin olmadığını, dolayısıyla onlara inanmanın sapıklık, akılsızlık olduğunu ve bunlara inanmanın terkedilmesi gerektiğini’ söylüyordu. Hz.Peygamber, bütün insanları (müşrik, Hristiyan, Yahudi,Sabii,vs) ‘Lâ ilâhe illallah’ diyerek, gerçek ilâh olan bir tek Allah’a inanmaya çağırıyordu.
*Hz.Peygamber, ‘köle ve efendinin,Allah yanında eşit olduğunu, üstünlüğün takvâ’da (Allah’ın kötü olarak gördüğü şeylerden kaçınmada) olduğunu, kadınların,Allah’ın birer emanetleri olduklarını, onların birer mal gibi alınıp-satılamayacağını, kız çocuklarının öldürülmesinin büyük bir günah olduğunu’,söylüyordu.
*Hz.Peygamber, ‘yağmanın, kul hakkı yemenin, haksız-haram kazancın, tefeciliğin,yalanın-iftiranın, aldatmanın, fitne çıkarmanın,vs, kötü işlerin Allah tarafından haram-yasaklandığını’ söylüyordu.Hz.Resulullah, daha bunun gibi İslâm’ın diğer hükümlerini tebliğ ettikçe, bu durum, kurulu, ezberlenmiş, katiyyen değiştilmek istenmiyen düzene zıttı ve karşıydı.
*Müşrikler, ‘sen bizim kurulu düzenimize, atalar dinimize, putlarımıza karşı çıkıyorsun.Gel bu işten vazgeç. Ne istiyorsan (Reislik,para, mal-mülk, kadın) istediğini verelim.Yeter ki, bu işten vaz geç’, diye tekliflerini Hz.Resulullah’a sundular. Hz.Peygamber, değil bu teklifleriniz, ‘Güneş’i bir elime, Ay’ ı da diğer elime verseniz, vallahi de, billâhi de ben bu Hak (İslâm) dâvâsından vazgeçmem’ diyerek müşriklerin bütün tekliflerini geri çeviriyordu.
*Müşrikler, düzenlerine karşı çıkan Hz.Resulullah ve ilk Müslümanlara, boykottan-sürgüne, işkenceden-öldürmeye, vs-vs, kadar akla hayale gelmedik muameleleri revâ gördüler.
*Ama ‘hidâyet Güneşi (Kur’ân) tulû etmişti bir kere…O’nu hiçbir Husûf (Ay tutulması) ve Küsûf (Güneş tutulması) örtemez ve kapatamazdı.
*Hz.Peygamber, Allah’ın ayetlerini tebliğ ettikçe Müslümanlar ‘işittik ve itaât ettik’(1) diyerek hemen gelen emirlere uyuyorlar ve yasakları da terk ediyorlardı.Böylece;İslâm’dan önce kız evladını diri diri toprağa gömen insan, İslâm’la müşerref olduktan sonra karıncayı ezemez hale geliyordu. İslâm’dan önce, başkasının malını yağmalayan, egoizmin zirvesinde olan insanlar, İslâm’la, kendileri aç kalıp, kardeşinin karnını doyuran bir isâr faziletine bürünüyorlardı.Hz.Peygamberi öldürmeye gelen Hattab oğlu Ömer,İslâm’dan sonra ‘anam-babam sana fedâ olsun ya Resulallah’ diyerek, tarihe adalet timsâli olarak geçen bir şahsiyete evriliyordu.
Devam edecek…
Kaynakça
1- Goldziher, Ignac .Muslim studies,Albany 1977 2- Uğur,Mücteba.Hicri 1.asırda İslâm toplumu. 3-Fayda,Mustafa. Cahiliye Toplumu.TDV İslâm Ansiklopedisi.