Etraf kan gölü sanki,
Havada boğucu bir sis ve fırtına,
İnsanlığa küsmüş gibi gökyüzü,
Arada usul usul akıttığı yağmur damlaları adeta bir gözyaşı,
Mahşer görüntüsünü andıran bir koşturmaca,
Yaşanan bunca haksızlığa rağmen etrafta çınlayan ben tarafsızım nidaları,
Bahşedilen gözler ve kulaklar ısrar ile görmemek ve duymamaya mahkum edilmiş gibi,
Sözde adaletten yana olan diller haksızlığa karşı lâl misali,
Vicdanı ayaklar altına alınmış bir kısım mahluk,
İnsanlıktan, candan ve canandan bir haber,
Yenilgiye ebediyete ebediyen mahkum,
Ayaklar altına alınmış can, umudunu kesmez ki canandan,
Bilmez ki vahşi,
Akan gözyaşı korkudan değil, kutsallığın muhafızı oluşundan geliyor.
Ey korkudan titreyen yüreğim,
Dön bir Kudüs’ün muhafızlarına bak,
Onlara bak ki,
Dik durmayı öğrenesin,
Onlara iyi bak ki,
İslam davasında can vermeyi bilesin,
Bu davanın ben ne yapabilirim ile değil,
Canım sana feda olsun diyerek kazanılacağını öğretesin.
Ey kutsallığın mabedi, gözyaşıyla yoğrulmuş topraklar,
Bu yaşanılan esaret değil zulme karşı cesur bir direniştir.
Peygamberler şehri oluşun bu cesaretin hâs sebebidir,
Senin Muzaffer olacağın yüce kitapta emrolunmuş,
Toprağının bir karışını dahi vermeyeceğin,
Önüne etten bedenler ile siper olan yiğitlerden anlaşılmış.