Hrıstiyanların takvimi aynı zamanda biz müslüman toplumlarına da cebren ve hile ile dayatılmış ve kabul ettirilmiş kanunen de tamim edilmiş, fiilen uygulamada bulunan bir miladı takvim ve bu miladi takvimin başlangıç günü olarak kutlanan yılbaşı gecesinde, yer ve gökteki meleklerin ve ruhanilerin tiksindiği ve ictinab ettiği, haddi aşmış, insanlıklarını ayaklar altına almış mezar-ı müteharrik insan müsveddelerinin bıraktıkları had ve hesaba gelmeyen maddi ve manevi zararları ve işledikleri seyyielerle katmerleşmiş manevi ve maddi kir tabakaları ve süprüntülerini bıraktıkları, insanlık tarihinin defterine bir kara leke olarak geçtiği bir dehşetli geceyi de yine savuşturmuş olduk.
Hz. Resulullah (asm) efendimizin eğer ümmeti olmamış olsa idik: kim bilir geçmişte azgın kavimlere gelen tokatlar gibi belki de bu gecede hangi azaplara düçar olacaktık.
Sureten medeni gözüken ama içleri dışlarına çevrilse; kimisi maymun, kimisi domuz, kimisi yılan ve akrep suretinde temessül edecekleri, bu hilkat-i acibeler, sefahat ve dalaletin azgın kamçısıyla çılgınca tepinmeleri, uyuşturucu ve alkol ile kendilerinden geçmeleri, kırmızı görmüş vahşi boğalar gibi sağa sola saldırmaları, gök ehline karşı insanlığın tenzil edildiği utanılacak vahim bir tablo olarak yansımıştı.
Hayat takvimlerine eklenen bir yaş ile halbuki; hiç te sevmedikleri ve ulaşmak istemedikleri ihtiyarlığa, asla düşünmesine bile tahammül edemedikleri istikbalde kaçınılmaz sonları olacak ölüm ve kabir hayatına, bir adım daha yaklaştıklarını yine idrak edememişlerdi.
Ölüme bir yıl daha yakınlıştıkları bu gece, yas tutmaları gerekirken sarhoşcasına, meftun ve deli divane oldukları menhus ve müstekreh, kabih bir lezzet-i gayr-ı meşrua için iptal-i his ile ölümü düşünmemekle ve çok hızlı bir şekilde yaklaşmakta olan akibetlerini görmekten aciz, şeytan ve nefsi emmarelerinin gem ve boyunduruğu altında, pusulasını kaybetmiş sağa sola inhiraf ettiklerinden bi-haber, ileride günahlarını boyunlarına takıp onlardan kaçacağı batıl ve batının mimsiz medeniyetini, kendilerine ne yazık ki ma’bud ve maşuk ittihaz ve telakki etmişlerdi.
Kendilerine ve ebedi hayatlarına zarar vermekten içtinab etmeyen bu güruh, cinni şeytanların ve habis ruh ve ruhanilerin yaşam alanı ve melâbegâbah’ı olan günah çemberine zemin hazırlamışlardı. Yaptıkları taşkınlıklarını, kelimat-ı habise olan şarkılarını, içtikleri yedikleri müskirat ile ve müstehcen ahval ve hallerini ve bunları televizyon, telefon ve görüntü ve sesleri nakleden tüm elektronik cihazlar vasıtasıyla yayımlamalarıyla, şerr-i kesir için tetikte fırsat bekleyen habis cinni şeytanların ve habis ruhanileri her yere ve zemine nüfuz edip ekranlarda görüntü ve seslerinin temessülü vasıtasıyla onlarla birlikte casus bir şekilde radyo dalgalarının frekansları ve ışınları vasıtasıyla onları izleyen ve dinleyen her eve her zemine taşınmasına sebep olmuşlardı.
Dünya devletlerinin kahir ekseriyeti güya huzurlu bir yılbaşı kutlaması adı altında, bu gece tüm güvenlik güçlerini alarma geçirmiş, ama asıl gerçeği söylemeyip, yani azgın ve arsız dehşetli, kemiyetli bir toplumun tahribatından belki de bir ihtilal ve nümayiş ile makam ve mevkilerini kaybetme tehlikesinden çekindiklerini ve bunun için bunca yoğun tedbirler aldıklarını kamuoyuna deklare etmemişlerdi! Azgın ve serseri bir tek insanın sevk ve idaresi, binlerce ehli imanın sevk ve idaresinden, çok daha müşkil ve zor olduğunu onlar da çok iyi biliyorlardı.
Eğer çabuk bir kıyamet kopmaz ise bir yıl sonra yine böyle bir miladi yılbaşı gecesinde bu dehşetli ve kartopunun dairesel döngüsüyle kat kat hacmi genişleyen büyüyen bu azgın güruhun müdavimleri, menfi, habis ve mülevves kirli enerjilerinin devasa nitelikte çok daha dehşetli menfi sinerjilere dönüşüp insanlığı manen kasıp kavuracağına yine şahidlik edeceğiz. Esteizu billah. Ya Hafiz…
