Sekülerleşen ve aynı zamanda betonlaşan dünyamızda insan ilişkilerimiz en alt düzeye inmiştir. Eski insani birçok yönümüz ya ortadan kalkmış ya da zayıflamıştır. Bunların sonucunda da yetiştirdiğimiz nesilde türlü türlü sıkıntılar baş göstermiştir.
Günümüzün en kanayan yaralarından biri nesil yetiştirme yarasıdır. Öyle ki yeni yetişen nesil zeki olmasına rağmen değerlerinden uzak, medeniyetine yabancı bir halde yetişmektedir. Burada gerek batıdan aldığımız müfredat içeriklerinin gerek batı eğitim sisteminin rotasında eğitim vermek gerekse de aile sisteminde meydana gelen bozulma, yabancılaşma ve duyarsızlaşma etkili olmuştur.
Bugün ailelerin en çok şikayet ettiği konulardan biri olan "çocuklarına arkadaş bulamama veya çocuklarının arkadaş edinememesi" sorunu, aslında yabancılaşmanın ve bozulmanın büyük sebeplerinden biridir. Eskiden geniş aile şeklinde yaşayan toplum, kültürel aktarmayı dededen ve nineden toruna gerçekleştirebiliyordu. Ancak geldiğimiz noktada çekirdek ailenin tuzağıyla çocuklar artık dedesinden ve ninesinden öğrenmiyor.
Aile ilişkilerinde meydana gelen değişimler insan ilişkilerini de zayıflattığı için artık birbiriyle de iletişim kuramıyor. Neticede yalnız, öfkeli ve iletişim problemi olan bir nesil yetişmiş oluyor.
Aileler, birbiriyle görüşmedikleri için, ailelerin çocukları da birbirine tanışamıyor. Aynı değerlere sahip ailelerin görüşmemesi ve çocuklarının da birbiriyle tanışmaması sonucunda, çocuklar ya yalnızlığa ya da yanlış arkadaş edinme sorununa maruz kalıyor.
Aynı değerleri paylaşan ailelerin çocuklarının da birbiriyle arkadaş olmasını sağlamanın en iyi yolu, bu ailelerin misafirlik kavramını yeniden canlandırmasından geçiyor.
Aynı değerleri paylaşan aileler, birbirini ziyaret etmeli ve çocuklarının birbiriyle tanışmasına vesile olmalıdır. Böylece değerlerden uzak ve inançsız arkadaşlar edinmeden ise, inançlı ve aynı değerleri paylaşan arkadaşlar edinmesinin yolu açılmış olur.
Bir emsal verecek olursak, 5 yaşında kızı olan bir anne baba, 4-6 yaş arası kızı olan aileyi ziyaret edebilir. 15 yaşında erkek oğlu olan bir aile, 13-17 yaş arası erkek çocuğu olan aileyi ziyaret edebilir. Bu tabii ki hem kızlar hem erkekler için geçerlidir.
Tabii bu arada önemli bir husus olarak, misafirlikleri de kolaylaştırmak gerekiyor.
Özellikle ev hanımları gösteriş hastalığından uzaklaşmalıdır. Tabî sadece gösteriş değil, aynı zamanda samimi bir şekilde de, bazen gelen misafire ikramda bulunayım düşüncesiyle gelen misafirin yanında oturmaktansa, bütün vaktini mutfakta geçiren ev hanımları bu huyundan vazgeçmelidir.
Mümkün olduğunca sade olmak gerekir. Geniş zamanlara belki yemek düşünülebilir lakin genel anlamda bir çay eşliğinde misafirliğe gitmek ve misafir kabul etmek gerekir. Bir diğer husus ise her ailenin maddi durumu neticede iyi olmaması sebebiyle, dışarıdan kilosu 800 TL - 1000 TL'ye çıkan baklava tatlı almaktansa, misal Adana'da yaşıyorsa kışın portakal, yazın karpuz alıp gitmek hem üreticiye destek hem hazır gıdadan kopmak anlamında önemli bir etkendir. Samimiyete bakılmalıdır gösterişe ve şatafata değil. Nitekim gösteriş ve şatafat bir nesli kaybetmemize sebep oldu.
En azından bundan sonraki neslimizi yeniden ihya etmeye çalışmalıyız. Bunun yolu da sadelikten ve samimiyetten geçer.
Bir neslin yeniden ihyası için her şartı ve durumu değerlendirmemiz gerekiyor. Önce materyalist dünya görüşünden vazgeçip yeniden ihya, değerler ve inanç ile nesil yetiştirmemiz gerekiyor. Nitekim milli ve manevi değerleri kazanamayan ve yaşayamayan bir genç, her türlü bunalım, problem ve hatta intihara kadar gidebiliyor.
Aileler evvela kendinden başlamak ve yeniden nesil yetiştirme sorumluluğunu üzerine alarak havalecilikten uzaklaşıp gerekli çalışmaları, fedakarlıkları ve gayreti göstermelidir. Bir nesli ancak bu şekilde ihya edebiliriz. Aksi halde nesli kaybetmeye, medeniyeti de yıkmaya devam ederiz. Neslin ihyası, medeniyetin inşası demektir. Nesli ihya edemezsek medeniyeti imha ederiz.
Adnan Kalkan
adnankalkan01@gmail.com