ÖNDER GÜZELARSLAN

Tarih: 10.05.2024 23:08

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Facebook Twitter Linked-in

Türk fikir ve ilim hayatının müstesna kişilerinden olan Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, bugün dahi en çok okunanlar arasında yer alan ve Cumhuriyet sonrası kaleme alınan ilk Türkçe Kur’an tefsiri “Hak Din Kur’an Dili” isimli eseri yayın hayatına kazandıran önemli şahsiyetlerden birisidir. Sanatçı kişiliği ve hattatlığıyla da ön plana çıkan Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, 1878 yılında Antalya’nın Elmalı ilçesinde dünyaya gelmiştir. Babası Burdur’un Gölhisar ilçesine bağlı Yazır köyü halkından olup Elmalı Şer’iyye Mahkemesi başkatibi Numan Efendidir. 
Elmalı Muhammed Hamdi Yazır, ilk ve orta öğrenimini Elmalı’da tamamladıktan sonra 1895 yılında, dayısı hoca Mustafa Sarılar ile birlikte İstanbul’a gelmiş burada Küçük Ayasofya Medresesi’ne kayıt yaptırarak eğitimine burada devam etmiştir. İstanbul’da devrin önemli âlimlerinden Kayserili Mahmud Hamdi Efendi’den ve diğer tanınmış hocalardan dersler alarak kendisini geliştirmiştir. Hocası Mahmud Hamdi Efendi’den 1906 yılında “Bayezit dersiâmı” olarak icazet almıştır. Öğrenimi sırasında bakkal Arif Efendi ile Sami Efendi’den hat dersleri alarak bu alanda da icazet almıştır. 1904 yılında girdiği ruus imtihanı kazanmış ve eğitimine devam ettiği Mekteb-i Nüvvab’ı birincilikle tamamlamıştır. Aynı zamanda kendi gayretleriyle edebiyat, felsefe ve musiki öğrenmiştir. İki yıl boyunca Beyazıt Medresesi’nde dersiamlık yaptıktan sonra aydın kişiliği ile 1908 yılında II. Meşrutiyetin ilk meclisinde Antalya Mebusu olarak meclise girmiştir. II. Meşrutiyet’in bu ilk meclisinde, özellikle 1876 “Kanun-i Esâsi”sinin değiştirilmesinde çok önemli rol oynamıştır. 
Elmalılı bir süre Şeyhülislamlık Mektubi Kalemi’nde görev yapmış akabinde 1909 yılında Mülkiye Mektebinde Ahkâm-ı Evkâf ve Arâzî dersleri okutmuş ve yine aynı yıllarda Mekteb-i Kuzâtta “Fıkıh” dersleri, Süleymaniye Medresesi’nde de mantık dersleri vermiştir. 1915-1917 yılları arasında huzur derslerine muhatap olarak katılmış, 4 Ağustos 1918 yılında Şeyhülislamlık bünyesinde kurulan Darü’l Hikmet’il-İslamiyye üyeliğine bir müddet sonra da bu müessesenin başkanlığına atanmıştır. Israrlı teklifler üzerine Damad Ferid Paşa’nın I. Ve II. Kabinelerinde Evkaf-ı Hümayun Nazırlığına (Vakıflardan sorumlu bakanlık) getirilmiştir. Bu görevde iken ikinci rütbeden Osmanlı nişanı ile ödüllendirilmiştir. 15 Eylül 1919’da Heyet-i Ayan azalığına getirilmiş akabinden de Süleymaniye Medresesi Müderrisliğine getirilmiştir. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyetin ilanı üzerine memuriyet yaptığı kurumlar kapatılınca açıkta kalmış, bir geliri olmadığı içinde çok büyük sıkıntılar çekmiştir. 
