Yusuf Özertürk

Tarih: 27.08.2024 18:53

Doğruluk ve Yalancılık: İnsanlığın Karşıt Yüzleri

Facebook Twitter Linked-in

Doğruluk ve Yalancılığın Karşıtlığı

Her şey zıddıyla bilinir: Aydınlık karanlıkla, sıcak soğukla, doğruluk yalancılıkla... Bu temel karşıtlık, insanlık tarihinin her döneminde kendini göstermiştir. Doğru olan ve yalanı bilmeyen kişi, yalan söylemek istese bile bu eylemi gerçekleştiremez. Doğru kişi, yalan söylemeye zorlanırsa bile, bu durum genellikle bir belirtiyle kendini gösterir.

Yalancılığın Belirtileri

Yalanla yoğrulmuş ve yalanla pişmiş olan bir kişi, yalancılığın tabiatına bürünmüştür. Yalancının yalanı, adeta doğuştan gelen bir huy halini alır. Bu nedenle, yalancı kişi doğru söylemeye çalışsa bile bu konuda başarısız olur ve bir belirti verir.

Yalancılığın Toplumsal Etkileri

Yalancılar, adaletin olmadığı devletlerde güç kazanırlar. Adaletin bulunmadığı toplumlarda, suç örgütleri gelişir ve bu durum, toplumda güven ve düzenin bozulmasına neden olur. Yalancılık, bir insanlık suçu olarak kabul edilir ve bu suçu işleyenler genellikle toplumsal zarara yol açar.

Doğruluğun Önemi

Ancak unutulmaması gereken bir gerçek vardır: Altından daha kıymetli olan doğruluğun değerini hiçbir zaman kaybetmediğidir. Doğru olan bireyler, yalancılara kolayca aldanabilir ve bu durumdan zarar görebilirler. Ekseriyeti doğru olan toplumlarda yalanın başını kaldırması zor olurken, çoğunluğu yalancı olan toplumlarda doğrular mağdur olabilirler.

Yalanın Geçici Doğası

Sonuç olarak, yalanla kurulan saltanatın bekâsı yoktur. "Yalancının mumu yatsıya kadar yanar" atasözü, yalancılığın geçici doğasını ve er geç ifşa olacağını ifade eder.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —