Hadi bakalım başlayalım:
Yazabildiğimi ilk farkettiğimde ilk okuldaydım. Üstüne basarak vurgulandığında orta okulda… Ne işe yaradığını ise çok sonra anladım. Belki çok gecikmişken; hakikatlerimi tebliğ etmem gerektiği bilinci gelip oturdu zihnime. Sonra kelimeler , cümleler rahat vermedi zaten. İstemesemde aklımda yüreğimde savrulup durdular oradan oraya.
Hakikat boğazımı sıktı kimi zaman “ beni kelimelerinle buluştur “ diye. Bazen kötülük tetikledi kurşun gibi seken cümlelerimi, bazen iyilik çekti kalemimin kılıcını… Canı yanan cümlelerimi sildi, siniri bozulan Çağlayan gerçeklerime set çekti. Ama yüreğin konuşmaya başlamışsa onun sesini kimsenin kısamayacağını anladım son demde … Kalemin ondan besleniyorsa akar kelimelerin. Kah boşa, şansın varsa doluya…
Benim de şansım vardı ki sizinleyim…
Kimi zaman bunca yenilginin, bunca yalanın , bunca vefasızlığın, bunca ihanetin, bunca karmaşanın altında eziliyor yüreğim. Çevremi saran yoz düzen ve onun mensupları yalnızlık girdabına çekerken beni yüküme inat dimdik ve bazen de yalın adımlıyorum. “Sır; çoklukta olsaydı, bir kaşık yoğurt bir kazan süte maya olmazdı “ demiş Derviş Celâl Er-Rühâvî . Benim de hacmim küçük belki ama inatla damlıyorum . Ben miyim hakkı hakikati görebilen, onlar mı batılın içine gömülenler bilmeden kayaları delmek bilgiye yol verip engine kavuşmak için damlıyorum… Usul usul , az az ama kararlı… dönüşebilmek için, dönüştürebilmek için, bilmenin nasip olduklarını benden gayrısına da bildirmek için… Kimi zaman izinden endişe ederek kimi zaman yetersizlik hissine yenilerek çaresizce ama azimle sebatla damlıyorum… Fısıltıyla, ama gayretle damlıyorum…Arif Nihat ASYA ‘ nın dediği gibi kısık da olsa sesimiz haykırıyorum. Bilip de bildiremediklerim sırtıma yük olur diye , hakikate karşı küçük cüssemle bilgimi döke döke yürüyorum… İçimi döke döke bitiyorum. Tükenmek değil hüzne vesile; çoğaltamamak hakikati ve hakikat ehlini …
Kirli dünyanın kötücül yüreklerine karşı yazan kalemim böyle başladı yolculuğuna. Onun için kalemim Recep Tayyip ERDOĞAN için kılıç oldu, onun için kelimelerim Süleyman SOYLU için kalkan oldu, onun için dinime, bayrağıma uzanan arsız için miğfer oldu, maneviyatımı, değerlerimi örseleyenlerden koruyan kubbe oldu…. Onun için benden çağladı, ferahlattı, batılı , yalancıyı yaktı cümlelerim. Maneviyatına şahit olduklarıma yan oldu, taraf oldu…
Son günlerde bazı platformlarda çok tehdit ve hakaret aldım. Hakkı ve Hak ehlini savunup verdiğim rahatsızlıktan da küfürle mukabele ettikleri hakikatlerimden de onur duyarım. Ama ne yalan söyleyeyim üzgün de değilim : Çevreye verdiğim rahatsızlık devam edecek !