İlk olarak Anne Hacire Akar, HDP aracılığıyla dağa kaçırılan oğlu Mehmet Akar için başlatmıştı evlat nöbetini. Aradan geçen dört yılda birbirlerinden güç alan yüzlerce anne sayesinde 39 genç ailelerine kavuştu. Bu kavuşmalarda hiç şüphesiz Mehmetçiklerimizin de payı çok büyük. Nitekim dağlarda yuva yapmış, en sarp mağaralarda konuçlanmış PKK’ nın; inlerine yapılan baskınlar neticesinde iknalar gerçekleşti. Kandırılmış ve zorbalığa maruz kalmış birçok genç Türk askerinin merhametine sığındı.
Dağa kaçırılarak; gelecekleri, ırzları, namusları ve özgürlükleri ellerinden alınmış tüm gençlerden ve çocuklardan artık tek başına HDP sorumlu tutulamaz. Türkiye’ nin yönetimine talip ve HDP ile ortak olan 6’ lı masa Liderleri de bu elemden sorumludurlar. Ünsiyet ettiklerinin kaderine ortak olmanın gereği bir mükellefiyetle; Diyarbakır Annelerine hesap verecekler!
Bakınız PKK yöneticisi Duran Kalkan ne demişti:
“ HDP ilkeleri Millet ittifakında kabul görürse ve yönetimde HDP’ ye yer verilirse bunun neticesinde biz de Kemal Kılıçtaroğlu’ na gereken desteği veririz.”
Bugün bu kanlı ittifak gerçekleşti HDP ve CHP el sıkıştı.
Millet ittifakına aday göstermeksizin dahil olan ve Kemal Kılıçtaroğlu’ nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını destekleyen HDP ne acıdır ki; yıllardır şehit verdiğimiz bir mücadelenin asıl müsebbipleriydi.
PKK’ nın ilke ve anlayışlarının yer bulabildiği bu illegal masa “Evlat Nöbeti” tutan yüzlerce annenin; gözlerinden dökülen yaşların, ciğerlerini dağlayan bu acının vebalini de üstlenmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımız’ ın önemine defaatle vurgu yaptığı 2023 seçimlerinde, Cumhurbaşkanımız’ ın kaybetmesi için; Amerika en şık darbe planını devreye soktu. Bugün, bu sinsi planı ABD 6+1 masanın kukla liderleriyle ilerletiyor. Bu kukla siyasetçiler; Amerika, Ermenistan, Yunanistan ve İran destekli partilerin sözde liderleridir. Aynı zamanda bu sözde liderler, Türkiye’ de Kale’ nin kapısını içerden açmak için görevlendirilmiş kapı kullarıdır.
Bu seçim yollu şık darbe zilletçiler için son çare! Öyle ki; bir LEŞ miş'lerin ordu ile işgale güçleri kalmadı. Bu yüzden tüm kozlarını ortaya koyacaklar. Gezi ve 15 Temmuz darbe girişimleri başarısız oldu. En mantıklı ve en şık olanını tercih etmek zorunda kaldılar. Seçimleri kullanarak; kalenin kapısını içerden kapıkullarına açtırıp milleti oy tercihleriyle yani bizzat kendi elleriyle ateşe attırmak istiyorlar.
