• BIST 100

    10970,11%0,47
  • DOLAR

    42,52% 0,06
  • EURO

    49,59% 0,02
  • GRAM ALTIN

    5775,26% 0,40
  • Ç. ALTIN

    9314,94% 0,16

HALIL MERT / Strateji ve Yönetim Uzmani, Emekli Yarbay


Direnişin ve Birliğin Kalbi: Batı Karadeniz’in Önemi

E. Yb. Halil Mert, Türk tarihinden İstiklal Harbi’ne, günümüz sosyal dinamiklerine kadar Batı Karadeniz’in stratejik ve manevi rolünü analiz ediyor.


Batı Karadeniz neresidir?

Coğrafyaya, tarihe ve beşerî yapıya baktığımızda, Kocaeli’nden Kastamonu’ya kadar uzanan geniş bir bölgeyi kapsar. İklimiyle, rüzgârıyla, hırçın deniziyle bir bütündür bu coğrafya. Tarih boyunca aynı kaderi paylaşmış, aynı acılara göğüs germiştir.

Bu bölgenin yerlileri vardır; sessiz ama köklü bir çoğunluk…

Malumdur ki Anadolu’ya son gelişimiz 1071’dir. Batı Karadeniz’e Müslüman Türkler, Osman ve Orhan Gazi dönemlerinde yerleşmişlerdir. Osmanlı’nın başkentlerini düşününüz: Söğüt, Bursa, Edirne, İstanbul… Ve bugünün başkenti Ankara. İşte bu iki başkentin arasında kalan bölge, Batı Karadeniz, tarih boyunca devletin kalbini koruyan bir kavşak olmuştur.

Osmanlı döneminde Kastamonu Vilayeti’nin sınırlarına baktığınızda, aslında Batı Karadeniz’in geniş coğrafi etkisini görebilirsiniz.

Bugünlerde sıkça duyduğumuz bir ifade var: “Terörsüz Türkiye.”
İşte Batı Karadeniz, bu idealin laboratuvarıdır. Özellikle Düzce, Sakarya ve Zonguldak, sosyal dayanışma açısından Türkiye’nin öncü bölgeleridir.


---

Göçlerin ve Fedakârlığın Yurdu

Son üç yüz yılımız acılarla doludur.
Yazılmamış muhacirlik hikâyeleriyle, kayıplarla, savaşlarla, göçlerle örülüdür tarihimiz. “Hasta Adam” ilan edilip parçalanan bir coğrafyanın, bitmeyen bir direnişidir bu…

İşte o zor zamanlarda Batı Karadeniz, Merhamet Medeniyetimizin yeniden filizlendiği bir bölge olmuştur.

Rus işgalleriyle başlayan Kırım ve Kafkas göçleri, bölgeyi sığınak hâline getirmiştir. Şeyh Şamil’in ordularının aileleri, Karadeniz’in azgın dalgalarıyla Türkiye’ye ulaşmış; kimileri ise bu yolda can vermiştir. Çerkezler, Abhazlar, Dağıstanlılar, Karaçaylar, Ahıskalılar, Terekemeler… Her biri Batı Karadeniz’in bereketli topraklarında yer bulmuştur.

Balkanlar’dan gelen göçler, ardından 1. Dünya Savaşı ve İstiklal Harbi’nin iç göçleriyle birleşmiştir. Doğu’dan, Güneydoğu’dan, Doğu Karadeniz’den gelen insanlar; evlerinden edilen muhacirler…
Ve Batı Karadeniz’in yerli halkı, hepsine kucak açmıştır. Evini, köyünü, ekmeğini paylaşmıştır.

İstiklal Harbi’nin Sessiz Kahramanı

Türk tarihinin iki büyük acısı vardır: Osmanlı-Safevî Savaşı ve 1. Dünya Savaşı.
İşte o ikinci büyük acının yükünü omuzlayan bölgedir Batı Karadeniz.

İstiklâl Harbi’nde cephenin görünmeyen kahramanları, bu topraklardan çıkmıştır.
Sakarya’ya, Kocatepe’ye mermi taşıyan kadınlar, çocuklar… Şerife Bacı gibi analar… Çünkü erkekler cephededir.
Bu yönüyle Batı Karadeniz, fedakârlığın, birliğin ve millî ruhun merkezi olmuştur. Türk milletinin “arka taşı”, direnişin omurgasıdır.

Birlikte Yaşamanın Sosyolojik Örneği

Zorunlu göçler bitmemiştir.
Mübadeleler, Bulgar zulmü, Yugoslavya iç savaşı, terör nedeniyle yapılan iç göçler derken, Batı Karadeniz yine bir sığınak hâline gelmiştir.

Peki neden hep buraya?
Çünkü Batı Karadeniz verimlidir, ulaşımın merkezindedir, İstanbul’la Anadolu arasında köprüdür.
Ve en önemlisi: Merhametlidir.
Batı Karadeniz insanı vatansever, millî, töresine, inancına ve misafirine sadıktır.

Kaynaşlı’da denir ki: “Bizde yetmiş iki buçuk millet var.”
Boşnak, Pomak, Arnavut, Çerkez, Abaza, Gürcü, Kürt, Türk, Yörük…
Peki bunlar ayrı milletler midir? Hayır!
Batı Karadeniz’de hepsi iç içedir. Aynı töreye, aynı terbiyeye sahiptirler. Küçük folklorik farklılıklar dışında, hepsi Büyük Türk Milleti’nin izlerini taşır.

Bu topraklar mozaik değil, mermerdir.
Birlik ve beraberliğin, sadakat ve vatan sevgisinin vücut bulduğu bir bütündür.

Batı Karadeniz’in Önemi ve Geleceği

Batı Karadeniz, ayrışmadan bir arada yaşamanın sosyolojik kanıtıdır.
Burada herkesin mezarlığı birdir, kızı-oğlu birdir. Aynı bedenin farklı uzuvları gibidirler.
Bu birlik ruhu, “Terörsüz Türkiye” idealinin temelidir.

Batı Karadeniz, etnik kimliklere saygı ile birlikte yaşamayı öğretmiştir.
Bu yüzden, etnikçi ve bölücü tuzaklara düşmeyen Batı Karadeniz insanı her türlü saygı ve hürmeti hak eder.

Çanakkale gezilerine Batı Karadeniz’in de eklenmesi gerekir.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan gelecek öğrenciler, bu toprakların birlik ruhunu yerinde görmelidir.

Son olarak, Batı Karadeniz Kurultayı, bölgenin kalkınması, siyasette ve yönetimde daha etkin olması bakımından büyük önem taşımaktadır.
Bu kurultay, millî kimliğimize, birlik ve beraberliğimize yapılmış bir hizmettir.

Kutlu olsun.
Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.