Bir zamanlar öğretmen olan birçok insan, eğitim sisteminin büyük bir dönüşüm geçirdiğini, toplumsal değerlerin erozyona uğradığını fark ediyor. Geçmişte, eğitimin özünde değer verme, saygı ve vefa vardı. Ancak günümüzde, ne yazık ki, para odaklı bir sistemle karşı karşıyayız. İnsanların değerleri parayla ölçülür hale geldi.
Eğitimci Mehmet Bozkurt, 30 yıl boyunca şerefle hizmet verdiği eğitim sistemi hakkında derin endişelerini dile getiriyor. Kendisini öğretmen olarak gören dostlarına cevap verirken, bu sistemi eleştiriyor: "Çökmüş bir sistem bana hep acı verdi!" diyor. Sistem içerisinde yama dikerek ya da kendimizi kandırarak devam etmenin artık bir fayda getirmediğini vurguluyor.
Milli Eğitim Sisteminin Problemleri
Eğitim sistemi, milli kimliğimizden uzak, düşünmeyen, sorgulamayan bireyler yetiştiriyor. Öğrencilere sadece not vermek üzerine kurulu bu yapı, onların yeteneklerini görmezden geliyor. Bozkurt’a göre, eğitim sistemi milletimizi temsil etmiyor ve geleceğe güvenle bakmayı aşılayamıyor.
Öğrenciler, okula tertemiz adım atıyor; ancak mezun olduklarında bambaşka bireyler haline geliyorlar. Eğitimin amacı olan bilgi, beceri, istidat ve kabiliyeti geliştirmek bir kenara bırakılarak, insan fıtratına aykırı bir eğitim sunuluyor. Bu da toplumsal değerlerin erozyona uğramasına neden oluyor.
Eğitimde Not Verme Kültürü ve Yetenek Katliamı
Mevcut eğitim sisteminde öğrencilerin yetenek ve kabiliyetlerine yeterince önem verilmiyor. Bunun yerine, parayla veya ücretsiz not alarak ilerleyen bir yapı hakim. Bozkurt, bu durumu şu sözlerle eleştiriyor: "Tam bir yetenek katliamı yaşanıyor, bu sistem ahlaken çökmüştür." Sistem değişmiş gibi gösterilse de, aslında bir fiyaskodan ibaret olduğuna inanıyor.
Bozkurt, kendisinin eğitim aldığı yıllarda da benzer sorunlarla karşılaştığını hatırlıyor. 1962 yılında ilkokula başladığında, uyuyan bir çocuk resmiyle karşılaştığını ve bu imajın altında tekrarlanan "Uyu uyu yat uyu" sözlerinin eğitimde düşünceye değil, pasifliğe yönlendirdiğini belirtiyor.
Fikri İktidarın Tesis Edilememesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şu sözlerini hatırlatıyor: "Fikri iktidarlarımızı tesis edemedik. Eğitim ve öğretimde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadık." Bozkurt, 100 yıldır eğitim sisteminde köklü bir reform yapılmadığını vurguluyor ve bu sözlerin doğruluğuna kayıtsız şartsız katıldığını ifade ediyor.
Eğitimde sadece maddi bilgi yüklemesi yapılıyor, ancak manevi değerler göz ardı ediliyor. Bozkurt, "Eğitim sistemimizde Allah’ın adı geçmiyor, manevi eğitimden uzak bir yapı var," diyerek bu durumun acilen düzeltilmesi gerektiğini savunuyor.
Eğitimde Reform Önerileri
Bozkurt, eğitim sisteminin daha milli ve manevi değerlere uygun bir şekilde reforme edilmesi gerektiğini söylüyor. Son 20 yılda görev yapan Milli Eğitim Bakanlarının eğitimci olmadığını, dolayısıyla sınıfı ve okulu tanımadıklarını belirtiyor. "Eğitim müfredatımız milli değil, Amerika ile yapılan Fulbright anlaşması iptal edilmelidir" diyerek, eğitimde dış bağımlılığa son verilmesi gerektiğini savunuyor.
Bunun yanında, öğretmenlerin düzenli olarak hizmet içi eğitim alması gerektiğini, öğrencilerin okula telefonla alınmaması gerektiğini ve öğretmenlerin veliler tarafından daha fazla desteklenmesi gerektiğini dile getiriyor.
Gençliğin Deistleşmesi ve Ahlaki Çöküş
Bozkurt’a göre, mevcut eğitim sistemi gençliği deist yapmış, ahlaki olarak çöküntüye sürüklemiştir. "Milli ve manevi melekeleri sıfırlanmış, göbekleri açık genç kızlarımız toplumumuzun geleceğini tehdit ediyor," diyor ve ahlaki değerlerin yeniden canlandırılması gerektiğini vurguluyor.
Eğitimin Geleceği İçin Çözüm Yolları
Mehmet Bozkurt, eğitimin sadece bir meslek edinme aracı değil, aynı zamanda toplumun ahlaki ve manevi yapısının korunması için en önemli araçlardan biri olduğunu savunuyor. Eğitim sisteminin milli kimlik ve değerlere dayalı olarak yeniden yapılandırılması gerektiğini belirterek, toplumu derinden etkileyen bu sorunların çözümü için atılması gereken adımlar olduğunu dile getiriyor.
Sonuç
Eğitimdeki sorunlar, sadece eğitimciler için değil, toplumun tamamı için endişe verici. Geleceğin teminatı olan çocuklarımızın milli ve manevi değerlere uygun bir eğitimle yetiştirilmesi, Bozkurt’un dile getirdiği gibi, toplumsal istikrar ve huzur için büyük önem taşıyor. Eğitim sisteminin milli kimlik, manevi değerler ve bilgiye dayalı bir yapıya kavuşturulması, Türkiye’nin geleceği açısından kritik bir mesele olarak karşımıza çıkıyor.