6+1 koalisyon, her ne kadar ayrı fikirlere sahip olsalar da; aynı amaç doğrultsunda kurulmuş bir ittifak. Tıpkı bir gökkuşağı gibi her rengin mevcut olduğu bir şölen adeta. Ve sözde liderleri de amansız bir şöhret peşinde. Yönetimde bir koltuk sahibi olabilirliğin pazarlığındalar. Ve hedefleri gayet net: “Erdoğan’ ı indirmek!” Bu ittifak o kadar çaresiz bir hırs içine girdi ki taviz üstüne taviz vererek HDP’ ye kadar uzantı sağladı. Mustafa Kemal Atatürk’ ün kurucusu olduğu Cumhuriyet Halk Partisi; bugün, kuruluş amacından çok uzak bir hezimet içinde… Cumhuriyet ilkesi; parti içinde, yalnızca bir isimden ibaret. Ne büyük bir gaflettir ki; parti Lideri Kemal Kılıçtaroğlu, bu Yüz Yıllık Cumhuriyeti değiştirme hayali kuranlarla el sıkışmış durumda…
Recep Tayyip Erdoğan’ ı devirmek isteyenler ve Türkiye’ yi dışa bağımlı hale getirme çabası içinde olanlar; yıllar yılı dağlardan geçit bulamadılar, sınırları bir türlü aşamadılar. Baktılar ki; terörle yenilemeyecek kadar güçlü teknolojilere sahibiz, meydan boş değil; bu sefer bölücülük planlarına, legal bir kılıf giydirerek parti yoluyla sahaya indiler.
Bilindiği üzere; Kemal Kılıçdaroğlu’ nun, Cumhurbaşkanı adayı olması, dünya basınında çok sıcak karşılandı. ABD merkezli Bloomberg' de mutluluğunu şu sözlerle dile getirdi:
"Türkiye' de Ortodoks politikalara dönülecek, istediğimizi yaptırabileceğiz!"
Çünkü; bugün onların istediğini yapmayan bir uzun adam var. Çünkü; Cumhurbaşkanımız' ın uyguladığı; yüksek kur, düşük faiz politikası ABD Bankalarını gitgide çökertiyor. Gelişmekte olan bir ülke' nin ekonomi alanında atacağı en doğru adımı atan Sayın Cumhurbaşkanımız, yeni dünya düzenini; olması istenenin aksine, Türkiye'nin çıkarı doğrultusuna çevirmeyi gaye edinmiş durumda.
Bu istikrarlı ve stratejik ilerleyişin istenmemesi de gayet tabi…
Türkiye' nin gerek Savunma Sanayii’ndeki olağanüstü ilerleyişi gerek ekonomi politikaları, farklı Ulustan Devletler arasında yatırım ve ticarette köprü görevi görmesi ve savaşan Devletler arasında arabuluculuk rolü üstlenmesi de dış güçlerin sinir uçlarına dokunmuş vaziyette. Kaldı ki tüm bu gelişme ve ilerlemeler; salgın, yangın, deprem ve sel afetleriyle büyük sınavlar verilen bir dönemde gerçekleşti. Bu açıdan baktığımızda da taktire şayan!
Sayın Cumhurbaşkanımız' ın yüz akıyla çıktığı tüm vaziyetler; acil durum planlarını eş zamanlı devreye sokabilen bir neha, tüm tehlikeleri bertaraf edebilen bir deha, verdiği tüm sözleri tutabilen bir vefa sahibi, olduğunu kanıtlar nitelikte…
İzin verelim de ışığın yerini karanlık, hakkın ve adaletin yerini terör mü alsın?
Türkiye' yi, eski karanlık dönemlerine geri döndürmek isteyen Millet İttifakı yani bu habis zihniyet; ifsat yolunu tercih etmiştir. İfsat ise; öncelikle fikir kirlenmesinin yaygınlaştırılması, toplumun terör ve kargaşaya itilmesi, mazlum ülkelerin yer altı ve yer üstü kaynaklarının sömürülmesi ve işbirlikçi yönetimleri iş başına getirmek yoluyla da sömürülerinin devam ettirilmesi demektir. Bu ifsat, bizi çok geriye atar. Tüm kazanımları silip süpürür. En kötüsü de gelecek olan onlarca şehit haberi bizi; yine, yeniden ve derinden sarsar. Reva mıdır? Elbette değil!
Tam da bu yüzden; Terörle mücadelede en büyük toplumsal argüman "Diyarbakır Anneleri" dir. Bugün HDP ile ittifak kuranlar Evlat Nöbeti tutan kederli annelerimize de mutlaka hesap vermeliler! Teröre açılan tüm kepenkleri indirecek potansiyel güç Diyarbakır Anneleri' nde mevcuttur.
