Aşinayım senin her hâline,
Saçının buklesine, yüzünün gamzesine,
Sual etmeden dinleyen, merak dolu gözlerine,
Bilirim senin kelam etmeden hasbihal ettiğini,
Her bir bakışın ile ihtişam verdiğini,
Her bir bakışma ile yüreğime ihtar ettiğini,
Ah Zerefşan, bu öyle bir hâl ki tabip tesir etmez,
Ah Zerefşan bu öyle bir ahvâl ki kelam işitmez,
Nisan yağmuru misali, ince ince işler,
Damla damla derya olmayı bekler,
Boyun eyersin direnişi bitmez,
Mücadele edersin, sükût gelmez,
Dinlersin yüreğinin sesini, akıl boyun eğmez,
Aklın fikrine yürek destek etmez,
Düşüncelerden sıyrılmak için düşersin yollara,
Atarsın kendini nice kalabalıklar arasına,
Bir umut beklersin; sesin duyulsun, sözün tesir etsin,
Ancak kalabalıklar da yetmez, yalnızlığı dindirmeye,
Kor bir alev gibi yanan, yüreği söndürmeye,
Bir arayıştır senin yüreğinin arzusu,
Ancak bilirsin, arzu ettiğin yol bu değil,
Israrla devam edersin, sonuçtan bihaber gibi eylersin kendini,
Lâkin unutmayasın, zikir eyleyesin diline;
Yürek huzursuz ise; binlerce gönül ile kendini avutmaya çalışsa neye yarar ...