Erhan Ziya SANCAR

Tarih: 07.09.2024 22:23

Dijital Çağın Kıyameti: Sosyal Medya ve Sanal Dünyanın Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Facebook Twitter Linked-in

Apokalipto, Mel Gibson'ın Mayaları anlatan bir filmi olarak bilinse de, “APOKALİPS” kelimesi genellikle kıyamet günü, büyük bir katliam veya III. Dünya Savaşı gibi kavramlarla ilişkilendirilir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Javier Pérez de Cuéllar, apokalipsin sadece bir kutsal kitap terimi değil, gerçek bir olasılık olduğunu belirtmişti. Bu, nükleer silahlanma yarışı ve teknolojik ilerlemenin getirdiği tehlikeleri işaret ediyor.

Hans Jonas, uygarlığın teknik güçlerinin neden olabileceği apokalipsin, tükenme, çevre kirliliği ve gezegenin harap edilmesiyle ilgili olduğunu vurgulamaktadır. Tarihçi Golo Mann ise, yeni bir dünya savaşının yerine apokalips teriminin kullanılmasını öneriyor.

Bugün, dünya çapında yaşanan hızlı kutuplaşmalar ve iç siyasi çekişmeler arasında Türkiye’nin durumu göz ardı ediliyor. Mülteci sorunu, ekonomik kriz ve diğer yapay gündemler arasında kayboluyoruz. Eğitimci olarak, bu durumu apolitik bir bakış açısıyla değerlendiriyorum.

Zihinlerimiz küresel plandemi nedeniyle uyuşmuşken, yeni nesil hızla kayboluyor. Çocuklarımız, sanal labirentlerde kaybolmuş durumda ve bu durumdan memnun görünüyoruz. Sanal zamanların monotonluğunu yaşıyoruz; para sanal, arsa sanal ve dijital dünya giderek daha fazla hayatımızı kapsıyor.

Yıllar sonra arkeologlar, başparmaklarımızın ekran kullanımı nedeniyle daha büyük olduğunu görecekler. Ekranlarla büyüyen çocuklar ve dijital dünyada hayatını anlamlandıran yetişkinler, kaçınılmaz bir 'dijital kıyamet' ile karşı karşıya.

Sosyal medya bizi asosyalleştiriyor ve sanal alemde etkileşimlerimiz bunalımlarımıza yol açıyor. Gerçek hayatta ilişkilerimizi sosyal medya beğenileriyle değerlendiriyoruz. Yemeği sosyal medyada paylaşmak, özbakım becerilerinin eksikliğini yansıtıyor. Büyük evlerimiz var ama çekirdek ailemiz eksik; yüksek gelirlerimiz var ama huzurumuz azalmış durumda.

Çözüm Önerileri

Veliler, biyolojik anne ve babalık yerine gerçek ebeveynlik değerlerini anlamalı ve öğretmenler çocukların kalbine dokunmalıdır. Önemli olan, öyle görünmek değil, öyle olmaktır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —