Prof. Dr. Sefa Saygili:

Tarih: 17.12.2022 16:59

Fuhuş suç olarak tanımlanmalıdır

Facebook Twitter Linked-in

Pedefoliyi çocuk istismarını savunan LGBTP Fuhuş Lobileri yasaklanmalı. Türkiye Aile Meclisi Genel Başkanvekili Prof. Dr. Sefa Saygılı: Fuhuş suç olarak tanımlanmalıdır. Teşhircilik ve müstehcenlik engellenmelidir. Müptezel yayınları durdurmalıyız. Aile Bakanlığı, feminist politikaları dayatmaktan vazgeçmelidir. Teşhir edeyim derken ahlaksızlık teşvik edilmektedir. Sigara ve alkole uygulanan kısıtlamalar ahlaksız, sapkın programlara, dizi ve filmlere de uygulanmalıdır.
Türkiye Aile Meclisi Basın Bülteni 17 Aralık 2022 Say:98
Pedefoliyi çocuk istismarını savunan LGBTP Fuhuş Lobileri yasaklanmalı. LGBT Fuhuş Lobisi Çocuk istismarı maskesiyle dine dindara saldırmaktadır. Türkiye Aile Meclisi Genel Başkanvekili Prof. Dr. Sefa Saygılı: Fuhuş suç olarak tanımlanmalıdır. Teşhircilik ve müstehcenlik engellenmelidir. Müptezel yayınları durdurmalıyız. Aile Bakanlığı, feminist politikaları dayatmaktan vazgeçmelidir. Teşhir edeyim derken ahlaksızlık teşvik edilmektedir. Sigara ve alkole uygulanan kısıtlamalar ahlaksız, sapkın programlara, dizi ve filmlere de uygulanmalıdır.
İstanbul SözLeşmesi korosu
Gündemi sarsan çocuk istismarı davası, bağlamından koparılmaya çalışılmaktadır. 
Atılı suçun karşılığı olan ceza ancak bağımsız mahkemelerce; seri, adil ve doğru yargılama sonucunda verilecektir. Hatta suç sabit görüldüğünde yoğunluğu dikkate alınıp kök cezadan ayrılarak cezanın en üst sınırından verilebilir. Hukukun temel ilkesi olan suçun şahsiliği ilkesi kapsamında hareket edilmelidir. 
Atılı suçun sanıklarının yargılanmaları devam ederken kurum ve kuruluşların töhmet altında bırakılması doğru değildir. Sonuçlara odaklanırken sebepler göz ardı edilmemelidir.
Çocuk istismarı davasının ceza yargılaması kapsamı dışına taşınması suretiyle din ve dindarlar nefret aracı haline getirilmek istenmektedir. İlim vakıfları ve dernekleri ile yurtların kapatılmasını isteyenlerden tutun da, feminist ve LGBTİ bireylerinin manifestosu olan İstanbul Sözleşmesi’ni geri getirmeye çalışanlar koro halinde saldırmaktadırlar. 
Toplumumuzda ahlaki çöküntünün emareleri görülmeye başlamıştır. “İnsanlar yasalara göre davranır” gerçeğiyle, öncelikle aileyi ve toplumu tahrip eden yasalardan kurtulmalıyız. Fuhuş, yeni ceza yasasıyla 1 Ocak 2002 itibariyle suç olmaktan çıkarılmıştır. 
Türkiye’de 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu’nda fuhuş yapmak suç ve kabahat olarak düzenlenmemiştir. Fuhuş yapan kişiler (kadın ve erkek ile LGTBİ mensupları) suç faili olarak tanımlanmamaktadır.
Anayasa Mahkemesi, bir travestinin başvurusunu “Fuhuş yapmak 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak tanımlanmadığından ve 5326 Sayılı Kanun’un hiçbir hükmünde fuhuş amacıyla başkalarını rahatsız etmek fiili de kabahat olarak belirtilmediği” gerekçesiyle haklı bulmuştur. Feminist örgütlerin; fuhuşla, ahlaki çöküntüyle, teşhircilik ve müstehcenlikle mücadele etmediklerini görmekteyiz. Üstelik feministlerin peşine takılmış bir kısım kişiler de sorunun esasını ıskalamaktadırlar. Sözde kadın ve LGBTİ haklarının savunuculuğu iddiası ile temel değerlerimizi tahrip etmektedirler.
Özellikle televizyonlarda gündüz kuşağında izlenme rekorları kıran müptezel programlar; ahlaksızlığı, fuhşu, zinayı ve sadakatsizliği normalleştirmektedir. 
Kocasını ve çocuklarını bırakıp sanal âlemde tanıştığı erkeklere kaçanlar, birden fazla erkekle beraber olup doğan çocuğunun babasını DNA testi ile arayanlar sıradan bir olaymış gibi sunulmaktadır. Maalesef bu programların çoğu da ahlakı ve aileyi koruması beklenen kanallarca yapılmaktadır. Teşhir edeyim derken ahlaksızlık teşvik edilmektedir. Sigara ve alkole uygulanan kısıtlamalar ahlaksız, sapkın programlara, dizi ve filmlere de uygulanmalıdır.
Aile bakanlığının temel görevi ailenin ve ahlakın korunması olmalıdır. Elbette mağdurların yanında olmalı; özellikle çocuğu, engelliyi, yaşlıyı, kadın ve erkeği şiddetten korumaya yönelik önleyici ve koruyucu tedbirler almalıdır. Ancak uygulamada aile kurumu dışındaki kadınlar hakkındaki davalara müdahil olmaktadırlar. Hatta Aile Bakanlığı’nın magazin dünyasının figürlerinin peşine takılmalarını anlamakta zorluk çekiyoruz. 
İstanbul Sözleşmesi’nin türevi ve uzantısı olan 6284 sayılı kanunun 20. m 2.f. gereğince açılan davalara Aile Bakanlığı’nın müdahil olarak katılması kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olduğu kanaatindeyiz. 
Bu bakış açısıyla diğer suçlardan açılan davalara da Adalet Bakanlığı’nın veya İçişleri Bakanlığı’nın da müdahil olması sonucunu doğurur. Yargı bağımsızlığı zedelenmemelidir.
Toplumu kemiren ahlaki çöküntüye çare olarak öncelikle aileyi ve insanı tahrip eden ithal yasalardan kurtulmalıyız. Fuhuş suç olarak tanımlanmalıdır. Teşhircilik ve müstehcenlik engellenmelidir. Müptezel yayınları durdurmalıyız. Aile Bakanlığı, feminist politikalardan uzaklaşarak; Anayasada tanımı yapılan ailenin korunmasına, huzur ve refahına, çocukların istismar ve şiddete uğramaması yönünde önleyici ve koruyucu tedbirler almaya odaklanmalıdır. Toplumu, aile ve ahlakı korumak öncelikli görevimizdir.
17 Aralık 2022 
Sefa Saygılı, Türkiye Aile Meclisi Genel Başkanvekili
Sefasaygili@hotmail.com, TurkiyeAileMeclisi@gmail.com https://t.me/basinaciklamasi ailehaklari.org  02124365966 t.me/antiGENDERhareketi #AileniNesliniKoru Hareketi


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —