• BIST 100

    10970,11%0,47
  • DOLAR

    42,52% 0,06
  • EURO

    49,59% 0,02
  • GRAM ALTIN

    5775,26% 0,40
  • Ç. ALTIN

    9314,94% 0,16

M.Nuri Bingöl


Düşmanı Yakında Tutmak: Hayatın Gizli Öğretisi

“Dostunu yakın, düşmanını daha yakın tut” sözü; tedbir, farkındalık ve insanın kendi zaaflarını tanıma yolculuğuna işaret eden kadim bir bilgeliktir. Düşman bazen en öğretici aynadır.


Okuma süresi: 3 dakika

 İnsanın hayat yolculuğu, çoğu zaman beklenmedik rüzgârların estiği, güven ile ihtiyat arasında ince bir çizgide yüründüğü bir maceradır. Bu serüvende dostlarımız kadar düşmanlarımız da bize bir şeyler öğretir.
       İşte bu yüzden, “Dostunu yakın, düşmanını daha yakın tut.” özdeyişi, sadece bir tedbir çağrısı değil; insanın kendini, çevresini ve zayıf noktalarını tanıması gerektiğini fısıldayan bir bilgeliktir.
      Dostlarımızı yakın tutarız, çünkü onların sevgisi ve sadakati bizi ayakta tutar. Düşmanlarımızı daha yakın tutma mecburiyeti ise  korktuğumuzdan değil; onların niyetini, tavrını, hareketini gözlemleyerek kendimizi koruma iradesi taşıdığımız için mühimdir. 
      Bazen en büyük tehlike, dışarıdan gelen saldırıdan değil, görmediğimiz, fark etmediğimiz bir adımdan doğar. Düşmanı yakın tutmak, bu adımı sezmek ve kendimize karşı oynanan oyunu boşa çıkarmak demektir.
    “Düşmanı yakın tutmak, nefret etmek değil; zaaflarını görüp kendini tanımaktır.”

  Ayrıca insan, kendisini en çok düşmanın hareketlerini gözlemlerken daha iyi  tanırken tanır. Çünkü düşman, bize zaaflarımızı gösteren bir aynadır. Bir dost, bazen kırılmayalım diye yanlışlarımızı söylemez; ama düşman, açıkça hangi zayıflığımızın olduğunu gösterir. Bu yüzden düşmanı yakın tutmak, onun gölgesinde kendi eksiklerimizi görmeyi bilmek, iyileşmek ve güçlenmek için bir fırsattır.
      Bu özdeyiş, aynı zamanda ölçülü olmayı öğütler. Dostlukta aşırı güven bazen rehavete dönüşür; düşmanlıkta ise aşırı nefret kişinin gözünü kör eder. Oysa düşmanı yakında tutmak, nefretle değil, akılla davranmaktır. Kendisini kontrol edebilen insan, karşısında kim olduğunun farkındadır ve ona göre adım atar. Böyle bir davranış, hem savaşı hem barışı yönetme erdemidir.
      Sonuç olarak bu söz, insan ilişkilerinde basit bir strateji değil, hayatın bütününe yayılan bir farkındalık önerisidir: İnsan, çevresindeki her ilişkiyi bir okul gibi görürse olgunlaşır. 
      Dostundan sevgi ve sadakati, düşmanından tedbiri ve özgüveni öğrenir. Böylece hem kalbi hem aklı ile yürüyen kişi, hayat yolculuğunda ne korkar ne de aldanır; çünkü dostlarını severek, düşmanlarını ise bilerek taşır yanında.
      Bu sebepten olsa gerek   Büyük Şiir Üstadı Necip Fazıl: "Ey düşmanım, sen benim mesafem ve hızımsın/ Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın."


Sizce düşman, insanın kendini tanımasında gerçekten bir ayna olabilir mi? Görüşlerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.x

Kategori: Yaşam & Felsefe

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.