Her yaşın hissettirdiği duygular vardır, bu duygular vaktinde ve doğru şekilde yaşanılmadığında tatmin edilmeyen duygu insanı çepeçevre sarmaya başlıyor. İsteklerimiz, arzularımız, beklentilerimiz vs... Gerçekleşmeyen duygular tatmin edilmek için insanı manipüle ederek rahatlamak isteyebilir.
Duyguların esareti, özellikle stres, kaygı, öfke, üzüntü veya cinsellik gibi yoğun duygusal durumlarla başa çıkma zorluğu yaşandığında ortaya çıkabiliyor. Bu durum, bireyin mantıklı düşünme yeteneğini ve karar verme süreçlerini olumsuz yönde etkileyebilir.
İnsan böyle bir problem karşısında otokontrol mekanizması kurmamışsa duygunun esiri olmaya başlıyor, problemlerden biri olan bir konu hayatının tek meselesi haline gelebiliyor. Mesela kariyer, iş hayatı, evlilik gibi konularda başarı elde edilmediğinde duygular insanı etkilemeye başlıyor. Duyguları tarafından manipüle edildiğinin farkında olmayan birey, bir problemi hayatının tek problemi gibi görmeye başlar. Bu problem düzelmedikçe hayatının düzene girmeyeceğini düşünebilir.
Duygular sağlıklı ve doğru bir şekilde tatmin edilmediğinde nefsi emmareden (id'den) gelen dürtüler insanı yanlış yollara sevk edebilir. Bunu anlamanın yolu kendimize şu soruyu sormaktan geçiyor: Hangi duygumuzu dine uygun bir şekilde kullanıyoruz?/kullanmıyoruz? Vereceğimiz cevap bizim hangi duyguya esir olduğumuzu, hangi duyguyu da doğru bir şekilde kullandığımızı gösterecektir.
İnsan tabiki duygularını tatmin etmesi gerekir. Bunun için birincisi o şartların oluşması, ikincisi helal olması gerekir. Bu ikisi birlikte olmadığında insan duygunun bağımlısı olmaktadır, bu ikisi birlikte olunca da duygu insanın kontrolüne girmektedir.
Duygusal olgunluk, bireyin duygularını açıkça ifade edebilme, anlayabilme ve yönetebilme yeteneğidir. Duygusal özgürlüğe sahip olan biri, duygularını inkar etmeden yaşayabilir ve başkalarıyla sağlıklı bir iletişim kurabilir. Bu durum, duyguların kişinin yaşamını belirleme gücünden ziyade, onun üzerinde kontrole sahip olmasıyla ilgilidir.
Duyguların esaretinden kurtulmak için duygusal olgunluğu elde etmeliyiz. Bunu yapmak içinde duygusal farkındalığımızı artıracak, duygusal zekâmızı geliştirecek ve duygusal düzenleme becerilerini güçlendirecek adımlar atmalıyız.
Duygusal olgunluğu elde etmenin çeşitli yolları vardır. Bunlardan birkaç tanesini açıklayacağız. Olumsuz duygu durumunda acizliğimizi kabul edeceğiz ve alemlerin Rabbine sığınıp ondan yardım isteyeceğiz. Bizim hayır görüpte nasip olmayanın ileride bize şer olma ihtimalini kabul etmeliyiz.
Arzu ve isteklerimizin şu an gerçekleşmemiş olması bizim eksik veya kusurlu olduğumuz anlamına gelmiyor, Rabbim bunu bana vermiyorsa demek ki beni bir şeyden koruyordur veya isteklerimden daha hayırlısını bana vereceğini bilmelisin.
İnsan kendisini tanırsa, hangi duyguya zaafı olduğunu bilir. Bunu bilen zaaflarını tahrik edecek, tatmin edilmeyen duygularını harekete geçirecek ortamlardan kendisini uzak tutar. Çünkü haramın hem kendisi hem de harama giden yolların hepsi haram kapsamında değerlendirilir. O halde yaşamadığımız duyguyunun esiri olmak istemiyorsak o duyguyu tahrik edecek bütün etkenlerden uzak durmalıyız.
Ayrıca insanı geliştiren en önemli etkenlerden bir tanesi de olumsuz durumlardır. Yaşadığın her bir olumsuzluğu ders bilmelisin, o durumdan kendine bir hikmet çıkarmalısın. Olumsuzluklara tahammül insanın sabrını artırır, hayata olgun bir şekilde bakmasını öğretir. Çünkü ilahi irade, insanın olgunlaşmasını imtihanları başarıyla geçmesine bağlamıştır. Duygularını kontrol eden bireyin iradesi ve imanı güçlenir, olgunluğa erer.