Cumhuriyetle birlikte İstanbul hükümetinde Damat Ferid Paşa’nın kabinesinde yer aldığı için istiklal Mahkemelerinde yargılanmış gıyabında idam kararı verilmiş, 40 gün kadar Ankara’da tutuklu kalmış ancak daha sonra mahkemece suçsuz bulunarak serbest bırakılmıştır. Bu olay kendisini çok sarsmış bir zaman camiye gitmek dışında evinden hiç çıkmamıştır. Bu süre zarfında ilmi çalışmalara ve eserler vermeye başlamıştır. Âyan üyeliğinin son yıllarında, fıkıh okuttuğu dönemde Batının hukuk esaslarını tanımak için Fransızca öğrenerek Fransızca eserleri okumaya başlamış, 1922 yılında Fransızca dan tercümeye başladığı Paul Janet ve Gabriel Sealles’in “Histoire de la Philosophie” adlı “felsefe tarihi” kitabını tamamlamıştır. Bu kitaba yaptığı ilave ve diğer haşiyelerle birlikte “Metalib ve Mezahib” (Sorunlar ve Felsefe Okulları) adıyla 1925 yılında kitabı bastırarak yayın hayatına kazandırmıştır. Elmalılı Hamdi Efendi, aynı zamanda devrinin güzel sanatlarından olan hat ve musiki ile de ilgilenmiş, özellikle “Nesih” ve “Sülüs” yazılar yazarak bu anlamda iyi bir hattat da olduğunu göstermiştir. Hâfız olduğu için de alaturka musikinin çeşitli makamlarıyla ciddi bir şekilde meşgul olmuştur. Tezhip ve cilt gibi geleneksel sanatlarda da uğraşan Elmalılı tırnakla yazı yazar ve süsleme yaparmış.
Cumhuriyetle birlikte Atatürk’ün talimatı üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkçe bir tefsir hazırlatılması kararı alınca bu işle Diyanet İşleri Başkanlığı görevlendirilmiş dönemin Diyanet İşleri Başkanı Rıfat börekçi ve yardımcısı Ahmet Hamdi Akseki bu vazifeyi Elmalılı Hamdi Efendiye tevdi etmelerine üzerine 1926 yılında başladığı ve bugün de hala ellerden düşmeyen “Hak Dini Kur’an Dili” adını verdiği tefsir kitabını yazmaya başlamış ve 1938 yılında tamamlamıştır. 
Çağdaşları arasında benzeri az rastlanan geniş kültürlü mütefekkir bir din alimi olan Elmalılı Hamdi Yazır, 1934 yılında geçirdiği kalp rahatsızlığının etkisiyle 27 Mayıs 1942’de İstanbul Erenköy’de vefat etmiş ve Sahrayıcedid mezarlığına defnedilmiştir. İslami ilimlerdeki derin hakimiyetinin yanı sıra felsefi düşünce ve pozitif ilimler alanında sağlam bir anlayışa sahip, ahlaki duruşu ile örnek bir şahsiyet olan Elmalılı, hocası ile aynı ada sahip olduğundan kendisine “Küçük Hamdi Efendi” denmiştir. Babasının memleketi olan Yazır köyünü soyadı kanunu çıkınca soyadı olarak almış ancak doğduğu yer Antalya Elmalı olunca daha çok Elmalılı Hamdi diye tanınmıştır.   Biyoloji, tıp, fizik, kimya, matematik ve felsefe konuların çok okuyan bir ilim adamı olarak da bilinen Elmalılı Hamdi Yazır, Osmanlı Devleti’nin son devrinde Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşamış tasavvufi ve toplumsal meseleler üzerinde de derinliğine düşünen mütefekkir bir ilim insanı olarak tarihe geçmiştir.
Geride, 48 yaşında başlayıp 60 yaşında tamamladığı Hak Dini Kur’an Dili tefsir kitabı başta olmak üzere, İrşadü’l-Ahlaf fi Ahkami’l-Evkaf, Metalib ve Mezahib, Mantık-ı İstintaci ve İstikrai, Hz. Muhammed’in Dini, tamamı bir arada yayımlanmamış olmakla birlikte bir divançe oluşturacak kadar şiirlerini bırakmıştır. 
Yaşadığı dönemde İslam ümmetinin içtimai vicdanını kaybetmesinin büyük felaketlere sebep olacağını, Müslümanları Avrupalılaştırmanın büyük bir hata olduğunu vurgulayarak ısrarla Avrupa’yı kendi değerlerimizi koruyarak içimizde eritmemiz gerektiğini söyleyen, büyük Türk Din adamı, mutasavvıf, mütefekkir, sanat ve ilim insanı Elmalılı Hamdi Yazır’ı rahmet ve minnetle anıyorum. Geride bıraktığı eserleri ile aydınlanabilenlerden olabilmek ümidiyle. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —